Advertisement

Dünkü TCMB faiz kararının ardından, bu sabah da BDDK’dan swap tarafına dair attığımız adımlarda kademeli normalleşme çabası görmekteyiz. Bu adımlar üzerine bir de aktif rasyosu ya da kambiyo tarafında daha önce attığımız adımlarda da normalleşme görürsek daha da olumlu olur.

Faiz kararına geçmeden önce, son attığımız adımları toplu değerlendirmek lazım. Yaklaşık 1.5 yıldır swap tarafında, kredi tarafında, tcmb döviz rezerv politikası tarafında attığımız adımlar maalesef şeffaf ve serbest piyasa işleyişini destekler yönde değildi. Müdahalenin arttığı bu politika dizaynı, piyasanın doğru fiyatı bulmasını engellemekte, öngörülebilirliği azaltırken ülke risk primini de yükseltiyordu. Dolayısıyla TL’de gördüğümüz yoğun değer kaybının bir kısmı makro taraftaki rakamsal bozulmadan, fakat bir kısmı da bahsettiğimiz politika dizaynının ülke risk primini yükseltmesinden kaynaklanıyordu.

Bunlar üzerine son 1-2 aydır normalleşme çabası olduğunu görmekteyiz. Elbette hasarlar net. En baştan bu tarz bir maceraya girilmemiş olması çok daha doğru olurdu. Yine de bu adımların geliyor olması ümit verici gözükmekte.

Ne yaptık?

-Çok yüklü kredi genişlemesi yapmıştık, bundan vazgeçtik. Fakat çoktan enflasyon yaratmış olduk. Bu yüzden de faizi artırmak zorunda kaldık.

-Kuru belli dönem sabitlemeye çalıştık, döviz rezervini kullandık. Sonra bu politikadan vazgeçip kuru eski işleyişine bırakmaya çabalıyoruz. Sonuçta çok fazla rezerv harcadık, çok da işe yaramadı, kur da yılbaşından bu yana %25 değer kaybetti. O da enflasyonu yükseltiyor.

-Swap tarafında ve aktif rasyosu tarafında bankaları zor bir sürece ittik. Çünkü kredi büyümesi istiyorduk. Fakat o sistem de çok kısa bir dönem ve yan etkileri ile işleyebildi.

Dünkü faiz adımı ümit verici.

-Olabilecek en doğru adımı attık. Geç de olsa.

-Bu fırsatı da harcasaydık kurun şuan istemediğimiz noktalara doğru hareketine şahit olabilirdik. Kurdaki hareketlere de “TL çok da değer kazanmadı” yerine “orta vadede yükselişin hızının kesildiği” şeklinde bakmakta fayda var

-O yüzden bu adımın boyutundan ziyade (200 baz puan), piyasalara verdiği olumlu sinyal etkisini azımsamamalıyız. Özellikle enflasyondaki gidişatı, yeni yeni gerçek anlamda ciddiye alan bir merkez bankası notu gördük dün. Bu önemli.

-Fakat kurdaki hareketin bir kısmı da ödemeler dengesi/dış finansman problememiz kaynaklı. Bu problemi aştık mı. Henüz değil.

Peki faiz adımı neden rakamsal olarak yeterli diyemiyoruz?

-Yıllık enflasyon %12’ler civarında. Hal böyleyken halen negatif reel faizimiz var. Bundan sonra ise piyasa, TCMB fonlama faizinin maliyetinin (son rakam %10.70) nerede olacağına, yani var olan enflasyona yakınsayıp yakınsamadığına bakacaktır piyasa. Ancak bu olursa evet adım adım yeterli olmaya başlıyor diyebiliriz. Unutmayalım enflasyon çok kritik seviyelerde.

-Yani kısa vadede global tarafı bir kenara bırakırsak, fonlama faizinin nerelerde oluşacağı kur açısından belirleyici olacak. Tahminim, TCMB’nin şu anki fonlama faizi olan %10.70’in altına düşürmeyeceği ve enflasyonu kontrol için bir miktar daha yükselteceği yönünde. Aksi şekilde bunu yapmazsa elbette faiz artışı fiilen işe yaramamış olur.

Global koşulların/fonlama koşullarının bir miktar daha zorlaşmaya başladığı bir çeyreğe giriyoruz. Böyle bir ortamda, dünkü TCMB kararı önemli bir fırsatın doğru değerlendirildiğini net göstermekte. Elbette yapılması gerekenler listemiz uzun. Bundan sonrasında da, serbest piyasa işleyişine ve öngörülebilirliğe hizmet eden her tutarlı adım ihtiyacımız olan fonlama maliyetini düşürür ve ekonomimize fayda sağlar.