Advertisement

Son dönemde negatif getirili tahvillerin piyasa değeri 16 trilyon dolarlık rekor seviyenin üzerine çıkarak gerek piyasa yapıcılaragerekse politika yapıcılara Jackson Hole toplantısı öncesi bir mesaj gönderiyor.

Üstelik negatif getirili tahvillerin piyasa değerindeki bu artış Fed ve ECB gibi merkez bankaları yetkililerinin, politikayı daha da gevşetebileceklerine dair verdikleri sinyallere rağmen gerçekleşiyor.

Yani bir diğer deyişle insanlar, piyasa ve politika yapıcıların alacakları önlemlere güvenmek yerine para kaybetmeyi şimdilik tercih ediyor. Bunun nedeni olarak ise güven eksikliği ve riskten kaçışın yanında, piyasaların önünde artık belirsizliğin de ötesine geçmiş bir belirsizlikler topluluğunun olması gösteriliyor.

Bu belirsizlikler topluluğunu “karmaşık bir karar ağacı” olarak tanımlayan Garanti BBVA Yatırım Direktörü Tufan Cömert, “Belirsizlik diye tanımladığımız şey aslında sonucunun ne olacağını kestiremediğimiz ve yatırımcı olarak da hangi yöne doğru pozisyon alacağımızı bilemediğimiz durumları işaret ediyor. Mevcut durumda ise hem birden fazla belirsizlik var, hem de bunların bazıları diğerlerinin sonucunu etkileyeceği için yatırımcıların önünde karmaşık bir karar ağacı var” diyor ve ekliyor: “Bu yüzden de piyasaların yönü açısından kesin bir yargıya varmak hem çok zor hem de bunun doğru çıkma olasılığı tamamen şansa bağlı.”

DrKW Küresel Hisse Stratejisti ve Davranışsal Finans kitabının yazarı James Montier, “Fon yönetiminde 7 ölümcül günah” isimli bir yazısında ilk sıraya tahmin yapmayı koyuyor. “Çalışmalarımıza göre fon yöneticilerinin %75’i kendilerini piyasa ortalamasından daha iyi görüyor. Tahvil, hisse, bilanço veya herhangi başka bir şey, fark etmiyor; geleceği öngörmeye yönelik yeteneklerimizden aşırı eminiz.”

Alakasız rakamların, insanların yatırım veya tüketim davranışlarını etkileyebildiğini söyleyen Montier, “Özellikle belirsizlik dönemlerinde insanlar sırf destek bulabilmek için alakasız herhangi bir rakama sarılıyorlar. Dolayısıyla yatırımcıların neden sırtını tahminlere dayadığını anlamak zor değil” diyor.

Garanti BBVA Yatırım Direktörü Cömert de ticaret savaşları, Avrupa ekonomisindeki yavaşlama, anlaşmasız Brexit riski, Hindistan-Pakistan gerginliği, Hong Kong protestoları gibi hâlihazırda belirsizlikler topluluğunu oluşturan birçok risk faktörü olduğuna dikkat çekiyor.

“Normal şartlarda yatırımcıların piyasaları anlamlandırmakta zorlandıkları durumlarda kenara çekilmeleri beklenir, ancak…haber akışının değeri böyle zamanlarda farklılaşıyor; kötü habere aşırı kötü tepki, nötr habere pozitif tepki gibi.

Belirsizlik topluluğunun bu denli büyük olduğu bir ortamda piyasaların tutunduğu tek dalın merkez bankaları olduğunu söyleyen Cömert, “Ekonomilerdeki yavaşlamaya karşı merkez bankalarının silahları hazır, ancak risklerin bileşik etkisi o denli fazla ki bu parasal genişleme/gevşeme hamlelerini aspirin niyetine okumak gerek” diyor.

Tıpkı Montier’in araştırmalarında fon yöneticilerinin %75’inin piyasa ortalamasından daha iyi olduğunu düşündüğünü söylemesi gibi Cömert de tespitini şöyle bitiriyor: “Ancak her zaman olduğu gibi bir güruh var ki onlar her şartta piyasayı yenebileceklerini düşünüyorlar. İşte o kitleye her belirsizlik, her ‘belirsizlik topluluğu’ bir fırsat olarak görünüyor.”

Belki de yatırımcıların negatif getirili tahvillere yönlenmesinin sebeplerinden bir tanesi de bu her belirsizliği fırsat olarak gören aşırı özgüvenli güruhtur.

“Yatırımcı güven sorunu yaşıyor”

Yatırımcıların güven sorunu yaşadığını ve tahminlerin tutma ihtimalinin zayıfladığını söyleyen bir diğer isim de Turkey Macro View Danışmanlık Yönetici Ortadğı İnanç Sözer.

“Yatırımcılar belirsizlikten kaçındıkları için güven sorunu yaşıyorlar ve likit kalmayı, tüketim yapmamayı tercih ediyorlar” diyen Sözer, piyasaların merkez bankalarının genişleme sinyallerine kayıtsız kalmasında da bu belirsizlikten kaçınmanın etkili olduğunu söylüyor.

Sözer de tıpkı Cömert gibi merkez bankalarının yapacağı parasal genişleme/gevşeme hamlelerinin “aspirin” etkisi yaratacağını ve güven kaybına kalıcı bir çözüm bulamayacağını belirtiyor.

“Gelişmiş merkez bankaları piyasayı desteklemek ümidiyle ‘agresif’ olamayacaklar ve sürekli ilave destekleri tartışacağız ancak likidite, riskten kaçınma isteğiyle negatif de olsa güvendiği, belirsizlik içermediğini düşündüğü tahvillere daha çok gidecek. Yüksek getiri vaat eden piyasalara ise belirsizlikten kaçınma amacıyla 2009 yılında yaşanılanın aksine daha sınırlı likidite geldiğini göreceğimizi düşünüyorum.”

Küresel piyasa ve politika yapıcılar bu Perşembe günü ABD’nin Wyoming eyaletinde dünya ekonomisinin önündeki sorunları nasıl aşacaklarını tartışmak üzere bir araya gelecek. Yatırımcılar ise piyasa ve politika yapıcılardan daha fazla para değil, daha fazla güven istiyor gibi görünüyor.