Advertisement
GÖRÜŞ ABONE OL

Dijital Hizmet Vergisi Kanunu TBMM’den geçti. Bu verginin neden gerektiğini anlayabilmek için işin özünü analiz etmekte fayda var.

İnternet’in ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte, dijital iş modelleri ile çalışan şirketler, herhangi bir ülkede yerleşik olmadıkları halde, o ülkelerde gösterdikleri faaliyetlerden çok ciddi kazançlar elde etmeye başladılar. Her devlet de, haklı olarak, kendi ulusal sınırları içerisinde elde edilen bu kazançlar üzerinden vergi toplamak istiyor. Ancak, dünya genelinde yasalar, dijital iş modellerine henüz tam anlamıyla ayak uyduramadıklarından, bu kazançların vergilendirilmesi sağlanamıyor. Bu konu, OECD ve AB çerçevesinde de epeydir tartışılıyor ancak tam bir çözüm henüz bulunmuş değil. Fransa, yakın dönemde, TBMM’de kabul edilene benzer bir dijital vergi modelini hayata geçirdi. Fransa modelinde dikkat çeken, 30 mükellef şirketin sadece birinin Fransız menşeliydi, diğerlerinin tamamı yurt dışında yerleşik yabancı şirketlerdi.

Buradan da görüldüğü üzere, Türkiye’deki hedefin ağırlıklı olarak, yurt dışında yerleşik olup ülkemiz insanından kazanç elde eden global şirketlerin vergilendirilmesi olduğu anlaşılıyor. Böylelikle, Türkiye, bu yasayı hayata geçiren, örnek alınacak nadir ülkelerden biri konumuna geliyor.

Bu açıdan, Türkiye’nin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu uygulamaya alırken, ana hedeften şaşmaması önemli. Ülkemizde kurulu olan şirketleri, yerli ve milli sermayeyi korumalı; yerleşik olan yabancı yatırımcıyı ürkütmemeli. Uygulamada dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlara değineceğiz.

Öncelikle dijital vergi yasasının kapsamına bir göz atalım. Bu yasa dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetini, sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin dijtial ortamda satışını, içeriklerin dijital ortamda dinlenmesini, izlenmesini, oynanmasını kapsıyor. Ayrıca kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler ile dijital hizmet sağlayacıları tarafından verilen aracılık hizmetlerini de kapsıyor.  

Bu vergi ilgili konularda mükellefin elde ettiği hasılat üzerinden %7.5 oranında vergi alınacak. Ancak, Türkiye’den ele edilen hasılatının 20 milyon Türk Lirası’ndan az olması veya dünya genelinde elde edilen hasılatın 750 milyon  Euro’dan az olması halinde, ilgili şirket Dijital Hizmet Vergi’sinden muaf kabul edilecek. Mükellefin, finansal muhasebe açısından konsolide bir grubun üyesi olması halinde ise, bu hadlerin uygulanmasında, grubun, verginin konusuna giren hizmetlere ilişkin elde ettiği toplam hasılat dikkate alınacak.

Uygulamada dikkat edilmesi gereken önemli hususlar var demiştik. Öncelikle uygulama tebliğinin önümüzdeki 3 ay içersinde yazılması planlanıyor.  Uygulama tebliğinin sektör temsilcileri ve STK’lar ile iyi istişare edilmesi önemli. 

Ayrıca, bu yasa ile bağlantılı olarak, ilgililer hatırlayacaktır, Aralık 2018’de, 476 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, yurt dışında yerleşik, ülkemizde kazanç elde eden, Google, Facebook, gibi reklam devleri %15 stopaj uygulamasına tabi olmuşlardı.    Ancak, pratikte bu tam olarak sağlanamadı. Kararname de, reklam hizmetini satın alanlara, reklamı satan şirketlere ödeme yaparken, %15 stopaj kesintisini yapmaları yükümlülüğü getirildi.  Bu kesintiler karara uygun olarak yapılmakta ancak reklam satan, yerleşik olmayan şirketler, paralarının tamamını alamadıklarını ifade edip, stopaj kesintisini yapan şirketleri borçlu ilan etmekteler. Yani pratikte, mali külfet “yerli ve milli”nin üzerine kaldı.

Dijital Hizmet Vergisi Kanununda da, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tâbi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutulabilir ifadesi yer almakta. Bu nedenle dijital iş modeli ile çalışan şirketler endişeli. %7,5 Dijital Hizmet Vergi’sinin, reklam hizmetini satın alanlar tarafından toplanması pratik görünmüyor.  Bu konuda,  farklı çözümlerin bulunması gerekiyor, örneğin  bankacılık ve ödeme sistemlerinin devreye sokulması daha makul görünüyor. Aynı zamanda, Dijital Hizmet Vergisi Kanunu kapsamlı bir şekilde uygulamaya alınacağına göre, benzer amaçla getirilen ve pratikte bahsettiğimiz sorunlara yol açan, 476 sayılı kararın bu aşamada yürürlükten kaldırılması, ticareti olumlu yönde etkileyecektir.

Uygulamadaki gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.

 

Koray Öztürkler KOZ Partners Genel Müdürü