Advertisement

Elektrik 4.0 sayfası Schneider Electric Türkiye’nin destekleriyle hazırlanmaktadır.

ELEKTRİK 4.0 ABONE OL

Bloomberg HT'de yayınlanan Elektrik 4.0’ın bu haftaki konuğu CarrefourSa CEO’su Kutay Kartallıoğlu oldu.

İş dünyasında enerji verimliliğine yönelik uygulamaların konuşulduğu programda Kartallıoğlu “Sürdürülebilirliği sosyal ve çevresel olmak üzere iki boyutta ele alıyoruz. Sosyal boyutta, kadının perakendedeki istihdamı konusunu çok önemsiyoruz. Bizim bugün yönetici kadromuzun üçte biri kadın, idari kadrolarımızda ise bu rakam yarıyı biraz aşmış durumda. Toplamda ise yüzde 27’e ulaşan bir kadın çalışan sayımız var.

Sosyal boyutta önemsediğimiz diğer bir konu ise franchising. Bayilik vererek sürdürülebilir bir büyüme modeli sergiliyoruz. Bir perakendecinin büyümesi toplumun dokusunu bozmamalı diyerek biz kendi esnafımızla büyüme modelini seçtik" dedi.

Çevresel boyutta da çok fazla girişimleri olduğunu ifade eden Kartallıoğlu “Sıfır noktası dediğimiz konu raporlama. Çevreye tam olarak ne etki verdiğimizi ölçmeye çalışıyoruz ve buradan hareketle sıfır atık nosyonunu belirliyoruz. Geçtiğimiz yıl mağazalarımızın sadece yüzde 10’u sıfır atık belgesine sahipken şimdi bu rakam yüzde 50’ye yaklaştı. Hedefimiz bir yılda tamamına ulaşmak.

Sıcaklığın sanayi devriminden bu yana global dünyada 1,1 derece artması, tarım alanlarının yüzde 10’unun mahvına sebebiyet verdi. 3,2 derecede verim düşüşü yüzde 20’lere çıkıyor. Bu da gıda atığına ne kadar önem vermemiz gerektiğine işaret ediyor. Ambalajlarda ise korkunç bir plastik kullanımı var, buraya da odaklanmaya dikkat ediyoruz" şeklinde konuştu.

Kartallıoğlu enerji verimliliğine dair soruya ise “Türkiye’de CarrefourSa olarak iki yıldır 100 milyon lira yatırım yapma kararı aldık. Hedefimiz enerji tüketimimizi yüzde 12 oranında azaltmak. Bu, Türkiye’deki 30 bin adet konutun 1 yıllık elektriğine eşit” şeklinde cevap verdi.

Martı CEO’su Alper Öktem Elektrik 4.0 programının konuğu oldu.

2030 net sıfır karbon hedefinin 20 sene önce ortaya atılmış bir hedef olduğuna dikkat çeken Öktem ”O dönemden itibaren her yıl karbon salınımını yüzde 3 azaltabilseydik 30 senede net sıfır karbona geliyorduk. Sene olmuş 2022, 2030’da bu hedefi yakalamamız için, artık her sene yüzde 15 azaltmamız gerekiyor. Hedef konusunda geriden geliyoruz ve bu çok önemli bir hedef. Net sıfır karbon 2030 demek, küresel ısınmanın 1,5 derece mertebesinde kalması anlamına geliyor" dedi.

Öktem "Elektrik üretimi global karbon emisyonlarının yüzde 30-31’i, ulaşım ise yüzde 15’i mertebesinde. Yani bizim net karbon sıfıra ulaşmamız için hem elektrik üretim tarafında hem de tüketim tarafında gelişmelere ihtiyacımız var.

