Advertisement
HABERLER ABONE OL

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Osman Kavala kararıyla ilgili ihlal prosedürü başlatma konusunda bugün yeni bir oylama yaptı. Ara karar oy çokluğuyla kabul edildi. Buna göre Türkiye’ye karşı ihlal prosedürü başlatılmış oldu.

Dışişleri Bakanlığı da, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 1423. Toplantısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala kararının icrasına ilişkin alınan karar hakkında açıklama yaptı.

Yapılan açıklamada, Osman Kavala konusunda hükümet görüşünün, 19 Ocak 2022 tarihinde Avrupa Konseyi’yle paylaşıldığı belirtilirken, görüşte Türkiye’nin AİHM kararının gereğini yerine getirdiği, Kavala’nın tutukluluk durumunun halen devam eden başka bir yargı süreci nedeniyle olduğu ayrıntılarıyla açıklandığı ve konunun hukuk ilkeleri temelinde incelenmesi çağrısında bulunulduğu belirtildi.

"Bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyor"

Buna rağmen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair bir ara kararın oy çokluğuyla kabul edildiği bildirilen açıklamada, “Böylelikle, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir. AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde başka ülkelerle ilgili çok sayıda uygulanmayan karar bulunurken, Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını, iyi niyetten uzak, kasıtlı ve de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz. İç hukukta devam eden dava süreci göz ardı edilerek siyasi saiklerle alınan bu önyargılı kararın Avrupa insan hakları sisteminin itibarını zedelediği aşikardır” ifadeleri yer aldı.

Ayrıca yapılan açıklamada, “Avrupa Konseyi insan hakları sisteminin etkinliğinin sağlanması için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tarafgir ve seçici yaklaşımını bir yana bırakması gerekmektedir. Temennimiz, AİHM’in alınan bu kararı hakkaniyetle değerlendirmesi ve bu konuda iç hukukta devam eden dava sürecini dikkate alarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca ilk derece mahkemesi gibi hareket etmeden, içtihat ve ilkeleri doğrultusunda karar almasıdır” denildi.