Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Kovid-19 salgını küresel ekonomilerde birçok modelin yeniden ele alınmasını gündeme getirdi. Parasal genişlemeden çıkış süreci gündemdeki yerini korurken, devletin iktisadi hayattaki rolü salgın devam ederken tartışmasız etkin bir konuma yükseldi. ABD'de olduğu gibi devasa altyapı paketleri açıklanırken, sosyal hayata ilişkin birçok sübvansiyonu içeren paketler de gündeme geldi.

Toplumcu Düşünce Enstitüsü'nün davetiyle Türkiye'ye gelen MIT Öğretim Üyesi Prof. Daron Acemoğlu ekonomide devletin rolünü, kalkınma yaklaşımını ve kurumsallaşma alanındaki tartışmaları Bloomberg HT'ye verdiği söyleşide ele aldı. İşte Acemoğlu'nun söyleşisinden öne çıkanlar...

Kovid-19 sonrası devletlerin rolü ne olacak?

Kovid-19 çok daha uzun zamandır olan bazı problemleri ortaya iyice çıkardı. Bunların içinde eşitsizlik ve ekonomideki yönün nereye gittiği gibi sorular var. Bunların hepsi içinde devletin rolü çok önemli. Refah devletinin geri gelmesi aslında kaçınılmaz hale geldi. Bunu Amerika’da şu anda görüyoruz, Biden hükümeti refah devletini kuvvetlendirmeye başladı. Bunun bazı açılarını Avrupa’da da görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde de aynı şeyleri göreceğiz.

Aynı zamanda, devletin ekonominin gidişatı üzerine olan etkisi de artmış durumda. Bu aslında tarihsel olarak da gördüğümüz bir süreç. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda, devletin harcamalarının ve direkt olarak yaptığı etkilerin hızlı arttığı kesimlerin sonunda hemen vergilerin azalması gibi bir durum görmüyoruz. Artış sürekli bir hale geliyor. Ben de pandemi sonrası aynı şeylerin yaşanmasını bekliyorum. Amerika’da ve Avrupa’da olan harcamaların artışının sürekli bir hale gelmesini beklerim. Bunun ekonomiye olan başka etkileri de var. Örneğin, altyapıya olan yatırımlar… Daha da gereklisi şirketlerle toplum arasındaki ilişkilerin regüle edilmesi gibi konularda devletin yeniden önemli bir rol oynaması gerekiyor. Kovid-19 da sanki bize bunun yapılmasının çok gerekli olduğunu hatırlatan bir süreç başlattı.

"Amerikan ekonomisinin verimliliği çok düşük"

Amerika’ya bakarsanız son 30 hatta 40 senedir eşitsizlik çok artmış durumda. Orta tabaka işlerini ve gelirini kaybetti. Aynı şeyleri Avrupa’da da birçok yerde görüyoruz. Bunu bazen verimliliği artırma altında görenler oldu. Aslına bakarsanız, gerçek bundan çok farklı. Son 20 senedir, çok hızlı bir şekilde bilgisayar, robotik ve yapay zeka konusunda gelişmeler olmasına rağmen, Amerikan ekonomisinin verimliliği çok düşük. Aynı şeyi Avrupa ve Türkiye’de de de görüyoruz. Yapılan iktisadi politikalar aslında verimlilik adı altında da olsa, verimliliği artırmadılar ama eşitsizliği artırdılar.

Yeni bir kurumsal yapı, iktisadi politika ve teknolojik yön aslında hem verimlilik için hem de gelir dağılımı için çok daha iyi olabilir. Örnek olarak şunu düşünün, verimliliği artırmak için şirketler yüzde 5 daha kazanıyorum diye Çin’e gittiler. Ya da bir parçayı Vietnam’dan, diğer bir parçayı Kore’den alıyor. Dünya üzerinde çok kompleks bir tedarik zinciri yaratmış olduk. Bunun getirdiği verimlilik ne kadar düşükse, getirdiği risk de bir o kadar yüksek ve gelir dağılımına etkisi negatif. Çünkü Amerika’da ve Avrupa’da yapılabilecek bazı işler şu an Çin’e ya da Vietnam’a gidiyor. Bunları, yeniden yapılandırıp ve verimliliği artırıp ama aynı zamanda ABD için eşitsizliği azaltan iş olanakları yaratmak aslında mümkün. Bunu yapacak mı emin değilim. Buna doğru bir kayma var. Örneğin, benim bu konuda yaptığım analizlerde vurguladığım; Biden Hükümetinin doğru tarafa gittiği ama yeterince radikal adımlar atmadığı. Verimlilik konusunda, işsizlik ve otomasyon konusunda olsun… Buraya doğru gidecek miyiz ondan emin değilim.

