Advertisement

Bu sözler Loyola Chicago Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vefa Tarhan’a ait.

Türkiye ekonomisinin kronikleşen sorunları arasında yer alan cari açığın düşürülmesine yönelik politikalarda tarım ekonomisinin etki ve potansiyeline dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan’ın önemli tespitleri var.

Aynı zamanda Bilkent Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Dr. Tarhan, geçtiğimiz gün Bloomberg HT ekranlarında konuktu.

Biz de Prof. Dr. Tarhan’ı dinlerken Türkiye’de tarım sektörüne yönelik değerlendirmelerine kulak kabarttık.

Prof. Dr. Tarhan’a göre tarım, petrolden daha önemli bir silah olacak çünkü dünya nüfusu azalmıyor tam aksine çoğalıyor.

Doğru ürünlerin ihracatı noktasında Türkiye’nin mukayeseli avantajı olduğu dört sahayı ise şöyle sıralıyor: Tarım, lojistik, turizm ve eğitim.

“Bir ülkenin 1 dolarlık ihracat için yaptığı ithalat 1 doların üstünde ise ve bu gittikçe artıyorsa belki de sorun o ülkenin doğru ürünleri ihraç etmediği yönündedir” diyor Prof. Dr. Tarhan.

Türkiye’nin cari açık sorununun çözümünde teşvik politikalarından çok mukayeseli avantajı olduğu sahalarda üretim yapması ve ihracat yapmasının daha mantıklı olduğunu savunan Prof. Dr. Tarhan, Türkiye’de tarım sektörüne hak edilen ilgi ve önemin gösterilmediği görüşünde.

Prof. Dr. Tarhan, “Tarım sektörü Türkiye’de hor görülüyor. Bu konuda Türkiye’nin aslında çok büyük bir avantajı var. Bizde sanayileşme, modernleşme gibi konular birbiriyle eş tutulur. Ama önemli olan nereden para kazandığınızdır. Türkiye’nin tarımda çok yüksek potansiyeli var. Dünyanın bir numaralı tarım ihracatı yapan ülkesi olan ABD’de Orta Batı, dünyanın ekmek sepeti olarak gösterilir. Bizde de aynı özelliklere sahip İç Anadolu var. Kaliforniya da önemli bir tarım eyaleti. Bizdeki karşılığı Ege ve Akdeniz’dir. ABD’nin önemli başka bir tarım bölgesi olan Pasifik Kuzey Batı tarafı ise Türkiye’de Doğu Karadeniz ile eşdeğerde. Türkiye’nin bu potansiyeli kullanması lazım” diyor.

Sık sık gündeme gelen yerli otomobil konusunda da şu çarpıcı örneği veriyor Prof. Dr. Tarhan: “Yüz liralık bir otomobil ihraç ettiğinizi düşünün. Otomobil imal edip, satmak belki gurur verici bir durum ama önemli olan 100 liralık otomobil için ne kadarlık ithalata ihtiyacınız olduğudur. Halbuki 100 liralık buğday sattığınız zaman ne kadarlık bir ithalata ihtiyacınız var? Neredeyse yok. Olsa bile tarımdaki yan ürünleri kendi ülkenizde üretme şansınız çok daha kolay ve yüksek. Türkiye’nin avantajı tarım sektöründe, neden bu avantajımızı kullanmıyoruz?”

Tarımsal üretimde ithalat ihtiyacının aslında sıfıra yakın olduğunu savunan Prof. Dr. Tarhan’a göre Türkiye istese doğru politikalarla tarımda ithalatı sıfırlayabilecek kapasite ve potansiyele sahip. Bu açıdan bakıldığı zaman da tarım mevcut küresel konjonktürde doğal bir savunma mekanizması görevi üstleniyor.

Basit bir mantıkla söylemek gerekirse tarım bir temel ihtiyaç alanı, bir lüks değil.

Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde insanların belli tüketim alışkanlıklarından vazgeçtiğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, “İnsanlar belki tatile çıkmaz, ya da kıyafet alışverişi yapmaz ama gıda tüketmeyi bırakamaz” diyor.

Prof. Dr. Vefa Tarhan’ın görüşlerine katılıyoruz.

Cari açık, enflasyon ve işsizlik gibi Türkiye’nin temel ekonomik sorunlarının çözümünde tarım, önemli rol üstlenebilecek nitelikte bir sektör.

Bir dönem tarımda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olarak gösterilen Türkiye bugün sahip olduğu potansiyelin çok altında bir performans sergiliyor.

Türkiye’de tarım sektörü hızlı bir şekilde gelişirken mevcut sorunlar da paralel hızda artıyor.

Bu konuda daha planlı, programlı ve günü birlik çözümlerden çok, orta ve uzun vadeli politikalara ihtiyaç olduğu ise aşikar.

Geleceğin stratejik önemdeki sektörünü artık hor görmekten vazgeçme zamanı geldi de geçiyor bile.

İrfan Donat

Bloomberg HT Editörü

idonat@bloomberght.com