Arınç: Paul Auster, Atatürk'e müthiş benziyor

Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, Sayın Başbakanımızın dindar kelimesini kullanması aslında &ccedil;ok doğru, &ccedil;ok uygun. Dindarlık vasfını ben muhafazakarlık vasfının i&ccedil;erisinde bir unsur olarak g&ouml;r&uuml;yorum ve bunu s&ouml;ylemekle Sayın Başbakanın &ccedil;ok iyi bir şey yaptığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum dedi. Arın&ccedil;, CNN T&uuml;rk televizyonunda yayınlanan Neler Oluyor? programına katılarak, soruları yanıtladı. Programın başlangıcında herkesin Mevlit Kandili ni kutlayan Arın&ccedil;, Sayın Başbakan Biz dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz dedi. Bundan ne anlamalıyız? sorusu &uuml;zerine, Başbakan Erdoğan ın İl Başkanları Toplantısı nın a&ccedil;ılışında o konuşmayı yaptığını s&ouml;yledi. 2007 nin Nisan ayında cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imi s&uuml;recinin başladığını hatırlatan Arın&ccedil;, o d&ouml;nemde CHP nin AK Parti nin i&ccedil;inden biri cumhurbaşkanı olamaz şeklinde şikayetleri ve bazı itirazları olduğunu anlattı. Aynı g&uuml;nlerde eski cumhurbaşkanlarından Turgut &Ouml;zal ın &ouml;l&uuml;m yıl d&ouml;n&uuml;m&uuml; dolayısıyla d&uuml;zenlenen etkinlikte konuşma yaptığını ifade eden Arın&ccedil;, cenazede a&ccedil;ılan sivil, dindar, demokrat yazılı pankarttan bahsettiğini dile getirdi. O g&uuml;nk&uuml; konuşmasında, &Ouml;zal i&ccedil;in bunu uygun g&ouml;ren halkımızın, bu &ouml;zellikleri benimsediğini bildiğimize g&ouml;re, herhalde T&uuml;rkiye nin bu vasıfta bir cumhurbaşkanı se&ccedil;ilmesine engel olmak i&ccedil;in sayın Baykal ve arkadaşları s&uuml;rekli bir maraza &ccedil;ıkartıyorlar dediğine işaret eden Arın&ccedil;, Konuşmamın ardından bir vaveyla koptu. Vay, bu dindar, dedi. Dindar demek M&uuml;sl&uuml;man demektir. Demek ki biz M&uuml;sl&uuml;man cumhurbaşkanı se&ccedil;eceğiz. Demek ki bug&uuml;ne kadar gelenler M&uuml;sl&uuml;man değilmiş gibi, abuk subuk, hi&ccedil;bir tutar tarafı olmayan, k&ouml;şelerde orada burada yazılar &ccedil;iziler okumaya başladık. Bunu halkımız s&ouml;ylemişti. Halkımız, bu vasıfları birine vermişti. Onu ben yazmadım diye konuştu. O g&uuml;ne kadar gelen cumhurbaşkanlarının &ccedil;oğunun sivil olmadığını belirten Arın&ccedil;, ama &Ouml;zal ın yaşantısı ile değil &ouml;zellikleriyle sivil bir cumhurbaşkanı olduğunu s&ouml;yledi. Arın&ccedil;, Ben, M&uuml;sl&uuml;man dememiştim, dindar demiştim ama M&uuml;sl&uuml;man olarak ortalığa salıveren, bunun aleyhine propaganda yapanlar aslında &ccedil;ok yanlış bir şey yaptılar ama neticesi y&uuml;zde 47 olarak g&ouml;r&uuml;nd&uuml;. Onlar aslında vatandaşın &ccedil;ok hoşlandığı bir konuyu tersinden g&uuml;ndeme getirdiler. Benim s&ouml;zlerimde dindarlık vardı dedi. Sayın Başbakanımızın dindar kelimesini kullanması aslında &ccedil;ok doğru, &ccedil;ok uygun diyen Arın&ccedil;, AK Parti nin muhafazakar, demokrat bir siyasi kimliğe sahip olduğuna işaret etti. Parti olarak toplumun ortak değerlerine saygılı ve bağlı olmak gibi bir kavramı taşıdıklarını anlatan Arın&ccedil;, Bu k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n unsurlarının i&ccedil;inde din var ş&uuml;phesiz. N&uuml;fusun şu kadarının M&uuml;sl&uuml;man olduğunu bildiğimiz bir &uuml;lkede yaşıyoruz. Din, bizim i&ccedil;in &ccedil;ok &ouml;nemli bir unsur. Dolayısıyla muhafazakarlığın i&ccedil;inde aile değerleri, dini değerler, k&uuml;lt&uuml;r&uuml;m&uuml;ze ait değerler girdiğine g&ouml;re bunu dindarlık olarak vasıflandırmak su&ccedil; değil diye konuştu.- Milli ve manevi değerlerin bir d&uuml;nya g&ouml;r&uuml;ş&uuml; olarak yaşanması isteniyorsa... Dindar olmanın karşılığının, ateist olmak değil, dindar olmamak olduğunu ifade eden Arın&ccedil;, dindarlığın inancına daha &ccedil;ok bağlı olan anlamında kullanıldığını s&ouml;yledi. M&uuml;sl&uuml;man olmanın dindar olmak ile eşdeğer olmadığını dile getiren Arın&ccedil;, ş&ouml;yle devam etti: Dindarlık vasfını ben muhafazakarlık vasfının i&ccedil;erisinde bir unsur olarak g&ouml;r&uuml;yorum ve şunu s&ouml;ylemekle Sayın Başbakanın &ccedil;ok iyi bir şey yaptığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Bug&uuml;n, hepimiz geleceğimizi gen&ccedil;lerimize bağlıyoruz. Gen&ccedil;lerimizin iyi yetişmesi, nitelikli bir eğitim alması hedefidir ama biz aynı zamanda milli ve manevi değerler diye bir değerler manzumesine de inanırız. Milliyet&ccedil;i olmalı -menfi milliyet&ccedil;ilik, ırk&ccedil;ılık anlamında değil- milletini sevmeli, tarihini sevmeli, k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ne bağlı olmalı, manevi değerlerini bilmeli ve m&uuml;mk&uuml;n olduk&ccedil;a yaşamalı. Bu, eskiden pek &ccedil;ok siyasi partinin de olmazsa olmalıydı. Şimdi onların bir kısmının belki sesi &ccedil;ıkmıyor ama milli ve manevi değerlerin bir d&uuml;nya g&ouml;r&uuml;ş&uuml; olarak, eğer bu &uuml;lkede bir atmosfer olarak yaşanması isteniyorsa bu gericilik değildir. Bir başkası da başka t&uuml;rl&uuml; eğitim sistemi i&ccedil;erisinde &ccedil;ocuklarımızın gen&ccedil;lerimizin yetişmesini isteyebilir. Ateistlere nasıl bir g&uuml;vence veriyorsunuz? sorusunu yanıtlarken, kimsenin dini inancını a&ccedil;ıklamak zorunda olmadığına ve bunun sorulamayacağına işaret eden Arın&ccedil;, bunun Anayasa nın temel ilkelerinden olduğunu s&ouml;yledi. Fransa da kilisenin okullarının ve laik okullarının olduğunu belirten Arın&ccedil;, şunları kaydetti: Laik okullarda, lise seviyesinde baş &ouml;rtme yasaksa kilise okullarına gidenler i&ccedil;in b&ouml;yle bir yasak yok. Oradaki hayat tarzı farklı. Oysa bizde tevhid-i tedrisat var. Ta 1920 li yıllardan bu yana milli eğitimde bir birlik var. İmam Hatip Liseleri de Tevhidi Tedrisat i&ccedil;erisinde Milli Eğitim bakanlığına bağlı, onun m&uuml;fredat programına bağlı, kitapları denetimden ge&ccedil;iyor, Milli Eğitim in &ouml;ğretmenleri orada ders verdiği gibi aynısı lisede de ders verebiliyor. Bizde, ikili &uuml;&ccedil;l&uuml; dualist sistem yok. Dolayısıyla hi&ccedil; kimse endişe etmesin, milli eğitimin temel ilkeleri zaten yazılı. Anayasa nın bu