Advertisement
HABERLER ABONE OL

“...8 Kasım 1938 salı günü bir kere daha beliren ve bütün bakım ve tedaviye rağmen ilerlemesine mâni olunamayan ve büyük bir süratle gelişen ikinci bir büyük koma içinde 10 Kasım 1938 perşembe sabahı, saat dokuzu beş geçe, çok muazzez ve büyük hasta terk-i hayat etmiştir.”

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘ölüm tutanağı’nı satırlara sığdırmak mümkün… Ölümsüzlüğünü anlatmak ise o kadar kolay değil. Tarihi bir destan olan kurtuluş mücadelesi… Devrimleriyle kurduğu Cumhuriyet… Ve o Cumhuriyet’in her kilometre taşına imza atmış bir önder… Genç Cumhuriyet’in sosyal hayatında bir rol model… Sanatına ilham veren el... Atatürk’ün ölümsüzlüğünü anlamak için eserlerinin ömrüne, fikirlerinin geçerliliğine bakmak yeter. Döneminde büyük ülkelerin liderlerinin isimleri dahi anılmazken Atatürk bugün milyonlarca seveni ile tarihe adını fikirleriyle yazdırmıştır.

CUMHURİYET

Büyük devletlerin o yıllardaki liderleri tarihe gömülürken ve bugün adlarının anılması dahi hoş karşılanmazken Atatürk’ün “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet dimdik ayakta: “Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir: Biri millet kararı, diğeri en elim ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla lâyık olma niteliği kazanan ordumuzun kahramanlığı”

DEMOKRASİ

Ve Cumhuriyet’ten de eski Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de yazılı olan Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü demokrasiyi en iyi şekilde ifade etmeye devam ediyor. “Demokrasi prensibinin en çağdaş ve mantıkî tatbikini temin eden hükûmet şekli, cumhuriyettir” sözüyle demokrasi ile cumhuriyetin uyumuna işaret ediyor.

ADALET

“İnsanlar, huzur ile, vicdan hürriyeti ile çalışmak ihtiyacındadır. Bu ise, toplumu idare eden devlette ve hükûmette adaletin mutlak hâkim olmasıyla mümkündür” sözleri Atatürk’ün adalete ne kadar önem verdiğini gösteriyor.

KADIN

Kadının erkekle eşit haklara sahip olacağını çeşitli konuşmalarında tekrar eden Atatürk, “Kadın varlığı, ulusun binbir noktadan temelidir! Artık, kadını süs tanımak fikrini tazelemek doğru değil” sözleriyle kadın hakları konusunda bugün de fikir veriyor.

BİLİM

Bilimi en hakiki yol gösterici olarak belirleyen Atatürk, toplum yaşamına dair söylediklerinde de bilimi rehber edindi: “Zaman kavramını anlamak lâzımdır. Dünyayı dümdüz zannettikleri zaman, bu telâkkide olanlar onun beş, altı bin senede meydana geldiğini zannetmişlerdir. Halbuki, dünyanın mahiyeti meydana çıktıktan sonra anlaşıldı ki, dünya beş, altı bin senede değil, ancak milyonlarca sene içinde meydana gelebilmiştir. Mükemmel bir eserin ani bir teşebbüsle oluşması o kadar kolay değildir.”

SANAT

Sanatı hiçbir zaman ihmal etmeyen Atatürk bu konuda da tarihe şu notu düştü: “Güzel sanatlarda muvaffakiyet, bütün inkılâpların muvaffak olduğunun en kesin delilidir. Bunda muvaffak olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar, bütün muvaffakiyetlerine rağmen medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır.”

TARİHİMİZDE VE GÖNLÜMÜZDE

10 Kasım 1938 günü yazılan hükümet bildirisinde “...Ebedî Türk milleti, onun eserlerini ebediyete kadar yaşatacaktır. Türk gençliği, onun kıymetli emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir. Kemal Atatürk, Türk’ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır” deniyordu. Emanetini koruduğumuz Atatürk gönlümüzde yaşıyor.