Tarım ve gıda sektörüyle ilgili araştırma raporlarını ve makaleleri fırsat buldukça paylaşmaya çalışıyoruz.

Amacımız konuya biraz daha farklı ve geniş bir açıdan bakabilmek ve sektöre yönelik yeni trendleri anlayabilmek.

Uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers (PWC) Avrupa açısından ele aldığı “Gıda Tedariğinin Geleceği” - “Tarımsal Gıda Sektörüne Yönelik 4 Olası Senaryo” başlıklı araştırma makalesinde potansiyel gelecek öngörülerini belli bir yapı üzerinde kurgulamış.

Farklı senaryoların gelecekte gıda tedariği ve paydaşlar üzerindeki muhtemel etkileri özetlenmiş.

Avrupa’da tarım ve gıda sektöründen 20’den fazla CFO, CEO ve sektör uzmanları ile görüşmeler sonucunda ortaya çıkan araştırmada, tarım ve gıda sektörünü en çok etkileyecek belirsizlikler analiz edilmeye çalışılmış.

Bu belirsizliklerden yola çıkarak olası dört senaryo ile tarım ve gıda sektörünün gelecekte nasıl şekillenebileceği ortaya konulmuş.

Araştırmada şu tespit önemli: “Dünya nüfusu haftada 1 milyon kişi artmaktadır. Hayal edilmesi dahi güç olan bu artışın küresel gıda talebi için ne anlam ifade ettiğinin incelenmesinin önemli olduğunu düşünmekteyiz. Misal vermek gerekirse; Hindistan’da kişi başı yumurta tüketimi 62 adetken Almanya’da kişi başı tüketim bu rakamın yaklaşık 4 katıdır. Peki, Hintliler de Almanlar kadar yumurta tüketmeye başlarsa ne olabilir? Talep artışını karşılayabilmek için en az 700 milyon ek tavuğa ve daha fazla üretim çiftliğine ihtiyaç duyacağımız bir gerçektir.”

PWC'nin araştırmasına göre, tarım ve gıda sektörü, ekonomik bir perspektiften bakıldığında, sahip olduğu 2,7 trilyon euroluk iş hacmi ve yarattığı 518 milyar euroluk katma değerle Avrupa ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin başında geliyor.

Tarım ve gıda sektörünü oluşturan 10,8 milyon çiftlik, 300 bin gıda ve içecek işleme tesisi ve 2,8 milyon şirket, 2015 yılında, 500 milyondan fazla Avrupalı tüketiciye gıda sağlamış durumda.

2013’ten beri Avrupa'nın, dünyanın önde gelen tarımsal gıda ihracatçısı konumunda olduğunu dikkat çekilen araştırmada, “Gelişmekte olan ülkelerde yükselen hayat standartları da Avrupalı tarımsal gıda şirketleri için küresel pazarda yeni fırsatlar yaratmaktadır. Fakat bu fırsatların albenisi, güçlü devlet şirketleri gibi yeni ve büyük oyuncuların da rekabete girmesine sebep olmaktadır” deniliyor.

Küresel ölçekte tarımsal gıda sektörü değerlendirilirken, artık çok daha karmaşık bir rekabet ortamında, farklılaşan tüketici taleplerine farklı dağıtım kanalları ile yönlendirilen daha karmaşık ürünlerin olduğu bir sektöre vurgu yapılıyor.

TARIM VE GIDA SEKTÖRÜNÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Sektör temsilcileri ve uzmanlara göre, gelecek 10 yıl içinde sektörü etkilemesi beklenen en önemli iki faktör, iklim değişikliği ve değişen tüketici alışkanlıkları.

1- İklim değişikliğinin ve kaynak kısıtının sebep olduğu sorunları çözmekte teknoloji başarılı olabilecek mi?

2- Önümüzdeki 10 yıl içerisinde küresel tüketici alışkanlıkları nasıl bir değişim gösterecek?

İklim değişikliği ve kaynak kısıtının tarımsal gıdayı tehdit ettiği vurgulanan araştırmada, “İklim değişikliği verim, gıda kalitesi, gıda fiyatları, arz güvenirliği ve gıda güvenliğini etkileyecektir. Teknolojik gelişme tarımsal üretimin her noktasında etkisini göstermekte, hektar başına alınan verimin artmasını sağlarken, su ve enerji tüketiminin düşmesine de katkı sağlamaktadır. Bilimsel verinin değerlendirilmesinde 'Big Data' büyük rol oynamakta ve akıllı tarım uygulamaları da yayılım göstermektedir. Tüm sektör, Agtech diye de tanımlanan bir büyüme içindedir” deniliyor.

Robotlar çiftçiliğin doğasını değiştirmektedir” tespitine yer verilen araştırmada, küresel tüketici talebinin de değiştiğine dikkat çekiliyor.

İşte çıkan bir başka sonuç: “Dünya nüfusu sadece büyümekle kalmayıp, kompozisyon, sosyal yapılar ve alışkanlıklar da değişmektedir. Sosyal değişim gerçekleşmekte: aile yapıları, geleneksel gıda ritüelleri, işgücü piyasası ve dinlence alışkanlıkları değişmektedir.”