konudaki kuralları da belli. Ama ben, &ccedil;ocuklarımı kendi &ouml;zel hayatımda, eşimle birlikte daha dindar nesil olarak yetiştirmek istesem, herhalde bunun su&ccedil; olacak tarafı yok. O da kendi evinde, kendine uygun bir eğitim verir. Bazen &ccedil;ocuğunu alır, karşı karşıya kadehleri tokuştururlar. Bazen &ccedil;ocuklarına daha farklı şeyler de anlatabilirler. Biz, ona engel olacak bir noktada değiliz. Zaten Milli Eğitimde teklik sistemi var. Bundan emin olsunlar, hi&ccedil; endişe yok. Kimsenin endişe etmemesini isteyen Arın&ccedil;, Milli Eğitim, kendi ilkeleriyle bug&uuml;ne kadar kabul edilmiş b&uuml;t&uuml;n anayasal ve kanundaki g&uuml;vencelerle eğitimine devam edecek diye konuştu. -Malatya daki Ermeni mezarlığı-Başbakan Yardımcısı Arın&ccedil;, Malatya daki Ermeni mezarlığındaki yıkıma ilişkin bir soru &uuml;zerine, konudan haberi olmadığını ama endişe edecek bir şey olmadığını s&ouml;yledi.Buna benzer m&uuml;nferit olayların zaman zaman yaşanabildiğini ifade eden Arın&ccedil;, H&uuml;k&uuml;met olarak azınlıklar ve cemaat vakıfları konusunda b&ouml;yle d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yoruz dedi. Cemaat vakıflarının mallarını iade ettiklerini, 7 kiliseyi tamir ederek ibadete a&ccedil;tıklarını anlatan Arın&ccedil;, azınlıkların b&uuml;t&uuml;n haklarının alabildiğince korunduğunu dile getirdi.Arın&ccedil;, Bir yanlış habere dayanarak 3-5 kişinin sevk etmesiyle b&ouml;yle bir yanlışlık meydana geldiyse emin olun o cemaatler bundan dolayı bize kızmazlar, bunu yapanların maksatlı olduklarını, yanıltılmış olduklarını bilirler dedi. Diyanet, yeni bir strateji planı hazırlıyor şeklindeki haberlerin hatırlatılması &uuml;zerine, Diyanet İşleri Başkanlığının anayasal bir kuruluş olduğunu belirten Arın&ccedil;, Başkanlığın Atat&uuml;rk &uuml;n cumhuriyeti ilan ettikten sonra ilk kurduğu teşkilatlardan olduğunu s&ouml;yledi. Başkanlığın eskiden protokolde ilk 4 &uuml;n i&ccedil;inde olduğunu dile getiren Arın&ccedil;, Bizim d&ouml;nemlerde neredeyse 50. sıraya atıldı. Aslında şimdi Diyanet İşleri Başkanlığının protokoldeki yerini de Atat&uuml;rk zamanındaki gibi belirlemek lazım dedi.Arın&ccedil;, aileleri veya &ouml;ğretmenleriyle &ccedil;ocukların 8-9 g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne umreye gitmesine ilişkin ş&ouml;yle konuştu: Bunu, bir seyahat &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; gibi g&ouml;rmek lazım. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bazı ailelerde &ccedil;ocuklarını 15 tatilde alıp Maldivlere, ispanya ya, İtalya ya gidebiliyorlar, Uludağ a geliyorlar. Bunda bir fevkaladelik yok. Bakın T&uuml;rkiye de bir tehlike var. O da şudur, uyuşturucuya başlama yaşı &ccedil;ok k&uuml;&ccedil;&uuml;ld&uuml;, sigaraya başlama yaşı &ccedil;ok k&uuml;&ccedil;&uuml;ld&uuml;. Daha k&ouml;t&uuml; şeylerde yaş iyice geriledi. Gen&ccedil;lerde su&ccedil; işlemeye y&ouml;nelim daha da &ccedil;ok arttı. Her g&uuml;n gazetelerin 2-3 sayfasında t&uuml;yler &uuml;rperten bir takım haberler, fotoğraflar g&ouml;rebiliyorsunuz. ya kadına karşı şiddet, ya sevgilisini bı&ccedil;aklamak, veyahut da eşini, sevgilisini, bir başkasını pazarlamak. Bunlar ahlakın da reddettiği şeyler. Toplumda olmaması gereken şeyler. Yani bir fırtınanın yaklaşmakta olduğunu da g&ouml;r&uuml;yoruz. Daha &ccedil;ok bu değerlere sahip &ccedil;ıkacak gen&ccedil;lerimiz yetişse herhalde su&ccedil; işlemekten daha uzak kalırlar. Herhalde bu konularda işleyecek noktada olmazlar diye d&uuml;ş&uuml;nebiliriz. Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, insanı eğitirken dinden yararlanmanın m&uuml;mk&uuml;n olduğunu, bunun dışarıda tutulamayacağını belirterek, Dini soyutlayarak, onun dışında tamamen din dışı bir eğitimle herkesi bu şekilde eğiteceğiz demeyi ben şahsen &ccedil;ok yanlış buluyorum dedi.Arın&ccedil;, CNN T&uuml;rk televizyonunda yayınlanan Neler Oluyor? programına katılarak, soruları yanıtladıDindar nesil tartışmasından hareketle toplumda ortak değerlerin nasıl oluşturulması gerektiğiyle ilgili soru &uuml;zerine Arın&ccedil;, ş&ouml;yle konuştu: İnsan g&ouml;z&uuml;yle bakacağız, insanı yaşatırsan devlet yaşar. İnsanın eğitilmesi, istikamet kazanması, insanın doğruları yanlışları &ouml;ğrenmesi, insanın iyiyi k&ouml;t&uuml;y&uuml; &ouml;ğrenmesi &ouml;nemli olan. Eğer bunu ayırt edebilecek bir noktaya gelirse yanlış, k&ouml;t&uuml;, su&ccedil; olan işleri yapmaz, iyi, doğru, g&uuml;zel olan işleri yapar. İnsanı eğitirken dinden istifade etmek elbette m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r, onu dışarı atamayız. Arın&ccedil;, CHP Grup Başkanvekilinin d&uuml;n Meclis k&uuml;rs&uuml;s&uuml;nde Maun Suresi ni tefsir etmeye &ccedil;alıştığını dile getirerek, ş&ouml;yle devam etti: CHP liler bize hep derlerdi ki dini karıştırmayın, Allah ile kul arasına kimse girmesin, Allah ile kul arasında ibadet de gizli, kabahat da gizli . Ama d&uuml;n grup başkanvekili &ccedil;ıktı k&uuml;rs&uuml;den Maun Suresi ni tefsir etmeye &ccedil;alıştı. Bakınız grup başkanvekili bizi artık Maun Suresi ile terbiye etmeye &ccedil;alışıyor. Nereden nereye gelmiş CHP. Demek din vazge&ccedil;ilmez bir şey, insan i&ccedil;in fıtri bir ihtiya&ccedil;. Dini ihtiyacımızın &ccedil;ok g&uuml;&ccedil;l&uuml; olması lazım, kaynağından en doğru şekilde, hi&ccedil;bir şekilde istismara yol a&ccedil;mayacak bi&ccedil;imde olması lazım. Ge&ccedil;mişte bunlar maalesef istismar edildi, cahil insanların elinde kaldı, kaynaklarımızın &ouml;tesinde, kulaktan dolma şeylerle bug&uuml;nlere kadar geldik. Ama dini duyguların g&uuml;&ccedil;l&uuml; olması &ouml;nemlidir, bunun yanında k&uuml;lt&uuml;r&uuml;m&uuml;z&uuml;n b&uuml;t&uuml;n unsurları...Biz &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r bin seneden beri iyi bir medeniyetin &ccedil;ocuklarıyız, bug&uuml;n Balkanlar a gittiğiniz zaman ge&ccedil;mişte bulunduğumuz her yerde, bilim, adalet irfan, paylaşmak, ayrımcılığı ortadan kaldırmak, insanlara hizmet etmek i&ccedil;in kurulmuş vakıflar karşımıza &ccedil;ıkıyor. Yani dini soyutlayarak, onun dışında tamamen din dışı bir eğitimle herkesi bu şekilde eğiteceğiz demeyi ben şahsen &ccedil;ok yanlış buluyorum. - Hi&ccedil; kimsenin endişesi olmasın -Farklı yaşam bi&ccedil;imlerinin koruma altına alınmasıyla ilgili bir soruya karşılık da Arın&ccedil;, Hi&ccedil; kimsenin endişesi olmasın. 