Bakan Nebati yeni asgari ücreti değerlendirdi: %95'lik bir artış var
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yeni asgari ücrete ilişkin, yılbaşından bu yana yapılan artışa değinerek "Birikimli olarak yaklaşık yüzde 95'lik bir artış var." dedi.
Bakan Nebati, AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı'nı ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı yeni asgari ücrete ilişkin, yılbaşında da yüzde 51'lik artış yaptıklarını anımsattı.
Nebati, "Birikimli olarak yaklaşık yüzde 95'lik bir artış var. Bu artış asgari ücretlileri destekleyecek nitelikte. Bu artış içerisinde gelir vergisi ve damga vergisinden vazgeçiyoruz. Kamu maliyesi olarak yükleniyoruz. Bu asgari ücret kısmındaki vazgeçilen miktar sadece asgari ücretliler için değil tüm çalışanlara da yönelik olduğu için kamu çalışanlarımız da bu aradaki miktardan faydalanmış olacaklar. Hayırlı, uğurlu olsun." ifadelerini kullandı.
Dar gelirli ve sabit ücretli vatandaşları hayat pahalılığından korumak amacıyla temmuz ayından itibaren geçerli olacak şekilde asgari ücretin belirlendiğini kaydeden Nebati, gelecek dönemde de Fiyat İstikrarı Komitesi ve Gıda Komitesi'nde aldıkları kararlarla arz güvenliğini ve istikrarını güçlendirmeye, tarımsal üretimi geliştirmeye ve enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam edeceklerini bildirdi.
Makroekonomik ve finansal istikrarı kuvvetlendirmeye yönelik ilave tedbirlerle de enflasyonla mücadele sürecini desteklediklerini aktaran Nebati, döviz kurlarındaki fiyat dalgalanmalarını en aza indirmek için 2021 yılı aralık ayında uygulamaya başladıkları Kur Korumalı Mevduat enstrümanına ilaveten Gelire Endeksli Senetlerin (GES) ihracını gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Kredilerin üretken alanlara yönlendirilmesini sağlamak amacıyla tüketici ve konut kredilerine yönelik makro ihtiyati politikalarda sıkılaşmaya gittiklerini bildiren Nebati ancak dar gelirli vatandaşların krediye erişim imkanını gözeterek 50 bin liraya kadar olan tüketici kredilerinde bir vade sınırlamasına gitmediklerini vurguladı.
"Türkiye serbest piyasa güdümlü çalışan, asla bundan taviz vermeyen bir ülke"
Finansal istikrarı güçlendirme politika kapsamında yakın dönemde BDDK'nin ticari kredi kullanımına dair bir düzenleme yaptığını ifade eden Nebati, şöyle konuştu:
"Bu düzenlemenin amacı son derece açık. Krediyi alıyorsanız gidip üretim, ihracat yapın, istihdam oluşturun, ter dökerek para kazanın. Ama gidip de krediyi dövize atıl yatırım yapmayın diyor açık bir şekilde. Ne oldu, bugüne kadar yine bizim malum karamsarlar korosu olduğu gibi şimdi yine sazlarını ellerine aldılar, başladılar çalmaya. Yok efendim devlet müdahale ediyormuş, yok efendim sermaye kontrol altına alınmış. Türkiye serbest piyasa güdümlü çalışan, asla bundan taviz vermeyen bir ülke. Bu topraklar zaten bunu kaldırmaz. Kambiyo rejiminden asla geri adım atmıyoruz ama müsaade ederseniz sazı alanlara sesleniyorum. Bu ülke en doğru şekilde 20 yıldır nasıl yönetildiyse bundan sonra da yönetilmeye devam edecek ama Türkiye ekonomi modeline de saygı duymuyorsanız bile uyum sağlayın."
Türkiye ekonomi modelinin üretim, ihracat ve istihdamı arttırmaya odaklı olduğuna dikkati çeken Nebati, bunun içinde selektif kredi anlayışıyla çalıştığını anlattı.