Hakikat ötesi çağı, Trump'ın gidişiyle tamamlandı mı?

Ne yazık ki bitmedi. Trump aslında çok daha genel bir sürecin semptomu. Yalanlar Trump’la başlamadı. Bunun sosyal medya ve gerçek medya kanadı var. Örneğin ABD’ye bakarsanız yalan yanlış haberler, ideolojik olarak insanların beynini yıkayan en çok haber Fox News'ta var. Trump zamanında bile Fox News, sosyal medyadan çok daha önemliydi. Türkiye’ye bakarsanız, aynı şey Türkiye’de de son 20 senedir var. Türkiye medyası yalan yanlış dolu birçok gazete ve kanal doğrunun dışında politik amaçlar altında ne demesi gerekiyorsa onu söylüyor.

Trump’ın gelmesi tabii ki bunlara bir ateş verdi, Trump gidince bunlar bitecek diye bir şey yok. Ayrıca Amerikan politikasını izleyenler bundan biraz haberdar. Artık Cumhuriyetçi parti büyük ölçüde Trump’ın partisi haline geldi. Birçok Cumhuriyetçi politikacı, Trump’ın şu an da politika dışında söylediği yalanları artırıp parlamentoda söylüyorlar. Bu çok kolay ortadan kalkacak bir şey değil. Yine regülasyonla ilgili. Nasıl sosyal medyayı değişik doğru şekilde onlara hem basın özgürlüğü vereceğiz ama aynı zamanda yalanların da ortadan kalkmasına yardım edeceğiz?

Trump’ın tabanı az önce bahsettiğimiz teknolojik ve küresel gelişmelerde kaybeden taban. Bunların ekonomik durumları kötüleştikçe, onların yalan yanlış bilgiye olan talepleri artıyor. Çünkü değişik bir gerçekte yaşıyorlar. Aynı zamanda kendilerine ses bulmaya çalışıyorlar. Sosyal açıdan bu gayet kompleks bir tablo ve bunu çok basite indirgeyip Trump’ın etkisi diye düşünmememiz lazım.

"Son 20 sene iklim değişikliğinde bir politika üretilmedi"

Gelir dağılımını düzeltmek çok zor. Hiçbir şey yapmazsak gelir dağılımı kötüleşmeye devam edecek. Eğer bir şeyler yaparsak da, bunun başarısının ne kadar etkili olduğunu görmemiz lazım. Her bir şekilde gelecek 10 sene gelir ve olanak dağılımı; bunlar çok önemli. Eğer iklim değişimine gelirseniz, bu daha da önemli. Çünkü ne yazık ki, son 20 senedir bu konuda doğru dürüst bir şekilde politika üretilmedi. Teknolojik gelişmeler oldu. Örneğin şu an güneş enerjisi karbonla neredeyse başa baş rekabet edebiliyor.

"Küresel olarak 1,5 dereceden daha fazla ısınma olacaktır"

Bazı güzel şeyler var. Fakat ABD ve Avrupa, gelişmekte olan ülkeler ve özellikle Çin ve Hindistan, iklim konusunda doğru politikalara kaymazlarsa gelecek 10 sene çok daha kötüye gideceğiz. Şu anki gidişatta ben kesinlikle 1,5 dereceyi tutmamamızın mümkün olmadığını düşünüyorum. 1,5 dereceden daha fazla bir ısınma olacak. Bu olduğu zaman, gelecek 10 sene içinde iklim değişikliğinin etkilerini birçok yerde daha fazla görmeye başlayacağız. Bunun ekonomik ve sosyal bedelleri aslında çok yüksek.

"Türkiye'de şirketlerin yatırımları yeterince yüksek değil"

Pandemi dünyadaki her ekonomiyi negatif olarak etkiledi ama Türkiye’de bunun etkisi başka ülkelerden daha fazla, çünkü Türkiye ekonomisinin çok büyük zayıflıkları vardı. Verimsizlik probleminden bahsettim biraz önce, Türkiye bunun en uç örneklerinden bir tanesi... Türkiye’de son 15 senedir büyüme var fakat verimli bir büyüme yok. Bunun bir etkisi şirketlerin bilançoları iyi değil. Şirketlerin yatırımları yeterince yüksek değil. Yeni teknolojiye olan yatırımlar doğru yerlerde gitmiyorlardı. Bunun üzerine bir de hem şirketlerin hem de bireylerin borçluluk problemi eklendi. Üzerine pandemi gelince çok daha kritik bir durum yarattı. Pandemiden çıkışın çok zor olacağını düşünüyorum Türkiye’de.