Bahçeli Bloomberg HT ve Habertürk ortak yayınında soruları yanıtladı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtladı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları:
Cumhur İttifakı 15 Temmuz gecesini biraz geçe ruhen kurulmuş olduğunu söyleyebiliriz. Ama esas 7 Ağustos Yenikapı ruhuyla bir adım atılmıştır. 16 Nisan halkoylamasıyla birlikte Cumhur İttifakı tamamen bir anlayış birliği içerisinde vücut bulmuştur. 24 Haziran seçimlerinde de yasal zeminde gelişmiştir. Siyasal kurumlar birbirlerine karşı saygılı, sevgili ve uyumlu çalışma alışkanlığını kazanmış bir yapıyla yoluna devam etmektedir. Mahalli idareler seçiminde böyle bir yasal zemin olmamıştır. Ama bu birliktelik buraya da yansımıştır. Şu an için Cumhur İttifakı sağlıklıdır, kararlıdır ve uyumludur, hiçbir sorunla karşı karşıya bulunmamaktadır. 31 Mart akşamı inşallah bunun sonucunu göreceğiz.
"15 TEMMUZ GECESİ BU SUYA BENZİYOR RENKSİZ VE KOKUSUZ DEDİM"
15 Temmuz akşamı ben saat 9,30 civarında partiden ayrılıp eve geçmekteydim. Çok sert alçak uçuşlar, gürültülü bir hareketlenme vardır. Bu normal gözükmedi bana. Tatbikat olsa genelkurmay ve valiliğin açıklamalarda bulunarak halkı aydınlatması lazımır. Her evde yaşlı, hasta, çocuk vardır. Anormal bir durum sözkonusuydu. Hemen partiye döndüm, saat 10'a 10 kala partide oldum. Bazı arkadaşlarımız da oradaydı. Parti yöneticisi arkadaşlarımla makam odasında değerlendirme yaptık. Bu kalkışma bir özelliği taşıyor. Su gibi renksiz ve kokusuz. Ben özel kaleme talimat verdim Başbakan'la görüşmek istedim. Başbakan'ın Ankara'da olmadığını, aradığınızı ilk temasında söyleyebileceği ifade edildi. Ben o zaman söyledim, bu bir kalkışma hareketidir, kabul edilemez, iktidarın yanındayız dedim. Sayın Başbakan bize dönüş yaptı. Çok dikkatli davrandık. Bir karşı duruş gelişti. Allah'a çok şükür 15 Temmuz gecesi Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimini tehdit edecek bir aşamaya gelmeden sonuçlanmış oldu.
"DAHA SONRA BİRARAYA GELDİK VE HAYIRLI BİR NETİCE OLDU"
İttifakı belli bir şekilde uygulanabilir bir konuma getirmek kolay olmuyor. Bazı anlaşmazlıklar, farklı uygulamalara geçişler oluyor. Bütün bunlar partileri de yöneticileri de rahatsız ediyor. Cumhur İttifakı'nın genel seçimlerindeki üslup devam etmeyecekse o zaman mahalli idareler seçimlerinde kendi adaylarıyla seçimlere katılacağını ifade etmişti. O cümleden hareketle MHP Türkiye'nin her seçim çevresinde seçimlere kendi adaylarıyla gireceğini ifade ettik ve arkadaşlarımıza başarılar diledik. Aynı gün sayın Cumhurbaşkanı, AK Parti'nin grup toplantısında o şartlar altında biz de yolumuza devam ediyoruz, ifadesini kullandılar. Her parti Türkiye genelinde seçimlere kendi adaylarıyla gireceği şeklinde kanaat oluştu. Daha sonradan gelişmeler dikkate alınca biraraya gelmek sözkonusu oldu. Neticede hayırlı oldu.
