Daha çok narenciye ihraç edip, daha az kazanıyoruz
Narenciye hasadı başladı, sezon açılıyor.
Biz de bu vesileyle Tarım-Analiz programında narenciye sektörünü masaya yatırdık.
Mersin Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Abdullah Özdemir ile narenciye üretimini, katma değerli ihracat ve sektörün mevcut yapısını konuştuk.
Bu konuda her yıl düzenli olarak çalışma yapan MTB’nin derlediği bilgi ve veriler dikkatimizi çekti.
Biz de ‘söz uçar yazı kalır’ mantığıyla eldeki bilgi ve verileri sizlerle paylaşmak istedik.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre dünya narenciye üretimi 147 milyon ton düzeyinde.
39 milyon ton hacim ile Çin, en önemli üretici konumunda yer alıyor. Çin'i 20 milyon ton ile Brezilya ve 11 milyon ton ile Hindistan izliyor.
Zaten bu 3 ülke, dünya narenciye üretiminin hemen hemen yarısını gerçekleştiriyor.
Türkiye ise narenciye üretiminde yedinci sırada yer alıyor.
Son 30 yılda dünya narenciye üretimi 2 kat artarken, Türkiye’de 3.3 kat artarak 1.5 milyon tondan 4.9 milyon ton düzeyine çıkmış.
Bu, sevindirici bir durum ama üzücü bir tarafı da var.
Zira narenciye alanları genişlerken, maalesef plansız ve ezbere bir dikim ile bu üretim artışını yakalamışız.
Yani nicelik olarak ağaç ve meyve sayımızı artırmışız ama nitelik olarak beklenen artışı yakalayamamışız.
İsterseniz ne demek istediğimizi biraz daha somutlaştıralım.
Dünya genelinde 17.3 milyon ton narenciye ticarete konu oluyor.
Dünya narenciye üretiminde altıncı sırada yer alan İspanya 17.3 milyon tonluk bu pazarın yüzde 21'ine hakim durumda. Yılda 3,5 milyon ton narenciye ihraç ediyor.
Türkiye ise 4.9 milyon tonluk üretiminin yüzde 41'ine denk gelen 2 milyon tonluk bir narenciye ihracatı gerçekleştiriyor.
Yani miktar bazında ihracatta İspanya ve Güney Afrika’dan sonra üçüncü sıradayız.
SOFRALIK NARENCİYE PAZARI 14,8 MİLYAR DOLAR
Dünyada ticarete konu olan 17.3 milyon tonluk sofralık narenciyenin piyasa değerine bakarsak karşımıza 14.8 milyar dolarlık bir pasta çıkıyor.
İşte o pastadan en büyük payı 3,7 milyar dolar ile İspanya alıyor, İkinci sıradaki Güney Afrika 1,5 milyar dolar kazanırken, Çin 1,3 milyar doları bulan ihracat gerçekleştiriyor.
Türkiye ise 890 milyon dolarlık ihracata sahip.
Narenciye ihracatında miktar bazında üçüncü olan Türkiye, değer olarak incelendiğinde 890 milyon dolarlık gelirle 5’inci sıraya geriliyor.
Bir başka deyişle dünya ihracatında miktar olarak elde ettiğimiz pozisyonu değer olarak koruyamıyoruz.
Konunun biraz daha derinine inersek…
Narenciyede ton başına birim ihraç fiyatımız son 5 yıldır sürekli geriliyor.
Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) verilerine göre, 5 yıl önceki narenciye sezonuyla karşılaştırıldığında, narenciye ihracatımız miktar olarak yüzde 47 artarken, ihracat gelirimiz aynı dönemde yüzde 11 gerilemiş.
Yapılan çalışmalara göre, son 10 yıldaki tablo daha da üzücü.
NARENCİYEYİ UCUZA İHRAÇ EDİYORUZ
10 sezon öncesine göre şu anda ton başına satış fiyatı olarak portakalı yüzde 44, mandalinayı yüzde 37, limonu yüzde 28 ve greyfurdu yüzde 31 daha ucuza ihraç ediyoruz.
Pazarlarımızı korumak için daha ucuza ihracat yaptığımız için rekabetçi gücümüzü de kaybediyoruz.
Gelin tespitleri biraz daha somutlaştıralım.
Örneğin, Türkiye mandalinadan ton başına 419 dolar ihracat geliri sağlarken, Çin 1.335 dolar, İspanya ise 950 dolar gelir elde ediyor.
Türkiye, portakalı ton başına 358 dolardan ihraç ederken, yanı başımızdaki Mısır 860 dolara, İspanya ise 850 dolara ihraç ediyor.
Limonda da tablo farklı değil…
Limon ihracatından ton başına 524 dolar kazanan Türkiye’ye karşın, İspanya 1.390 dolar, Arjantin 960 dolar ve Meksika 750 dolar ihracat geliri elde ediyor.
PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİMİZ ZAYIF
Tıpkı birçok üründe olduğu gibi narenciye de de sınırlı sayıda pazara bağımlı durumdayız.
Narenciye ihracatımızın yüzde 70’ini Rusya, Irak, Ukrayna ve Romanya'ya gerçekleştiriyoruz.
Bu pazarlarda yaşanan ufak bir sıkıntı dahi üreticisinden ihracatçısına kadar herkesi olumsuz etkiliyor ve fiyatlarda dalgalanma yaratıyor.
Oysa dünyada narenciye talebinin yüzde 40'ını Avrupa Birliği üyesi ülkeler gerçekleştiriyor. Ama yaklaşık 7 milyon ton hacim ve 7.7 milyar dolar değerindeki Avrupa narenciye pazarından neredeyse pay alamıyoruz.
En önemli narenciye ithalatçıları olan Hollanda, Almanya ve Fransa gibi ülkelere narenciye gönderemiyoruz. Bu pazarlarda İspanya ile rekabet edemiyoruz.
İspanya ile neden rekabet edemiyoruz?
İspanya’yı daha rekabetçi yapan noktalar neler?
Bu soruların yanıtı için kim kafa yoruyor dersiniz?
Narenciye dış ticaretinde söz sahibi ülkelerin ürün arzı yılın büyük bölümünde devam ederken, Türkiye için bu sürenin çok daha kısa kaldığına dikkat çeken Özdemir, “Bu da rekabet gücümüzü olumsuz etkiliyor. Bu nedenle, hem rekabetçi olduğumuz mevcut ürünlerin hem de yeni tür ve çeşitlerin hasat süresini erkenci, orta ve geçci çeşitler ile ürün ve kalite kaybı olmadan tüm sezona yayılacak şekilde genişletmenin yollarını aramalıyız” diyor.
Narenciyede soğuk hava zinciri ve depolama yatırımlarının da artması gerekiyor.
Daha önceki yıllarda da yazmıştık.
KATMA DEĞERLİ PAZAR 10 MİLYAR DOLAR
14,8 milyar dolarlık sofralık narenciye pazarı kadar 9,8 milyar dolarlık endüstriyel narenciye ürünleri (meyve suyu, marmelat, reçel, jöle, konserve, uçucu yağ, kabuk vb.) pazarında da önemli fırsatlar var.
Türkiye’nin söz konusu pazardan aldığı pay ise sadece 49 milyon dolar. Yani yüzde 0,5 bile değil…
Üstüne üstlük, dünyanın yedinci büyük narenciye üreticisi konumundaki Türkiye, 20 milyon dolarlık da ithalat gerçekleştiriyor.
MTB Başkanı Abdullah Özdemir, “Sofralık narenciye ürünlerinin üretimi ve ihracatında sahip olduğumuz pozisyonu katma değer yaratan işleme sanayisine dönüştürebilecek yeni politikalar geliştirmeliyiz” diyor.
Hem sofralık hem de endüstriyel pazarda Türkiye’nin büyük fırsatlar kaçırdığını ifade eden Özdemir, “Narenciye pazarlarının talep ettiği tür ve kalitede ürün yetiştiremiyoruz. Örneğin dünya genelinde narenciyeden üretilen 7.1 milyar dolarlık meyve suyu pazarı var ama bu pazarda payımız yok. Oysa narenciye üretimi bulunmayan Hollanda'nın bile bu alanda 838 milyon dolarlık ihracatı var. Benzer şekilde Belçika'nın 765 milyon dolar ihracatı söz konusu” hatırlatmasında bulunuyor.
Narenciye tarafında dikkatimizi çeken bir diğer konu da tıpkı tarımın diğer alanlarında olduğu gibi verilerin güncelliği ve güvenilirliği meselesi.
MTB Başkanı Abdullah Özdemir, yeni bir tarımsal veri üretim sistemi oluşturulması gerektiğini savunanlardan…
Her alanda olduğu gibi narenciyede de etkin ve dinamik bir üretim planlaması yapılabilmesinin yolunun tarımsal istatistik altyapısının güçlendirilmesinden geçtiğini kaydeden Özdemir, “Ne ürettiğimizi ve ne tükettiğimizi doğru bir şekilde ortaya koymayan, mevcut durumu yansıtmaktan uzak istatistiklerle yeni politikalar tasarlanması ve uygulanması sağlıksız olmaktadır. Bu nedenle yeni bir veri sisteminin oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir” diyor.
Özetle, fırsatlar çok ama yeteri kadar kullanamıyoruz. Potansiyeli maalesef olması gereken düzeyde değerlendiremiyoruz.
Bu dönüşümün gerçekleşmesi için yeni bir narenciye üretim planlamasına ve bu planlamayı teşvik edecek yeni bir destekleme politikasına ve stratejiye ihtiyacımız var.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü
idonat@bloomberght.com