Advertisement
HABERLER ABONE OL

Cem Coşkun

Avrupa Komisyonu 2020'de Afrika ile "stratejik ortaklık" planlarını yenilemişti. Ancak Covid19 pandemisi nedeniyle ilerleme sağlanamamıştı. Yaklaşık iki yıl sonra, ilk adım 17-18 Şubat'ta Brüksel'de düzenlenecek AB-Afrika Birliği Zirvesi ile atılacak. AB yetkilileri zirve için uzun süredir hummalı bir çalışma içerisindeler. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Afrikalı liderlerle karşılıklı görüşmeler yaparak işin diplomatik kısmını üstlendi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise Afrika'ya yönelik yatırımlara odaklanmış durumda.

Macron çıtayı yüksek tutuyor

AB Dönem Başkanı Fransa'nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da aralık ayında yaptığı konuşmada, Afrika ile ekonomik ve finansal bir "Yeni Anlaşma" (New Deal) başlatma arzusunu dile getirdi. Afrika ekonomilerinin 2020-2025 yılları arasında 300 milyar Euro'luk bir finansman ihtiyacı olduğunu belirten Macron, "Afrika ile tam bir dayanışma göstermeliyiz. Yeni yatırımlarda ve mevcut borçların yapılandırılmasında daha yaratıcı yaklaşımlar bulmalıyız" şeklinde konuştu. Fransa cumhurbaşkanına göre, Afrika ile Avrupa arasındaki bağ gelecek yılların en büyük siyasi ve jeopolitik projesi olacak. AB'nin Afrika ile ilişkilerini 'bir miktar yorgun' şeklinde sıfatlandıran Macron, yatırımlarda da altı öncelikli alan belirledi: finans, eğitim, sağlık, iklim, güvenlik ve göç.

Ya Afrika tarafı?

AB'nin dünya çapında daha etkili bir jeopolitik oyuncu olma yolunda attığı adımlardan biri olan Küresel Geçit (Global Gateway) projesine göre, yeşil ve dijital dönüşümü desteklemek üzere 340 milyar dolara yakın bir yatırım 2027 yılına kadar harekete geçirilecek. Çevre, iklim, enerji, tarım, vb projelere ayrılan bu yatırım tutarı AB'nin "Yeşil Mutabakatı"nda yer alan karbon emisyonu kurallarına tabi olacak.

Yenilenebilir enerji üretiminde hızlı yol alan Fas gibi ülkeler bu gelişmelerden memnun. Ama birçok Afrika ülkesi AB'nin yakında devreye sokacağı sınırda karbon mekanizmasının (AB dışı ülkelerden gelen bazı mallara uygulanacak karbon vergisi) Afrika'nın fosil yakıt ve mineral ihracatını etkileyeceğinden endişeliler.

Ayrıca daha önceki AB yatırım araçlarının hantal ve karmaşık yapılarının neden olduğu kullanım zorluklarından da şikayetçiler. Her ne kadar Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen "Kurumlarla yatırımları, bankalarla iş dünyasını birbirine bağlayacağız" şeklinde açıklama yapsa da Afrikalı liderlerin, geçmiş tecrübelerden hareketle yeni yatırımlara da şüpheyle yaklaşması olası.

Afrika ülkeleri bunlara ek olarak, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği düzenlemesine adaptasyon kapsamında az gelişmiş ülkelere taahhüt ettikleri yıllık 100 milyar dolarlık İklim Finansmanı Fonu'na bir türlü işlerlik kazandırılmadığını da her fırsatta hatırlatıyorlar.

Aşı paylaşımı bir diğer sorun

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa önderliğinde Afrika liderleri arasında aşı stokçuluğu, patent korumacılığı ve Afrika odaklı seyahat kısıtlamaları nedeniyle Avrupa'ya karşı yaygın bir öfke var. Ramaphosa ve Kenyalı mevkidaşı Uhuru Kenyatta, Avrupa'yı "aşı ayrımcılığı" yapmakla suçluyorlar.

AB ve Afrika Birliği'nin aşı konusunda uzlaşmaya varması pek mümkün görünmüyor. AB, fikri mülkiyetten geçici olarak feragat etmek yerine Afrika'daki aşı üretim kapasitesini artırmaya yönelik yatırım sözü verme yolunu tercih ediyor.

Afrika üzerinden güç gösterisi

ABD Başkanı Joe Biden selefi Trump'ın dört yıllık ihmalinin ardından Afrika politikasını yeniden önceliklendirme sözü verdi. Çin, kıtada önemli bir altyapı yatırımcısı olarak konumunu belirledi. İngiltere, Anglofon ülkelerle ticaret ve yatırım bağlarını güçlendirmeye çalışıyor. Rusya ise daha güvenlik odaklı bir yaklaşıma sahip.

Fransa'nın dönem başkanlığı sürecinde AB-Afrika ilişkilerinin gelişmesi ve AB'nin stratejik etkinlik kazanması hususunda özellikle Macron'un çok istekli olduğu açıkça ortada. Zira Afrika meselesi Fransa iç siyasetinde de kilit konulardan biri ve önemli bir seçim malzemesi.

Başta söylediğimiz gibi Avrupa Birliği'nin iki büyük gücü Almanya ve Fransa bloğun ekonomik alandaki gücünü yeni dönemde stratejik alana da taşımak istiyor. Hem 2022 nisanında tekrar seçime girecek olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hem de 2021 sonunda Merkel'den görevi devralan Almanya Başbakanı Olaf Scholz için bu aynı zamanda politik güçlerini imtihan ettikleri bir alan olacak.