Babacan: Kredi hacmi fazla hızlı genişledi
-
Devlet Bakanı Babacan, kredi hacminin biraz fazla hızlı genişlediğini belirterek, ''Onunla ilgili ufak ufak böyle sinyal anlamına gelebilecek tedbirler de alınıyor" dedi

İSTANBUL (A.A) - 09.11.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kredi hacminin biraz fazla hızlı genişlediğini belirterek, ''Onunla ilgili ufak ufak böyle sinyal anlamına gelebilecek tedbirler de alınıyor. Bu akmaya devam etsin ama belki hızı biraz düşürmekte fayda var diye düşünüyoruz'' dedi.
Babacan, Uluslararası Yatırımcılar Derneğinin (YASED) 30. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen ''Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Konferansı''nda yaptığı konuşmada, büyümenin temelinde iç tüketim harcaması ve özel sektörün yatırım harcamasının bulunduğunu ifade etti.
Artık hiçbir klişe yaklaşım ve politikanın geçerli olmayacağını belirten Babacan, bugünün şartlarını dikkate alan yaklaşımların gerekeceğini söyledi. Uluslararası kuruluşların yönetim yapısının da değiştiğini ifade eden Babacan, bunun bir ölçüde IMF yönetiminde başladığını, bunu bir önceki başkan döneminde gündeme getirdiklerini, hisse yapılarının değişmesi gerektiğini söylediklerini kaydetti.
Türkiye'nin kotasının yüzde 0,55'den yüzde 0,98'e çıktığını hatırlatan Babacan, ''Bu hala Türkiye'nin gerçek ekonomik ağırlığını temsil etmiyor. 3. tur formül yenilenmesi için de en geç dedik, 2013'ün başında yeni formülü oluşturacağız. Orada Türkiye'nin bir miktar daha yine kotası artmış olacak'' dedi.
Kore'de yapılan G20 bakanlar toplantısında gelişmiş Avrupa ülkelerinin, Avrupa'nın oturduğu 9 koltuktan 2'sini terk etmeyi kabul ettiğini hatırlatan Babacan, bunun sembolik değerinin çok önemli ve yeni dünya düzeninin belki en önemli sinyallerinden biri olduğunu, işlerin artık değişmeye başladığını, ekonomik gücün dünyadaki dağılımının değiştiğini, bunun mutlaka bir gün siyasi gücün dağılımına da geleceğini söyledi.
Babacan, uluslararası kuruluşların önemli olduğuna işaret ederek, ''Uluslararası kuruluşların meşruiyet zemini o kuruluşları güçlü yapar'' dedi. Babacan, uluslararası kuruluşların daha adil bir ortaklık ve yönetim yapısıyla götürülmesi gerektiğini düşündüklerini kaydetti.
''ÖZEL İLİŞKİLER BANKACILIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN EN BÜYÜK RİSKTİR''
Ali Babacan, Türkiye finans sektöründeki gelişmelere değinirken de, Türkiye'yi bu krizde ayrıştıran en önemli noktalardan birinin sağlam bir finans sektörü olduğunu, bunun kendiliğinden gerçekleşmediğini, 2004-2005 ve 2006 yıllarında yaptıkları reformların sonucu olduğunu söyledi.
Babacan, ''Özellikle banka sahipleri ve yöneticileri ile kamu idaresi ile hükümet arasında olabilecek özel ilişkiler bankacılık sektörü açısından en büyük risktir. Kuralları koyacaksınız. Açık, şeffaf kuralları... Bu kurallar herkes için çalışacak. Biz Türkiye'de bunu gerçekleştirdik. 8 yıldır bankacılık sektöründe en ufak bir özel muamele olmamıştır. En büyüğünden en küçüğüne kadar bütün bankalar kurallar neyse, bu kurallar çerçevesinde hareket etmiştir'' diye konuştu.
Türkiye'deki yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin uygulanmasının dünyaya örnek teşkil eden bir sonuç meydana getirdiğini ifade eden Babacan, dünyanın çok sayıda önemli finans kuruluşu, bankasının sarsıntı yaşadığını, ancak bunların Türkiye operasyonunun sapasağlam devam ettiğini söyledi. Babacan, ''Bugün öyle bankalar var ki bütün Avrupa operasyonunun karının belki yüzde 30-40-50'sini sadece Türkiye operasyonunundan sağladı'' dedi.
KREDİ HACMİNDE GÖRÜLEN RİSK
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, Türk bankalarının sağlam yapısının dünya genelinde de tanındığını ifade ederek, ''Eğer Türkiye'de kredi hacmi son bir yıllık dönemde 370 milyardan 480 milyara çıktıysa bu, sağlam bünyesi olan bankalarımızın sayesindedir. Öte yandan da geleceğe güvenle bakan üreticilerimizin ve tüketicilerimizin de bunda büyük katkısı vardır'' dedi.