"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ İNCELİK GÖSTERDİ VE ADAY ÇIKARTMADI"
Büyük şehirlerde ve Türkiye'nin genelinde konuşulmaya başlandı. 30 büyük şehirde Cumhur İttifakı anlayışı içinde, 51 ilde ise tamamen partiler kendi adaylarıyla çıkma prensibine ulaşıldı. Sayın Cumhurbaşkanı incelik gösterdi, Osmaniye'de aday çıkartmayacağını ifade ettiler. Biz de buna karşılık Rize'de aday çıkartmıyoruz dedik. 50 ilde adaylarımız belirlendi, 30 büyük şehirde de anlaşma çerçevesinde uygulamaya geçildi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ HEP ÜLKEDE KRİZ OLMUŞTUR"
Türkiye'de çok partili siyasi hayata geçildikten sonra parlamenter sistem içerisinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri ara rejim tehditleri dışında normal gelişmedi. Her Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaya sebebiyet veriyor siyaseten krize neden oluyor. Bunları hep yaşadık. Uzun zamanlar Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişinin emeklilik hayatı yaşayacağı yerde Cumhurbaşkanı olmayı düşünüyor. Siyasilerin içerisinde artık Cumhurbaşkanı biz de olabiliriz deniyor ve krizler yaşanıyor. Hatırlamak gerekirse 1980 öncesinde Cumhurbaşkanlığı seçimi Meclis'teki turlama ve d eğerlendirmeler ışığında 101 turlama oldu. Rahmetli Süleyman Demirel ve rahmetli Bülent Ecevit belli bir uzlaşmayla sonuçlandırmayınca seçilememe hali yaşanmakta olan anarşi ortamında 12 Eylül yaşandı. Bu sistemi rahmetli Turgut Özal'la beraber bir partinin genel başkanı parlamenter sistemi içinde belli destekle seçilebilme şansını yakalandı. Arkasından Süleyman Demirel'le uygulandı. Parlamentoda askerlerin darbe ve darbe sonrasında Cumhurbaşkanı olma hevesi ve kararlılığı yerine siyasilerin biz de olabiliriz diyerek bir adım daha demokratikliğe ulaşmış oldu.
"AHMET NECDET SEZER BÖYLE BİR DURUM KARŞISINDA SEÇİLDİ"
Süleyman Demirel rahmetlinin süresine yakın bir dönem içeresinde 5+5 formülü gündeme geldi. Böyle bir durum sonuç vermedi. O zaman normal Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine girilmeye başlandı. Biz 57.Hükümet olarak üç partinin varlığı ile koalisyon yapısı içerisinde bulunuyorduk. 2 tane parlamentoda temsil edilen parti bulunmaktaydı: RP, DYP. Önümüze Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi. Koalisyonda rahmetli Ecevit'in siyasi tecrübesinden kaynaklanan yöntemle liderler zirvesi biraraya gelir, hükümetin çalışmaları, dünya ve Türkiye'nin gelişmeleri gözden geçirilirdi. Peki Cumhurbaşkanını nasıl seçeceğiz derken. Meclis'te çoğunlukta olduğu için koalisyonu oluşturan üç parti bunu nasıl yapacağını planladı. Her parti parlamento içinden ve bir aday çıkartsın dendi. İlk temaslar sırasında DSP, Prof. Dr. Mehmet Haberal parlamento dışında, parlamento içinden rahmetli İsmail Cem. Biz ise parlamento içinden Sabahattin Çakmakoğlu ve dışından Prof. Dr. Kamil Turan'ı gösterdik. ANAP ise Yılmaz Karakoyunlu Bey'i aday olarak takdim etti. Bir türlü mutabakata varılamıyor. Bu durumda rahmetli Bülent Ecevit Bey, Başbakan olarak krize dönüşmemesi için Batı ülkelerinde görülen bir uygulama vardır, en yüksek yargı organının başkanını Cumhurbaşkanı yapabilirsek krize dönüşmez. O zaman Anayasa Başkanı olan şahsiyet öne çıktı. Parlamentoda bulunan 5 partinin önemli uyumu ile gerçekleşecekse koalisyon mutabakata varabilir. Ahmet Necdet Sezer karşılıklı önerge imzalanarak aday gösterildi ve Meclis seçildi.
"SAYIN MESUT YILMAZ BEY'İN TAKDİR ETTİĞİM NOKTASI BU OLDU"
Anavatan Partisi Genel Başkanı sayın Mesut Yılmaz Bey, dönemin İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen Bey'le bir görüşme isteğini bize bildirdi. 23 Nisan resepsiyonunda, Meclis'te şimdi CHP'nin Grup odası olarak MHP'nin grup odasında ben oturuyordum. Kazım Rüştü Bey, 'Ben müsaade istiyorum' dedi, çıktı. Sayın Mesut Bey oradda kendisinin Ankara'da ikamet ettiği binada partisinin üst yönetiminde bulunan değerli şahsiyetlerin biraraya gelerek kendisinin Cumhurbaşkanı olmasını istediğini söyledi. O da MHP Genel Başkanı'nın kanaatini almak istiyorum diyor. 'Ben de MHP'nin kanaatini alayım ondan sonra karar verelim dedim' diye konuştu. Ben de kendilerine nazik bir üslupla zatı alinizin hakkıdır ama böyle bir durumda size oy veremem dedim. Koalisyonda bir şeyler yapacaksınız. Böyle bir durum karşısında sayın Mesut Yılmaz Bey'i takdir ettiğim nokta burası oldu. Bunu bir alınganlık haline getirmedi. Koalisyonda uyumsuz hale getirmedi.
