Arkas Holding'te dijital dönüşümün sonuçları
Lojistik ve denizcilik sektörlerinin öncü firmalarından Arkas Holding'in CIO'su Mert Oruz, holdingin dijital dönüşüm hikayesi ve teknolojiyi ekosistemine uçtan uca entegre ederek elde ettiği avantajları Microsoft Türkiye Kurumsal ve Kamudan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tarık Tüzünsü'ye anlattı.
Dağınık bir coğrafyada toplam 23 ülkede 66 şirketle operasyonlarını sürdürüen Arkas Holding operasyonlarını tekilleştirmek ve veri akışını anlamlandırarak operasyonlarını daha verimli hale getirmek amacıyla dijital dönüşüm kararını veren ilk kurumlardan biri oldu. Holdingin bu süreçte yaşadığı zorlukları ve elde ettiği avantajları Arkas Holding CIO'su Mert Oruz Microsoft Türkiye Kurumsal ve Kamudan Sorumlu Genel Müdürü Yardımcısı Tarık Tüzünsü'ye değerlendirdi.
Tarık Tüzünsü: Yakından bildiğimiz gibi Arkas lojistik sektörünün en önde gelen firmalarından biri ve dijital dönüşüm ilk karar vererek yol alan firmalardan birisi oldu. Biraz o hikayeyi paylaşabilir misiniz? Nasıl bu kadar erken karar verdiniz? Motivasyonunuz, zorluklar yaşadığınız noktalar nelerdi? Bu geçiş sürecini anlatırsanız memnun olurum.
Mert Oruz: Bu kararın nedenini anlamak için biraz Arkas Holding’i tanıtmakta fayda var. Arkas, Türkiye dahil 23 ülkede 66 şirketiyle uluslararası uçtan uca lojistik yapan, ana faaliyet alanları limancılık, armatörlük, lojistik ve acente sektörlerinde hizmet veriyor. Bu dört faaliyet alanında, dağıtık bir coğrafyada, Akdeniz’de Karadeniz’de ofislerimiz var.
Bulut hizmetleri çok güzel fakat bunu bu dağıtık coğrafyada tekilleştirmeye, sadeleştirmeye gitmekle ilgili bir çalışmanın faydasını görürüz diye düşünerek yola çıktık. Tabi dijitalleşmenin yol haritası konusunda herkesin farklı bir bakış açısı ve yoğurt yiyişi var.
Bizde bu faaliyet gösterdiğimiz alanlarda yani kendi dağıtık cumhuriyetimizde kendi iş yapış şeklimizle, kendi iş stratejilerimizi düşünerek bu yola çıkalım dedik. Felaket yönetimi tarafında da çok yönetilebilir ve esnek bir yapımızın olmadığını düşünüyorduk.
Bunu da aslında geçişle ilgili bir fırsat olarak gördük. Peki faydalarına gelirsek ne avantajlar gördük bu geçişle birlikte? Önce lift and shift yani aldık sistemlerimizi taşıdık. Taşıdıktan sonra da artık bulut teknolojilerinin ve oradaki hizmetlerin nimetlerinden faydalanma dönemi başladı.
"Operasyonel maliyetlerimiz azaldı"
Birinci fayda olarak, bizim yatırım maliyetlerimizi operasyonel maliyetlere dönüştürme gibi bir avantajla karşı karşıya kaldık. Operasyon maliyetlerini getirdiğiniz zaman da yavaş yavaş ayarlamaya başlayarak oradaki maliyetlerin her birinin kılcal damarlarına girip bakma gibi bir avantajı var.
İkinci avantaj olarak, bulut teknolojilerinden artık sistemlerimizi oraya geçirdiğimiz için bütün yazılımlarımızı artık orada yazdığımız için yani uçtan uca artık oraya geçtiğimiz için bütün bulut teknolojilerini fişi takıp istediğimiz kadar kullanma avantajımız oldu.
"Açık ve şeffaf bütçe yönetimine kavuştuk"
Üçüncü olarak verdiğimiz BT hizmetlerini holdingte ilk kez finansal bakış açısıyla yönetme gibi bir avantaj elde ettik. Kullandığımız kadar ödüyoruz ama bunun yanında anlık olarak ne yaptığımız, bütçesel olarak bunun karşılığı ve mali akışının ne olduğuyla ilgili bugüne dek CEO’lar doğal olarak hep raporlamak zorundaydılar.
Bütçenin neresindeyim, genel olarak ne yapıyorum, ne kadar harcıyorum ve harcayacağım, şirket buna ne kadar para harcayacak veya yatırımımı yaptığımda bunun operasyonel karşılığının ne olacağıyla ilgili hep bir derdimiz vardı. Artık böyle bir derdimiz yok. 360 derece finans yönetimini BT hizmetlerinin içine yerleştirerek şeffaflık sağladık.
Tarık Tüzünsü: Türkiye’de oturtmaya çalıştığımız şeylerden biri de veri kültürü diye isimlendirdiğimiz anlayış. Her kademede veriye dayalı karar verme. Arkas çok fazla ülkede operasyon yapan bir holding. Eminim her yerden veri akışı vardır. Orada ne gibi faydalar sağladı ve sadece teknoloji olarak değil kültürel olarak da o veriyi kullanmak neleri değiştirdi?
Mert Oruz: 23 ülke, 53 ofis, 8 binin üzerinde çalışanımız var. Doğal olarak müthiş büyüklükte bir veriyle karşı karşıyayız. Bu 23 ülkede gemilerimizin uğrak yaptığı 100’ün üzerinde liman var. Bu limanların bağlı olduğu 100’ün üzerinde gümrük var.
Gümrüklere bağlı olan birlikte çalıştığımız müşterilerimiz var. Aslında öyle bir veri havuzunun içinde savaş veriyoruz ki farklı tipte gelen verileri bu kadar büyük bir karışıklıkta öncelikle düzgün toplamayı amaçlıyoruz. O veriyi düzgün olarak aldıktan sonra işi artık sınıflandırma aşamasına getirmeye başlıyoruz. Bunları Microsoft’un teknolojileriyle yapıyoruz.
Bilgiyi topluyoruz, anlamlandırıyoruz ona göre bazı stratejiler belirliyoruz ama bunun güvenlik tarafında da olmazsa olmaz işlerimiz var. Burada da bulut teknolojilerinden yararlanıyoruz. Verilerimiz Microsoft’un veri merkezlerinde tutuyoruz.
"Veri güvenliğinde Microsoft markası rekabet avantajı sağladı"
Güvenlikle ilgili süreçlerimizi orada esnek bir şekilde işletip yönetebiliyoruz. Bu esasen müşteri tarafında onların verilerinin güvenliğine verdiğimiz önemin de bir göstergesi oluyor. Şu anda firmaların bir numaralı gündemi bilgi güvenliği.
Firmalar sen benim bilgimi nasıl saklıyorsun ve bundan sonra nasıl saklayacaksın sorusu büyük sözleşmelerimizde anlaşmaların içine yazılmaya başlandı. Microsoft’u tercih etmemiz ve teknolojilerini kullanmamız ihalelerde rekabet avantajı sağladı.