Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Doğu Akdeniz ve Ermenistan mesajları

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Doğu Akdeniz ve Ermenistan mesajları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde "Tarih, Siyaset ve Ülkelerarası İlişkiler Bakımından Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu"na katılıyor

Giriş: 28 Eylül 2020, Pazartesi 14:38
Güncelleme: 28 Eylül 2020, Pazartesi 14:38

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde "Tarih, Siyaset ve Ülkelerarası İlişkiler Bakımından Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu"nda konuşuyor.

Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

ERMENİSTAN'IN AZERBAYCAN'A SALDIRISI

"Tarih, siyaset ve ülkeler arası ilişkiler bakımından bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sözlerimin hemen başında dün Azerbaycan'a saldıran Ermenistan'ı kınıyorum. Türkiye dost ve kardeş Azerbaycan'ın yanında olmayı sürdürecektir. Dağlık Karabağ'ın işgaliyle başlayan krize son verme zamanı gelmiştir. Yaşanan son gelişmeler bölgede nüfuz sahibi tüm ülkelere gerçekçi ve adil çözüm yollarını devreye sokmaları konusunda fırsat vermiştir. Bu fırsatın değerlendirilmesini umuyoruz.

MİNSK 3'lüsü denilen grup bu sorunu çözmemişlerdir. Bu sorunu çözmemek için de ellerinden geleni yapmışlardır. Şimdi de akıl veriyorlar, zaman zaman da tehdit ediyorlar. 'Türkiye burada mı', 'Türk askeri var mı'? Bunu söyleyenler; Suriye'nin kuzeyine binlerce TIR silahı taşıyanlardır, Suriye'nin kuzeyini parselleyenlerdir, koalisyon güçleriyle Suriye'de cirit atanlardır. Adeta İlham Aliyev kardeşimiz bunlara hesap verecek. 30 yıla yakındır size hesap verdiler. Bu işi çözelim dediler. İşgale uğrayan topraklar Azerbaycan toprakları. Dağlık Karabağ'ı kabul ediyorsunuz. 1 milyonu aşkın insan topraklarından uzak Azerbaycan'da yaşıyor. 'Artık hesap vakti geldi' diyen Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesmez zorunda kalmıştır.

DOĞU AKDENİZ SEMPOZYOMU

Değerli akademisyenlerimiz Akdeniz konusu ele almaya devam edecek. Hakikatin kıvılcımı farklı fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıkar. İstişare etmek, farklı fikirlere kulak vermek gerekir. Biz de 40 yılı aşkın süredir daime istişareye önem verdik. Ülkemizin ve milletimizin geleceğini ilgilendiren meselelerde farklı görüşleri dikkate aldık. Bunun meyvesini siyasi hayatımızda ve devlet idaresinde neticesini topladık. Sizlerden vicdan ve fikirleriniz arasında sütre çekmeden, açıklıkla paylaşmanızı istiyorum. Bizim burada dile getirilecek önerilere çok ihtiyacımız var.

DOĞU AKDENİZ'DEKİ GELİŞMELER

Akdeniz'e dair konular, son dönemde dünyadaki birçok devletin de ana gündem maddesini oluşturuyor. Pek çok ülke burada yaşananları yakından takip ediyor. Küresel siyasetin son birkaç aydır Akdeniz ekseninde geliştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bizim de gündemimizde bu bölgedeki gelişmeler önemli yer tutuyor. Atılan her adımın, ülkemizin hak ve menfaatlerinde önemli yer tutuyor. Yapılan bazı araştırmalar, bölgede çıkarılabilir doğalgaz miktarının 3,5 milyar metreküpün üstünde olduğuna işaret ediyor. Uluslararası enerji şirketlerinin de devreye girmesiyle, Doğu Akdeniz petrol ve doğalgaz jeopolitiğine oturmuştur.

Türkiye'nin bölgeye yönelik ilgisi sadece enerji kaynaklarıyla ilgili değildir. Türkiye bir Akdeniz ülkesidir. Biz misafir değil, evsahibiyiz. Akdeniz'de tesis edilen Osmanlı barışı büyük yara aldı. Osmanlı'nın koruyucu gölgesi ortadan kalktıkça, emperyalistler hayallerini hayata geçirme fırsatı buldu. Bir damla petrolü, bir gram altını oluk oluk akan kandan kıymetli gören sömürgeci zihniyet, Akdeniz'i kan ve gözyaşı deryasına dönüştürdü. Osmanlı barışının yerini petrol, doğalgaz ve menfaat için insanlığın rafa kaldırıldığı bir düzen yer aldı. Bunların nazarında insanın hiçbir değeri yoktur. Son günlerde Akdeniz'de gerilimi tırmandıranlar da aynı zihniyetin sahipleridir.

Bu coğrafyada huzur ikliminin yeniden tesis edilmesini istiyoruz. Türkiye işbirliğinden, barıştan, hakkaniyetten yanadır. Tek taraflı emrivakilere de karşıyız. Akdeniz bizi birbirimize yakınlaştıran, işbirliğimizi güçlendiren denizdir. Cezayir'den Mısır'a, Filistin'den İsrail'e, Türkiye'den Yunanistan'a kadar Akdeniz büyük ailemizin çatısıdır, yuvasıdır. Akdeniz'deki sorunları birbirimizi dışlayarak değil, aktörleri aynı masada buluşturarak çözebiliriz. 19. yy'ın sömürge masasıyla, saçma haritalarda Akdeniz'e barış gelmeyeceğini herkes kabul edilmeli. Neymiş Sevilla haritası... Biz de İstanbul ve Marmara Üniversitesi'ne bir ricada bulunsak, hemen bir harita hazırlar dünyaya sunarız. Bütün mesele onlar için bakış açısının değişmesi gerekiyor. Kıbrıs'ta şunu açık ve net yaşadık.