10 seneden beri T&uuml;rkiye de iktidardayız bug&uuml;n d&uuml;şmedik Mars gezegeninden Bursa ya. 10 seneden beri, 3 d&ouml;nemdir iktidardayız, kim neyinden dolayı şikayet etmiş, kimin &ouml;zel hayatına m&uuml;dahale etmişiz, kimi kıyafetinden dolayı aşağılamışız, kimin inancından dolayı sen şusun demişiz. 10 senede bana bir tane &ouml;rnek g&ouml;stersinler ki yalan dolanın dışında, bizim bir ayrımcılık yapacağımıza karar versinler dedi.Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı H&uuml;seyin &Ccedil;elik in, Atat&uuml;rk &uuml;n Gen&ccedil;liğe Hitabesi yle ilgili s&ouml;zleri &uuml;zerine CHP ve MHP nin getirdiği eleştirilere ilişkin g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml;n sorulması &uuml;zerine, &ccedil;ok iddialı s&ouml;zlerin dile getirildiğini belirterek, Bunlara cevap verecek durumda değilim, bunlar hezeyan dedi.H&uuml;seyin &Ccedil;elik in s&ouml;zlerine karşı g&ouml;r&uuml;şlerin dile getirilebileceğini belirten Arın&ccedil;, şunları s&ouml;yledi: H&uuml;seyin &Ccedil;elik Bey diyor ki Atat&uuml;rk &uuml;n Gen&ccedil;liğe Hitabesi &ccedil;ok g&uuml;zel s&ouml;zleri, &ccedil;ok g&uuml;zel doğruları i&ccedil;erisine alan bir şey. Ama unutmayın, bu bir ayet değil diyor. Yani karşımızdaki CHP, hayır bunlar ayettir, kesinlikle değiştirilemez mi demek istiyor, MHP kılına bile dokundurtmayız, bu olmazsa olmazımızdır, biz sabah akşam bunu tekrar ediyoruz, bundan vazge&ccedil;emeyiz mi demek istiyor. S&ouml;ylenen şey &ccedil;ok basit, mantık denen bir kural var; bu, bir ayet değildir diyor, her şeyiyle g&uuml;zel ama değiştirilmez, dokunulmaz, &uuml;zerinde s&ouml;z sarfedilmez, lay&uuml;sel değildir demek istiyor. O daha g&uuml;zel s&ouml;yl&uuml;yor tabii ben bu kadar s&ouml;yl&uuml;yorum. Bunun karşısında Atat&uuml;rk &uuml; yok etmek, ne alaka. -19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili tartışma- 19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili tartışmalar ile bu s&ouml;zlerin de &uuml;st&uuml;ne gelmesinin bazı &ccedil;evrelerce Atat&uuml;rk &uuml;n değerlerinin yok edilmesine y&ouml;nelik sistematik bir &ccedil;alışma şeklinde değerlendirildiği belirtilerek, değerlendirmesinin sorulması &uuml;zerine Arın&ccedil;, bir ka&ccedil; &ouml;rnekle g&ouml;r&uuml;şlerini aktardı.Arın&ccedil;, 1999 depreminin ardından d&ouml;nemin başbakanı B&uuml;lent Ecevit tarafından 30 Ağustos ve 29 Ekim in kutlanmamasına karar verildiğini anımsatarak, Van depreminin ardından kendilerinin 29 Ekim le ilgili benzer bir karar alması &uuml;zerine ise Cumhuriyet d&uuml;şmanı olarak itham edildiklerini s&ouml;yledi. Arın&ccedil;, ş&ouml;yle dedi: Şu &ccedil;arpıklığı s&ouml;ylemek istiyorum, bunlarla hi&ccedil; alakası olmayan şeyler. Bizim 19 Mayıs kutlamalarıyla ile ilgili aldığımız bir karar yok. 1983 te &ccedil;ıkan bir y&ouml;netmeliği Milli Eğitim Bakanlığı uygulamak istiyor. Milli Eğitim Bakanı şunu soruyor; 19 Mayıs kutlamaları sebebiyle 2,5 ay lise &ouml;ğrencileri derslerinden uzak kalıyorlar. Her g&uuml;n prova. Sayıları bunların 300-350 bin civarında. Bu şekilde devam mı edelim, yoksa Ankara da bunu kutlayalım diğerlerini salona mı alalım. Şimdi bunların olabilirliği konusunda siz farklı s&ouml;yleyebilirsiniz ben farklı s&ouml;yleyebilirim. Ama Milli Eğitim Bakanı bir şey diyor, bu adamı da bir dinlemek gerekmiyor mu. Hakikaten &ouml;yle değil mi, ben de lise talebeliği yaptım, 23 Nisanları bilirim 19 Mayısları bilirim, &ccedil;ocuklarımdan bilirim. Yani g&uuml;nlerce provanın i&ccedil;inde son sınıfına gelmiş &ouml;ğrencinin 2,5 ay okulundan, derslerinden uzak kalmasına bir &ccedil;are bulmak zorunda değil miyiz? Kaldı ki bu &ouml;ğrenciler zaten rapor almak suretiyle okullarından uzak kalıyorlar, başka sebeplerle... Bunu mantıklı, daha g&uuml;zel, belki de daha g&uuml;n&uuml;n anlam ve &ouml;nemine yakışacak bir tarzda kutlamak istiyorum diye d&uuml;ş&uuml;nse, bunu hemen cumhuriyet, Atat&uuml;rk d&uuml;şmanlığıyla karşılamak m&uuml;mk&uuml;n değil. - Her davanın kendi &ouml;zel durumu var -B&uuml;lent Arın&ccedil;, Eleştiri yapan gen&ccedil;lere y&ouml;nelik tutuklamaların arttığı y&ouml;n&uuml;ndeki kaygılara ilişkin g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml;n sorulmasına karşılık, konuyla ilgili &ouml;rneklerin farklılık oluşturduğunu belirterek, şunları kaydetti: (Hopa daki olaylar, bir &ouml;ğrencinin ekşi s&ouml;zl&uuml;ğe yazması, &ouml;b&uuml;r&uuml; rekt&ouml;re hakaret vesaire) dediniz. Bunların tutuklama sebeplerini en azından tutuklama m&uuml;zakeresinden g&ouml;rebildik mi? Sanıyorum g&ouml;remedik, hep gazetelerin yazdıklarıyla konuşuyoruz. Bir bildiri okuduğu i&ccedil;in şu kadar yıla &ccedil;arptırıldı diye bir şeyler okuruz gazetede. O infiale sebebiyet verir, bir insan bildiri okudu diye diyelim ki 8 yıla mahkum edilir mi? Kesinlikle edilmemesi gerekir. B&ouml;yle bir ceza kanunu hi&ccedil;bir &uuml;lkede olamaz, diktat&ouml;rl&uuml;klerin haricinde. Ama mahkeme h&uuml;km&uuml;n&uuml; okuduğunuz zaman bir ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; &uuml;yesi olmaktan başlayarak, o &ouml;rg&uuml;t adına propaganda yapmaya kadar bu cezayı ağırlaştıran bazı sebeplerin varlığını da dikkate alan bir karar g&ouml;r&uuml;rs&uuml;n&uuml;z. B&ouml;yle bir şey olabilir. Ama n&ouml;tr, &ccedil;ıplak g&ouml;zle s&ouml;yleyeyim, bir &ouml;ğrencinin b&ouml;ylesine basit bir olaydan dolayı disiplin cezası alması veya sadece bu sebeple, ekşi s&ouml;zl&uuml;k vesaire benzeri... Bu kadar gen&ccedil;liğinden, okulundan, &uuml;niversitesinden mahrum olacak noktaya gelmesi, cezayla karşılaşmış olması, muhatap olması elbette kabul edilemez... Her davanın kendi &ouml;zel durumu vardır, her kişinin işlediği su&ccedil;la ilgili olarak bir noktaya gelmemiz lazım. Varsa ki şu kanunun şu maddesi sonunda bu insanı b&ouml;yle cezalandırıyor, biz onu hemen değiştiririz . Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, yazar Paul Auster ın y&uuml;z&uuml;n&uuml; Atat&uuml;rk e &ccedil;ok benzettiğini belirterek, Atat&uuml;rk e m&uuml;thiş benziyor. İnanınız bundan daha fazla benzeyenini g&ouml;rmedim...Hazır T&uuml;rkiye ye gelmişken o y&ouml;n&uuml;n&uuml; de keşfedip belki bir film senaryosu &uuml;zerinde onu akt&ouml;r olarak da d&uuml;ş&uuml;nebilirler dedi.Arın&ccedil;, CNN T&uuml;rk televizyonunda yayınlanan Neler Oluyor? programına katılarak, soruları yanıtladı.Tutuklu gazetecilerin durumuyla ilgili soru &uuml;zerine Arın&ccedil;, mesleki a&ccedil;ıdan bazılarının gazeteci olarak g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ancak su&ccedil;lamalarda ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; &uuml;yeliği, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml;n&uuml;n propagandasını yapmak gibi unsurların bulunduğunu s&ouml;yledi. Şimdi şuna karar vermemiz lazım. Bu eylemler serbest mi olmalı, takibi yapılmamalı mı, bunun bir cezai m&uuml;eyyidesi olmamalı mı? diyen Arın&ccedil;, ş&ouml;yle konuştu: Muhalefete sordum, bu kadar laf s&ouml;yl&uuml;yorsunuz arkadaşlar, TCK nın 3 maddesi var. Bu 3 maddeye ilişkin de yargı reformunda biz 5 senelik cezaların tamamının ertelenmesi diye h&uuml;k&uuml;m getiriyoruz. &Uuml;&ccedil; maddenin de cezalarını d&uuml;ş&uuml;r&uuml;yoruz. Ama bunlar TCK da... Sizin saymaya &ccedil;alıştığınız ama isimlerini bilemediğiniz şu şu şu malum gazete ve gazetecilerin su&ccedil;unun karşılığında Ter&ouml;rle M&uuml;cadele Kanunu nun (TMK) 6, 7, 8, 10, 11. maddeleri yazıyor. Siz bana şunu s&ouml;yleyin ey CHP, ey MHP, ey bir başka parti. TMK nın bu maddelerinin tamamen kaldırılmasını istiyor musunuz. BDP istiyorum diyor, CHP istemiyorum diyor benim bildiğim. Arın&ccedil;, gazetecilerin Su&ccedil; işleme imtiyazına sahip olmadığını ifade ederek, bir insanın adi bir su&ccedil; işlemesi halinde gazeteci ya da başka bir meslek grubundan olmasının fark yaratmayacağını vurguladı.Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, ş&ouml;yle devam etti: Gaspa katılmış ama sıfatı gazeteci yazıyor. Ter&ouml;r eylemine katılmış, silah bulundurmuş ama karşısında meslek olarak gazeteci yazıyor... Adi su&ccedil; işlediği halde ben gazeteciyim diyerek dokunulmazlık isteyen bir grup var. Kusura bakma kardeşim, senin işlediğin su&ccedil;u herkes işleyebilir, senin gazeteci sıfatını taşıman seni bu su&ccedil;tan kurtarmaz. Sen bir defa kenarda dur bakalım. TMK da bizzat ter&ouml;r eylemlerine katılan, &ouml;rg&uuml;tle hareket edenlerle de yapacak bir şeyimiz yok. Ben sadece şunu d&uuml;ş&uuml;nebiliyorum; propaganda dediğimiz konuda cezalar verilmiş, bu konularda i&ccedil;tihatlarda sonradan farklılıklar da oluşmuş. Bir insan sadece propaganda yaptığı i&ccedil;in diğer maddelerden de ilave cezalar almasa cezası daha az olacak veya tecil sınırında olacak. Ben bunu yapmaya niyetliyim ama bana en &ccedil;ok g&uuml;r&uuml;lt&uuml;y&uuml; kopartanların niyetlerini a&ccedil;ıklama cesaretleri yok. 301. maddeyle ilgili soru &uuml;zerine Arın&ccedil;, AİHM in 2011 yılı sonu&ccedil;larını a&ccedil;ıkladığını, T&uuml;rkiye nin en &ccedil;ok dava a&ccedil;ılan ve en &ccedil;ok aleyhte sonu&ccedil; &ccedil;ıkan &uuml;lke konumunda bulunduğunu belirtti.Arın&ccedil;, 301. maddeyle ilgili AİHM den Taner Ak&ccedil;am kararı &ccedil;ıktığına işaret ederek, Ceza yememiş, mahkemeye verilmemiş, ama &ouml;ylesine bir dava a&ccedil;ılmış, &ccedil;ok ilgin&ccedil;. Benim fikirlerim, d&uuml;ş&uuml;ncelerin şudur, bundan dolayı 301 tehdidi altındayım. Bu maddeye karşı hakkımı koruyun . Mahkeme de karar vermiş dedi. 301. maddede d&uuml;zenleme yapıldığını, yeni maddeye g&ouml;re Adalet Bakanlığından izinle dava a&ccedil;ılabildiğini belirten Arın&ccedil;, Bendeki rakam şudur; 2011 yılında zannediyorum ki 2 bin 300 &uuml;n sadece bunun 11 ine Adalet Bakanlığı izin vermiş. Onda 1 i değil, yirmide 1 i değil, belki y&uuml;zde 1 ine yakın bir rakam. O a&ccedil;ılan davaların da bir kısmı beraatla sonu&ccedil;lanmış. Sıfır noktasına doğru gelmişiz. Ama hala diyor ki AİHM, (siz 301 i tamamen ortadan kaldıracaksınız) diye konuştu.- Ragıp Zarakolu Nobel kazanırsa... -KCK soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Ragıp Zarakolu ya Nobel Barış &Ouml;d&uuml;l&uuml; verilmesi konusunda İsve&ccedil; te girişimde bulunulduğuna işaret edilerek, g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml;n sorulması &uuml;zerine Arın&ccedil;, şunları s&ouml;yledi: Bundan mutlu oluruz, keşke b&ouml;yle bir şey yapsalar. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Nobel Edebiyat &Ouml;d&uuml;l&uuml; kazanan bir T&uuml;rk olduğu zaman ayrıca, sevinmiştik. Zarakolu, benim bildiğim bir yayıncıdır, bazı kitaplarını okudum, biliyorum. Ben su&ccedil;landığı konularla ilgili g&ouml;r&uuml;ş beyan edecek durumda değilim. B&uuml;t&uuml;n amacım, niyetim, &ccedil;ok tutuklu kalmadan bir an &ouml;nce davaların bitmesi ve aklanmalarıdır. Bunu b&uuml;t&uuml;n sanıklar i&ccedil;in s&ouml;yl&uuml;yorum. Kaldı ki bu gazeteci kimlikli kişiler i&ccedil;erisinde milletvekili arkadaşlarımız var. Ama bunlara yargı karar verecek. Arın&ccedil;, ş&ouml;yle konuştu: Bakın yanlış anlaşılmasın. (Tutuklu gazetecilerle ilgili isimler) sayıyı artırdınız ama 10 u bulamadık daha. Ş&ouml;yle bir iddia var ki y&uuml;zlerce gazeteci, belki bin gazeteci cezaevinde. Herkesin rivayeti muhtelif. 