"31 MART SEÇİMLERİNDE İNŞALLAH HAYIRLI SONUÇ ÇIKARSA..."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yavaş yavaş oturuyor. Her şey çok iyi gidiyor demek yerine bunu zamanla, bu yapının oluşmasını beklemek daha doğru olacaktır. Sabırla uygulamayı takip edeceğiz. Çok aşırı derecede eleştirilerle yapıyı zorlamakta veyahutta çalışamaz hale getirmek doğru değil. Böyle bir ortamda mahalli idareler seçimleri çıktı. Sonuçları 25 Haziran seçimlerinde oluşmuş olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kökleşmesi, kalıcı hale gelmesinde fayda getirecektir. Onu da bekliyoruz. 31 Mart akşamı inşallah hayırlı bir sonuç çıkarsa 4,5 yıl süre var. Birçok şeyler yapılabilir.
"RAHMETLİ ÖZAL İLE DEMİREL PARTİSİYLE İLİŞKİSİNİ KESTİ Mİ?"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sırasında AK Parti Genel Başkanının Cumhurbaşkanlığı seçimine katılması ve genel başkan olarak devam etmesi muhalefet tarafından eleştiriye tabi tutuldu. Geçmişte Turgut Özal'ı, Süleyman Demirel'i unutmuş oluyorlar. Beraber çalıştığınız o milletvekilleriyle kendi partisiyle olan ilişkisini açığa vurmasa da devam ettiriyor. Böyle bir örtülü işlem yerine madem ki AK Parti'nin genel başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimine giriyorsa bizim açımızdan bir mahhzuru yok. Cumhurbaşkanlığı makamı ile parti genel başkanlığı makamının ruhu, üslubu, çalışma düzeni itibarıyla çok nazik ilişklerin oluştuğu bir ortamdır. Devlet yerine partiyi öne çıkararak, ille de ben böyle düşünüyorum, devletin müesseseleri ne derse der, diyerek öne çıkarırsa olmaz. Bugüne kadar yapılacağını görmedik.
"BİZE BUNU VERECEKSİNİZ DİYE PAZARLIĞIMIZ SÖZKONUSU DEĞİLDİR"
Partiyi çok yakın tanıyan, 50 yılını bu partide geçiren bizim bu hükümetten bir beklentimiz olmamıştır. Kadromuzun yönetimde olduğunu ihtimal vermiyorum. Çünkü yok. Bazı insanlar var bürokrasiden gelme. Hangi siyasi parti olsun o kişiyle çalışma arzusu taşır. Biz size bu desteği veriyoruz siz de bunu bize vereceksiniz diye bir pazarlık sözkonusu olamaz. Bir siyasi partide bir belediye başkanı aday olunca hemen kimliği koyuyorlar, diyorlar ki 'bu eski ülkücü', bürokraside böyle bir şey varsa biz de bilelim. Kendi kabiliyetiyle bürokraside mesafe katetmiş bir kişiyi sadece MHP'lidir diye dışlamak doğru değildir.
"BU İKTİDAR CUMHURİYET'İN 100.YILINI KUTLAYACAK İKTİDARDIR"
Cumhur İttifakı olarak yola çıkmışızdır, iyi günde de kötü günde de beraber olmak lazımdır. İyi günde beraberiz, seçimde şöyle oldu diye herhangi bir şeye girmeyiz. Cumhur İttifakı sonuç alacaktır diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı Sistemi 2023'de Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacak bir iktidardır. Böyle bir ittifak bozulamaz. Bu günkü iktidara biz 100. yılı hayata geçirebilecek iktidar gözüyle bakıyoruz. İnşallah bu hedeften sapmazlar. Biz 40 milletvekiliyle Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacak halimiz yok. Diğer siyasi partilerin vatansever milletvekilleriyle Cumhuriyet'in 100. yılına hazırlanmamız lazım.