Kredi hacminin çok hızlı genişlediğini dile getiren Babacan, ''Hatta biraz fazla hızlı genişledi. Niye? Çünkü onunla ilgili ufak ufak böyle sinyal anlamına gelebilecek tedbirler de alınıyor. Bir yandan Merkez Bankası bir yandan ilgili bakanlıklarımız, böyle ufak ufak tedbirler alıyor ki, burada biz biraz risk görüyoruz. Tamam, bu akmaya devam etsin ama belki hızı biraz düşürmekte fayda var diye, o noktada da, düşünüyoruz'' şeklinde konuştu.
''BANKACILIKTAKİ DOĞRUDAN SERMAYE YATIRIMLARININ ULAŞTIĞI NOKTA) MEMNUNUZ''
Babacan, bankacılık sektöründeki doğrudan sermaye yatırımlarının oldukça yüksek bir noktaya ulaştığını belirterek, 'Bundan da memnunuz. Bazıları (fazla mı yabancı banka oldu Türkiye'de, şöyle, böyle) diyor. Bunun bir limiti falan yok. Biz bunu kendi dengesi içerisine bıraktığımız zaman orada makul oranlar oluşacaktır. Türkiye'nin, İstanbul'un bir uluslararası finans merkezi olacağına da yürekten inanıyoruz'' dedi.
Bakan Babacan, Türkiye'nin en büyük 500 kuruluşun yüzde 30'unun artık uluslararası sermayeli kuruluş olduğunu belirterek, ilk 500 kuruluşun ihracatının yüzde 48'inin uluslararası sermayeli şirketlerden olduğunu bildirdi.
Gayrimenkullerle ilgili sorunların Türkiye'de bir ara büyüdüğünü, bir yasa çıkardıklarını, bunun uygulanmasıyla ilgili sorunlar belirdiğini anlatan Babacan, en son 6 Ekim 2010'de Resmi Gazete'de yer alan bir yönetmelik olduğunu, sorunların önemli bir kısmını bu yönetmelikle çözdüklerini söyledi.
Babacan, vergi denetimine ilişkin olarak da, Maliye Bakanlığı bünyesinde bir denetim koordinasyon kurulu oluşturulduğunu, artık bu kurulun, denetim standartlarını ve kriterlerini belirleyeceğini bildirdi.
-''TBMM'NİN YASAMA FAALİYETLERİ ÇOK DÜŞÜK HIZLA YÜRÜYOR''-
Vergi mevzuatı alanındaki çalışmalara da değinen Babacan, ''Daha belki çok yapacak iş var ama Meclis'in bu yoğunluğunda ve hızında... Çünkü TBMM'nin yasama faaliyetleri maalesef çok çok düşük hızla yürüyor. Bütün dünya reformlar konusunda hızlanırken, biz reformlar noktasında yavaşlayan ve adeta yerinde sayan bir ülke durumuna düşüyoruz. Hele hele bu krizde bütün dünyada bir reform patlaması yaşanırken, gelişmiş ülkeler dahil reform üstüne reform yaparken, bizim reform noktasında yavaşlamamız çok büyük yazık... Bu da Meclis'in iç yürüme prosedürü ile alakalı ciddi bir konu. Bunu da en kısa zamanda ele almak gerekecek'' şeklinde konuştu.
Babacan, vergi oranlarının her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de değiştirilebileceğini ifade ederek, ''Bunlar dokunulmaz, değiştirilmez şeyler değildir. genel anlamda bizim eğilimimiz vergi oranlarının uzun vadede hep düşmesinden yanadır'' dedi.
ÖTV ile ilgili dönem dönem ayarlamalar yaptıklarını, bunun da belli seçme ürünlerde olduğunu belirten Babacan, ''O da açıkçası bu dünya konjonktüründe bütçe dengeleri ile ilgili en kısa zamanda sonuç aldığımız en etkin tedbirler... '' görüşünü dile getirdi.
Babacan, 2011 sonuna kadar maliyetler noktasında, yani petrol fiyatlarında ya da kurda olağanüstü bir gelişme olmadıktan sonra enerji fiyatları ile ilgili herhangi değişiklik öngörmediklerini söylediklerini, bunun elektrik ve doğalgaz için geçerli olduğunu, yine akaryakıtta da fiyatın TL olarak sabit kalacağını açıkladıklarını hatırlattı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, ''Fiyat belirlenen sektörler... Keşke bu sektörler artık bitse... Yani devletin hala fiyat belirlediği maalesef, çok değil birkaç sektörümüz kaldı. Onlardan da en kısa zamanda kurtulup serbest piyasaya geçmek en büyük arzumuz. Ama bu birdenbire olmuyor, Regülasyonu azaltmak ve serbestleşmek ana temamız'' diye konuştu.
Babacan, serbest ticaret, serbest kur ve serbest sermaye hareketlerinin, akşamdan sabaha değişecek politikalar olmadığını söyledi.