Sağım Amerika, solum Avrupa
Yurtiçi piyasalar odağını Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve TCMB’nin “temkinli” faiz indirim politikası sürecine çevirmişken; Avrupa’da yüksek sesle “düşük faiz politikasına devam” ve ABD’de “faiz artırımı yolda” mesajları piyasalardaki dengeleri bozmaya devam ediyor.
-Avrupa’da düşük faize devam
Öncelikle fotoğrafın Avrupa tarafını ele aldığımızda son dönemlerde yeniden genişleyen çevre ve çekirdek tahvil faizi makası işlerin yolunda gitmediğinin en büyük göstergesi. İspanya ve İtalya gibi ülkelerde tarihi dip seviyelerden yükselen 10 yıllık tahvil faizlerine rağmen Almanya 10 yıllık tahvil faizleri gerilemeye devam ediyor. 120-130 baz puan olan İtalya ve İspanya ile Almanya makası 170-180 baz puanlara kadar yükseldi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin bu hafta yaptığı açıklamalarda ise Avrupa ekonomisinin hala ne kadar zayıf olduğu vurgusu dikkat çekti. Özellikle zayıf enflasyon, yüksek işsizlik ve değerli Euro’nun Avrupa ekonomisinde aşağı yönlü riskleri arttırdığını belirtti. Önümüzdeki günlerde IMF’nin “Enflasyon düşük kalırsa Avrupa Merkez Bankası varlık alımını gündemine almalı” fikrini Draghi ne kadar kale alacak bilinmez ama düşük faiz ve “makro ihtiyati” tedbirler başlığı altında TLtro’ların işe yaramayıp yaramayacağı dikkatle izlenecek.
-FED faiz artırımına bir adım daha yaklaştı
Son günlerde ABD’de bir yanda 288 bin ile beklentinin oldukça üzerinde gelen Tarımdışı istihdam verisi diğer bir yanda yataylaşma çabasında olan ABD getiri eğrisi hem piyasaların hem de açıklanan makro ekonomik verilerin FED’den daha fazlasını beklediğini gösteriyor. 2 yıllık tahvil faizleri, FED fund rate’in yükselebileceği beklentisi ile kısmi yükseliş yaşarken, 10 yıllık tarafta ise geçtiğimiz aya göre 5 baz puanlık bir gerileme yaşanıyor. Kesin faiz artırımı henüz ortada olmasa da son FOMC tutanaklarında normalleşme sürecinde Fed faizin ölçülü artacağını ancak bunu politika faizi yerine fazladan rezervlere ödenen faiz (IOER) ve ters repo mekanizması (RRP) ile olabileceğinin sinyali verdi. Son gelen Yellen açıklamaları ise piyasa beklentilerinin tadını tuzunu daha fazla artırmışa benziyor. Özetle ABD verileri toparlanmaya devam ederse faiz artırımı çok da uzak değil mesajı herkese verildi ve faiz artırımında piyasa beklentileri 2015 yılının ilk iki çeyreğine yoğunlaştı…
-Peki ya TCMB?
Bütün bu hikâyede 2014’e önce %4,5’den%10’a yükselttiği sert faiz artırım kararı ile imza atan Başçı, yeni dönemde “kademeli “ve “temkinli” faiz indirim kararı ile dikkatleri üzerine topladı. Son günlerde TCMB faiz indiriminde elinin rahatlamasına sebep olarak; son iki yılın zirvesi olan %9,66’lık Türkiye enflasyon rakamının gerileyeceği, cari açığın iyileşeceği ve TL’nin artık daha kontrol edilebilir seviyelerde olduğunu gösteriyor. Öte yandan Avrupa’nın düşük faiz politikasının da TCMB’nin işine geldiğinin konuşulduğu bu dönemde, ABD’den gelebilecek olası bir faiz artırımına hazır olup olmadığı ise tartışma konusu. Bu süreçte 2015’e kadar Merkez Bankası’ndan her ay 25 ile 75 baz puan arasında kademeli indirim bekleyen piyasa oyuncaları, FED faiz artırımı sonrası para politikasında bu kadar genişleme yanlısı olunamayacağını savunuyor.
O gün geldiğinde piyasa şu soruyu soracak; TCMB hangi yoldan yürümeyi seçecek? ABD’nin yükselen faizi mi, Avrupa’nın düşük faizi mi TCMB’yi içinde bulunduğu araftan çıkartacak…