"BAZI BURUKLUKLAR OLDU AMA ŞİMDİ ÖYLE BİR PROBLEM GÖZÜKMÜYOR"
Zaman içerisinde anlaşıldı. Özellikle benim zillet ittifakı diye nitelendirdiğim oluşumun ne şekil aldığı görülünce o zaman Cumhur İttifakı'nın ne anlama geldiği anlaşıldı. Şu an içinde bir sıkıntı görünmüyor. AK Parti il ve ilçeler konusunda bazı adaylar konusunda bazı tartışmalar doğabilir. Bizde de var. Biz Cumhur İttifakı'nın mahalli idareler seçimlerinde uygulaması olmadığı yerde birçok arkadaşımız hazırlık yaptı. Sonra ittifakla farklılıklar doğdu. Bazı arkadaşlarımız biraz burkuldu. Şimdi öyle bir problem gözükmüyor.
"NİTEKİM BEN İZMİR'DE KÜRSÜDE BOZKURT İŞARETİ YAPMADIM"
Adalet ve Kalkınma Partisi'yle MHP Cumhur İttifakı'na dayalı her iki partiden bir yetkiliyi görevlendirmek suretiyle çalışma yaptılar. Cumhur İttifakı kabul edilince bu ittifakın ne olduğu, nasıl davranılması gerektiği, mitinglerin nasıl olması gerektiği prensibe bağlandı. Şimdi bu prensibi aşmamamız lazım. İzmir'de ben konuşma için kürsüye çıktığımda bozkurt işareti yapmadım, elimi salladım. Orada bir tane MHP bayrağı göremezsiniz, protokolde yok çünkü. Sayın genel başkan yardımcımız Semih Bey bir genelgeyle teşkilatımızı uyardı. Cumhur İttifakı'nda mutlak surette seçimlerde 24 Haziran seçimlerinde alınmış olan oyun üzerinde bir sonuçla başarı sağlamak durumundayız. Bu mecburiyettir. Seçimlerde yüzde 52'nin altına düşmemek lazım. Bunun üstünde bir çabada olmamız lazım. O zaman Cumhurbaşkanlığı sisteminin meşruiyeti üzerinde tartışma olmaz. Türkiye ve bürokrasi rahatlar. Siz bunu tartışma ortamına çekerseniz birtakım çevreler birtakım istismar konuları doğurur.
"SONUÇ NE OLURSA OLSUN CUMHUR İTTİFAKI KARARLI DAVRANACAKTIR"
Allah göstermesin Cumhur İttifakı'nın mahalli idareler seçimlerinde yüzde 52'nin üzerinde olacaktır. Bazı çevreler bunu tartışılıyor.Bunları duyup da cevap vermemezlik olmaz. Hiç canınızı sıkmayın sonuç ne olursa olsun 24 Haziran'da oluşan yapı, Cumhuriyetin 100. yıldönümünde bu kararlılık devam edecektir. Bizi Cumhur İttifakı ruhundan koparamazsınız demek istiyorum.
"FETÖ TEHLİKESİ VE PKK TERÖRÜ KAZINMADIKÇA BEKA MESELESİ VAR"
Bu tehditler iç ve dış unsurlardan kaynaklanabilir. Geçmişteki yaşanan olaylar bunu göstermektedir. 15 Temmuz'un FETÖ darbesiyle ilgili ortaya çıkmış olan durum netleşmeden, FETÖ'nün kökü kazınmadan birtakım tehditleri görmezden gelemezsiniz. Devam eden bir PKK terörünü de görmezden gelemezsiniz. İç ve dış uzantıları var. Suriye, Irak, İran, ABD var. Trump'ın her gün yeni ortaya koyduğu Ortadoğu'da değişimlere vesile olabilecek yanlış ifadeler var. Türkiye yakın bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıya. Bunun boyutu nedir olaylar gösterir. Devletin yöneticileri daha derinlemesine bilir. Biz sezinleriz. Biz devletin varlığını, milletin bütünlüğünü ortadan kaldırılacak olaylara müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
"HDP İLE KÜRTLERİ BİR VE AYNI GÖRMEK ÇOK YANLIŞTIR"
Bu millet saf değil. Kalkıp İsrail'le ilgili Trump'ın aldığı kararlarla Filistin sorununun nereye taşınacağını bu millet anlıyor. Bunları görünce Türkiye'ye bir zarar verir mi diyor. Bazı programlarda bazı konuşmacılar oluyor. Diyorlar ki, Türkiye'de bir HDP gerçeği var. Bunların da önemli bir oyu var deniyor. Yani siz Güneydoğu Anadolu'nun kış şartlarında her türlü zor hayatın devam ettiği bir ortamda terörü dağdan indirip yok ediyorsunuz. Ama Türkiye'de HDP'in oyu var 4 milyon, 6 milyon var, bu o oydur diyorsunuz. Bu ifadeler yanlıştır. MHP'de Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Kürt kökenli çok kardeşimiz var bizim. Bazı konuşmacılara göre bunların hepsine HDP'li dolayısıyla PKK'lı olarak nitelendirirsek ne yapacağız? Böyle kurnazlıklar var Türkiye'de. Çıkıyor diyor ki, ne yapacaksınız, İstanbul'da şu kadar HDP diyor. HDP demeyi bıraktılar, Kürt oylarını nasıl alacaksınız diyor. Yok edilen bir şeyi şehre indirdiniz, belediyeler aracılığı ile Sur'daki belediyeyi Ümraniye'ye getirdiniz. Bunları dikkate aldığınızda beka tehdidi devam ediyor. Beka meselesinin şakası olmaz. Terörle mücadelede sayın İçişleri Bakanı'nın rakamlarını dikkate aldığınızda FETÖ ve PKK mücadelede yılmaz bir sonuç alınmış.
