Advertisement

Ekonomide gelen veriler, TCMB rezervlerinin hızla düşüyor olması, sorunlu kredilerin yapılandırması gibi orta vade yaşadığımız temel sıkıntıları bir kenara bırakırsak. Piyasada kısa vadede olumlu haberler de var. Bunlardan en önemlisi, dış borç çevirme sorunu olan ekonomimizde, piyasanın çok yakından takip ettiği banka sendikasyon kredilerindeki durum.

Ekim ayı banka dış borç çevirmeleri açısından önemli bir ay. Temel sorunumuz olan bu konuda, piyasanın en yakından takip ettiği konu Akbank’ın sendikasyonu idi ve bu başarıyla tamamlandı. Piyasa açısından rahatlatıcı ve olumlu bir gelişmedir.  980mn usd tutarında sağlanan sendikasyon kredisi (euro+usd), 1 yıllık ve libor+275, euribor+265 maliyet ile sağlanmıştır. Önceki maliyetin 140 baz puan yukarısı. Dış boç çevirme de %104’tür. Bu sendikasyon kredisinin, borç çevirmenin %100 üzerinde (%104) tamamlanmış olması da piyasa açısından olumlu rahatlatıcıdır. Çünkü Mart döneminden bu yana ekonomimizin temel sorunu döviz açığı yaşamamız, dış borç çeviremiyor olmamız, arzu ettiğimiz finansmana ulaşamamamız ve TCMB döviz rezrvinden yüklü şekilde yemiş olmamız idi. Son gerçekleşmelere bu tabloyu rahatlatan bir unsur olarak bakacakatır piyasa. Bu açıdan olumlu. Bu haberlerin üzerine piyasayı tatmin eden bir sorunlu kredilerin yapılandırması haberi de gelir ise, piyasa çok daha pozitif reaksiyon verir - elbette aksi de hesaba katılmalı.

Özetle, işin özündeki sorunlarımız devam etse de piyasada olan bir takım iyi gelişmelerin de (bugünkü sendikasyon haberi gibi) fiyatlamalar üzerindeki rahatlatıcı etkisini gözardı etmemeliyiz. İçinde bulunduğumuz iki aylık vadede birkaç önemli bankamızın daha sendikasyon dönüşleri var, bunlar da takip edilecektir.  Türkiye’nin 1 yıllık vadede yaklaşık 180 milyar dolar dış borç çevirmesi gerekmekte (banka+reel kesim+kamu). Bunun yüklü br kısmı da bankalarımızda, dolayısıyla bu yönde gelen olumlu haberleri piyasa sever ve fiyatlar. TL’nin bugünkü hareketinden de görmekteyiz.

Öte yandan global tarafta da doların, gelişmekte olan ülkeleri zorlamayışı; yani değer kaybediyor olması yine kısa vadede iyi haber. Doların Ağustos sonundan bu yanaki zayıf seyrini, kısa vadede değerlendirmeliyiz. Çünkü faiz farkı dolar lehine iken, beklenenin aksi bir gerçekleşme yaşıyoruz. Ticaret savaşları, gelişmekte olan ülkelerin içine girdiği zor durum ve sıçrama riski gibi konular aslında hep güvenli limana kaçışı ve doları destekler. Lakin kısa vadede bunun aksini yani doların faiz artışına rağmen güç kaybettiğini görüyoruz. Çünkü, global piyasalar muhtemelen arka arkaya gelen bir sürü olumsuz haberin ardından, ciddi bir fırtına kopmayacağına ikna olarak en küçük iyi haberi dahi olumlu karşılıyorlar. Son FED toplantısında 2019’da halen 4’e çıkmayarak, 3 faiz artışının sabit kalması yine en kısa vadede gelişmekte olan ülke para birimlerini sevindirmiştir. Oysa ki temelde değişen bir şey yok faiz artışları sürecek.  Keza Çin’in global ticareti rahatlatmak ve kendi liberalizasyon sürecine dair attığı adımlar da, risk algısını bir miktar rahatlamakta. Bunlara değinmemizin sebebi sojn 10 gündür de doların global taraftaki seyrinin de TL lehine olduğunu söylemnek içindi.

Oysa ki orta vadede ticaret savaşı ateşlenerek sürmekte. Tüm bu ufak iyi haberleri gelişmeleri kısa vadeli değerlendirmeliyiz. Orta vadede temel sorunlar hem içeride hem global tarafta masadadır. Ve ana global makro senaryo dolar lehine.

Bu haftayı muhtemelen Almanya tarafında yaptığımız görüşmelerin sonuçları ile kapatıyor olur piyasa. Genel iyimser havanın finansal piyasalarda haftasonuna kadar devamı olası. Bunun ardından haftaya Çarşamba Eylül enflasyonu gelecek. Çok uzun yıllardır görmediğimiz bir aylık enflasyon görebiliriz çünkü TL’deki değer kaybının fiyatlara belirgin yansıdığı bir ay oldu Eylül ayı.  Henüz piyasa beklentileri netleşmese de %3.5-%4 bandında bir beklenti aralığı olası. Bu da yıllık enflasyonu önceki %18 seviyesinden %22’lere yaklaştırır.