Advertisement

Bir önceki yazımda FinTek’lerin artık kâr etmeye, ürün ve hizmetlerini kullanma sayısını artırmaya ve müşteri sadakatine ihtiyaçları olduğu konusuna değinmiştim. Bu yazıma gelen yorumlardan biri, bunu yapacak insan kaynağı bulmakta zorluk yaşandığına değiniyordu. Başta yazılımcı olmak üzere insan kaynakları konusunda sorun yaşadığımız bir gerçek. Her ne kadar bu yılın son birkaç ayında farklı gelişmeler yaşansa da insan kaynaklarının, sektörümüzdeki ağırlığını gittikçe artıracağını bilmeliyiz.

Peki kalifiye insan kaynağına ulaşmakta neden zorlanıyoruz?

Her şirket özelinde farklı gerekçeler olsa da temel sorun, daha yolun başında hatta emekleme evresinde olan FinTek’lerin bugüne kadar yeterli ve gerekli insan kaynakları politikalarını oluşturamamaları önemli etkenlerin başında geliyor. Oysa finans dünyasında ‘devrim’ yaratan, iş yapma biçimlerini değiştiren, daha hızlı, daha proaktif yapıda olan FinTek’lerin, insan kaynakları alanında da aynı yaklaşımı ortaya koymaları gerekiyor. Elbette FinTek’ler, bankalar ya da dev teknoloji şirketleri gibi yüzlerce, binlerce çalışanı olan şirketler değil. Daha az ve kısıtlı ama bir o kadar da yetenekli kadrolarla bugünlere gelip, başarı hikâyelerine imza attılar ama artık FinTek’lerin çalışanlarını da ‘müşterileri’ gibi görüp onlara da aynı değeri vermeleri gerekiyor.

Çalışanlarımızla ortak olabiliriz

Bu bağlamda benim sektörümüze naçizane birkaç önerim olacak.

Güçlü ve deneyimli insan ve kültür politikaları oluşturulmalı. Hatta bu departmanda teknoloji sektörü deneyimi olanların bulunması, sektörümüzdeki insan kaynağının özelliklerini ve beklentilerini yakından bilen kişilerin olması işin henüz başındayken kolaylaştırıcı olacağını düşünüyorum.

Bir diğer önemli konu ise çalışanların şirkete ortak olma fırsatlarının yaratılması. Buna ek olarak özellikle büyük projelerden elde edilen gelirin belli oranlarda ekiple paylaşılması yapılan yeni anlaşmalar, yeni müşteri kazanımı gibi ortak motivasyonu geliştirecek tüm sevindirici gelişmelerin bir parçası olmalarını sağlamak ve bunu bir şirket politikası haline getirmek çalışan bağlılığını pozitif yönde etkileyecek uygulamalar olarak öne çıkıyor.

Elbette döviz kurlarının bu kadar yükseldiği bir ortamda yabancı şirketlerle rekabet etmek kolay değil; ancak en azından yurt içindeki sirkülasyonu önlemek, çalışanların iş değiştirirken kafalarında ‘acaba’ sorusunu bile oluşturmak önemli. Potansiyel ve mevcut çalışma arkadaşlarına cazip bir çalışma yeri olmak için aday ve çalışan deneyimine önem verilmesi gerekiyor. Rekabet avantajı sağlamak için yenilikçi ve esnek yan haklar da oldukça önemli. Öyle ki; Glassdoor’un gerçekleştirdiği yeni bir çalışmaya göre, çalışanların yüzde 57’si şirketin maaşın yanında verdiği yan hakların iş teklifini kabul ederken büyük önem taşıdığını gösteriyor. Ayrıca, dört kişiden üçü verilen yan hakların maaş artışından daha önemli olduğunu vurguluyor.

İnanıyorum ki, FinTek’lerin kurduğu yeni iş modellerini, yeni iş yapma reflekslerini insan kaynakları politikalarına yansıtabilecek güçleri var. Bu süreç, istihdam ettiğimiz kitleyi daha yakından tanımak, beklentilerini bilmek, insan kaynakları politikalarına önem vermekle başlayacak.