"TÜKENMEKTE OLAN PKK'YI SİYASETEN CESARETLENDİRMEKTİR BU"
Kürtlerin hepsini HDP'nin oyu kabul eder, oradaki eş başkan İmamoğlu seçilirse arkasında bu vardır derse bu partiler bu oyları alayım derken Antalya'da olduğu gibi tamam biz sizinle ittifak yapmıyoruz ama oylarınızı bize verin bir iki tane bir şeyler verelim size... Onlar mahalli idareler seçimlerine sızıyorlar. HDP PKK ile hiç alakası yoktur derseniz farklı bir olay. Böyle bir olay yok. Bunlar da televizyonlarda siyasilerin ağzında. Şu kadar oya sahip olan Kürtlerin partisi HDP'dir diyor. Peki o zaman MHP'deki Kürt oylarını ne yapacaksınız? Onlar bizim kardeşimiz, onların içinde HDP'li çok az sayıda insan vardır. Kürtlerin hepsini HDP'nin oyuymuş gibi tükenmekte olan PKK terörünü siyaseten cesaretlendirip belli bir güce getirmek istiyorsunuz. Kayyum öncesi gibi davranılırsa, imkanlar PKK'ya aktarılırsa yeniden kayyum atanması lazım. Bunun demokrasiyle alakası yoktur. Tekrar onlar da bu hataya düşmemeleri lazım.
"FETÖ'NÜN SEKİZ AYAĞI VAR! SEKİZİNCİ AYAĞI ARIYORUZ"
FETÖ hareketinin devleti ele geçirme faaliyetleri devam ediyor. Her gün FETÖ ile ilişkisi olan iltisakı diyorlar şimdi ona olan insanlar yakalanıyor. Demek ki bi şeyler var. Böyle bir durum karşısında FETÖ yani paralel devlet yapılanması 8 ayak üzerine gelişmiş. TSK, yargı, eğitim kurumları, basın ve medya, iş çevreleri ve bir de bunların siyaseti olması lazım. Sekizinci ayak siyaset. Onu arıyoruz bizde. Darbe Yurtta Sulh Konseyi olarak TRT'yi ele geçirmiş bildiri okuyorlar. Geçmişte de MBK, MGK gibi. Bunlar geçişlerdir. 15 Temmuz günü televizyonlarda veya ondan evvel Yurtta Sulh Konseyi olduğunu söylüyorsunuz. Askeri ayağı yavaş yavaş ayıklanıyor. Diğerleri nerede? Siyasi partilerden silahlı kuvvetlerdeki, emniyet, yargı, iş hayatındaki ayıklanma yapılmazsa 15 Temmuz'u ileride kutlamak mümkün olabilir.
"MHP'NİN YETKİLİ BİR DURUMUNDA BUNLARIN HEPSİNİ ÇIKARIRIZ"
MHP'deki biliyoruz, tahmin ediyoruz. Nasıl güçlü yapılara sahip olduğunu hissediyoruz. Geçmişte bir olağanüstü kongre talebi oldu. Hangi hakim kime ne yardım yapmışsa şu anda FETÖ'den içeride. Bunlar bir siyasi partinin kongresine neden ilgi gösteriyoruz. Bunlar şimdi çıkmıyorsa, MHP'nin yetki kazanması halinde bunların hepsini çıkarırız. Çaycısı, çorbacısı varsa Amerika'ya kaçan bilim insanı nerede? Abant Toplantıları'nda bildiri sunanlar nerede. FETÖ ile mücadelede devlet bütün bilgilere vakıf oluyor ve bunların üzerine gidiyor. Devletin elindeki bilgiler ne ise bunu çıkartması istiyoruz. FETÖ'yü bir zamanlar sevdiklerine dair şahitliklerimiz var. Birisi Pensilvanya'da birisi Ankara'da, bu sevgiyi nasıl ispat edeceksiniz?
