Advertisement

Piyasa hergün yeni bir haber ile mücadele halinde. En son Reuters’da çıkan haberde, TCMB’nin ihtiyat akçesinin (toplamı 46 milyar TL), Hazine’ye aktarılacağını okuduk. Haber henüz doğrulanmasa da bunun ne anlama geldiğine bakmak gerekli.

Hatırlayacak olursak, bütçe performansımız son 2-3 yıldır, bir defaya mahsus gelirler ile (varlık barışı, vergi affı, bedelli askerlik gibi) idame ettirilmeye çalışılıyor. Geçen yıl yaklaşık 50 mlr TL civarında, bir kerelik gelir elde ettik. Bu yıl da TCMB karı yüksekti, dolayısıyla Hazine’ye transferin erkene alınması çokça konuşuldu. Ki zaten her yıl Hazine’ye aktarılıyor. Fakat bu yıl özelinde, bu karın yüklü olması ve erkene alınması gündem maddesi oldu. Kurun genelde bu kadar şiddetli dalgalandığı dönemlerde, TCMB tarafında bu tarz değerleme sonucundan kaynaklanan yüksek karlar olabiliyor. Bu kalemden de bütçeye 37 mlr TL transfer yazıldı. 

Şimdi de, haber doğru ise, yeniden bütçe için “bir defaya mahsus” yeni bir gelir kalemi bulmuş durumdayız. TCMB’nin ihtiyat akçesi Banka’nın yıllık karının %20’si ihtiyat akçesi olarak tutulmakta. Burada biriken tutar da 46 mlr TL. Habere göre, bu kısmın Hazine’ye aktarımı söz konusu. Büyük ihtimalle de bir yasa değişikliği sonucunda gerçekleşecek. Bu durumda 12 aylık kümülatif gerçekleşmelere bakarsak, elimizde;

  • 50 mlr TL 2018 bir defaya mahsus gelirler var
  • 37 mlr TL TCMB’den kar transferi var (ki her yıl Hazine kasasına gider ama bu yıl rakam da çok yüksek)
  •  Haberler doğru ise 40 mlr TL daha yeni kaynak bulduk (ihtiyat akçesi.)

Toplamda fazladan 130 mlr TL’lik gelir.

Geçen hafta gelen nakit dengesi rakamlarında nakit açığı (bütçe açığının öncüsüdür) 12 aylık toplam 90 mlr TL. Demek ki Nisan 2019 nakit dengesi rakamları itibariyle, matematiksel olarak 37+50=87 mlr TL gelir bulamamış, ve aynı ölçüde harcamış olsam, bütçe açığım 12 aylık kümülatif 180 mlr TL’ye yükselebilirdi. Elbette bu hesap tartışılır, o gelir olmasaydı harcama da olmazdı denebilir. Raysoneldir. Ama bu sürdürülemez bir harcama içinde olduğunuz gerçeğini de pek değiştirmez. Çünkü bunun karşılığında “sürdürülebilir bir gelir akışımız” mevcut değil. Her yıl yeni, olağandışı bir gelir elde etmeniz söz konusu olamaz. O geliri bulamayıp harcamaya devam etmek isterseniz de bu sefer, daha önce hiç başvurmadığınız bir yola, haberde bahsi geçen şekilde, TCMB’nin özkaynaklarına başvurmak durumunda kalırsınız. Burada sorun TCMB’nin varlıklarıyla da ilgili değil aslında. Sorun, bir taraftan enflasyonla mücadele halindeyken, daha yeni faizi, geçici de olsa artırmış (%25.5) ve 7 mlr TL likidite çekmeyi planlıyorken, bir taraftan da piyasaya 40 mlr TL enjekte ediyorsunuz. Haber doğru ise, tamamen geçen hafta attığımız TCMB adımlarının heba olması anlamına gelir. Üstelik de piyasa bütçe konusunda bu denli hassas bir noktaya gelmişken. Politika yapıcılığında birbiriyle örtüşmeyen, etkinliği azaltan ve son derece risk oluşturan adımlar. Haliyle haberin ardından piyasada ilk reaksiyon CDS 500’e yaklaştı, kurda yükseliş hızlandı. Sonrasında kısmen sakinlesek de, gidişat değişmiyor.  

Eğer ki bütçemizde arzu ettiğimiz kadar gelirimiz yoksa, neden harcamaya devam ediyoruz gibi pek çok soru gündeme gelebilir. Bunun birinci sebebi, muhtemelen seçimlerin yeniden yapılacak olması ve bu yönde de bütçe harcamalarının ilk çeyrekteki artışına benzer bir tabloyla karşılaşacak olmamızdır. Dolayısıyla gelir lazım. Vergi gelirleri, düşünüldüğü gibi gitmiyor çünkü ekonomi daralıyor. Faiz giderleri belirgin şekilde yükseliyor. Faiz dışı harcamalarımızı kısmak gibi bir niyetimiz yok ise, elbette ek gelir gerekiyor. O geliri de bulmuşa benziyoruz. Halihazırda bozulmuş olan bütçe dengesinin daha da bozulacağına dair yeni haberleri elbette piyasa sevmiyor. Hele ki bu tarz gelirlere başvurulması, 2001 öncesinde kaldığını düşündüğümüz riskli adımları anımsatıyor. Konumuz ekonomiye destek olmak ise, bu tarz uygulamalar bir taraftan risk priminizi yükseltirken, o hiç istemediğimiz faiz yükselişini de beraberinde getirir. Gelir bulduk borçlanmadan harcayabileceğiz derken, emsallerinizden belirgin ayrışmış bir risk primi ve yükselen bir kur ile yeniden başbaşa kalabiliriz.