10 değil, bir tane bile olsa biz bundan &uuml;z&uuml;l&uuml;r&uuml;z. Bir gazeteci, gazetecilik mesleğini veya basınla ilişkili işini yaparken eğer bir ceza tehdidiyle karşı karşıya kalırsa bu, bizim ayıbımız olur. Yani bu, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n olmadığı T&uuml;rkiye demektir. Ama bug&uuml;n bu arkadaşlarımız dahil doğru veya yanlış, bunların hepsi yargılama sonucu ortaya &ccedil;ıkacak. - Paul Auster, Atat&uuml;rk e m&uuml;thiş benziyor -Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın, yazar Paul Auster la ilgili s&ouml;zlerine ilişkin soru &uuml;zerine Arın&ccedil;, Bir başkası olsa girmeyebilir, başkası olsa girebilir, bir başka t&uuml;rl&uuml; s&ouml;yleyebilir. Sayın Tayyip Erdoğan da bir lider, bir genel başkan... dedi. Arın&ccedil;, bunu s&ouml;ylediğinden dolayı Başbakan Erdoğan ı su&ccedil;lamanın doğru olmadığını ifade etti.Auster ın T&uuml;rkiye ye davet edildiğine dikkati &ccedil;eken Arın&ccedil;, yazarın T&uuml;rkiye ye gelmesini ve &uuml;lkenin i&ccedil;inde bulunduğu şartları g&ouml;rmesini umduğunu dile getirdi.Arın&ccedil;, Paul Auster ın fiziki olarak Atat&uuml;rk e &ccedil;ok benzediği ifade ederek, Ben onda daha başka bir kabiliyet keşfettim... Atat&uuml;rk e m&uuml;thiş benziyor. Yani T&uuml;rkiye ye zaman zaman Atat&uuml;rk ile ilgili film &ccedil;evirmek i&ccedil;in birilerini getirirler, o benzedi, bu benzemedi derler. İnanınız bundan daha fazla benzeyenini g&ouml;rmedim. D&uuml;n g&ouml;rebildiğim kadarıyla ekranlarda. Hazır T&uuml;rkiye ye gelmişken o y&ouml;n&uuml;n&uuml; de keşfedip belki bir film senaryosu &uuml;zerinde onu akt&ouml;r olarak da d&uuml;ş&uuml;nebilirler diye konuştu. Ama ben olsam b&ouml;yle demezdim diyor musunuz başbakana? sorusuna Arın&ccedil;, Der miyim canım. Sayın Başbakanın s&ouml;z&uuml;n&uuml;n &uuml;st&uuml;ne s&ouml;z koyarmıyım ben karşılığını verdi.B&uuml;lent Arın&ccedil;, Auster ın Atat&uuml;rk e benzerliğine ilişkin bir başka soru &uuml;zerine de Ben y&uuml;z&uuml;ne bakarak s&ouml;yledim bunu. Yoksa Atat&uuml;rk e benzemek m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;. Atat&uuml;rk bir kişi, &ccedil;ok &ouml;zel. Ama filmini &ccedil;evirmek i&ccedil;in, ben k&uuml;&ccedil;&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;mden beri hatırlarım. Filan geldi derler, yedirirler, i&ccedil;irirler, biraz gezdirirler T&uuml;rkiye de. Ondan sonra da ben bu ağırlığı taşıyamıyorum diyerek, yedikten, i&ccedil;tikten sonra T&uuml;rkiye den gider. Bu, hazır gelmişken bir de o g&ouml;zle baksınlar Paul Auster a dedi. Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, K&uuml;rt&ccedil;enin şartlar elverirse sadece se&ccedil;meli ders olabileceğini belirterek, Yoksa bu dilde b&uuml;t&uuml;n&uuml;yle ilk&ouml;ğretimden &uuml;niversiteye kadar K&uuml;rt&ccedil;e bir eğitimin yapılması m&uuml;mk&uuml;n değildir. Bir hakkı vermek kolay bir şey. Ama kullanması noktasına da bakacağız dedi. Arın&ccedil;, CNN T&uuml;rk televizyonunda yayınlanan Neler Oluyor? programına katılarak, soruları yanıtladı. Hrant Dink Davası nın eleştirildiğinin belirtilmesi ve Yargıtay s&uuml;reci devam ediyor ama avukatların s&ouml;ylediği şuydu. O s&uuml;re&ccedil; devam etsin. Ama kamu g&ouml;revlilerin ihmalinin de soruşturulduğu ayrı bir dosya var. O dosyada ilerleme sağlanabilirse belki ger&ccedil;ekten bu işin arkasındakilere ulaşılabilir noktasında Ramazan Aky&uuml;rek, İ&ccedil;işleri Bakanlığı tarafından terfi ettirildi ve kamuoyu vicdanını bir kez daha sarsan bir nokta oldu. Su&ccedil;ludur değildir, onu bilemiyoruz. Terfi ettirildi ve hi&ccedil;bir zaman onun ifadelerine başvurulamayacak. Teftiş Kurulu Başkanı oldu s&ouml;zleri &uuml;zerine Arın&ccedil;, Eski g&ouml;revinden bug&uuml;n geldiği g&ouml;rev terfi anlamında mıdır? Onu &ccedil;ok bilmiyorum. İ&ccedil;işleri Bakanlığındaki hiyerarşik yapıdan yani nereden nereye geldiğinin onun farkında değilim diye konuştu. - Aky&uuml;rek i ne tanır ne de bilirim -Arın&ccedil;, ş&ouml;yle devam etti: Ama s&ouml;ylediğiniz c&uuml;mle &ccedil;ok &ouml;nemlidir. Ama su&ccedil;ludur, su&ccedil;lu değildir bu noktada kesin bir kanaatimiz yok. Kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Kesinleşmiş yargı kararı olmadık&ccedil;a bir insan g&ouml;revine de devam ediyorsa onun gereği olarak bir taraftan bir tarafa da gidebilir. Aky&uuml;rek i ne tanır ne de bilirim. Sadece yazıldığı &ccedil;izildiği i&ccedil;in s&ouml;yl&uuml;yorum. Yani İ&ccedil;işleri Bakanlığının bu yaptığı atamayla neyi kastettiğini doğrusu bilmem. Ama g&ouml;revlerinde zaten devam ediyorken, başka bir g&ouml;reve atanması &ccedil;ok &ouml;nemli bir keyfiyet değil. Şunu s&ouml;ylemek istiyorsanız o anlamlı olur. Yani Teftiş Kurulu Başkanı oldu onun başına gelmekle bu soruşturmaları neticesiz kılmaya &ccedil;alışabilir mi? demek istiyorsunuz. Aky&uuml;rek in, Trabzon Emniyet M&uuml;d&uuml;r&uuml; olduğu d&ouml;nemde Rahip Santoro cinayeti, Mc Donalds ın bombalanması, sanıklardan Erhan Tuncel in polis muhbiri yapılması gibi bazı olayların meydana geldiğinin ifade edilmesi &uuml;zerine de Arın&ccedil;, şunları s&ouml;yledi: Bunlara dikkat etmek lazım. Bunlar boş şeyler değil. Ama bilelim ki Hrant Dink in &ouml;ld&uuml;r&uuml;lmesinin &uuml;zerinden 5 sene ge&ccedil;ti. 2007 nin Ocak ayında olmuştu bu olay. Ben de &ccedil;ok &uuml;z&uuml;nt&uuml; duydum. Meclis Başkanıydım, ziyaretlerine gittim. Bu acıyı da paylaştım. Onun d&uuml;ş&uuml;ncelerine de saygısı olan bir insanım. İşime gelir gelmez, hoşuma gider gitmez ama bu insan, d&uuml;ş&uuml;ncelerini sadece ifade eden biriydi, bizim yurttaşımızdı. Etnik k&ouml;keni ne olursa olsun yaşama hakkı vardı, saygıya değerdi. Onu korumak zorundaydık. Ama menfur cinayetle aramızdan aldılar. Şimdi davanın b&ouml;yle sonu&ccedil;lanmış olmasını ben vicdanıma yediremiyorum. Ama dosyanın i&ccedil;inde ne var ne yok buna Yargıtay karar verecek.Sizin s&ouml;ylediğiniz konuya gelince yani olayda dahli olduğu iddia edilen bir insan, bu olayın soruşturulmasını engellenecek bir noktaya getirildi diyorsanız buna Başbakanımız da İ&ccedil;işleri Bakanımız da mutlaka dikkat edecektir. Biz buna dikkat ederiz. Bir de 5 senede zaten yapılan bir şey bug&uuml;n yeni ortaya &ccedil;ıkmış sayılmaz. - Hablemitoğlu cinayeti dışındaki t&uuml;m failler bulundu-H&uuml;k&uuml;metleri d&ouml;neminde Necip Hablemitoğlu cinayeti dışındaki her olayın t&uuml;m faillerinin bulunduğuna dikkati &ccedil;eken Arın&ccedil;, ş&ouml;yle devam etti: Şu anda bana, kamu g&ouml;revlileri de vardı. Onlar neden yargılanmadı? iddiası varsa, ona cevap vermek d&uuml;şer. Bu konuda benim bildiğim yargının istediği her konuda soruşturma izni de inceleme izni de verilmiştir. Ama tarafların itirazı veya şikayeti &uuml;zerine Danıştay bunu kaldırmış olabilir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; 4483 sayılı Memur Yargılama Yasası nda bir &uuml;st amirlerin b&ouml;yle bir olay karşısında izin verip vermemesi keyfiyeti getirilmiştir. İzin verip vermeme konusunda da itiraz merci vardır. Tek tek tarihi ile s&ouml;yleyemiyorum, ama bunlar sorulursa Adalet ve İ&ccedil;işleri bakanlıklarından da cevapları alınabilir. Şunu reddederim. Yani biz İ&ccedil;işleri Bakanlığı olarak şu 9 yıl i&ccedil;inde Hrant Dink cinayetiyle ilgili olduğu iddia edilen şu kamu g&ouml;revlilerini sakladık, gizledik, &uuml;stlerini &ouml;rtt&uuml;k iddiası varsa ben bunlara cevap verebilirim. - K&uuml;rt&ccedil;e &ouml;ğrenmenin &ouml;n&uuml;nde engel kalmadı -Arın&ccedil;, Diyarbakır ziyaretine ilişkin bir soru &uuml;zerine, bu kente iki konu i&ccedil;in gittiğini belirtti.