Advertisement

Bir takım gerçekleri reddetmemiz, o gerçekliği değiştirmez, sadece bize zaman kaybettirir. Örneğin vücudunuz susuz kaldığında dehidrasyon olur, ve muhakkak bir araz bir hastalık doğurur. Uzun süre susuz kalarak yaşamanız mümkün değildir. Ya da iki elma ile iki elmayı topladığınızda dört elma eder, sizin beş etsin diye arzu etmeniz fayda sağlamaz.

Her ne kadar iktisat biliminin içinde insan faktörü olduğu için dönem dönem bize öğretilen teoriler kitaplar çalışmasa da.. temelde reddedemeyeceğimiz teknik finansal gerçekler vardır. Ve dünyanın hangi ekonomisinde, hangi toplumunda olursanız olur o teknik gerçeği değiştirmeniz mümkün değildir.

Misal; hangi finansal piyasada olursanız olun, belirgin bir politik belirsizlik var ise, yatırımcılar bunu risk primi şeklinde fiyatlarlar. Belirsizlik demek risk demektir ve bu riski almanın da bir fiyatı vardır, o da yüksektir. Biz bunu en kolay CDS’imizde görürüz. (CDS: Borç temerrüt takası). Ya da ülke para birimimizin değer kaybında görürüz. Veyahut yükselen faizlerde görürüz. Bu dünyanın neresinde olursanız olun en basit ve değişmeyen bir finans kuralıdır.

İkinci kural ise, sermaye hareketlerinizin dışarıya açık olduğu bir ekonomide, yani herhangi bir sermaye giriş çıkış kontrolü olmayan bir ekonomide, hem faiz gibi bir değişkeni hem de kurunuzu eş zamanlı kontrol etmeniz, teknik açıdan mümkün değildir. Dolayısıyla da bunu her yapmaya çalıştığınızda finans piyasalarınızda daha yüksek bir faiz ve değer kaybeden bir kurla karşılaşırsınız. O yüzden de, bu iki değişkenin, temelde risk algısı ve makro göstergeleriniz ile dalgalandığı/fiyatlandığı gerçeğini değiştirmemiz mümkün değildir. Olağan sürecinde normal akışında denge bulmasını sağlamak, orta vadede bizim lehimize olur. Maalesef iktisat kural işi ve bu temel kuralı değiştirmemiz olanaklı değil. Bu kural “insan susuz yaşayamaz” önermesi kadar nettir.

Peki şimdi kendi dünyamıza dönersek ne oluyor. Öncelikle, iki haftadır süregelen “seçim sonucu belirsizliği” risk algısını belirgin yükseltmiş durumda. Özellikle bu hafta başından itibaren piyasada “ikinci bir seçime mi gidiyoruz” algısının oluşması ile tedirginliğin/stresin arttığını görüyoruz. Global taraf son derece iyi, gelişmekte olan ülke rallisi var, lakin TL ayrışarak değer kaybediyor. Oysa ki bundan iki hafta kadar önce, o veya bu şekilde, son 5 yılki seçim döngüsünü geride bırakıp önümüze bakabileceğimiz fırsat penceresi açılmış olsa idi, piyasalarda belirgin bir rahatlama görürdük. Sebebi de çok net: uzun vadede finansal piyasalarımızın maruz kaldığı belirsizlik algısı ortadan kalkmış olacaktı.

Zaten ülke olarak dış politikada baskı yaratan S400-F35 sorunumuz piyasalar açısından önemli bir risk halihazırda var iken (ki bu net bir politik tercihtir, kendi içinde haklılık payı da olabilir bu çok ayrı bir tartışma elbette), bunun yanına diğer bir belirsizliğin de devamını ekliyoruz. Elbette TL’yi rahatsız ediyor.

İkinci konu ise, önceki yazılarda da değinmeye çabaladım: Reformlardan önce para piyasamızda son 3-4 aydır oluşan anomalileri düzeltmemiz lazım, çünkü TL çok kırılgan. Çeşitli enstrümanlarda, kimi zaman mevduat olur, kimi zaman banka bonoları olur, kimi zaman Bist repo’daki gecelik faiziniz olur.. Olağan işleyişin dışına kaydığınızda, maalesef piyasa bunu sevmez. Çünkü bu öngörülemez bir sürece kaydırır sizi. O da yeni bir risk fiyatlaması demek olur. Düşük faizi arzu ederken bir anda yok yere yükselen bono faizi, yükselen swap faizi ile başbaşa kalabilirsiniz. Dalgalı kur rejiminde, sermaye hareketlerinizin de dışa açık olduğu bir ortamda, TL’niz değer kaybeder. Bir taraftan da vatandaşımız kendini koruma iç güdüsü ile hiç istemeseniz de döviz talebini artırırsınız. Bu iki sonucu da rakamsal olarak grafiklerden verilerden net görebiliriz. Aşağıda yılbaşından bu yana TL’nin emsallerine kıyasla performansı ve yurtiçi yerleşiklerin döviz talebi (döviz mevduatları).

Tam da bu sebepten misal, doğru attığımız bir takım başlangıç adımları da, iki gün önce açıklananan bankaların bilanço içindeki toksik varlıklarını bilanço dışına almaya dair en azından bir adımın gelmiş olması, dünyada da kabul gören uygulamalara benzer çabalarımız (ki detayları net değil elbette) heba olur.  Gün sonunda da doğru attığınız bir takım adımları dahi karşı tarafa anlatamayacak noktaya gelebilirsiniz.

TL’nin emsallerine kıyasla performansı (USD karşısında, yılbaşından bu yana)