"BEKA YOK İSE DOMATESİN FİYATI NE OLURSA OLSUN..."
Vatandaşın gündemi birinci derecede geçimdir. Bu onun günlük hayatta yapması gereken bir konudur. Bu konular istismar edilir, başka türlü alanlara çekilir, Gezi gibi olaylar içerisinde farklılıklar arz ederse o zaman bu bir beka meselesi hale gelir. Öncelik bize göre bekadır. Beka yok ise domatesin fiyatı ne olursa olsun. Mayıs ayının sonuna doğru normal döneme girecek. Mersin'de, Antalya'da domatesi yollara döktüler, bunlara şahit olmadık mı? Domatesi tehdit unsuru haline getirmenin ne alakası var? Yarın mevsimi geldi her taraf patlıcan oldu. Bunlar tahrik unsuru olarak kullanılıyor. Biz buna karşıyız. Bu durumun seçime yansımaması mümkün değil. Seçmen zaman zaman kendi şartlarını öne çıkararak ben daha iyi yaşamak istiyorum diye birtakım davranışlar içine girebilir. Yiyenlerle yemeyenlerin kavgası haline dönüştürmek doğru değil.
"BU SEÇİMDE KATILIMIN DAHA YÜKSEK OLACAĞI KANAATİNDEYİM"
Bütün siyasi partilerin toplantılarında açık veya kapalı, televizyon konuşmalarında sürekli olarak seçime katılmayı çok yüksek tutmayı istiyorlar. Sonuçların milli irade zemininde güçlü olması açısından toplantılarımızda mutlaka sandığa gitmelerini tavsiye ediyoruz. Onun için bütün partilerde bu talep var. Bu seçimde biraz daha katılımın yüksek olacağı kanaatindeyim. Onu da arzuluyorum ve söylüyorum.
"ADAYLIKTAN ÇEKİLMELİDİR! SEÇİMİ, DEMOKRASİYİ RAHATLATSIN"
Yetkililer konunun üzerinde tartışıyor. Soruşturmalar devam ediyor. Böyle bir ortam içinde gündeme geldi. Bunun hukuki ve siyasi boyutu var. Bir aday olmamış olsa, hukuki boyut üzerinde tartışılır. Türkiye'de ona benzer ne olaylar var. Siyasi boyutu var. Siz Türkiye'nin başkentinde belediye başkan adayı olmayı düşünüyorsunuz. Siz beni önlemek için kumpas kuruyorlar derseniz, Kılıçdaroğlu artık bu isim marka oldu diyor. Yarın mahkeme karar verirse nasıl marka olacak. Vergi ödemedi, şunu yaptı vs. gibi birçok şeyler varken siz bunu marka diye takdim ediyorsunuz. Kötünün markası olur mu? Siyaseti kirletmemek, siyaset yapanları sıkıntıya sokmamak için diyorum ki, adaylıktan çekilin. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'ye rahatlatın, partinizi rahatlatın, seçimleri rahatlatın. Ankara belediye başkan adayı bu şekilde seçime girmemelidir. Kendisini yıpratmasın.
"BEN İSTANBUL'DA YAŞASAM OYUM BİNALİ YILDIRIM'A OLURDU"
Küskünlükle siyaset olmaz. İstanbul'a talip iki kişi var. Yolda karşılaştıklarında kaldırım değiştirecek halleri yok. Sayın Binali Yıldırım Bey'in yüksek bir tecrübesi var. Geçenlerde sizin yönetiminizde üç gazeteci arkadaşımızın katılımıyla sayın Binali Bey'le İstanbul konuşuldu. O programı ciddi takip ettim. İstanbul'da oy kullanmış olsam oyum Binali Yıldırım'a olur. Cumhur İttifakı'ndan değil, oradaki bilgiler ışığında. İstanbul'da yaşamanın güzelliğine talip olmak açısından oyumu veririm. Nerede ne yapılacağını, kaç liraya yapılacağını biliyor. Programınızdaki sorular, sorular karşısında verilen cevaplar, esprilerle yüklenmiş olması, daha iyi anlaşılmasına vesile olacak sabır içerisinde konuşulmasından dolayı. Partide de arkadaşlara söyledim. İstanbul'da Binali Yıldırım'ın başkan olmasında fayda olacağı kanaati olmuştur dedim.
