Küresel piyasalar Fed'in faiz kararına odaklanırken, yeni haftanın ilk işlem gününde ABD tahvil getirileri ve dolarda yükseliş dikkat çekti.
ABD 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 3,5 seviyesini aşarak 2011'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
ABD Merkez Bankası Fed’in son toplantısının gerçekleştiği temmuz ayından bu yana açıklanan veriler, ülke ekonomisinin dirençli olduğuna, enflasyonun genele yayıldığına ve inatçı bir şekilde yüksek seyrettiğine işaret etti. Bu tablo ile birlikte Fed’in bu haftaki toplantısında 75 baz puan faiz artıracağı beklentisi güç kazandı.
Gerçekleşmesi halinde Fed, aralıksız üç toplantıda bu büyüklükte bir artışa gitmiş olacak. 100 baz puanlık bir artırım beklentisi her ne kadar gündeme getirilse de ABD’deki resesyon endişeleri dikkate alındığında daha düşük bir olasılık gibi gözüküyor.
Büyüme beklentilerine revizyon
Ekonomistlere göre böyle bir adım Fed’in gelecek yıl faiz indirmek zorunda kalmasına, uzun vadeli tahvil getirilerinin düşmesine, finansal koşulların gevşemesine yol açabilir ve para politikasını istenmeyen bir yöne çevirme riskini de beraberinde getirebilir.
JPMorgan ABD Başekonomisti Michael Feroli’ye göre 100 baz puanlık bir artış ekonomide sert iniş beklentilerini cesaretlendirebilir. Feroli, “Gelecek yıl gevşeme olabileceği beklentilerini, yalnızca tahminleri aynı hizaya getirmek açısından değil, aynı zamanda uzun vadeli faiz oranları üzerinde daha fazla etki yaratmak açısından önemli” diyor.
Fed’den faiz artırım beklentisi 75 baz puana yükselten ve yıl sonu faiz öngörüsünü yüzde 4,25’e çıkaran Goldman Sachs ekonomistleri ise ABD’nin 2023 büyüme tahminini yüzde 1,5’ten yüzde 1,1’e düşürdü. Jan Hatzius’un da aralarında olduğu ekonomistler, yayımladıkları notta “Finansal koşullardaki son sıkılaşma ile birlikte bu yüksek faiz patikası, gelecek yıl büyüme ve istihdam için biraz daha kötü bir görünüme işaret ediyor” dedi.