Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: Bu sonsuza dek böyle gitmez

Babacan: Bu sonsuza dek böyle gitmez

  • Başbakan Yardımcısı Babacan, New York'ta finans çevreleriyle buluştu; doların hala dünyada rezerv para olarak itibar görüyor olmasından dolayı ABD Merkez Bankası'nın istediği zaman para basabildiğini söyledi, "Bu sonsuza kadar böyle gitmez" açıklamasında bulundu

Giriş: 02 Şubat 2013, Cumartesi 10:58
Güncelleme: 04 Şubat 2013, Pazartesi 16:54

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD'nin New York kentinde uluslararası finans çevreleri ile görüşmelerde bulunmasının ardından bir soru üzerine, doların hala dünyada rezerv para olarak itibar görüyor olmasından dolayı ABD Merkez Bankası'nın istediği zaman para basabildiğini söyledi ve ''Bu sonsuza kadar böyle gitmez, bir noktada köklü çözümler üretmeleri gerekecek'' diye ekledi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,sermaye çevresinin özellikle Türkiye'nin reform programını merak ettiğini söyledi.

Babacan, Türkiye'yi New York'tan takip eden çok sayıda finans sektörü mensubu bulunduğunu ve onlarla ilk ağızdan temasta bulunma, Türkiye ekonomisiyle ilgili son gelişmeleri anlatmanın önemli olduğunu vurgulayarak, ''Görüşmelerde özellikle Türkiye'nin reform programı ve anayasa süreci merak ediliyor'' dedi.

Babacan, New York'taki The St.Regis Hotel'de yaptığı basın toplantısında, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıya değinerek, intihar saldırısında hayatını kaybeden güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu'nun ailesine baş sağlığı diledi, yaralı gazeteci Didem Tuncay'a acil şifa dileklerini iletti.

İlk olarak yatırım fonları ve Türk ekonomisinin analizini yapan analistler olmak üzere iki grubun temsilcileri ile görüştüklerini, daha sonra da dar katılımlı görüşmelere devam edeceklerini belirten Babacan, ''Türk ekonomisi son 10 yıldır olağanüstü bir performans sergilemekte. Bir yandan ABD'nin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunlar, bir yandan AB'nin içine düştüğü derin finansal ve ekonomik kriz, bütün bunların yanında Türkiye'nin ortaya koymuş olduğu olumlu performans tabi hem takdir ediliyor hem de yakından izleniyor'' diye konuştu.

Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

''Geçen hafta Davos'taydım. Bir yandan Avrupa'nın içinde bulunduğu durum, bir yandan Ortadoğu'daki, Kuzey Afrika'daki güvenlikle ilgili problemler. Bütün bunları dikkate aldığınızda, Türkiye'nin yüksek büyüme hızları yakalaması, istihdam oluşturmaya devam etmesi, yatırımcıların ilgi odağı olmaya devam etmesi son derece takdir edilen bir durum. Burada kuşkusuz, Türkiye'de güçlü bir siyasi irade ile ekonomik programımızı yürütmemiz önemli bir rol oynuyor. Politikalarımıza bakıldığında günü kurtaran değil, tam tersine, hep istikrarı, güveni önceleyen ve uzun vadede Türkiye'nin sürdürülebilir bir şekilde kalkınmasını sağlayacak politikalar uyguladığımız dikkatlerden kaçmıyor.''

-''Reform programı ve anayasa süreci merak ediliyor''

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, finans çevreleri ile yaptığı görüşmelerin ana merkezini, Türkiye'nin yapacağı reformlar ve anayasa sürecine ilişkin gelişmelerin oluşturduğu belirtti.

Babacan, şöyle konuştu:

''Önümüzdeki dönemde yapacağımız bazı reformlar çok kritik. Özellikle yargı ve eğitim sektörü ile ilgili reformlar çok önemli. Türkiye'nin gerçek anlamda bir hukuk devleti oluşu bizim reform gündemimizde ekonomi açısından da, demokrasi açısından da çok çok önemli konular. Görüşmelerde özellikle Türkiye'nin reform programı ve anayasa süreci merak ediliyor. Yargı sürelerinin kısa olması, yargı sonuçlarının güvenilir olması gibi konular, bizim buluşmamızda aktardığımız konuların başında geliyor. Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olması ve bu genç nüfusun aynı zamanda çok eğitimli, yüksek katma değer üreten bir nüfus olması konuları, ekonominin dışında gibi görünse de ekonomimizi en çok etkileyecek iki önemli reform alanı.''

-''İş gücü piyasalarımızda maalesef çok katılıklar var''

''Yatırım ortamının iyileştirilmesi yatırımcılar açısından çok büyük önem arz ediyor'' diyen Babacan, Türkiye'nin güvenilir bir ülke olması ve yatırımcıların kolay iş yapabileceği bir yapıya sahip olmasının önemine değindi. Bu konudaki sıkıntıyı, ''İş gücü piyasalarımızda maalesef çok katılıklar var. Bu katılıkları azaltmak için reformlar yapmak zorundayız'' şeklinde dile getiren Babacan, Türkiye'de düşük olan tasarruf oranlarını arttırmak için reformlar yapıldığını ve önümüzdeki yıllarda bu reformların daha çok uygulama safhasında olunacağını söyledi.

