Advertisement
KRİPTO PARA ABONE OL

SÜLEYMAN BARBAROS GÖRGÜ

İnternetin erken dönemlerinde kullanıcılarla arasında etkileşim bulunmamaktaydı. Anonim kullanıcıların ağırlıkta olduğu, haber ve bilgiyi sadece salt okuma odaklı bu ilkel sürece uzmanlar Web 1.0 kısaca Web 1 dönemi olarak tanımlamakta.

Ancak bu süreç internetin ‘sosyal’ olmasıyla birlikte tamamen değişti. Kullanıcıların içerikler oluşturduğu veya varolan içerikler üzerinde değişiklikler yapabildiği etkileşimli döneme ise Web 2.0 ya da kısaca Web 2 dönemi adı verildi. Bu dönemde kullanıcı tarafından bilgi sadece okunabilir değil aynı zamanda oluşturulabilir hale de geldi. Bu dönem ayrıca YouTube, Twitter, eski adıyla Facebook yeni ismiyle Meta gibi devlerini doğurdu. Milyonlarca kullanıcısıyla Web 2.0 devleri, 21. yüzyılın belki de en kıymetli hammaddesini yani ‘veriyi’ karşılıksız olarak sağladı.

Fakat Web 2’yi artık yavaş yavaş terk ediyoruz. Hatta bazı uzmanlara göre çoktan terk ettik bile... Kullanıcılar internetin yeni devrimi Web 3’e bu kez kripto paralarla birlikte farklı bir açıdan ve merkeziyetsiz olarak giriyor.

Peki, Web 3.0 tam olarak nedir? İnternetin yeni döneminde bu kez neler değişecek? Tüm bu soruları ve merak edilenleri Türkiye’nin ilk Web 3.0’ı konu alan derneği Web3 Teknolojileri Derneği Başkanı Buğra Ayan BloombergHT.com’a yanıtladı.

“Dijital varlıklarım üzerinde sadece ben hak sahibi olmalıyım.”

Akademik olarak da Web 3.0 üzerine çalışmalar yapan Ayan, konu hakkında kitaplarıyla son kullanıcıyı bilgilendirmeye çalışıyor. Web 3.0’ın ayak seslerini anlatan Ayan “İnternet teknolojileri değişimin aralıksız olduğu bir alan. Değişim denildiğinde ilk başta akla Facebook gibi platformların arayüz değiştirmesi, iş modellerinin değişmesi veya arka plandaki veritabanı yapılarının değişmesi gelebilir. Ama bunların ötesinde internet teknolojilerinin en etkileyici yanlarından biri insanların ona yüklediği değerin sürekli değişmesidir” diyerek başlıyor konuya.

Buğra Ayan, Web 3.0’ın kişisel veriler üzerine odaklanacağını, internetin çok yönlü bir değişime uğrayacağını da ekleyerek “Örneğin Twitter arayüzüyle, iş modeliyle, arkaplanındaki veritabanı teknolojisiyle tamamen aynı olsa dahi kullanıcı için anlamı değişebiliyor. İşte Web 3.0’ı doğuran da aslında böyle bir anlam değişikliğidir. Web 3.0 projeksiyonunu oluşturan metinlerin kullanıcı gözünden bakışı şudur: Benim verilerimi merkezi sunucularda saklamam ve dijital anlamdaki üretimlerimle ilgili tüm kontrolün internet şirketlerinde olması sürdürülebilir değildir. Cambridge Analytica skandalında olduğu gibi verilerim manipüle edilebilir, bu amaçla yeni bir internet paradigması oluşmalı. Bu yeni düzende veri monopollerinin yerini dağıtık defter teknolojisi sayesinde blokzincir yönetişimleri almalı. Dijital varlıklarım üzerinde, başka bir teknolojik otoritenin kontrolü olmadan sadece ben hak sahibi olmalıyım. İşte hedeflenen de tam olarak budur. Kullanıcılar internette kendi dijital varlıklarına sahip olursa yeni bir internet mümkün olacaktır. Bu yeni internet üzerinde de gelişen metaevren gibi iş modelleri ile toplum gerek finansal gerekse iletişimsel anlamda çok yönlü bir dönüşüme uğrayacaktır.” diyor.

Peki Web 3.0 konusunda tam olarak değişimin neresindeyiz? Ayan bu soruya “Bu konuda, doğrudan Web3 ismi verilerek ilk yazı yazılalı sadece 7 yıl oldu. Henüz Web3 cüzdanına sahip olan kullanıcı sayısının internet kullanıcı sayısına oranı binde bir düzeyinde. Dolayısıyla henüz Web3 için çok yolun başındayız.” diyerek yanıt veriyor.

“Jack Dorsey gibi isimler daha çok Web3’ün kuruluş kodlarını muhafaza etmenin peşinde”

Twitter’ın eski patronu Jack Dorsey, Twitter üzerinde paylaştığı tweette Web3 gelişimi hakkında eleştirilerde bulunmuştu. Dorsey, içinde Web 2.0 devlerinin bulunduğu şirketlerin Web 3.0 için yatırımlar yaptıklarına dikkat çekip, Web 3’ün bir sahibinin olmaması gerektiğini ifade etti ve birçok tartışmanın fitilini ateşledi. Buğra Ayan’da bu konuda Web 3 içerisindeki ayrışmaya dikkat çekiyor. Ayan konuya ilişkin “Burada önemli bir rekabet olacağı aşikar. Web3 kurgulandığında yani 2014 yılında bahsi geçen isimler olaya bu kadar müdahil olmuyorlardı. Fakat blokzincir ekosistemi finansal anlamda önemli bir yere geldikten sonra olaya dahil olmaya başladılar. Twitter’ın özel bir durumu var. Twitter her ne kadar Web 2.0 projesi olarak düşünülse de gelir modeli noktasında Web 2.0’ın klasik hırçın kar etme yaklaşımına girmedi. Facebook gibi düşünüp, kullanıcıdan alabileceğim kadar kişisel veri alayım demedi. O sebeple kendisine Web3’ün finansal akışkanlığı içerisinde yeni bir hikaye yazabileceğini de düşündü. Bugün attığı bazı teknik adımlar da bunla ilgili.

