Advertisement

Üst üste dördüncü hafta boyunca, dünyanın ekonomik verileri şoklardan (verilerin %18’i) çok sürpriz (verilerin %20’si) üretti ve bu da küresel altı haftalık sinyalin Nisan ayının sonundan bu yana en yüksek seviyesine gelmesine sebep oldu. Ancak, bu yukarı doğru bükülme noktasını, artan hareketler şaşırtıcı derecede pozitif olsa bile, çoğu zaman günlük manşetlerden yararlanarak yıldan yıla karşılaştırmalar yaparak tespit etmek zor. 

İngiltere'den gelen haberler, şaşırtıcı derecede iyi yönde.  Artan kazançlar ve (hala haklı olarak) yapılan olumsuz manşetler arasındaki bu kopukluğu net bir biçimde bizlere gösteriyor. Örneğin bu hafta CBI, Eylül ayında perakende satışlarının geçen yıla göre eksi %16 seviyesinden daha yüksek veya düşük olup olmadığını gösteren dağıtım endeksini yayınladı (hala keskin bir şekilde eksi seviyede, fakat ayni zamanda geçen ayki eksi %49 seviyesinden daha iyi). Karanlık bir ormanda küçük bir ışık misali.

Bu hafta ABD’den gelen haberler olumluydu (%30 sürprize karşılık %15 şok). ABD hariç, negatif bir haftayı geride bırakalı altı hafta oldu ve böylece altı haftalık sinyal, nisan ayında görülen yüksek seviyeyi tekrar test etmeye başladığını bizlere gösterdi. Bununla birlikte, bu haftaki sürprizlerin en çarpıcı yönü ekonomi haberlerinin çeşitliliğinin olmasıydı. Ağustos ayı yeni konut satışlarının aylık %7,1 artması ve Michigan Üniversitesi'nin tüketici duyarlılık endeksinin beklenmedik şekilde yukarı yönlü revize olması rağmen, sürprizler sadece konut piyasası ve güven göstergesi ile sınırlı değildi. Bunlara ek olarak beklenmedik diğer gelişmeler meydana geldi:

- Ağustos ayı toptancı stoklarında %0,4’luk artışın olması,

- Kimya sektöründeki faaliyetlerde Eylül ayında %0,6’lik artışın gerçekleşmesi,

- İşgücü piyasalarındaki gelişmeler (haftalık devam eden işsizlik oranının geçen Kasım ayından bu yana en düşük seviyeye ulaşması),

- Enflasyonist baskıların artması (PCE fiyat göstergesi Ağustos ayında değişmese de enerji maliyetlerinde aylık %2’lik düşüşün meydana gelmesi);

Asya'dan gelen veriler şu anda dikkate değer bir düzenlilik ile fikir birliğine veya eğilime uygun diyebiliriz: Yayınlanan 22 veriden, Güney Kore’nin Eylül ayı tüketici güveninde beklenmeyen bir toparlanmanın oluşu gerçekten sürpriz oldu.. Bununla birlikte, Singapur’un Ağustos ayı sanayi üretimindeki yıllık %8’lik düşüşü ve Japonya’daki ÜFE’nin beklentilerin üstünde yıllık %0,6 oranında artması, bu hafta meydana gelen 2 şokun temel sebepleriydi. Genel olarak, altı haftalık sinyal çok hafif negatif bölgede kaldı.

ABD-Çin ticaret anlaşmazlığının küresel ekonomik yorumları ne ölçüde şekillendirdiği  düşünüldüğü, ve Asya'nın kendi içindeki endüstriyel sıkıntıların şekli ve dereceleri ile ilgili sorular sorulduğunda, bu 'normal durum' sinyalinin muhtemelen şuan dünya ekonomisinde meydana gelen en büyük sürprizlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz.

Belki de 90'ların ve 2000'lerin başındaki büyük travmatik ve çarpıtıcı şoklardan sonra, Asya'nın daha önce gelişmekte olan ekonomisi oyle kabarik finansal yastiklar oluşturmuşlar ki ciddi ekonomik ve politik dis baskılara rağmen su ana kadar zayıf bir ekonomik etki yaratti.

Ayni durumun Avrupa Bölgesi için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Hafta boyunca meydana gelen %20 sürpriz ve %26 şok ile Avrupa, en fazla veri kaybına uğrayan bölge oldu. Belki de daha şaşırtıcı olan, güven göstergelerinin hem sürprizlerin hem de şokların önemli bir kısmından sorumlu olmasıydı. Eğer Avrupa terapi koltuğunda oturuyor olsa psikiyatrist  bi-polarlık sayfalarını çeviriyor olacaktı.

Başlıca şoklara sebep olan unsurlar şu şekilde:

- Avrupa Bölgesi döngü takip eden iş iklim endeksi 2009 yılı Şubat ayından bu yana en keskin aylık düşüşünü kaydederek Ağustos 2013’ten beri en düşük noktasına geriledi

- Büyümeyi takip eden ekonomik duyarlılık endeksi 2015 yılının başından bu yana en zayıf seviyesine düştü.

 

Bu iki endeks Avrupa Bölgesi için üretilen en aydınlatıcı 'yumuşak' göstergeler olduğu ve güvenilir bir sicile sahip olduğu için ciddiye alınması gerekir. Öte yandan, 2009'un ortasından bu yana en net sonuçlarını kaydeden Almanya'nın Ifo beklenti anketindeki düşüş de dikkate alınmalı.

Ancak güven göstergelerinin tamamı kötü gelmedi. Aslında, aynı Ifo araştırması, Almanya’nın mevcut ekonomik durumunda şaşırtıcı bir toparlanma tespit ederken, diğer yandan GfK araştırması da Almanya’daki tüketicilerin ekonomi, gelir ve satın alma eğilimleri ile ilgili beklentilerinin Haziran’dan bu yana artış gösterdiğini belirtti. Alman tüketicileri kasvetli görünümü hiçe sayarken yalnız değildi: Fransa’nın Eylül ayı tüketici güven endeksi Ocak 2018’den bu yana en yüksek seviyeye yükseldi; Britanya tüketicileri, ülkeye hiç uğramaz diye düşünülen akıl almaz politik dramaya rağmen, GfK endeksini uzun vade ortalama seviyesine taşımayı başardı.