İ&ccedil;kale de yapılan kazılara ilişkin bilgileri de aldığını vurgulayan Arın&ccedil;, Bunların &ccedil;ok eski tarihlerden geldiğini s&ouml;yleyenler de var. Yani 300-500 sene evveline ait olduğunu s&ouml;yleyenler de var. Ş&uuml;phesiz 5-10 sene evveline ait de olabilir. Şimdi bu tespitler &uuml;zerinde ciddi şekilde duruluyor ve amacımız bu ger&ccedil;eklerin bir an &ouml;nce ortaya &ccedil;ıkması dedi. Diyarbakır ziyareti sırasında G&uuml;ndemimizde anadilde eğitim yok y&ouml;n&uuml;nde s&ouml;zlerinin bulunduğunun belirtilmesi &uuml;zerine Arın&ccedil;, anadilde eğitimin &ccedil;ok ayrı bir konu olduğunu s&ouml;yledi. Arın&ccedil;, ş&ouml;yle konuştu: Mecliste yaptığım konuşmada siz anadilde eğitim vereceğiz diye bir şey g&ouml;rd&uuml;n&uuml;z m&uuml;? Ben h&uuml;k&uuml;metim adına s&ouml;yl&uuml;yorum. Orada ben MHP ye cevap veriyorum. MHP diyor ki Siz K&uuml;rt kimliğini tanıdınız. Vatanı b&ouml;ld&uuml;n&uuml;z diyor. Ben de siz yanlışsınız diyorum. Bu &uuml;lkede K&uuml;rtler var. Kendini K&uuml;rt kimliğinde tanımlayanlar var. Adam diyor ki ben anneden babadan doğma K&uuml;rd&uuml;m. K&uuml;rd&uuml;n kendine g&ouml;re dili var, alfabesi, k&uuml;lt&uuml;r&uuml;, kimlik hakları var. Bunları anayasa da teminat altına almış, insan hakları da teminat altına almış. Anadilde yerel radyo ve televizyonlardan yayın yapmanın &ouml;n&uuml;ndeki engelleri kaldırdıklarına dikkati &ccedil;eken Arın&ccedil;, şunları kaydetti: Bu dili &ouml;ğrenmenin &ouml;n&uuml;nde bir engel kalmadı. İsteyen istediği yerde &ouml;ğrenebiliyor. &Ouml;nce BDP li milletvekilleri de &ouml;ğrenecekler. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; yarısından fazlası K&uuml;rt&ccedil;e bilmiyor. Belki merak edersem ben de &ouml;ğreneceğim. İhtiya&ccedil; duyarsam ben de &ouml;ğreneceğim. B&ouml;yle bir dil var. Bu dilde yazılmış kitaplar var. Bu dilin alfabesi, bize g&ouml;re iki &uuml;&ccedil; tane harf noksan olsa bile var. Şunu s&ouml;ylemek istiyorum ben. Anadiliyle g&uuml;nl&uuml;k hayatını ge&ccedil;iren insanların kullanabilecekleri bir dilin &ouml;ğrenilmesinde hi&ccedil;bir engel yok ancak eğitim dediğiniz zaman, birincisi anayasal engel var. İkincisi anayasal bir engel olmasa, K&uuml;rt&ccedil;e bir eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? sizi sorgulamak amacıyla s&ouml;ylemiyorum. Bir medeniyet dili midir K&uuml;rt&ccedil;e? B&uuml;t&uuml;n bunları tartışabiliriz. Orada arkadaşlarıma s&ouml;ylediğim şey, b&ouml;yle anadilde eğitimi d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yoruz . Anadilde eğitimin T&uuml;rk&ccedil;e olması hem beraberlik sağlıyor hem T&uuml;rk&ccedil;e bir medeniyet dilidir. T&uuml;rk&ccedil;eyle eğitimin her alanına hizmet verilebilir. Bug&uuml;n anadilde K&uuml;rt&ccedil;e eğitim olsa nerede okul bulacağız bir, nerede &ouml;ğretmen bulacağız. Ben TRT Şeş de haber okuyacak insan bulamadım bug&uuml;ne kadar. Siz, kendi aranızda K&uuml;rt&ccedil;e konuşuyorsunuz. Hangi BDP li milletvekili arkadaşım, kendi &ccedil;ocuğunu Bilkent ten alıp da Kuzey Irak taki S&uuml;leymaniye &Uuml;niversitesi ne g&ouml;t&uuml;r&uuml;yor. K&uuml;rt&ccedil;e dilinde fizikte, matematikte, şunda, bunda eğitim vermek yeterli bir eğitim midir? Denkliği olabilecek midir? Bundan sonrasında ne olacak? sorusuna Arın&ccedil;, Şartlar elverirse sadece se&ccedil;meli ders olabilir. Yoksa bu dilde b&uuml;t&uuml;n&uuml;yle ilk&ouml;ğretimden &uuml;niversiteye kadar K&uuml;rt&ccedil;e bir eğitimin yapılması m&uuml;mk&uuml;n değildir. Bir hakkı vermek kolay bir şey. Ama kullanması noktasına da bakacağız yanıtını verdi. - (Yetmez ama evet) diyenler haklı &ccedil;ıkacak -Bir başka soruyu yanıtlarken yargı reformuyla ilgili bilgi veren Arın&ccedil;, temel amacın yargının hızlandırılması olduğunu belirtti.Arın&ccedil;, yargı reformu &ccedil;er&ccedil;evesinde basınla ilgili belli su&ccedil;lar i&ccedil;in ertelemenin bulunduğunu ifade ederek, telefon ve alan dinlemesi ile gizliliğin ifşasında cezaların ağırlaştırılması, soruşturmanın gizliliğini ihlal, adli g&ouml;revliyi etkilemeye teşebb&uuml;s gibi cezaların eksiltilmesi, basın yayın yoluyla işlendiğinde yarı oranında artırımının ortadan kaldırılması gibi unsurların yer aldığını s&ouml;yledi.Arın&ccedil;, Bence bu, basınla ilişkili arkadaşlarımız, dostlarımız i&ccedil;in &ccedil;ok iyi bir adım olacak... Yetmez ama evet diyenler, bence haklı &ccedil;ıkacak. Belki onun daha &ouml;tesine de ge&ccedil;miş olacağız dedi. Başbakan Yardımcısı B&uuml;lent Arın&ccedil;, Uludere de yaşanan olaylara ilişkin, Keşke &ouml;nce devlet, h&uuml;k&uuml;met, kaymakam, vali, neyse... Sivil, asker, gitselerdi o cesetleri alsalardı, ambulanslarla veya helikopterlerle g&ouml;t&uuml;rselerdi...Oradaki &ouml;l&uuml;lerin yakınlarının kendi &ouml;l&uuml;lerini alarak katır sırtlarında k&ouml;ylere getirmeleri kadar acı bir olay ben hatırlamıyorum. Bu, &ccedil;ok yanlıştır dedi.Arın&ccedil;, CNN T&uuml;rk televizyonunda yayınlanan Neler Oluyor? programına katılarak, soruları yanıtladı.B&uuml;lent Arın&ccedil;, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PKK ya y&ouml;nelik askeri operasyonlarla ilgili bir soru &uuml;zerine, ş&ouml;yle konuştu: 54 askerin &ouml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; unuttunuz herhalde. Yani bu operasyonlar onun &uuml;zerine