"BİZ YAPILAN ANKETLERE İNANMIYORUZ ANKET DE YAPTIRMIYORUZ"
Anketlerimizin yasal zemini yok. Önüne gelen dün domates fiyatlarının belirlenmesindeki birtakım faaliyeti yapanlar şimdi toplumdaki seçmen iradesinin faaliyetine yönelmiş. Ne kadarı doğrudur, ne kadarı haklıdır. Kamuoyu oluşturmak mı istiyor, kamuoyunun düşüncesini mi almak istiyor. MHP'nin teşkilat yapısına bakıyorsunuz. Üzüm salkımı gibi sallasanız yere düşenleri topladığınızda yine yüzde 2'yi geçer. MHP'yi yüzde 2 diye sabahtan akşama tekrar etmenin anlamı yok. O yüzden biz kamuoyu araştırması yaptırmıyoruz. Yapılmış olanlar bize ulaştığında şöyle bir kapağına bakıyoruz. İkinci el arabaların ekspersiz raporu isteniyor, kamuoyu araştırmaları yapanların da ekspersiz raporu istensin.
"ARADAKİ FARKI KAPATMAK İÇİN KARARSIZLARI NİYE KULLANIYORSUN?"
Kararsız seçmen olabiliyor. Ne zamana kadar,sandığa kadar. Ya sandığa gidiyor veyahut gitmiyor. Esas yanlışlık kararsız oyların partilere dağılımı hatasıdır. Kararsızları dağıtıyor yüzde 3 AK Parti, yüzde 5 CHP, yüzde 0,5 bize... Kararsızları niçin dağıtıyorsun. Aradaki farkı kapatmak için kararsızları niye kullanıyorsun?
"BEN YENİ PARTİ KURANLARIN BU HATAYA DÜŞMEMESİNİ İSTERİM"
Siyasi parti sözü seçim öncesinde, siyasi parti içerisinde beklenilenin olmaması halinde sıklıkla gündeme getirilen bir kavramdır. Çok partili hayatın içerisinde en fazla partilerden daha fazla bunlar konuşulur. Bazen insanlar dolduruşa getirilir parti kurdutturulur. Aydın Menderes, Cem Boyner, Abdüllatif Şener bunlardan birkaçı. Siyasi partiler mevcut demokrasimizin akan nehirleridir. Her türlü dünya görüşünü benimseyerek akan nehirleridir.Bu nehirlerin debisini yükseltmek lazım. Parçalayıp dere gibi akıtmanın manası yok. Bu sözlerin bazıları da partiler arasında konuşuluyor.Ben bu hataya düşmemelerini tavsiye ediyorum.
"SEÇİME 8 GÜN KALA OY SAPMASI VE GÖLGE YAPMASINLAR"
Böyle bir faaliyetin olduğu konuşuluyor. Bize de ulaşıyor. Böyle bir tartışmaya vesile olan insanlar. O partide genel başkan yardımcılığı yapmış veya Cumhurbaşkanlığı yapmış olan insanlar seçime giren, Cumhurbaşkanlığı sistemi için adım atan bir partiye değerlendirmelerde bulunmaları lazım. Hangi partide kim varsa. Seçime 8 gün kala oy sapması yapacak, gölgeler bırakacak davranışlara gerek yoktur. Vazgeçsinler.
"NETENYAHU'YA BUNU SÖYLERSENİZ ONU YEŞERTİRSİNİZ"
Çok tehlikeli açıklama. İşgal edilmiş olan Golan tepelerini İsrail egemenliğine taşımış olması dünyada ve ABD'de huzuru, barışı zora sokan bir hatadır. ABD olarak elindeki imkanı siyasi konumunla Golan tepesindeki egemenliği nasıl vermeye çalışıyorsun? Sen kimsin? Bir İsrail devleti var. Dünyada ve Türkiye'de yahudi vatandaşımız var. Bu çılgınlığa onların dur demesi lazım. Yolsuzluk yapan Netenyahu'ya bunu söylersen onu yeşertirsin.
