Bu hafta bizi neler bekliyor?
Kredi derecelendirme kuruluşlarından geçtiğimiz hafta arka arakaya açıklamalar geldi. Geçen hafta biz çok konuştuk. Yatırımcı Servisi Moody's'den beklenen açıklama 1 hafta gecikmeli geldi. Moody's bu sefer, Türkiye üzerinde kaydedeğer bir şey bulmuş ki açıklama yaptı.
Bir hafta önce piyasaların büyük bir heyecanla beklemiş olduğu açıklama bir hafta sonra ve tane tane, içinde "Türkiye'de şu olursa bu olur" gibi detaylar ile geldi. Sadece bizim için değil 5 ülke için de yapılamayan açıklama bir hafta sonra hem de hiç neklenmedik kadar detaylı bir rapor halinde gelince akıllarda soru işaretleri oluştu: Cuma günü gelecek olan açıklama buna benzer bir şeydi de o yüzden mi gelmedi? Yoksa diğer kredi derecelndirme kuruluşlarından açıklama gelince mi Moody's açıklaması göndermek zorunda hissetti?
Ne dedi Moody's raporunda? Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunun Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözmeyeceği belirtildi, "Siyasi durum istikrara kavuşana kadar kırılganlıklar varlığını koruyacak" denildi. "Cumhurbaşkanlığı seçiminin atlatılmış olması siyasi riski azaltmıyor." denildi.
Bunu söyleyebilecek bir derecelendirme kuruluşu cuma günü de söyleyebilirdi. Bu konu geçen hafta boyunca tartışıldı. Bugün itibariyle gündemimize buradan süzülerek gelecek olan nedir peki?
Piyasalar bir yandan rahatsız. Neden rahatsız? Çünkü şu an Türkiye'nin en büyük hikayesi, geçen yılın Mayıs'ından beri elinde tutmuş olduğu "yatırım yapılabilir" hikayesi. Nerede? İki tane derecelendirme kuruluşunda: Fitch'te ve Moody's'de. Her ikisi de önümüzdeki hafta içinde yaşanacak olan AK Parti Genel Kurulu, arkasından Abdullah Gül'ün tekrar siyaset sahnesine dönmesi... "AK Parti Genel Kurul'unda sadece genel başkan mı seçilecek, kabineler revize olacak mı, ekonomi heyetinde ne gibi değişiklikler olacak?" gibi konulara son derece yakından ilgili gibi görünüyorlar.
Burada olabilecek değişikliklerin daha sonra Türkiye'nin ekonomi adımlarını değiştirebileceğini ve ekonomik anlamda onların algısında değişiklikler yaratabileceğini söylüyorlar. Sayın Ekonomi Bakanı Zeybekci gibi "Biz onları kale almıyoruz" deyip işinize bakabilirsiniz ki kale almamanın karşılığı olarak ne gelir bilemem. Sonuçta kale aldık ya da almadık, ama kuruluş "yatırım yapılabilir" ülke notumuzu yıllar sonra teslim etmelerinin ardından durumumuzu gördük.
Yani para girişi, arkasından daha rahat borçlanma, sadece kamu olarak değil, şirketlerin borçlanması... mesela Haziran Ayında 7 milyar dolarlık bir para girdi piyasaya. Cari açığın fonlamasında 7 milyar dolarlık, tahvil-bonoya da giren bir para var. Bu 7 milyar doların sadece 2-2.5 milyar doları devlet tahvili. Kalan büyük bir kısmı banka borçlanmaları. Şu an Türkiye'nin gerek 50 milyar dolar civarındaki cari açık fonlanmasında çok önemli banka borçlanmaları gerek 170 milyar dolarlık orta ölçekli şirketlerin döviz borcunun stabil kalabilmesi açısından, geri çağırmaması açısından çok önemli. Bu bankalar, bu borçlanmayı yaparken en rahat oldukları konu bilançonun rahatlığıysa diğeri de ülkenin notu.
Sayın Zeybekci'nin açıklamalarını Pazartesi itibariyle gerçekten mi kale almıyoruz yoksa alıyoruz da çaktırmıyor muyuz, bence bu haftanın gündeminde.
Unutmayalım ki mesela Fitch, kendi not arttırımında enteresan bir şekilde barış sürecine yer vermişti. Yani bu tür konular not arttırılırken de mevzu oluyor, bu tür uyarılarda da mevzu oluyor. Dolayısıyla, dikkat etmek de fayda var Türkiye açısından, 2.17 altında seyreden kur açısından.
-Dış piyasalar
Amerikan 10 yıllık tahvilleri geçen hafta içerisinde bir ara yüzde 2.30'lara kadar gerileyerek geçen yılın Temmuz ayından beri görmüş olduğu en düşük seviyelere indi. Biz bu sevileyeleri geçen Mayıs ayında hatta hiç ortada fol yok yumurta yokken Bernanke konuşması sonrasında görmüştük.
Şimdi gelinen nokta faizin tekrar burada yüzde 2.30'lara kadar gelmesi. Amerikan 10 yıllık faizleri neden 2.30'lara kadar geliyor?
A- Fed kolay kolay bu faizi artıramaz, böyle bir şey yok. Bakıyorsun FED vadelilerine, önümüzdeki senenin haziranında 0 olan şuanki faiz, 0,50'ye kadar çıkmış vaziyette.
B- Faiz arttırır ama bir kez arttırır, 2 kez arttırır ama arkası gelmez. Öyle bir şey de yok, aynı vadelere bakıyorsun 2015'in sonunda 1'e yakın bir yer fiyatlıyor, 2016'nın sonunda 2'ye yakın bir yer fiyatlıyor.
C- Çok ciddi bir güvenli liman alma avantajı var şuanda. Bu güvenli liman olma avantajı dolasıyla para kaybedeceği bilinse de Pimco gibi bu işin içinde çok olan fonlar %45 e kadar elindeki tahvil stoklarını azaltmış da olsa yine terste kaldılar. Birçok yatırımcı "Şu an 2.30'muş, 2.50'ymiş önemli değil, mühim olan yarın sabah kalktığımda paramın nerede olduğunu görmek istiyor olmam." fiyatlamasına gidiyor.
Yani şu 2.30'luk, düşmüş olan Amerikan 10 yıllıklarının bize hiçbir faydası yok.