Kredileri uygun alanlara verdiklerini ifade eden Nebati, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ne yapacaksın parayı? 'Dövize gideceğim.' Kusura bakma buna izin vermeyiz ama bu bölgenin deyimiyle söylüyorum. Yatırımcının başımızın üstünde yeri var yeter ki aldığı krediyi düzgün ve doğru yerde kullansın. Dijital teknolojinin geliştiği bir ortamdayız. Kim, hangi krediyi, hangi miktarı, neyi nerede kullandığını şeffaf bir şekilde zaten ortaya koyuyor. Verdiğimiz paralar, krediler boşa gitmesin. Siz de kazanın ülke de kazansın. Tek derdimiz bu. Verdiğimiz kredilerin amacına uygun bir şekilde harcanmasını sağlamaya yönelik bazı düzenlemeler yapmamızdan daha doğal ne olabilir ki? İsteyen kendi kaynaklarını yine gidip istediği şekilde kullanabilir, bizi hiç ilgilendirmiyor ama bankaya 'Ben bu parayı şu iş için alıyorum.' diyorsa aldığın o parayı o iş için kullanmak mecburiyetindesin. Etik olmak. Bu kadar. Kamunun görevi ne, olabilecek yanlışlıkları regüle etmek, biz de bunu yapıyoruz. BDDK çok açık şekilde diyor ki; 'ticari kredi alıyorsanız, bunu size üretken işlerde kullanmanız için veriyoruz.' diyor. Bu kadar açık."
"Bugün toplanan her 100 liranın 15 lirası faize gidiyor"
Türk Lirası'nı güçlendirme yani liralaşma yönünde bir politikalarının olduğunu dile getiren Nebati, şunları kaydetti:
"Bu da çok net. Burada asıl sorun nedir biliyor musunuz? Burada asıl sorun şudur; 2002 yılında, toplanan her 100 liranın 86 lirası faize gidiyorken, bugün toplanan her 100 liranın 15 lirası faize gidiyor. Asıl dert onların, asıl karamsarlık sebebi rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçiyor olmamızdır. Karamsarlar bu yüzden daha da karamsar. Eskisi gibi rant ekonomisi olmadığı için artık para kazanmak için üretmek zorunda. Üretmek zorunda kaldıklarından karamsarlık yayıyorlar. Alayım parayı dövize gideyim, alayım parayı yüksek faize yatırayım. Üretime gelince yok. Böyle bir dünya, böyle bir Türkiye yok artık. Kimse kusura bakmasın. Biz milletimizin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Attığımız bu adımlar inanıyoruz ki finansal istikrarı sağlamlaştıracak ve selektif kredi politikamıza uyumlu şekilde kaynakların daha verimli ve üretken alanlarda kullanılmasını sağlayacaktır."
Bakan Nebati, ülkenin sahip olduğu güçlü potansiyeli yatırım, üretim ve ihracat odaklı bir yaklaşımla harekete geçirmek için birçok kredi paketi oluşturduklarını anlatarak 2022 yılı başında Kredi Garanti Fonu aracılığıyla toplam 60 milyar lira kefalet limitiyle 3 farklı KGF paketi yayınladıklarını ve uygulamaya başladıklarını kaydetti.
Bu paket ile bugüne kadar ihracat, yatırım ve işletme harcamalarında kullanılmak üzere 33 binden fazla işletmeye 50 milyar liranın üzerinde finansman kullandırdıklarını bildiren Nebati, "Meclise verilen kanun teklifi ile Hazine destekli kefalet sisteminin yasal kaynağını 50 milyar liradan 100 liraya yükselterek üretime, yatırıma, ihracata ve istihdama yönelik finansman imkanlarımızı iki katına çıkarıyoruz. Bu kanun teklifimiz dün Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçerek Genel Kurul aşamasına geldi." ifadelerini kullandı.
KGF'de ve diğer kredilerde fatura karşılığı destek verdiklerini anlatan Nebati, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Proforma faturaları kullanıp, krediyi alıp, sonra da proforma faturalarını iptal edenlere buradan bir çağırım var, sakın ha her şeyi biliyoruz, sakın ha faturalara karşı olarak aldığımız krediyi faturalardaki amacına uygun bir şekilde kullanın. Proforma fatura belli bir müddet sonra gerçek faturaya dönüşecek. Üretim diyoruz, size ucuz kredi veriyoruz. Ucuz krediyi git yatırımda kullan diyoruz, işletme sermayende kullan diyoruz. Bu konuda gerekli adımları atacağımızdan da tüm kamuoyunun bilmesinde fayda var. Meclisteki kanun teklifi sayesinde esnafımız, çiftçimiz, küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz başta olmak üzere tüm firmalarımıza piyasa şartlarını gözeterek tedricen ve selektif bir yaklaşımla kullandırmak üzere 890 milyar lira civarında ilave bir finansman imkanı oluşturmuş olacağız."
İhracatçılara ve turizm sektöründe faaliyet gösteren girişimcilere uygun faizli ve uzun vadeli Türk Lirası cinsinden kredi imkanı sağlamak amacıyla yeni bir enstrümanı daha yürürlüğe koyduklarını belirten Nebati, bu kapsamda toplam büyüklüğü 150 milyar liraya ulaşan, 2 yıla kadar geri ödemesiz olmak üzere 3 ile 10 yıl arası vadelerde krediler verdiklerini, kredinin maliyetinin yıllık yüzde 9'lara kadar inebildiğini aktardı.
Küresel salgının ekonomik ve sosyal etkilerini azaltmak için kapsamlı ve hedef odaklı politikalar izlemelerine imkan tanıyan ve bugün de gerek enflasyonla mücadelede gerekse makroekonomik istikrarın sağlanması yönünde önemli katkı sağlayan bütçeye ilişkin bir parantez açmak istediğini bildiren Nebati, şöyle konuştu:
"Türkiye'yi birçok ülkeden pozitif yönde ayrıştıran güçlü bütçe performansımız Ocak-Mayıs 2022 döneminde devam etti ve bütçe 5 aylık dönemde 125 milyar lira fazla verdi. Son dönemde önemli seviyede bir vergi gelirinden vazgeçilmesine rağmen ülkemizdeki ekonomik aktivitedeki güçlü ilerleyişe bağlı olarak vergi gelirlerimiz de güçlü bir performans göstermeye devam ediyor. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu dönemde topladığımız verginin yüzde 43'ü gelir ve kazanç üzerinden alınmıştır. Böylece, vergi gelirlerimiz içerisinde dolaysız vergilerin payı artış eğilimindedir. Vergi artışı demek ne demek? İş dünyası çok iyi bilir. Çok kazanıyor demek. Ortağınız Maliye'ye katkı vermek demek ama sizin ortağınız Maliye, aldığı parayı kendine harcamıyor, gene size harcıyor. Aradaki fark bu. Geçtiğimiz çarşamba akşamı ek bütçe teklifimiz Meclis Genel Kurulumuzda oylanarak kabul edildi. 2022 yılı merkezi yönetim bütçemiz, daha önce 2021 yılının ikinci yarısındaki makroekonomik görünüm ve beklentiler çerçevesinde belirlenmiş bir bütçeydi. Ancak tüm dünyada hızla yükselen enflasyon, tedarik zincirlerindeki bozulma, emtia fiyatlarındaki rekor seviyeler ve Rusya-Ukrayna savaşı tüm makroekonomik parametreleri olumsuz yönde değiştirdi. Örneğin 2022 bütçesi hazırlanırken varil başına biz 68 dolar olarak hesaplamıştık petrolü. Petrol fiyatı bugün 110 dolar seviyesinde. Sadece bu gelişme Türkiye'nin enerji faturasına olan yükü 2022 yılı için 50 milyar. 2020'de 28 milyar dolar ödedik enerjiye, 2021'de 51 milyar dolar, şu anda üzerimize bir 50 milyar dolar daha yük gelecek, yıllıklandırılmış olan 75 milyar dolara gelmiş durumda."
Tüm bu gelişmelerin mevcut bütçedeki ödeneklerin dağılım ve miktarının yeniden taksim edilmesi ihtiyacını ortaya çıkardığını kaydeden Nebati, bütçe teklifini devlet tarafından kamuya sunulan hizmetlerin aksatılmadan devamını sağlamak ve her koşulda yanında oldukları milletin tüm kesimlerine yönelik desteklerin kesintisiz devam ettirilmesi amacıyla yaptıklarını bildirdi.