Gıda tercihlerini etkileyen diğer önemli bir faktör olarak ise gıda zincirini çevreleyen tüketici algısı gösteriliyor. İtibar ve güvenilirliğin gelecekte gıda sektöründe daha da önemli rol alacağı öngörülüyor.

Yukarıda değinilen 2 ana belirsizliğin muhtemel sonuçları ele alındığında gelecekte tarım ve gıda sektörünün alacağı şekli öngörmeye yönelik 4 senaryolu bir matrikse ulaşılmış:

Senaryo 1- Herkes için Gıda:

Mevcut 'Batı Dünyası' yeme alışkanlıklarının küresel ölçekte benimsendiği ve tarım şirketlerinin iklim değişikliği ve kaynak kısıtı ile mücadele edebilmek için teknoloji kullanımının (Agtech, GDO, hassas ve akıllı tarım ile üretimin artışı hedefleniyor) benimsediği bir gelecek öngörüsü. Uluslararası şirketler tedarik zincirini kontrol eder konumda. Verimli gıda üretimi sonucunda oluşan bolluğun gıda fiyatlarını düşürmesi gözlemlenecek.

Senaryo 2 - Çeşitlendirilmiş Alan Yönetimi:

Gelir artışıyla birlikte sağlıklı ve sürdürülebilir kaynaklı gıda trendi artıyor. Tüketici teknolojik cihazlar sayesinde kalori içeriği ve gıda kaynağı bilgisine erişime sahip. Organik ve sağlıklı gıdanın ana-akım talebi oluşturduğu ve tarım şirketlerinin iklim değişikliği ve kaynak kısıtı ile mücadele edebilmek için teknoloji kullanımını benimsediği bir gelecek öngörüsü. Ekilebilir tarım alanı sıkıntısının olmadığı, sebze ve meyve yetiştiriciliğinde kimyasal tarım ilaçlarının kullanılmadığı, daha az kimyasal gübre ve suyun kullanıldığı lokal tarım ve tüketici modeli. Küçük aile çiftçiliğinde veri tabanlı çiftlik yönetim sistemi kolayca uygulanabilir. Rekabet sonucu ucuz teknolojiye erişim söz konusu.

Senaryo 3- İki Kademeli Üretim:

İklim değişiminin tarım üretiminde ciddi etkilerinin görüldüğü ve organik ve sağlıklı gıdanın ana-akım talebi oluşturduğu bir gelecek öngörüsü. Tarımsal üretimde belirsizlik yaratacak büyük çaplı bozulma olacak. İklim değişikliği ve kaynak sıkıntısı küresel gıda tedariği, ve gıda fiyatlarındaki yükselişi etkileyecek. GDO'lu ürünler tartışmalı bir konumda olacak. 'Kendin için yetiştir' çözümleri yüksek talep görecek. Kent tarımı ve lokal üretim yoğunlaşacak. Gelir düzeyi yüksek insanların sağlıklı ürüne ulaşabildiği, geri kalanlar için ise gıdanın çok temel ürünlerden oluştuğu bir durum gözlemlenecek.

Senaryo 4- Millileşmeye Geri Dönüş:

Mevcut 'Batı Dünyası' yeme alışkanlıklarının küresel ölçekte benimsendiği ve iklim değişiminin tarım üretiminde ciddi etkilerinin görüldüğü bir gelecek öngörüsü. İklim kaynaklı ürün kaybının önüne geçilmesinde teknoloji yetersiz kalacak. Gıda fiyatlarının artışı, kıtlık başlangıcının görülmesi ve düşük kalite gıdanın yaygınlaştığı bir senaryo. Organik, sürdürülebilir ve sağlıklı gıdaya erişim talebi düşük. Ülkelerin kendi gıda güvenliklerini sağlamaya yönelmeleri gözlemlenecek. Gıda, ülkeler arasında bir politika aracı olarak kullanılacak ve korumacılık gündeme gelecek.

Araştırmaya göre söz konusu 4 olası senaryo tarım ve gıda endüstrisi içindeki birçok sektörü (Aracılar, yem sağlayıcılar, süt şirketleri, gıda işleme şirketleri ve çiftçiler) etkileyebilir.

PWC'nin araştırması tarım ve gıda sektöründeki şirketlerin gelecek senaryoları karşısında başarılı olabilmesi için tutarlı stratejilere ihtiyacı olacağı sonucuna varıyor.

Sonuç olarak da geleceğe yönelik ve tutarlı bir stratejinin yaratılması için 3 bileşenin bir araya getirilmesi gerektiği savunuluyor:

1- Pazarla yüzleşebilecek ve müşteriler için değer yaratabilecek bir yöntem belirlemek

2- Belirlenen yönteme hizmet edebilecek anahtar yetkinliklere odaklanmak

3- Anahtar yetkinlikler ve yöntem arasındaki tutarlılığı yaratacak bir servis/ürün tutarlığı sağlamak.

PWC'nin bu araştırma makalesi bize ilginç geldi.

Sizinle de paylaşmak istedik.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com

 

Advertisement