Advertisement

Aracı Kuruluşlar Birliği tarafından Gfk araştırma şirketine yaptırılan sermaye piyasası algı araştırması yayınlandı. Türkiye'nin % 95'inin temsil edildiği 2010 denek üzerinden yapılan çalışma mevcut yatırımcılar, potansiyel yatırımcılar, kayıp yatırımcılar, yatırım yapmayacaklar alt kategorilerine ayrılmış ayrıca üniversite ve lise öğrencileri de değerlendirmeye alınmış. Yatırım araçlarına yönelik sonuçlar çok şaşırtıcı değil. İlk akla gelen ve para olduğunda ilk tercih edilecek yatırım aracı altın çıkıyor. Altını gayrimenkul, mevduat ve biraz geriden döviz izliyor. Son bir yılda altın fiyatlarında yaşanan yükseliş konjonktürel olarak altını öne çıkarıyor. Ancak altında bu yükseliş olmasaydı da altın ilk sırada olmasa bile ilk dört içinde olurdu. Sermaye piyasası araçları ise çok uzak bir şekilde gerilerde kalmış durumda. Hatta mesela hisse senedi her kategoride adeta nefret edilen yatırım aracı konumunda. Hemen hemen herkes hisse senedi denilen yatırım aracının farkında ama nedense kimse yatırım yapmadığı gibi yapmayı da düşünmüyor.
Bu araştırma yatırımcı algısı bakımından ilk ve tek bilimsel araştırma olduğu için sonuçları herkes için önemli. Sermaye piyasası araçlarına insanların neden uzak durduğunun tek bir sebebi var: Güvenmiyorlar. Neden güvenmiyorlar? Süreci 1994'ten başlatmak mümkün. Yatırımcı aracılarda para batırdı. Borsadaki dandik şirketlerde para batırdı. Devletin el koyduğu banka ve iştiraklerinde para batırdı. Devletin el koyduğu imtiyazlı şirketlerde para batırdı. 2001 krizinde bankalar bu ülkeye 50 milyar dolardan fazla zarar verdiler ve devlet bunu üstlenerek, bankalara olan güvenin geriye gelmesine yol açtı. Bunun sonucunda, bugün itibarıyla en güvenilir kurumlar arasında bankalar yer alıyor. Ancak
sermaye piyasasında bu güveni sağlayacak en küçük bir müdahale yapılmadı. Banka hisselerinde para batıranların, enerji şirketlerinde para batıranların en küçük bir kusuru olmadığı halde servetleri gitti. Bu bankalara yüksek faiz veriyor riskini alarak mevduat yatıranlara paraları verildi. Bankanın küçük hissedarlarına verilmedi. Bu mağduriyetler ne yazık ki halen devam ediyor.
Sermaye piyasasına özellikle 2001 'den bu yana olan güvensizlik kendisini yatırımcı sayısında gösteriyor. 10 yıllık süreçte hisse yatırımcısı bir damla artmadı. Dövizde zarar etmelerine rağmen döviz pozisyonlarını bozmadılar. Son yılı saymazsak zarar ettikleri halde gittiler altın aldılar. Reel olarak negatife dönmüş faizli yatırımları tercih ettiler ama ne yazık ki borsaya gelmediler. Bu nedenle yapılan araştırmanın bu sonucu iyi değerlendirilmelidir, insanlar hisse senedinden memnun olmadıkları gibi bir diğer sermaye piyasası aracı dediğimiz yatırım fonlarından da memnun değiller. Ama gayrimenkul ve altın denilince memnuniyetleri tavan yapıyor. Cevaplardan da çok rahat bir şekilde görülebiliyor. Tercihlerin arkasında aranan özellik güvenli olup olmadığı. Hatta sermaye piyasasını bilen, bildiği varsayılan (araştırmada tersi sonuçlar çıktı gerçi) akademisyenlerin dahi sermaye piyasası araçlarıyla bırakın yatırım yapmayı, bilgi sahibi olmaları anlamında bile ilgileri bulunmuyor.
Bu çalışma bundan sonra kurumların yapacakları çalışmalara dayanak olacak. Kahvelere gitmek, kadın günlerine katılmak, yarışmalar düzenlemek yatırımcı güveni kazanılmasında ne kadarlık katkı sağlar? Üniversitelere gidip anlatmak, şehir şehir dolaşıp işadamlarına, tüccarlara sermaye piyasasını anlatmak, broşür basmak, internet sitesi kurmak faydalı işler. Ancak sonuç alınmak isteniyorsa, ortadaki cenazenin kaldırılmasıyla işe başlamak gerekiyor.