Advertisement

Merkez Bankası son PPK toplantısında, para politikası açısından daha temkinli bir duruşun sinyalini verdi. Son dönemde kredi büyümesinin, bir ölçüde mevsimsel eğilimlerden kaynaklansa da, hızlanmaya başlaması, önümüzdeki dönemde ekonominin ivme kazanma ihtimalini arttırmıştır. Değişen bu eğilimin, Merkez Bankası’nın Şubat ayında faiz koridorunun üst bandını indirmesi sonrasında, kredi faizlerinde yaşanan gerileme ile ilişkili olduğu görülmektedir. Bunun yanında, yeni uygulamaya konulan yatırım teşvik paketi de, çok kısa vadede olmasa da, yine ekonomik büyümeyi destekleyecektir. Bu doğrultuda büyümeye yönelik aşağı yönlü risklerin azalması ile Merkez Bankası, bu sene başından itibaren, daha fazla enflasyon odaklı olarak şekillendirdiği para politikasındaki temkin payını arttırmıştır.

Merkez Bankası’nın geniş faiz koridoru ve politika aracı olarak ortalama fonlama maliyetine ağırlık vermesi ile politika duruşunu takip etmek biraz hesaplama gerektirmekte. Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi, bankaların TCMB’den kullandığı fonların ortalama maliyeti, geçen senenin sonunda, % 5.75’den % 8 civarına yükselmişti. Kurların değer kaybettiği dönemlerde ise Merkez Bankası likiditeyi daha da kısarak bu oranı % 12’ye kadar çıkarttığı olmuştu. Ancak uzun vadeli ortalamalara bakıldığında Şubat-Mart döneminde 7.5-8.0% aralığında seyreden ortalama fonlama trendi, Mart sonundaki PPK toplantısından itibaren istikrarlı bir artış eğilimine geçmiş, son dönemde % 9.0’un üzerine çıkmıştır. TCMB’nin Nisan toplantısında ek parasal sıkılaştırmanın daha sık uygulanabileceğini söylemesi de bu yaklaşımın bir süre daha sürdürüleceğini düşündürmektedir.



Parasal duruştaki bu sıkılaşmanın kurlar üzerinde olumlu etkisi olacağını tahmin ediyoruz. Ancak Merkez Bankası, cari açıkta son dönemde görülen iyileşme eğiliminden de memnun ve bunun tersine dönmesini istemiyor. Bu da kurlarda aşırı bir değerlenme ihtimalini zayıflatmaktadır. Bu doğrultuda, kurların her iki yönde dalgalanmasının düşük kalmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz.