Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) bankaların kaynaklarını daha verimli kullanmaları amacıyla uygulamaya aldığı Aktif Rasyosu (AR), enflasyon görünümünde önemli değişiklik olmamasına rağmen, özellikle kısa vadeli faizlerde sert düşüşe neden oldu.

ÖNCE TAHVİL ALDILAR

Bankalar belirlenen taban oranın üzerinde kalabilmek veya yakalayabilmek için ilk etapta hesaplamanın pay kısmında 0.75 katsayı ile yer alan menkul kıymetler kalemine ağırlık verip tahvil aldılar. Duyurudan hemen önce 17 Nisan 2020’de yüzde 12.1 olan 2 yıllık gösterge tahvilin faizi bir sonraki iş gününü yüzde 9.5’ten kapattı. BDDK’nın internet sitesinde yayımladığı verilere göre sektörün menkul kıymetler portföyü 17 Nisan 2020’den 06 Haziran 2020’ye kadar yüzde 17 artış gösterdi.

İLGİ TÜFE’YE ENDEKSLİ TAHVİLLERE KAYDI

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ihraç ettiği enflasyona endeksli tahviller de bu süre içinde ilgi gördü. Yatırımcısına gerçekleşen enflasyon oranı ile birlikte ek reel getiri sunan TÜFE’ye endeksli tahvillerde durum mayıs enflasyon rakamının beklentileri aşmasından sonra terse döndü.

Aktif Rasyosu duyurusundan önce, 21 Temmuz 2021 vadeli TÜFE’ye endeksli tahvil gerçekleşen enflasyon artı yüzde 3,5 getiri ile işlem görürken; bugün itibariyle ikincil piyasada gerçekleşen enflasyon eksi yüzde 0.4 ile alınıp satılıyor. Yatırımcının enflasyon üzerine aldığı ek getiri sıfırlandı ve hatta bugün itibariyle negatif bölgede.

Konuyla ilgili Bloomberg HT’ye bilgi veren bankacılar mevcut para politikası ve enflasyon görünümüyle kısa vadeli faizlerin düşebileceği alanının sınırlı olduğunun altını çizdiler. “Mayıs enflasyon verisiyle kur geçişkenliği tekrar gündeme geldi. Gıda fiyatları belirsizliğini koruyor. Petrol fiyatları OPEC anlaşmasından sonra yeniden 40 doları aştı. Dolayısıyla bankalar bugün TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama faizinin yüzde 7.74 olduğu bir piyasada, kısa vadeli sabit faizli tahvillerden ziyade, enflasyona karşı koruma olarak değişken faizli tahvillere yöneldiler. Artan talep TÜFE’ye endeksli tahvillerin ek getirisini ikincil piyasada negatife döndürdü, kısacası enflasyondaki olası yükselişe karşı maliyet ödemeye razı oldular.”