Buğra Ayan'a göre Web 3.0 tartışmalarında iki ayrı görüş var. Ayan konuyla ilgili "Burada da bir gelenekçiler, yenilikçiler ayrışması var. Gelenekçi kanat, daha çok derin web ekolünden gelenler finansal sistem ve onun risk ve fırsatlarından kaçarken yenilikçi kanat Web2 devlerini de sistemden dışlamadan ortak bir yol oluşturmanın peşinde. Dorsey, Gavin Wood gibi isimler daha çok Web3’ün kuruluş kodlarını muhafaza etmenin peşinde. Gelenekçi kanatta yer alıyor. Ama başka isimler de finansal akışkanlığa odaklanıp merkeziyetsizliği arkaplana atan yeni bir Web3 tanımı yapmak istiyor. Burada önemli bir nokta içsel değer ile fiyatın aynı şey olmaması. Örneğin Bitcoin’in içsel değerini oluşturan onun sansüre dayanıklı işlemlerde kullanılması derseniz, Bitcoin’i bir ülke yasakladığında içsel değeri daha çok artar. Ama fiyatı düşer. Benzer şekilde kripto varlıkları geleneksel piyasalarla yakınlaştırdığımızda fiyatı artabilir ama içsel değeri kaybolabilir veya dönüşebilir. İşte aslında bu gelenekçi yenilikçi ayrışması fiyat üzerinden değil içsel değer üzerinden oluyor. İki tarafın da kendine göre haklı argümanları var. Belki ikisi de ayakta kalacak belki birisi. Bunu kullanıcı tercihleri belirleyecek. Web3 cüzdan sayısına bakıp hangi ekolün daha kalıcı olacağını söylemek, emekleyen bir çocuğun gelecekteki mesleğini tahmin etmeye benziyor” yorumunda bulundu.

“DAO konseptinin olmadığı merkezi bir metaevrende dijital varlıklar bir anda silinebilir.”

Son dönemin popüler kelimesi Metaverse ya da Türkçe adıyla Metaevren’i Web 3 tartışmalarında da görmekteyiz. Facebook gibi Web 2.0 devleri Metaverse çalışmalarıyla söz sahibi çalıştığını kendilerini yeni döneme hazırladıklarını görmekteyiz. Ayan bu konuya dikkat çekerek “Metaevren projelerinde eğer mülkiyeti ön plana çıkartacaksak bunu Web3 kültürü üzerine konumlamamız, eğer teknoloji devlerinin getireceği diğer avantajları öne çıkartacaksak Web2 kültürü üzerinde konumlamamız gerekiyor. Şu an her iki kanattan da projeler çıkıyor. Ama metaevren dediğimiz yerde uzun uğraşlar verip bir karakter üreteceksek ve bu karakterin dijital varlıkları olacaksa varlıkların mülkiyetinin bizde olmaması çok anlamlı değil. Sanal gerçeklik projeleriyle Web3 ekolündeki metaevren projelerinin ayrıldığı nokta bu evrenin yönetim şekli ve kullanıcıların hakları. DAO dediğimiz konseptin geçerli olması bu evrendeki yönetimi oranın sakinlerine yani kullanıcılara bırakıyor. Aksi takdirde merkezi bir metaevrende yıllarca uğraşarak biriktirdiğiniz dijital varlıklar bir anda silinebilir. Tıpkı bugünkü sosyal medya sayfanızın birden kapatılabilmesi gibi.” diyor.

“Sektörler Web 3’de kendilerine fayda sağlayacak unsurları bularak konumlanacak”

Haberleşme, pazarlama veya eğitim gibi farklı sektörlerinde Web 3.0’dan etkileceğini bekleyen Ayan “Bu listenin aslında sonu yok. Turizm, medya, spor vs. Bizim bir düşünme sistematiği geliştirmemiz gerekiyor. Web 1.0’dan Web 2.0’a geçerken işler nasıl oldu? Bütün sektörler yavaş yavaş kendilerine fayda sağlayacak unsurları bularak konumlandı. Aynı şekilde Web3 aşamasında da bu olacak. Kurum veya markanın kullanıcılarına gönderdiği, kullanıcılarından aldığı sosyal motivasyonun yerini finansal motivasyon alacak. Hatta bir markanın birbirlerine yorum, beğeni yoluyla gönderdikleri sosyal motivasyonun yerini de finansal motivasyon alabilecek. Kaliteli içerik üreticileri finansal motivasyonlardan çok fazla yararlanabilecek. Web 2.0 aşamasına daha kolay geçen sektörlerin Web3 aşamasında da öncü olacağını tahmin ediyorum. Özellikle kitlelere ulaşmak isteyen ünlüler, STK’lar, markalar daha hızlı bir şekilde burada konumlanacaktır.” yorumunda bulundu.