başladıysa askeri mi su&ccedil;layacaksınız? Yani Siirt te 4 kızcağızın bir araba i&ccedil;erisinde vurulmasını, 215 mermi sayıldı. Batman da 8 aylık &ccedil;ocuğu karnında bir kadın &ouml;ld&uuml;. Bing&ouml;l de canlı bombanın &uuml;st&uuml;ne atladı kadın, &ccedil;ocuklarını kurtarmak i&ccedil;in, Hatice Belgin, o şehit oldu. Yani b&uuml;t&uuml;n bunlara karşı g&uuml;venlik g&uuml;&ccedil;leri bunu &ouml;nlemek amacıyla bir harekat yapıyorsa Nereden &ccedil;ıktı bu operasyonlar canım huzurumuz bozuldu. Anayasa da bu şartlarda yapılmaz mı diyeceğiz. - (Anadilde eğitim) halkın b&ouml;yle bir şikayeti, beklentisi yok Bundan sonraki s&uuml;re&ccedil;te atılacak adımlara y&ouml;nelik soruyu yanıtlarken Arın&ccedil;, şunları s&ouml;yledi: Demokratikleşme, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler konusunda hi&ccedil; hız kesmedik. Evet, zaman zaman yavaşladığımız oldu. Habur da yaşanan olaylardan sonraki s&uuml;re&ccedil;, bu işin yavaşlama s&uuml;recidir. Ama daha sonra idari tedbirlerle, yasal &ouml;nlemlerle biz o b&ouml;lgedeki insanın hayatını kolaylaştırıcı pek &ccedil;ok tedbirler aldık. Bunlardan herkes memnun. Siz BDP nin yaptığı teklifleri, halkın yaptığı teklifler olarak zannetmeyin. O b&ouml;lgeyi ben biliyorum. Şırnak ı bilirim, Van ı bilirim, Ağrı yı bilirim, Diyarbakır ı bilirim, Hakkari ye gitmedim ama Hakkarilileri bilir ve severim. Anadilde eğitim konusu, y&uuml;zlerce insanla konuştuktan sonra bana sadece iki kişi tarafından s&ouml;ylenmiştir. O iki kişi de Olsa iyi olur demişlerdir. Bunların s&ouml;ylediği gibi değil. BDP, siyasi ama&ccedil;la bunu ileriye s&uuml;r&uuml;yor ve propagandasını yapıyor. Halkın b&ouml;yle bir şikayeti ve beklentisi yok. Yani binlerce insan arasında &ouml;zg&uuml;rce bir referandum yapın veya bir anket yapın. Anadilde eğitim istiyoruz bu bizim i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir gerekliliktir diyecek &ccedil;ok az sayıda insan &ccedil;ıkar. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; halk kendi dilini konuşuyor, ama T&uuml;rk&ccedil;e ile de resmi dairede, şurada burada b&uuml;t&uuml;n işlerini g&ouml;rebiliyor. G&uuml;venlik ayrı bir konu. Ter&ouml;r olduk&ccedil;a g&uuml;venlik olacaktır. Silahlar susmadık&ccedil;a, silahlar mutlaka kullanılacaktır. Ama biz halkı kendi safımızda g&ouml;r&uuml;yoruz. Ter&ouml;rle bağımızı kesiyoruz, onunla anladığı dilde m&uuml;cadele ediyoruz. Ama halkı da kucaklayacak, ekonomik, sosyal ve siyasi pek &ccedil;ok tedbir alıyoruz ve almaya da devam edeceğiz. - Ka&ccedil;ak&ccedil;ılık su&ccedil;, ama cezası &ouml;l&uuml;m değil Uludere konusunda h&uuml;k&uuml;met neden &ouml;z&uuml;r dilemiyor? sorusuna Arın&ccedil;, şu yanıtı verdi: Ne kadar &uuml;zg&uuml;n olduğumuzu hepimiz ifade ettik. Bunlar timsah g&ouml;zyaşı değil. Hakikaten &ccedil;ok &uuml;z&uuml;ld&uuml;k. Neden? &Ccedil;&uuml;nk&uuml; halk o kadar memnundu, ter&ouml;rle m&uuml;cadele o kadar başarılı gidiyordu ki her şeyi berbat edecek bir olay &ccedil;ıktı ortaya. Bunu h&uuml;k&uuml;met yapmış olabilir mi istemiş olabilir mi? Hayır, kesinlikle. Bu, &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; bir olay. Ka&ccedil;ak&ccedil;ılık yapmak i&ccedil;in oraya giden ve d&ouml;nen insanlar bombalandı. Ka&ccedil;ak&ccedil;ılık su&ccedil;, ama cezası &ouml;l&uuml;m değil. Bunlar bizim sivil insanlar, yani memleketimizin insanları. İ&ccedil;lerinde ter&ouml;rist yoksa ve ter&ouml;r ama&ccedil;lı silah vesaire getirip g&ouml;t&uuml;rm&uuml;yorlarsa... &Ouml;nce işaret fişekleri, sonra birka&ccedil; topla ateş yapılmış, ondan sonra da g&ouml;r&uuml;nt&uuml;lere g&ouml;re, kendi d&uuml;ş&uuml;ncelerine g&ouml;re, bu bir i&ccedil;eriden dışarıya, dışarıdan i&ccedil;eriye bir ter&ouml;rist kafilenin girişi zannedilmiş ve bombalama yapılmış. Dış g&ouml;zle baktığımız zaman bunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Ama &ouml;lenler &ccedil;ocuklar, gen&ccedil;ler ve masum insanlar. Yani ter&ouml;rist değil. Şimdi burada ortaya &ccedil;ıkan olay, ter&ouml;rle m&uuml;cadelenin en trajedi noktası. Bundan dolayı hepimiz &uuml;z&uuml;ld&uuml;k. &Ouml;z&uuml;r dileme noktasında, bunu kendilerinden siyasi ama&ccedil;la beklenti haline getirenler olduğunu dile getiren Arın&ccedil;, &Ouml;z&uuml;r dilenmedi ama şu yapıldı, bu olayla ilgili adli ve idari soruşturma var. Hem Uludere hem Şırnak hem de Diyarbakır konunun &uuml;zerinde. Bir taraftan da İ&ccedil;işleri Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız bu olayı soruşturuyor. Bir kasıt olmasa bile, en azından bir ihmalin, bir hatanın veya hi&ccedil; ummadığımız şekilde bir provokasyonun ortaya &ccedil;ıkması halinde, sorumlular hem ilan edilecek hem de cezaları verilecek dedi.- Keşke devlet o cesetleri alsaydı - Arın&ccedil;, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Orada bir hata şu; kendi kendimize konuşuyoruz, biz kendi aramızda bunu konuşuyoruz. Yani orada bombalama yapılmış, insanlar &ouml;lm&uuml;şler, katırlar da telef olmuş. Keşke &ouml;nce devlet, h&uuml;k&uuml;met, kaymakam, vali, neyse... Sivil, asker, gitselerdi o cesetleri alsalardı, ambulanslarla veya helikopterlerle hastanelere veya adli tıbba g&ouml;t&uuml;rselerdi. Yoksa oradaki &ouml;l&uuml;lerin yakınlarının kendi &ouml;l&uuml;lerini alarak katır sırtlarında k&ouml;ylere getirmeleri kadar acı bir olay ben hatırlamıyorum. Bu, &ccedil;ok yanlıştır. Neden b&ouml;yle olmuştur, neden b&ouml;yle d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r, hangi imkansızlık vardı bilmiyorum. Ama kendimi o babanın, o annenin yerine koyuyorum, &ccedil;ocuğumu par&ccedil;alanmış halde buluyorum orada ve kendi imkanlarımla k&ouml;ye g&ouml;t&uuml;r&uuml;yorum, eve g&ouml;t&uuml;r&uuml;yorum. Bu acıları katmerleştiren, daha da acılaştıran bir olaydır. Ama sebepler...onu ş&uuml;phesiz bilemiyorum. - Provokasyona inanıyorum - Dış kaynaklı ya da ordu i&ccedil;inde hala derin devlet dediğimiz farklı grupların h&uuml;k&uuml;meti zor durumda bırakmak i&ccedil;in provokasyonu olabileceği d&uuml;ş&uuml;ncesi var. Buna inandınız mı? sorusuna karşılık Arın&ccedil;, Ben inanıyorum, &ccedil;&uuml;nk&uuml; bug&uuml;ne kadar yaşadığımız fevkalade olaylar... Şuna &uuml;z&uuml;l&uuml;yorum; her şey &ccedil;ok m&uuml;kemmel gidiyordu. Bizim b&ouml;lgeden, halktan aldığımız izlenim şu, Allah sizden razı olsun, rahatladık, &ouml;zg&uuml;rleştik, huzura kavuştuk diye konuştu. Hangisine inanıyorsunuz ordu i&ccedil;inden mi İsrail mi İran mı &ouml;zel bir ad verebilir misiniz? y&ouml;n&uuml;ndeki soruya karşılık da Arın&ccedil;, Ben bilemem, failleri me&ccedil;hul. Ama bu araştırma sonucunda bir ipucu bulacağız. Şu anda kimseyi itham etmiyorum. Ama bu olay, ter&ouml;rle m&uuml;cadelenin &uuml;zerine d&uuml;şen &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k kara g&ouml;lge oldu. Her şeyi bir anda berbat edecek bir eylem olarak yapıldı. Bunu ama&ccedil;layan nedir, bu soruşturma onu ortaya koymalı dedi.