Geçtiğimiz hafta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gıdalarda taklit ve tağşiş yapan 229 firma ve 355 parti ürünün adını kamuoyu ile paylaşmıştı.

Bir önceki yazımızda bu konuya değinmiştik.

Şimdi, bir sonraki adımı yani güvenilir gıdaya ulaşmanın yolunu konuşma zamanı.

Çünkü taklit ve tağşiş yaptığı açıklanan firma ve markalar ne ilkti ne de mevcut şartlarda son olacağa benziyor. Atılan bazı adım ve yapılan resmi açıklamalara rağmen sorunlar hâlâ devam ediyor.

Sistemdeki bazı yanlışlar, eksiklikler ya da açıklar taklit ve tağşişe zemin hazırlıyor.

Bu zemin ortadan kaldırılmadığı sürece de peynirde nişasta, sucukta eşek eti, lahmacunda at eti, yoğurtta jelatin, tereyağında bitkisel yağ, zeytinyağında pirina yağı, balda şeker ve glukoz şurubuna maruz kalmaya devam edeceğiz.

Peki bu gıda terörü nasıl önlenir?

Gıda Mühendisleri Derneği Başkanı Abdussamed Boyu, bu konuda hazırladıkları bir çalışmayı bize gönderdi.

Yaşanan bu sıkıntıların önüne geçmenin kolay bir süreç olmadığının farkında olan Boyu,

dernek olarak bu konuda atılabilecek bazı adımları madde madde sıralamışlar:

1- Cezalar ne kadar artırılsa da caydırıcı olmayabiliyor, çünkü işletme yaptığı hile ile aldığı cezadan çok daha fazlasında kâr elde edebiliyor, bu nedenle taklit ve tağşişe ısrarla başvuran işletmelere faaliyetlerini durdurma gibi cezalar verilmelidir.

2- Bakanlık tarafından yapılan resmi denetimlerin artırılması ve denetimlerin daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir.

3- Gıda işletmelerinde iç denetim görevini yerine getiren mühendisler, uygulamadaki eksiklikler nedeniyle bağımsız ve etkin bir denetim mekanizması kuramamaktadır. Bu nedenle mühendislerin yetkileri artırılmalı ve maddi açıdan işverenden bağımsız bir yapıya kavuşturulmalı ve bu şekilde daha bağımsız ve daha etkin bir çalışma alanı sağlanmalıdır.

4- Gıda sektörünün büyük çoğunluğunu oluşturan küçük işletmeler iç denetimi sağlayacak olan mühendis bulundurma zorunluluğundan muaf durumdalar. Bu durum gıda terörüne zemin hazırlamaktadır, küçük işletmeler uygulanan resmi denetimlerin yanında iç denetim mekanizmasına dahil edilmeli, kapasitesine göre bir ya da birkaç işletmenin bir mühendis kontrolünde olacağı bir sistem kurulmalıdır.

5- Sektörde bunca sıkıntı yaşanırken, gıda alanında 4 yıllık uzmanlık eğitimi alan gıda mühendisleri ciddi anlamda işsizlik problemi yaşamaktadırlar. Gıda mühendisleri sürece daha fazla dahil edilerek kamuda daha fazla görevlendirilmesi, resmi denetimlerin gıda mühendisleri eliyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Yaşanan bu taklit ve tağşiş olaylarının temelinde üreticilerin gıda güvenliği bilincine sahip olmayışının yattığını savunan Boyu, “Gıda güvenliğinin ne olduğunu bilmeyen, gıda güvenliği bilincine sahip olmayan bir üreticinin daha fazla kazanç sağlamak maksadıyla türlü yöntemlere başvurması, bilinçsiz üretici için gayet normal bir durum” diyor.

Gıda Mühendisleri Derneği, okullarda gıda güvenliği dersi okutulmasına yönelik projenin hayata geçirilmesi ile toplumun tüm katmanında gıda güvenliği bilincinin oluşmasının sağlanması, yaşanan bu sorunların minimize olması adına önemli bir adım olacağı görüşünde.

16 BİN 500 TL'LİK CEZAYI ÖDE, KURTUL

Bu konuda bir açıklama da Tüketici Dernekleri Federasyonu'ndan (TÜDEF) geldi.

TÜDEF Genel Başkanı Hasan Atak, 2016 yılı Ağustos ayına kadar bakanlığın gıda kontrol ve denetimleri sonucu 8 bin 620 firmanın taklit ve tağşiş yaptığı tespit edilirken, bunlardan sadece 69'unun savcılığa verilmesi ve geri kalanının cüzi para cezalarıyla kurtulmasını haklı olarak sorguluyor.

Böyle bir ortamda tüketicinin sağlığının korunmasını beklemenin hayal olduğunu savunan Atak, “Bugünkü mevzuat gereği yoğun olarak uygulanan 16 bin 500 liralık cezalarla tüketici sağlığı, hatta yaşamı korunamaz. Nitekim Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yayımladığı 2016 yılı kontrollerinde, geçen yılda tağşiş ve taklit yaparak vatandaşı mağdur eden bazı firmaların bulunması bunun en belirgin kanıtıdır” diyor.

Bakanlıkça hazırlanan yeni yasada her ne kadar katlamalı cezalar, süreli kapatma cezaları varsa da bunun yetmeyeceğini savunan Atak, bu yasanın daha da ağır cezalar ile güçlendirilerek bir an önce çıkarılması gerektiğini savunuyor.

Yasa'da sürekli kapatma ve hapis cezalarının da olması gerektiğini belirten Atak, “Ceza alan firmalar şimdiki gibi 8 ay beklemeden her ay düzenli olarak açıklanmalı. Tüketici örgütleri güçlendirilerek etkin şekilde sürece dahil edilmeli. Bu çerçevede, tüketici bilinçlendirilmeli, tüketici dernekleri de ücretsiz gıda denetimleri yaptırabilmelidir” diyor.

Bu konu, 7'den 77'ye herkesi yakından ilgilendiriyor.

Bakanlığın zaman zaman yaptığı bu ifşalara “ah, vah” demekten öte “bunların sayısı nasıl azaltılır, taklit ve tağşiş ile etkin şekilde nasıl mücadele edilir” konusunun ciddi şekilde tartışılması lazım.

Aksi takdirde konuya magazinsel olarak yaklaşmak havanda su dövmekten öteye geçmez.

Güvenilir gıdaya ulaşmak, gıda sektöründe fırsatçıların yarattığı haksız rekabet ve merdiven altı ekonominin önüne geçmek adına hem üretici hem de tüketici tarafında herkese çok iş düşüyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com

Advertisement