"Böylece emeklilerimiz, çalışanlarımız, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız, engellilerimiz, kadınlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz, yaşlılarımız ve toplumun tüm kesimlerinin daha fazla yanında olacak, refah düzeylerini inşallah artırmış olacağız. Çiftçilerimize, esnafımıza, reel kesimimize desteklerimizi devam ettirecek, toplumun her kesimini güçlendirirken, 'Milleti yaşat ki devlet yaşasın' anlayışımızdan da asla taviz vermeyeceğiz." ifadelerini kullanan Nebati, Türkiye'nin, köklü ve kadim bir devlet geleneğine ve bugün, milletiyle bütünleşmiş bir devlet yönetimine sahip olduğunu anlattı.
"Türkiye gücünü milletinden, tarihinden, liderinden ve bu toprakların irfanından alan bir ülkedir"
Türkiye'nin doğusuyla batısıyla, yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle her biri birbirine gönül bağıyla bağlı insanlardan müteşekkil bir millet olduğunu kaydeden Nebati, bu büyük kardeşlik ruhunun çatısı altında buluştuklarına dikkati çekti.
Asıl hedeflerinin kadim değerleriyle var olan milletin küresel arenada her geçen gün daha güçlü bir konuma doğru ilerleyişini kesintisiz devam ettirmek olduğuna işaret eden Nebati, konuşmasına şöyle devam etti:
"Peki, bu nasıl olacak? Bu, üreten güçlü bir ekonomiyle, stratejik bir akılla, millet bilinciyle ve tarihten ders alarak olur. Nasıl olur? İşte geçen gün NATO'da imzalanan memorandumla olduğu gibi olur. Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve kararlı duruşuyla kazanılan bu diplomatik başarı, bugün Türkiye'nin sahada olduğu gibi masada da nasıl bir güce sahip olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koymuştur.
Türkiye bu gücünü milletinden, tarihinden, liderinden ve bu toprakların irfanından alan bir ülkedir. Dünya bugün henüz pandeminin etkilerini tam atlatamadan oluşan savaş atmosferinde, hızlı fiyat artışları, küresel belirsizlik ortamı ve ekopolitik birtakım sorunlarla yüzleşiyor. Ancak biz sorunlar karşısında asla umutsuzluğa kapılmıyor, 2023 hedefimize ve 2053 vizyonumuza doğru milletimizle yan yana yol almaya devam ediyoruz. Ne tür sorunlarla karşılaşırsak karşılaşalım, dünya hangi zorlu koşullar içinde olursa olsun tarihimize, milletimize velhasıl kendimize güveniyor, birlik içinde gereken mücadeleyi vermesini dün olduğu gibi bugün de çok iyi biliyoruz. Nitekim geçtiğimiz dönemde yaşanan tüm krizlerden nasıl ki büyüyerek ve güçlenerek çıkmasını bildiysek, bugün de oluşan koşulların bizler için türlü fırsatlar barındırdığını, yani her zorlukla beraber bir kolaylık olduğunu da çok iyi biliyoruz. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Bu bizim düsturumuz. İkincisi, biz iyimseriz. Çünkü iyimserlik rahmani. Biz kötümser, karamsar değiliz. Çünkü karamsarlık, kötümserlik şeytani. Biz iyimseriz ama temkinli iyimserliğin nasıl olduğunu, her türlü verinin nasıl kullanılması gerektiğini de iyi biliriz. Sizlerin gayretinize, feraset ve inancınıza güvenim tamdır."
İlerleyen dönemde yeni başarılara imza atacaklarına olan inancın tam olduğunu vurgulayan Nebati, Kürtçe, "Diyarbakır'ın talepleri başım gözüm üstüne." dedi.
Programa, Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, AK Parti MKYK üyeleri Abdurrahman Kurt ve Alaattin Parlak, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları MKYK üyesi Suna Kepolu Ataman, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi, Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu ve AK Parti İl Başkanı Muhammed Şerif Aydın katıldı.