Ulaşım tarafında yapılabilecek şeylerden ilki elektrikli araçlar. 2030 yılında, satılan araçların yüzde 50’sinin elektrikli olacağı söyleniyor. Bu çok ciddi bir şey ifade etmiyor; çünkü global araç parkı 1,5 milyar araba. Yani 2030 yılında, elektrikli araçların 170 milyon civarında olması demek, bu da sadece yüzde 10 olması anlamına geliyor. Elektrikli araçların üretimi hâlâ yeterli sayıda yapılamıyor." şeklinde konuştu.

Öktem sözlerine şöyle devam etti:

Problem bugün arabalar. İstanbul’da 20 milyon insan varken belki 3-4 milyon araba var. Elektrikli araçların gelmesi iyi bir hamle, elektrikli araçların paylaşılması çok daha iyi bir hamle. Bizim inancımız bundan 10 sene sonra bütün tekerlekli araçların elektrikli olacağı ve elektrikli olan bütün araçların paylaşılacağı üzerine.

Şu anda 46 bin araçla hizmet veriyoruz. Bu daha başlangıç. İnsanları 'A' noktasından 'B' noktasına götüren bütün araçları paylaştırmak bizim ana amacımız. Ekosistem büyüdükçe filolarımızı aynı oranda büyüteceğiz.

Tüm araçların elektrikli araç olması için elektrik altyapısının geliştirilmesi ve yenilenmesi gerekecek; ama şu anki problem üretim tarafında. İnsanlık bunu halledecektir; ama hızlanmamız gerek. İnsanlık şu anda gezegenle deney yapıyor. Herkesin elini maksimum seviyede taşın altına koyması gerek.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Bilgin Elektrik 4.0’ın konuğu oldu.

Teknoloji dünyasına bakıldığında Microsoft’un sürdürülebilirlik konusunda bayrak taşıyıcı konumda olduğunun bile söylenebileceğini ifade eden Bilgin “Microsoft olarak 4 ana odak oluşturduk. Bunlar; enerji ve karbon emisyonu, atık üretimi, su kullanımı ve ekosistem şeklinde sıralanıyor. Eğer bir şeyle mücade edecek, bir şeyi analiz edecekseniz rasyonel bir yaklaşım gerekiyor. Bu yüzden biz 5R (Ölçmek, raporlamak, azaltmak, değiştirmek, çıkartmak) olarak adlandırdığımız bir yaklaşım oluşturduk. Biz hem kendimiz, hem iş ortaklarımızla yaptığımız çalışmalarda mümkün olduğunca yaklaşımımızı pazara iletmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bilgin “Microsoft, 2030’a kadar karbon negatif olmayı taahhüt ediyor. 2030’a kadar Microsoft ürettiği karbon emisyondan daha fazlasını atmosferden silebilecek konumda olacak” dedi.

Bilgin “Bulut, sürdürülebilirlik alanında oldukça önemli bir yer kapsıyor. Microsoft’un paydaşlarına bulut servisi sağlarken en önde gelen değerlerden bir tanesi de normalde sizin kendinizin kullanacağı kaynakları, biz çok daha önemli bir ölçekte sağlıyor olmamız. Bulutun emisyonları da doğrudan bizim kontrolümüzde olduğu için karbon ayak izi konusunda çok önemli bir rol oynadığımızı düşünüyoruz" diye konuştu.

Sürdürülebilirlik konusunda çok büyük bir farkındalık oluştuğunu ifade eden Bilgin “Biz de bu konuda, tüm çalışanlarımızın özel bir eğitimden geçip sertifikalanmasını istiyoruz. Ofisimizde hali hazırda yapmaya başladığımız ve geliştirdiğimiz projelerle sürdürülebilirlik ekosistemimizi genişletmeye çalışıyoruz. Microsoft teknoloji merkezimizde kendi organik sebze bahçemiz, güneş panelimiz var. Start up çözümlerini teknoloji merkezlerinde sergileyerek hem müşterilerimize hem de sosyal medya aracılığı ile göstermeye çalışıyoruz. Şirket arabalarında hibrit araca yönelmeye çalışıyoruz.” dedi.