Tarım ve gıda, son dönemde oldukça sık şekilde kamuoyunun gündeminde yer alıyor.

Sadece son birkaç haftada yaşanan sıcak gelişmelere baktığımızda bir tarafta ekmekte GDO skandalını, öte yanda Rusya ile devam eden tarım ambargolarını görüyoruz.

Gıdada taklit ve tağşiş sorunu ise neredeyse gündemden hiç düşmüyor.

Üreticinin girdi maliyetleri ve pazarlama başta olmak üzere yaşadığı sorunlar halen çözülemezken, tüketicinin sağlıklı, kaliteli ve hesaplı gıdaya erişimi konusunda da sıkıntılar sürüyor.

Kamuoyunun kafası ise güvenilir gıdaya erişim konusunda haklı olarak karışık durumda.

Tarım ve gıdanın güvenliği açısından toprak, su ve tohumun geleceğine yönelik kaygılar ise giderek artıyor.

İşte böyle bir ortamda önceki hafta Ankara’da önemli bir kongre gerçekleştirildi.

Uluslararası katılımlı Türkiye 1’inci Tarım ve Gıda Etiği Kongresi, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapıldı.

Çok istememize rağmen yoğun iş temposu nedeniyle kongreye katılamadık ancak Gıda Mühendisleri Odası Eski Başkanı Petek Ataman, kongre hakkında bizimle detaylı bilgiler paylaştı.

Gıda ve ziraat mühendisleri ile veteriner hekimlerin yanı sıra hukukçu, iktisatçı, ilahiyatçı, felsefeci ve şehir planlamacısı dahil farklı alanda çok sayıda yerli ve yabancı bilim insanının sunum yaptığı kongrede 15 çağrılı bildiri yanında 28 sözlü bildiri ve 35 görsel (poster) sunum yer almış.

Kongre başkanlığını Ankara Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ’un üstlendiği kongre sonrası 16 maddelik bir bildirge yayımlandı.

Bildirge, yukarıda saydığımız sorunlar ve tartışmalar ışığında kamuoyunun tarım ve gıda konusundaki yaklaşımı açısından önemli tespitler ortaya koyuyor.

İşte iki günlük kongreden çıkan bildirge:

1- Türkiye’de; kamu kurumları, özel sektör, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin oluşturduğu bir 'tarım ve gıda etiği konseyi’ bulunmaması önemli bir eksiklik olarak vurgulandı ve bu konuda özerk yapılı bir konseyin kurulması önerildi.

2- Kongrede tarım ve gıda sisteminde üretici ile tüketici arasındaki mesafenin kısaltılması üzerinde önemle duruldu. Bunun, Türkiye'de gıda ürünlerinde yüksek olan tüketici fiyatlarının makul düzeylere düşürülmesini, aynı zamanda üreticinin emeğinin karşılığını daha adil biçimde almasını sağlayacağı üzerinde görüş birliği oluştu.

3- Tüketicilerin bilgilenme hakkının mutlaka korunması ve geliştirilmesi, tüketici eğitimine önem verilmesi ve tüketicilere yönelik bilgi kirliliğinin önlenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerekliliğinin önemle altı çizildi.

4- Güvenli, yeterli miktarda ve sürekli gıdaya erişimin bir insan hakkı olduğu vurgulanarak; yoksullukla mücadelenin esas yönteminin yoksulların gıdaya ulaşım kapasitelerini ve olanaklarını geliştirmek olduğu belirtildi. Gereken durumlarda yapılması halinde, gıda yardımlarının insan onurunu gözeten biçimde yapılması ve hiçbir farklı çıkara hizmet amacı gütmemesi üzerinde duruldu.

5- Tarım topraklarının ve meraların amaç dışı kullanımının önlenmesi, toprak erozyonuyla mücadele edilmesi, toprak ıslahının geliştirilmesi, tuzlanma ve çoraklaşmanın durdurulması, toprak kirliliğinin önlenmesinin yaşamsal önemi vurgulandı.

6- Sulama yönetimi alanındaki çağdaş gelişmelerin Türkiye'de de ivedilikle hayata aktarılması önerildi.

7- Yasa ve yönetmeliklerde yer alan yerel ve atalık tohumların yaşayarak korunmasını engelleyici hükümlerin kaldırılması önerildi. Biyolojik çeşitliliğin her anlamda korunması vurgulandı. 

8- Türkiye'de tarımın iklim değişikliğine uyumu alanında çok daha hızlı hareket edilmesi üzerinde görüş birliği oluştu.

9- Türkiye'de tarım ve gıda üretim faaliyetlerinin doğa dostu bir anlayışla geliştirilmesi için her türlü önlemin alınması, özellikle teşvik ve desteklemelerde bunun olmazsa olmaz bir koşul haline getirilmesi benimsendi.

10- Yerel tüketimin teşvik edilmesinin, küresel iklim değişikliğini önleme ve karbon ayak izini azaltma mücadelesi açısından yararı olacağı ortaya kondu.

11- Tarım işçilerinin sosyal güvencelerinin sağlanmasının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin tarım etiğinin öncelikli konularından birisi olduğu üzerinde görüş birliği sağlandı. Adil ticaretin önemi vurgulandı.

12- Gıdada her türlü taklit ve tağşişin önlenmesi için; (a) gıda denetimlerinin artırılması, (b) gıda denetçilerinin bağımsızlığının sağlanması, (c) gıda üretiminde istihdamı zorunlu personel olarak görev yapmakta olan meslek disiplinlerinin görevlerini bağımsızca yapacakları ortamların oluşturulması ve (d) kamunun bu alanda meslek kuruluşları ve sivil toplumla işbirliği yapmasının önemi vurgulandı.

13- Anadolu insanın değerleriyle çatışan gıda kayıpları ve israfının en aza indirilmesini sağlayacak bir planlama yapılması önerildi.

14- Tarım ve gıda etiğinin yükseköğretim sisteminde daha geniş ve etkin olarak yer alması, bu alanda lisansüstü eğitim programları açılması ve akademik birimler kurulması önerildi.

15- Tarım ve gıda alanında bilimsel araştırmalara kamunun daha fazla yatırım yapmasının ve fon ayırmasının öneminin altı çizildi. Bunun (a) toplumsal ve çevresel alandaki araştırmaların gelişmesini sağlayacağı ve (b) araştırmacılara bağımsızlık sağlayarak araştırma etiğini olumlu etkileyeceği belirtildi.

16- Katılımcılar tarafından, 1'inci Tarım ve Gıda Etiği Kongresi; doğa dostu, sürdürülebilir ve adil bir tarım ve gıda sisteminin temel bileşenlerinden olan etik duyarlılığın Türkiye'de gelişmesinde tarihi ve öncü bir adım olarak nitelendirildi.

Tarım ve gıda etiği konusu bundan sonraki dönemde daha sık gündeme gelecek ve karşımıza çıkacak.

Bunun en somut ve sıcak örneğini GDO tartışmalarında yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com.tr

 

Advertisement