Babacan,Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), genel anlamda sigortacılık sektörü, girişim sermayesi ve meslek yatırımcı konularına önem verilmesi gereğini belirtirken, bu konuların önümüzdeki dönemde önemli gündem maddelerini teşkil edeceğini belirtti.

-İstanbul, dünyanın en önemli 10 finans merkezinden biri olabilir

Dünya finans çevrelerinin Borsa İstanbul'a ilgi duyduklarını söyleyen Babacan, ''Frankfurt ile Singapur arasındaki coğrafyada İstanbul'un en önemli finans merkezi haline geleceğine biz yürekten inanıyoruz. 2023 hedefimiz İstanbul'un dünyanın en önemli 10 finans merkezinden biri olması. İstanbul bu potansiyele sahip. Yeter ki biz doğru bir politika izleyelim'' ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Davos'ta katıldığı bazı görüşmelerde Türkiye ile ilgili güvenlik konusunun da gündeme geldiğini söyledi.

Suriye'deki kaos ortamının Türkiye ekonomisine etkisinin çok sınırlı düzeyde kaldığını belirten Babacan, ''Suriye probleminin en başında biz kendimize iki kural koyduk. Birincisi, attığımız her adım uluslararası meşruiyet zemininde olacak. İkinci olarak dostlarımızla, müttefiklerimizle beraber hareket edeceğiz. Bu iki kurala da dikkat ettikten sonra bu problemin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin sınırlı olacağını baştan biliyorduk'' dedi.

Suriye'den gelen 150 binden fazla göçmenin Türkiye'ye aylık 70 milyon gibi bir yük getirdiğini bu rakamın devlet bütçesinin büyüklüğü yanında ikmal edilebilir rakamlar olduğunu söyledi.

Babacan, terör örgütü ile ilgili başlayan sürecin yatırımcıların ilgisini çektiğini belirterek, ''Hem Davos'ta hem de burada bana bu konu çok soruldu. Böyle bir sürecin başlamış olmasına uluslararası yatırım çevreleri çok olumlu bakıyor'' dedi.

-''Biz Türkiye olarak yürüyoruz. Onlar da bizi geriden takip etmeye çalışıyorlar''

Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşları ile çalışmanın bir zorunluluk olduğunu dile getiren Başbakan Yardımcısı Babacan, şunları kaydetti:

''Hazine Müsteşarlığımız kredi derecelendirme kuruluşları ile çalışıyor. Çünkü, uluslararası piyasalardaki tahvil ve bono ihraçlarımız için en az iki tane uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan bir değerlendirme raporu gerekiyor. Dolayısıyla biz her sene iki kuruluş ile anlaşma yapıyoruz. Şimdiye kadar Moody's ve Standart and Poors (S&P) ile devam ediyorduk. 2013'ten itibaren Moody's ve Fitch ile devam edeceğiz.''

Babacan, söz konusu kuruluşların özellikle kriz döneminde çok ciddi kredibilite kaybına uğradıklarını söyledi.

''Biz Türkiye olarak yürüyoruz. Onlar da bizi geriden takip etmeye çalışıyorlar'' diyen Babacan, şöyle konuştu:

''Türkiye Cumhuriyeti hazinesi 30 yıllık borçlanmada Amerikan hazinesine göre sadece yüzde 1,6 fazla faiz ödeyerek borçlandı. Bu tarihteki en düşük seviyelerdir. Amerika sıkıştığında, merkez bankası parayı basıp hazinesine verebiliyor. Buna rağmen aradaki fark yüzde 1,6 seviyesine inmiş durumda. İç piyasaya çıkardığımız tahvillerin bile 4'te biri yabancıların elinde. Gerçek yatırımcılar, Türkiye'yi kredi derecelendirme kuruluşlarından çok daha detaylı inceliyor. Bugünkü toplantımızda bize bir tane kuruluş bile kredi notumuzu sormadı. Çok da önemsememek lazım.''

Türkiye'deki asıl sorunun kayıt dışılık olduğunu belirten Babacan, gelir seviyesi yüksek olan kesimlerde kayıt dışılığın çok olduğunu belirtirken, vergi mevzuatını değiştirip vergi oranlarını artırma gibi bir niyetlerinin olmadığının altını çizdi. ''Beyana tabi gelir vergisine baktığımızda bizim toplam vergi gelirimizin yüzde 1'i civarında. Asıl gelir vergisi ödemesi gereken kesim bir şekilde bunu ödemiyor. Bizim yeni vergi mevzuatımız sadece mevcut vergi oranlarımızın uygulanabilmesi, denetimin etkinleştirilmesine yönelik bir uygulamadır'' diyen Babacan, ABD'deki gibi belli bir zenginliğe sahip kesime gelen ek bir verginin söz konusu olmadığını net bir şekilde ortaya koydu.

Türkiye'nin 3 yılda 4 milyon 600 bin istihdamda artış yaşadığı bir dönemde AB ile ABD toplamında ise 11 milyon istihdam kaybının yaşandığını kaydeden Başbakan Yardımcısı, hükümet olarak uyguladıkları politikanın doğruluğuna vurgu yaptı.

Babacan ''Türkiye'nin Avrupa ülkelerinden farkı, güçlü bir iktidara ve bir politika bütünlüğüne sahip olmasıdır'' diye konuştu.