Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Haberler AMB’nin bekle-gör faiz politikasına yönelmesi öngörülüyor

AMB'nin bekle-gör faiz politikasına yönelmesi öngörülüyor

  • Avrupa Merkez Bankası'nın Temmuz ayı toplantısında faiz indirimlerine ara vermesi beklenirken, bir sonraki faiz indiriminin Eylül ya da Aralık toplantılarında uygulayacağı öngörülüyor.

Giriş: 23 Temmuz 2025, Çarşamba 13:10
Güncelleme: 23 Temmuz 2025, Çarşamba 13:10

ABD’nin Euro Bölgesi’ne yönelik uygulamayı planladığı gümrük vergilerine ilişkin belirsizlikler devam ederken, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) gelişmelerden önce herhangi bir aksiyon almaması ve bekle-gör politikasını uygulaması öngörülüyor.

AMB’nin Temmuz ayı toplantısında faiz indirimlerine ara vermesi beklenirken, bir sonraki faiz indirimini Eylül ya da Aralık toplantılarında açıklayacağı düşünülüyor.

ING Group Başekonomisti Peter Vanden Houte, AA’ya yaptığı değerlendirmede, son faiz indiriminin ardından AMB’nin para politikasının kısıtlayıcı olmadığı ve iyi bir yerde bulunduğunu belirtti.

Houte konu hakkında, “Ancak son ekonomik gelişmeler bir miktar deflasyonist baskıya işaret ediyor gibi görünmekteydi. Avro yılın başından bu yana önemli ölçüde değer kazandı. Aynı zamanda ABD’nin Avrupa mallarına uyguladığı ithalat tarifelerinin beklenenden yüksek olması, Avrupa imalat sektöründeki ürkek toparlanmayı durdurabilir. Bu da ek teşviklere ihtiyaç duyulmasına neden olabilir” ifadelerini kullandı.

AMB’nin aynı zamanda orta vadeli enflasyon risklerini hesaba kattığını belirten Houte, Almanya’da 2026 yılında önemli mali teşviklerle enflasyonun gelecek yıl içinde yeniden artmaya başlayabileceğini söyledi.

Houte, her şey göz önünde bulundurulduğunda, bekle ve gör yaklaşımının bu hafta AMB için en olası hareket tarzı olmaya devam edeceğini vurguladı. Bir sonraki potansiyel tarife gerginliğinin 1 Ağustos’a kadar beklenmemesi nedeniyle şu anda önleyici bir faiz indirimi için çok az neden olduğuna da dikkat çekti. Ayrıca Houte, son toplantıdan bu yana euronun değer kazanmasının faiz indirimini haklı çıkaracak kadar güçlü olmadığını da sözlerine ekledi.

“AMB belirsiz ortamla başa çıkmak için iyi konumlanmış durumda”

Euro Bölgesi Kıdemli Ekonomisti Hadrien Camatte ise konu hakkında şunları söyledi: “AMB’nin Haziran ayındaki faiz kararı toplantısından bu yana yaşanan son ekonomik gelişmeler ve ABD’nin uygulayacağı gümrük vergilerinin netleşmemesi nedeniyle bankanın yönetim konseyi üyelerinin çoğunluğunun AMB’nin şokları değerlendirmek ve belirsiz bir ortamla başa çıkmak için 'iyi konumlanmış' olduğunu tahmin ediyoruz. Eylül ayına kadar gelecek veriler göz önüne alındığında bankanın Eylül ayında yeni ve nihai bir faiz indirimine gitmek için yeterli bilgiye sahip olacağına inanıyoruz. Yüzde 30’luk ABD tarifelerinin uygulanması ve Avrupa’nın misilleme tedbirlerinin orantılı olmaması ihtimali Aralık toplantısında yüzde 20 ihtimalle 25 baz puanlık bir politika faizi indiriminin önünü açıyor.”

Rabobank Kıdemli Makrostratejisti Bas Van Geffen, AMB’nin mevduat faizini yüzde 2’de sabit bırakacağı öngörüsünde bulundu.

Ekonomik görünüm önemli ölçüde kötüleşmedikçe, sonraki toplantılarda daha fazla faiz indirimi gerçekleşmeyebileceğini ifade eden Geffen, “Temel risk tabii ki ticaret politikası ancak AMB tekrar toplandığında ABD ile müzakereler muhtemelen hala devam ediyor olacak ya da alternatif olarak AB ve ABD arasında bir anlaşma olacak. Her iki durumda da AMB’nin politika faizlerini düşürmesi için bir neden yok” dedi.

“Euronun değer kazanması enflasyonun düşmesine katkıda bulunabilir.”

Commerzbank Kıdemli Ekonomisti Marco Wagner ise AMB’nin Eylül ayına kadar beklemesi ve Temmuz ayında politikayı değiştirmemesinin muhtemel olduğunu söyledi. Euro Bölgesi’ndeki enflasyonun gelecek aylarda düşmeye devam edebileceğini belirten Wagner, şu ifadeleri kullandı:

“Enflasyonun en azından bir süreliğine AMB’nin yüzde 2 hedefinin önemli ölçüde altına düşmesi muhtemel. Geçen yıla kıyasla daha düşük enerji fiyatları buradaki ana faktör olabilir. Euronun değer kazanmasının, ithalatı daha ucuz hale getirmesi nedeniyle enflasyonun düşmesine de katkıda bulunması muhtemel. Euro bölgesi ekonomisinin devam eden zayıflığı da parasal genişlemenin daha da artırılması gerektiğini gösteriyor.”