Advertisement
HABERLER ABONE OL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğan'ın açıklamalarında şunlar öne çıktı:

TBMM'yi yeni ve tarihi bir görev bekliyor. Yeni anayasa teklifimizi geçtiğimiz hafta milletimizle paylaştık. Türkiye ilk defa gerçek bir sivil anayasa hazırlama şansına sahip olmuştur. Daha önceki anayasaların ruhuna sinen çarpıklık tüm değişikliklere rağmen giderilememiştir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin çalışırken karşımıza hep anayasa meselesi çıktı. Attığımız her adımda anayasa sorununun yama ve restorasyonlarla çözülemeyeceğini gördük. Anayasa için komisyon kurarak daha önce adım atmıştık.

"Yeni anayasa için şartlar uygun"

Yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için şartlar gayet uygun. Tercihimiz tüm siyasi partilerin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunu sonuna kadar sürdüreceğiz. Acele etmeden, istişareyle anayasa metni ortaya çıkmalı.

Bu, öyle bir metin olsun ki dünyada anayasa hukuku literatüründe örnek gösterilsin.

Anayasa konusunda Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış birliği içinde olduğumuzu görüyorum. Yakında paylaşacağımız İnsan Hakları Eylem Planı'nda anayasayla ilgili özet bir çerçeve sunacağız.

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını darbe anayasasıyla değil, bu ülkeye ve millete yakışan yeni sivil bir Anayasa ile karşılayalım.

Biz Cumhur İttifakı olarak yeni Anayasa çalışmalarına en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız.

Nihai karar elbette milletimizin olacaktır.

Sosyal koruma kalkanı destekleri 51 milyar TL'yi aştı

Dünya, salgın tehdidinin ve tedbirlerinin yol açtığı çok ağır sonuçlarla yüzleşiyor.

Türkiye olarak biz, hem sağlık altyapımızın ve sistemimizin gücü, hem aldığımız ekonomik ve sosyal tedbirler sayesinde, hamdolsun bu süreci nispeten daha az hasarla atlatıyoruz.

Özellikle batılı ülkeler salgınla baş etmekte zorlanırken, biz salgın sonrası dönemin hazırlıklarına başladık.

Elbette, faaliyetlerine ara verilen esnaflarımız başta olmak üzere, salgından olumsuz etkilenen her vatandaşımızın sıkıntısını biliyor, meselesini yakından takip ediyoruz.

Bu sıkıntıların çözümü için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz.

Hiçbir vatandaşımızın kendini sahipsiz hissetmemesi için devletimizin tüm imkânlarını harekete geçirdik.

Pek çok ülke ciddi güvenlik zafiyetleri yaşarken, bizim polisimiz, bekçimiz, jandarmamız, onlarla birlikte öğretmenimiz, imamımız gerektiğinde vatandaşımızın evine kadar giderek ona yardımcı oluyor.

Sadece sosyal koruma kalkanı kapsamında vatandaşlarımıza ve çalışanlarımıza verdiğimiz destekler 51 milyar lirayı geçti.

Her kesimden insanımıza destek olmak için doğrudan veya dolaylı olarak yüzlerce milyar liralık kaynağı milletimizin hizmetine sunduk. Hazinemiz esnafın ve milletin hizmetindedir.

Bunları yaparken, yatırım programımızda yer alan projeleri de ihmal etmiyoruz.

"Kıbrıs'ta konuşulabilecek tek konu, iki devletli çözümdür"

Yunan ve Rum tarafının son günlerdeki açıklamalarına baktığımızda, Kıbrıs Türkünü yok sayan tutumlarında en küçük bir değişiklik olmadığını görüyoruz.

Hidrokarbon kaynakları konusunda da Kıbrıs Türkleriyle masaya oturmaktan ısrarla kaçıyorlar.

Siyasi ve ekonomik her alanda Türk tarafına uygulanan ambargoları ağırlaştırarak sürdürüyorlar.

Artık bu adaletsizliğe tahammül etmemiz mümkün değildir.

Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır Ada’da süren çözümsüzlüğün mağduru olmasına daha fazla izin vermeyeceğimizi tüm dünya bilmelidir.

Kıbrıs meselesi yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde, artık çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmalıdır.

Bundan sonra Kıbrıs’ta konuşulabilecek tek konu, iki devletli çözümdür.

Kıbrıs Türk kesimindeki kardeşlerimizin de böyle düşündüğünü ve hareket ettiğini biliyoruz.

Geçmişin gölgesinde kalmadan, ancak geçmişten ders çıkararak, Adada barış ve istikrarın hâkim olduğu bir geleceği ancak bu şekilde inşa edebileceğimize inanıyorum.

Kıbrıs konusunda masaya oturulacaksa, ancak bu şartlarda oturulabilir, aksi takdirde herkes kendi işine bakacaktır.