"SAĞ SOL YERİNE İNSANLIĞIN HUZURU PROJESİNİN OLMASI LAZIM"
Bu vahşi bir olay. Bu bir sapık, cani olayı, bir manyak olayı değil. Bunu bu şekle getiren insanlar bunu kullanıyorlar. Ama oradaki mesaj silahın üstünde var. 1683'ü niye yazarlar, Türk yiyici diye niye yazarlar? Bu işin arkasında İslam düşmanlığı yapan, Batıda kaynağını bulan birtakım zihniyet ve anlayışlar var. Burada bilim insanlarının araştırmasını istiyorum. 2020 yılında Müslüman toplumunun Hıristiyan toplumundan daha fazla olacağını iddia ediyor. Hıristiyanların önüne geçmeyecek bir İslam'ı yok etmeye çalışıyor. Barış, istikrar, demokrasi, insan hakları. Dört kavram. Hiçbirinin içinde olmayan davranışlar. Benim bir düşüncem var tabii hayata geçirmek oldukça zor. Artık sağ, sol gibi şeyler yerine. Türkiye'de barış, demokrasi gibi cilalı sözler yerine, insanlığın huzurlu kalması projeyi hayata geçirmesi lazım. BM'nin de bu yönüyle yeniden yapılanması lazım. Artık insanlar huzur istiyor.
"7 SAAT 23 DAKİKA İDAMIN KALDIRILIP KALDIRILMASINI TARTIŞTIK"
İdamın kaldırılması büyük hata oldu. Caydırıcılık vasfını tamamen ortadan sildi. İdamın kaldırılması konusunda bazı AB ilişkiler çerçevesinde idamı getirmeyecek noktalara götürdüler. Türkiye'nin bir irade ortaya koyması lazım. Bunu bütün partiler desteklemesi lazım. Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde bunu değerlendirilmesi lazım. Bunu klasik bir söz diye söylemiyoruz. 49 milletvekili ile idamı kaldırıyoruz dersek, ama nasıl hayata geçireceksiniz. Bu parlamentoda bulunan partilerin meselesidir. Bu Öcalan denilen cani Türkiye'ye getirildiği zaman mahkemeler başladı ve idam kararı verildi. Sonra bu idam hayata geçsin mi, geçmesin mi tartışmaları yapıldı. O zaman biz idam edilmesi konusunda kesin kararlılık ortaya koyduk. 57. koalisyon hükümetinde 7 saat 23 dakika tartıştık. DSP Genel Başkanı sayın Ecevit ben idama hem insani olarak hem partimiz olarak karşıyım dedi. ANAP Başkanı idamı benimsemediklerini söyledi. Ben de 7 saat 23 dakikada devamlı idamdan yana oldum. Sonunda bir metin çıkardık. 3 maddede şunlar şunlar gerçekleşmezse idam meclise gönderilir. Meclis'te 52 idam kararı var. 20'ye yakın PKK'lı vardı. Birtakım tartışmalardan sonra idamı kaldırdılar.
"SAYIN DEMİREL'İN MASASINDAKİ KAĞIDA T CETVELİ ÇİZMİŞTİM"
Bizim İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde muhasebe dersinde t cetveli vardır. Aktif ve pasiftir. Muhasebe sistemi. Rahmetli Süleyman Demirel'den randevu talep ettim. Masasındaki beyaz kağıdı kullanabilir miyim dedim. Buyrun dedi, bir t cetveli çizdim. Aktif bölümü idam yapılsın, pasif bölümünde kaldırılsın. Ben aktif bölümünü anlattım. Birtakım yazarlar da yapılmaması konusunda kararları var. Sayın Demirel Türkiye'nin bugünkü şartlarında idam pek mümkün gözükmüyor dedi. Türkiye'nin beka meselesi de oydu.
"AF VE ERKEN EMEKLİLİK GÜNDEMİMİZDE HER ZAMAN VARDIR"
Biz aftan ziyade ceza indirimi olarak kararlılığımızı sürdürüyoruz. Bizde hiçbir düşünce rafta eskimez. Çıkarmak için gayret gösteriyoruz. 360 küsur cezaevi var. Bunlara cevap vermek lazım. Cezaevi şartları çok iyi değil. Bizim gündemimizde erken emekli meselesi vardır. Parti programımızda da vardır. Şimdiki seçim arefesinde bunu istismar etmeye gerek yok. Eğer Türkiye'nin ekonomik şartlarını olgunlaştırarak müşterek bir çözüm bulmaya gidilebilir.
haberturk.com