Tarım sektörü açısından önemli bir değişim süreci yaşanıyor.

Önce, iki bakanlık bir çatı altında toplanarak Tarım ve Orman Bakanlığı ismini aldı. 

Sonra da yeni hükümet sisteminin ilk kabinesinde Orman ve Tarım Bakanı olarak Bekir Pakdemirli’nin ismi açıklandı.

Her ne kadar bakanlık ismi değişse ve koltuğa yeni bir bakan otursa da sorunlar yıllardır aynı ve yerli yerinde duruyor.

Hatta sorunlar gün geçtikçe ağırlaşıyor ve çiftçinin sırtında ciddi bir yük yaratıyor.

Bizi takip edenler, meselelerin tespiti ve çözümü noktasında köşemizde fırsat buldukça sektörden farklı görüş ve önerilere yer verdiğimizi bilir.

Yıllardır tarımdaki kronik sorunların çözümünde ‘anahtar kelime' olarak ‘kooperatifleşme’yi gündeme getiren Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Tarım ve Orman Bakanlığı için yol haritası niteliğindeki görüşlerini bizimle de paylaştı.

Öncelikle şu notu bir kenara düşelim.

Tire Süt Kooperatifi her hangi bir kooperatif değil.

Yaptığı başarılı çalışmalarla tarımda bir ‘model’, ‘örnek’ olarak gösteriliyor. 

Yıllardır yurtiçinde çok sayıda kurumdan farklı ödüllere layık görülen Tire Süt Kooperatifi’ne 2012 yılında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’dan “Dünyanın En İyi Kırsal Kalkınma Modeli Ödülü” verildi.

2015 yılında yine FAO’dan “Kırsalda Refahı Sağlama ve Üreticiyi Koruma Ödülü”nü alan Tire Süt Kooperatifi böylece başarısını uluslararası alanda da iki kez tescil ettirdi.

İşte bu yüzden Tire Süt Kooperatifinin başarı hikayesini iyi okumak ve dersler çıkartmak gerektiğinin düşünenlerdeniz.

Lafı çok uzattık farkındayız.

O yüzden Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’ün ‘Çözüm Önerileri’ başlığını taşıyan kısa ve öz şekildeki notunu sizlerle de paylaşalım.

Eskiyörük, ‘kooperatifleşmenin geliştirilmesi’ için ne yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor, “Ürününü kooperatif kanalıyla pazarlayan üreticilere, doğrudan pazarlayanlara oranla daha fazla desteleme primi verilmeli ve aradaki makas daha da açılarak kooperatifçilik teşvik edilmeli.”

Peki bunun karşılığında üretici ve tüketici hangi kazanımları elde edecek?

Onu cevabını da şöyle veriyor Eskiyörük, “Kooperatifleşme ile kayıtdışılık ortadan kalkacak, haksız rekabet önlenecek. Üretimde planlama yapılarak fiyat istikrarı sağlanacak. Üretim maliyetleri düşecek, üreticinin kazancı artacak. Üretim denetlenerek gıda güvenliği sağlanacak. Üreticinin pazarlama, sanayicinin tedarik güvencesi sağlanacak. Hem üretici hem de tüketici korunacak. Çiftçilik güvenceli bir meslek olup, köyden kente göç önlenecek.”

Eskiyörük’ün diğer çözüm önerileri şöyle:

Örgüt Yapısının Düzenlenmesi: Tarım ve Hayvancılıkla ilgili tüm örgütlerin görev tanımları yapılarak, tek bir genel başkanlık çatısı altında toplanıp, karmaşa giderilmelidir. Sistem, hiçbir örgütün diğer bir örgütün görevini yapamayacağı şekilde düzenlenmelidir. Yatırım desteği için başvuru yapan kooperatiflere, ilçe merkezli olma şartı konulmalıdır. Böylelikle; köy kooperatifleri birleştirilerek daha işlevsel hale getirilecektir. Örnek: 62 Köyün bağlı olduğu İlçe Merkezli Tire Süt Kooperatifi

Destekleme ve Denetleme : Üreticiler bağlı olduğu örgüt tarafından, örgütlerin de bakanlık tarafından desteklendiği ve denetlendiği sistem kurulmalıdır.

Gıda Güvenliğinin Sağlanması: Ürünü yerinde kontrol ederek toplayan, laboratuvarı bulunan, kalite değerlerine göre fiyatlandırma yapan ve bünyesinde teknik personel çalıştıran örgütlere bu maliyetlerini karşılayacak miktarda ‘Teknik Destek Primi’ verilmelidir.