-Dolmabah&ccedil;e g&ouml;r&uuml;şmesi-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın, d&ouml;nemin Genelkurmay Başkanı Yaşar B&uuml;y&uuml;kanıt la Dolmabah&ccedil;e de yaptığı konuşmaya ilişkin bir soru &uuml;zerine de Arın&ccedil;, ş&ouml;yle konuştu: İki kişi konuşmuşlar. Ben şahsen merak etmiyorum. Niye a&ccedil;ıklansın. &Ccedil;ok &ouml;zel bir konu bir. Biri Başbakan diğeri Genelkurmay Başkanı. Bunlar her zaman bir araya geliyorlar. İhtiya&ccedil; duyduğunda Başbakan davet eder, herhangi bir yerde konuşulur. Buna gizemli bir hal vermenin muhalefetin işine yaradığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar. Hayır, muhalefetin işine yaramaz. Şu bakımdan. 27 Nisan e-muhtırası denen şeyi kendisi yazdığını daha sonra da itiraf etmişti. CHP, bunu &ccedil;ok demokratik bulmuştu. 27 Nisan da yazılanı demokrasiye karşı olduğunu değil, bilakis demokratik bir g&uuml;&ccedil; olarak ordunun &ccedil;ok doğal bir g&ouml;revi olduğunu s&ouml;ylemişti. 27 Nisan la ilgili yargının ne yapacağını bilmediğini ifade eden Arın&ccedil;, Şikayetler var. Bunlar değerlendirilirse bunun anayasa ya da Ceza Kanunu na aykırı bir fiil olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rse bir savcı da &ccedil;ıkar Yaşar B&uuml;y&uuml;kanıt hakkında bir soruşturma başlatabilir ifadesini kullandı. - Bu cemaati &ccedil;ok iyi bilen bir insan olarak g&uuml;l&uuml;yorum -Başbakan Yardımcısı Arın&ccedil;, Fethullah G&uuml;len e ilişkin bir soru &uuml;zerine de, Hocaefendiyi tanırım ve &ccedil;ok severim. Onun d&uuml;ş&uuml;nceleri, fikirleri, inancı benim i&ccedil;in &ccedil;ok &ouml;nemli. T&uuml;rkiye de ve T&uuml;rkiye dışında yaptığı hizmetleri &ccedil;ok iyi bilen bir insanım. Birileri onu hep tehlike olarak g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r, karanlık bir sima olarak g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r ama ben sadece bug&uuml;n değil, 1976 yılından bu yana onu tanıdığım kadarıyla, memleketsever, yurtsever, dindar, ahlaklı, eğitimi &ccedil;ok &ouml;n planda tutan ve &ccedil;evresine de hep bunları tavsiye eden bir insan olarak tanıdım. Hi&ccedil;bir zaman onun su&ccedil; işlediğine, hele hele bir zamanlar iddia edildiği gibi bir &ouml;rg&uuml;t&uuml;n başında olduğuna da inanmadım diye konuştu. Arın&ccedil;, Şu anda bir engel yok. Neden d&ouml;nm&uuml;yor? sorusuna, O, kendisine bağlı bir konu yanıtını verdi. Son d&ouml;nemde H&uuml;k&uuml;met ile cemaatin ayrı d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml; y&ouml;n&uuml;nde iddialar var denilmesi &uuml;zerine Arın&ccedil;, şunları s&ouml;yledi: Hi&ccedil;bir sıkıntı yok. Cemaat kimdir, AK Parti kimdir, bunu da ayırt etmek lazım. Yani ş&ouml;yle bir topluluk var, biz şu cemaatiz, bizim d&uuml;ş&uuml;ncelerimiz budur, liderimiz budur, &ouml;rg&uuml;t&uuml;m&uuml;z budur, gazetemiz budur, televizyonumuz budur. Biz her iktidarla pazarlık yaparız, anlaşırız ya da anlaşamayız... B&ouml;yle bir şey duydunuz mu siz? İktidar belli, AK Parti iktidarı, cemaat dediğiniz Fethullah G&uuml;len hocaefendinin bağlıları, onu sevenler, onun tavsiyeleri doğrultusunda birtakım faaliyetlerde bulunan insanlarsa, bu T&uuml;rkiye nin bir ger&ccedil;eği. Hangi partiyle ilişki kurarlar, hangi partiye oy verirler, referandumda nasıl bir tavır alırlar, o onların kendi meselesi. Bug&uuml;n iktidar ile cemaati karşı karşıya getirerek birtakım ilişkiler vehmetmek sadece fanteziden ibaret. Bu s&ouml;ylediğiniz şeylere ben g&uuml;l&uuml;yorum, bu cemaati &ccedil;ok iyi bilen bir insan olarak g&uuml;l&uuml;yorum diyen Arın&ccedil;, cemaatlerin sosyolojik bir varlık olduğunu, T&uuml;rkiye de başka cemaatlerin de bulunduğunu ifade etti. Arın&ccedil;, &Uuml;&ccedil; d&ouml;nemden sonra parti tıkanacak tartışmasına ne diyorsunuz sorusunu yanıtlarken, AK Parti nin b&uuml;y&uuml;yen ve gelişen bir siyasi parti olduğunu s&ouml;yledi. &Uuml;&ccedil; d&ouml;nem milletvekilliği yapacakların ayrılmasının hi&ccedil;bir şekilde partiye zarar vermeyeceğini belirten Arın&ccedil;, arkadan gelenlerin daha g&uuml;&ccedil;l&uuml; olduğunu dile getirdi. AK Parti nin 326 milletvekilinden 10 h&uuml;k&uuml;met &ccedil;ıkabileceğinin altını &ccedil;izen Arın&ccedil;, Arkası gelir ama bu &uuml;&ccedil; yıl meselesi ger&ccedil;ekleşeceği g&uuml;n nasıl bir tavır i&ccedil;inde oluruz, o g&uuml;n&uuml; beklemek lazım. Değişir anlamında s&ouml;ylemiyorum. İki sene sonrasını konuşuyoruz. Ben yarını konuşmak taraftarıyım dedi. Arın&ccedil;, Sizin ya da Abdullah G&uuml;l &uuml;n başbakanlığı i&ccedil;in parti i&ccedil;inde d&uuml;ş&uuml;nce alışverişi başladı mı? sorusuna, Hayır. Ben, bunların şahidi değilim. Bunlar dışarıda konuşuluyor, biz de okuyoruz yanıtını verdi. B&uuml;lent Arın&ccedil;, başka bir soru &uuml;zerine, kamu personel rejiminde bir standart yakalamak istediklerini ifade ederek, S&uuml;rekli kamu g&ouml;revi yapanların s&ouml;zleşmeli, ge&ccedil;ici olmaması gerekiyor. Bu konuda da &ccedil;alışmalarımız devam ediyor. Yapabildiklerimizi yapıyoruz. Yapmak &uuml;zere olduklarımızın da &ccedil;alışmalarını sonu&ccedil;landırmak istiyoruz diye konuştu.

Arınç: Paul Auster, Atatürk'e müthiş benziyor

Arınç, ''Paul Auster, Atatürk'e müthiş benziyor. İnanınız bundan daha fazla benzeyenini görmedim'' dedi

Öne Çıkanlar