Bloomberght
Bloomberg HT Haberler ABD’de çözülmeyen düğüm: “Gig” ekonomisi

ABD'de çözülmeyen düğüm: "Gig" ekonomisi

ABD'de Uber ve Lyft gibi şirketlerin liderlik ettiği esnek "gig" ekonomisi değişimin eşiğinde

Giriş: 19 Ağustos 2020, Çarşamba 10:34
Güncelleme: 19 Ağustos 2020, Çarşamba 10:34

Dilara SARI

Çalışanlara esnek saatler sağlayan ve şoförlükten yemek teslim görevlerine dek birçok sektörü kapsayan “gig” ekonomisinin sadece ABD’deki büyüklüğü 1 trilyon dolara yaklaştı.

ABD resmi verilerine göre adını müzik sektöründeki kısa dönemli işlere verilen “gig” teriminden alan bu esnek ekonomi alanının 2020’de %43 büyüme kaydetmesi bekleniyor. Sektör oyuncularının topladığı rakamlara göre ABD halkının %35’i gig ekonomisinde katılım gösteriyor. MBO Partners çalışmalarına göre ise 2023 yılına dek ABD halkının yarısından fazlası hayatlarının bir döneminde gig ekonomisinde yer almış olacak.

Ancak gün geçtikçe büyüyen bu pazar yakında kabuk değiştirmek zorunda kalabilir. Özellikle California eyaletinde geçtiğimiz günlerde bir yargıç tarafından alınan kararın sektörde kalıcı değişikliklere yol açabileceği belirtiliyor.

Dava kararı şirketler için ne anlama geliyor?

Kalifornia eyalet yargıcı Ethan Schulman, geçtiğimiz hafta duyurduğu karar ile Uber ve Lyft gibi şirketlerin artık “esnek” tanımlardan kaçınmaları gerektiğini ve çalışanlarına yan hakları da sağlayan statüler vermesi gerektiğini açıkladı.

Şirketlere kararı uygulamaları için 10 günlük bir süre tanınırken, hem Uber, hem Lyft kararı temyize taşıyacaklarını açıkladılar.

Uber ve Lyft gibi şirketlerin çalışanlarını “gig” işçisi olarak tanımlaması, şirketlerin çalışanlara asgari ücret, hastalık ve doğum izni, işsizlik sigortası gibi hakları sağlamasının önüne geçiyor.

AB Bernstein analisti Mark Shmulik’e göre karar temyiz döneminde iptal olup Kasım ayında halk oylamasında sonuçlanabilir. Konu hakkında sorularımı değerlendiren Shmulik, “İki şirkette süreç sonlanana kadar operasyonlarını durdurma tehdidinde bulundu. Benim düşünce bu dönemi yapısal değişikliklerle geçirmeyecekler—kararın uygulanmayacağı konusunda emin duruyorlar,” ifadelerini kullandı.

Şirketlerden gelen bu adımı “akıllıca” olarak nitelendiren Shmulik, pandemi sebebiyle operasyonların zaten kuvvetli oranlarda küçüldüğünün altını çizerek, tamamen durdurmanın şirketlere herhangi bir kayıp getirmeyeceğini belirtti. Üstelik bu süreçte sunulan hizmeti özleyen müşteriler Kasım ayında oylarını şirketlerin lehine kullanabilir duruma gelebilir.

Peki ya karar kalıcı olarak uygulanacak hale gelirse?

“Kararın uygulanması durumunda süreç ilginç hale gelecektir,” diyen Shmulik, sektörün yapısal değişimlerden geçmek zorunda kalacağı görüşünde: “Şirketler böyle bir durumda fiyatları artıracaklarını ifade etti, bu da özellikle talebin daha az olduğu banliyö benzeri bölgelerde operasyon hacimlerinin düşmesini sağlayacaktır. Üstelik eğer oylamada halkın çalışanlardan yana olduğu görülürse diğer eyaletler de benzer bir kanunu uygulamaya başlayabilir.”

Aralarında Uber, Lyft, Doordash gibi şirketlerin karara karşı savaşmak için şu ana dek 110 milyon dolar harcama yaptığı belirtiliyor. “Teklif 22” verilen bu kampanya Kaliforniya kararı ve benzeri kararları durdurmayı amaçlıyor.

Esnek ekonomi için önemli bir sınav da olası bir Joe Biden başkanlığı olabilir. Hem Demokrat başkan adayı Biden ve başkan yardımcısı adayı Kamala Harris “Teklif 22” karşıtı hareketi destekleyen isimler.

Peki ya çalışanlar?

Uluslararası İşçi Organizasyonu kıdemli ekonomisti Uma Rani, Kaliforniya kararını “büyük bir adım” olarak yorumluyor. “Eğer karar uygulanırsa bu diğer tüm şirketleri etkileyecek, hatta küresel sonuçlara yol açacaktır,” diye Rani, bu sefer olmasa dahi şirketlerin günün sonunda bu modeli uzun süre koruyamacağı görüşünde.

“Bu model zaten sürdürülebilir değil,” diyen Rani, bu sektörde emek veren çalışanların da sendikalaşmada işsizlik sigortasına kadar birçok hakka sahip olması gerektiğini ifade ediyor: “Bunlar temel işçi hakları.”

Küresel olarak esnek ekonomi çalışanlarının sömürüldüğünü söyleyen Rani, özellikle pandemi döneminin hiçbir güvencesi olmayan bu tarz çalışanların hayatta kalmasını zorlaştırdığını belirtiliyor.

Rani, bu şirketlerin görünüşte sağladığı yan haklarına bile yolculuk zamanlarının toplamı ile erişim sağlanmasının günlerinin çoğu zamanda bekleyerek geçiren sürücülerin daha uzun saatler çalışmak zorunda kalmasına neden olduğunu ifade ediyor.

Peki çözüm ne olmalı? Şirketler mi, kamu mu insiyatif almalı?

Rani için cevap hepsi: “Şirketler, yasal regülasyonlar ve sendikalar bir arada hareket etmeli. Diyaloğa ihtiyaç var. Durumun aciliyetine bakılırsa önümüzdeki birkaç ay değişim zamanı olabilir.”