Üretimin Planlanması: Havza Bazlı Desteklemenin yanı sıra, ürüne verilen destek primleri üretimi planlamaya yönelik şekilde ve miktar da önceden açıklanarak, fiyat istikrarı ve piyasa düzeni sağlanmalıdır.

Soğuk Süt Taban Fiyatının Belirlenmesi : Soğuk süt taban fiyatı = (1 kg kesif yem fiyatı X 1,3 – Süt Destekleme Primi) olacak şekilde formül uygulanmalıdır.

Süt Piyasasına Müdahale: Et ve Süt Kurumu (ESK) kanalıyla uygulanan ‘Tozlaştırma Müdahalesi ‘sürekli olmalıdır. Projenin amacında sürmesi için ‘Süt Tozu Alım Fiyatı’, sütün öncelikli olarak sanayiciye gideceği şekilde soğuk süt taban fiyatından yüzde 2 düşük tutulmalı ve piyasa koşullarına göre süt tozu alım fiyatı her ay güncellenmelidir.

Aile İşletmeciliği Korunmalı: Hayvancılığa yönelik yatırım teşvikleri, yeterli kaba yem üretecek arazisi olmayanlara verilmemelidir. Küçük işletmeler kooperatif çatısı altında birleştirilerek büyük ölçekli hale getirilmelidir. Şirket tarımcılığı, sosyal açıdan ülkemiz için uygun değildir. 

Ortak İşletmeler Kurulmalı: 6360 Sayılı Bütün şehir yasası ile mahalle statüsüne kavuşan köylerde, küçük aile işletmelerinin mevcudiyetleri ve hayvancılık faaliyetleri riske girmiştir. 20 başın altında sağmal hayvanı olan aile işletmelerini yerleşim alanı dışında bir araya getirmek üzere mera vasfını yitirmiş alanlar kooperatiflere tahsis edilip TOKİ örneğindeki gibi ortak işletmeler kurulması sağlanmalıdır. Böylelikle aile işletmeleri ruhsatlı ve uygun hale getirilerek köyden kente göç önlenecektir. (Bu konuda Tire Süt Kooperatifinin bir proje taslağı da bulunuyor)

Meralar Yem Bitkisi Üretimine Yönelik Kullanılmalı: Meralar, ıslah edilmesi ve o bölgedeki küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlamaya yönelik ortak işletmeler oluşturulması amacıyla Kooperatif veya birliklere bedelsiz tahsis edilmelidir.

Köyden Kente Göç Önlenmeli: Gençlerin köylerine geri dönmesi için hazırlanan projelerin yanı sıra, köylerdeki mevcut gençlerin yerinde kalmasını sağlayacak projelere öncelik verilmelidir.

İthalat Durdurulmalı: Türkiye’de üretilebilirliği olan hiçbir ürünün ithalatına izin verilmemelidir. İthalat etmek zorunda kaldığımız ürünlere yönelik primleri arttırarak 1 yıl içerisinde kendi kendine yetecek duruma gelinecektir.

Ulusal Bir Tarım Politikası Oluşturulmalı: Desteklemeler; üreticiye para kazandırmaya yönelik; üretimin planlanması, kalitenin sağlanması, kooperatifçiliğin geliştirilmesi gibi yapısal sorunların çözümünde bir unsur olarak kullanılmalıdır. Çiftçiye para veren değil, para kazandıran tarım politikası oluşturulmalıdır.                                            

İzmir Tarım Grubu Başkanlığı ve İzmir Haykoop Bölge Başkanlığı görevini de sürdüren Mahmut Eskiyörük’ün çözüm önerilerinin özeti bu şekilde.

Aslında Eskiyörük’ün bu tespitleri ve önerileri yeni değil… Bunlar herkesin hemfikir olduğu çözüm yolları…

Ama zaten sorun da işte tam burada…

Sektör temsilcilerinin yıllardır dile getirdiği ve önerdiği bu reçeteler bir türlü dikkate alınmıyor ve hayata geçirilemiyor.

Bu öneriler hep sümen altı edildiği için de tarımın sorunları çözülmek bir yana çığ gibi büyümeye devam ediyor.

Burada bir irade eksikliği söz konusu.

Bakalım yeni dönemde bu çözüm önerilerine kulak verilecek mi?

Hep birlikte izleyip göreceğiz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com 

 

Advertisement