COVID-19 salgını dünya çapında can almaya ve ülkelerin ekonomilerine darbe vurmaya devam ederken, yeni yayınlanan bir rapor, COVID-19’un sadece bir başlangıç olduğunu ve bu tür salgın risklerinin önümüzdeki dönem artarak devam edeceğini ortaya koyuyor.

Eğer devletler, diğer zoonotik hastalıklar yüzünden insan ölümlerinin önüne geçmek adına aktif önlemler almazsa, yeni salgınlar daha yoğun şekilde ortaya çıkacak ve gelecekte farklı türde pandemileri daha sık konuşur olacağız.

Bir sonraki pandemiyi önlemek: Zoonotik hastalıklar ve bulaşma zinciri nasıl kırılır” başlıklı rapor, Dünya Zoonoz Günü’nde yayınlandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı ile Uluslararası Hayvancılık Araştırma Enstitüsü (ILRI) tarafından ortaklaşa yayınlanan raporda, COVID-19 gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların önümüzdeki dönemde daha fazla artacağı öngörüsünde bulunuldu.

SALGINLARI TETİKLEYEN ANA FAKTÖRLER

Raporda, zoonotik hastalıklardaki artışı tetikleyen ana eğilimlere dikkat çekiliyor.

İnsanoğlunun ekonomik alım gücünün artmasıyla birlikte hayvansal proteine artan talebi, yoğun ve sürdürülemez tarım anlayışı, yaban hayatı ve alanlarına artan yıkıcı müdahale ile küresel iklim değişikliği, raporda söz konusu riskleri tetikleyen ana faktörler olarak öne çıkartılıyor.

Raporda, zoonotik hastalıklar olarak bilinen söz konusu patojenler arasında Ebola, MERS, HIV/AIDS ve Batı Nil virüsün de yer aldığı hatırlatılarak, söz konusu risklerin insanların hayvan habitatlarına yüklediği stresler nedeniyle giderek daha fazla ortaya çıktığının altı çizildi.

“TEK SAĞLIK” YAKLAŞIMI

Yeni rapor, hükümetlerin bu zoonotik hastalık salgınlarıyla mücadele etmek için halk sağlığı, veterinerlik ve çevre uzmanlarını bir araya getiren koordineli bir "Tek Sağlık" yaklaşımını benimsemesini öneriyor.

BM Çevre Programı (UNEP) Bilimsel Değerlendirme Başkanı Maarten Kappelle, “İnsanlar, 1918-1919 influenza pandemisine geri dönüyor ve bu hastalık salgınlarının sadece yüzyılda bir kez gerçekleştiğini düşünüyor ama bu artık doğru değil. Doğal dünya ile insan dünyası arasındaki dengeyi yeniden kuramazsak, bu salgınlar giderek artacak ve yaygınlaşacak” uyarısında bulunuyor.

Rapora göre, kemirgenler, yarasalar, etoburlar ve insan dışı primatlar gibi bazı hayvanların, hayvan konakçıları ve insanlar arasında iletim için bir köprü görevi gören zoonotik hastalıkları barındırması muhtemel.

Yine rapora göre, dünyanın en fakir bölgelerinde, hayvanlarla ilişkili endemik zoonotik hastalıkların yılda 2 milyondan fazla insan ölümüne neden olduğu belirtiliyor.

“EKOSİSTEMİ YOK EDİYORUZ”

BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen, “İnsanoğlu kendi hırs ve çıkarları için yaban hayatı alanlarını tahrip etti, aşırı yoğun tarıma yöneldi, doğaya geri dönüşü olmayan zararlar vererek, sınırlı doğal kaynakları tüketme yoluna gitti. Bilim net şekilde ortaya koydu ki yaban hayatını sömürmeye ve ekosistemlerimizi yok etmeye devam edersek, önümüzdeki yıllarda hayvanlardan insanlara geçen bu hastalıkların sürekli şekilde artacağını göreceğiz” diyerek gelinen noktayı özetliyor.

Bu arada, Andersen, hayvan eti için küresel talebin son 50 yılda yüzde 260 arttığını ve bu trendin sorunu daha da kötüleştirdiğini savunuyor.

Raporda, gelecekteki salgınları önlemek için, ülkelerin yaban hayatı alanlarını korumaları, sürdürülebilir tarımı teşvik etmeleri, gıda güvenliği standartlarını güçlendirmeleri, gıda pazarlarını izlemeleri ve düzenlemeleri, riskleri tanımlamak için teknolojiye yatırım yapmaları ve yaban hayatındaki yasadışı ticareti engellemeleri gerektiğinin altı çizildi.

10 TAVSİYE

Rapor, hükümetlerin gelecekteki zoonotik salgınları önlemek için atabileceği adımları da 10 maddede şu şekilde özetliyor:

  • “Tek Sağlık” dahil disiplinlerarası yaklaşımlara yatırım yapmak;
  • Zoonotik hastalıklarla ilgili bilimsel araştırmaların genişletilmesi;
  • Hastalığın toplumsal etkilerinin tam maliyet muhasebesini içerecek şekilde müdahalelerin maliyet-fayda analizlerinin iyileştirilmesi;
  • Zoonotik hastalıkların farkındalığının arttırılması;
  • Gıda sistemleri dahil zoonotik hastalıklarla ilişkili izleme ve düzenleme uygulamalarının güçlendirilmesi;
  • Sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamalarının teşvik edilmesi ve habitatların ve biyolojik çeşitliliğin yok edilmesi sonucu kırılgan bir yapıda olan gıda güvencesi ve güvenliğini sağlamak adına geçim kaynakları için alternatifler geliştirilmesi;
  • Biyogüvenlik ve kontrolün iyileştirilmesi, hayvancılıkta ortaya çıkan hastalıkların temel itici güçlerinin belirlenmesi ve kanıtlanmış yönetim ve zoonotik hastalık kontrol önlemlerinin teşvik edilmesi;
  • Tarım ve vahşi yaşamın sürdürülebilir bir şekilde varlığını artıran sürdürülebilir yönetim politikalarının desteklenmesi;
  • Tüm ülkelerdeki sağlık paydaşları arasındaki kapasitelerin güçlendirilmesi;
  • Arazi kullanımı ve sürdürülebilir kalkınma planlaması, uygulaması ve izlemesinde Tek Sağlık yaklaşımının diğer alanların yanı sıra işlevselleştirilmesi.

Raporda öne çıkan noktaları özet halinde paylaşmak istedik ama konunun muhataplarının bu ve buna benzer raporları daha detaylı inceleyip, analiz etmelerinde fayda var.

Zira, Covid-19 salgını tüm dünya için beklenmedik bir test niteliğindeydi.

Bazı ülkeler testi ‘kısmen başarılı’ şekilde geçerken, bazıları ise deyim yerindeyse sınıfta kaldı.

Salgına dair süreç devam ediyor ama salgının tamamen üstesinden gelinse dahi insanoğlunu buna benzer yeni test ve sınavların beklediği de aşikar.

İşte gelecekte karşılaşılması muhtemel bu tür riskleri başarılı şekilde yönetmenin yolu da bugünkü krizden dersler çıkartarak, yeni döneme koordineli şekilde hazırlanmak ve buna göre politikalar geliştirmekten geçiyor.

Umarız insanoğlu olarak üzerimize düşen ev ödevlerimizi yaparız.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com

Advertisement