Diyarbakır'da "iş kardeşliği" buluşması
-
Avrupa'nın birçok ülkesi ve Türkiye'den Doğu ve Güneydoğu'ya giden işadamları ve esnaflar, kurban bayramıyla işi birleştirerek, "birlik" mesajı verdi
Doğu ve Güneydoğu'ya gelen işadamları ve esnaflar, bölgedeki işadamlarıyla bir araya gelerek, kurdukları kardeşlik köprüsünü pekiştirdi.
700'ü İstanbul olmak üzere bine yakın işadamı yoksulları ziyaret ettikten sonra Diyarbakırlı işadamı ve STK temsilcileriyle bir araya geldi. Buluşma, Diyarbakır Özel Nil İlköğretim Okulu Konferans Salonu'nda yapıldı.
Kardeşlik buluşmasına Diyarbakır Vali Yardımcısı Yemen Bayrak, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, MÜSİAD Diyarbakır Başkanı Vahdettin Bahadır, DİGİAD Başkanı Alaattin Korkutata, DOSİAD Başkanı Aziz Özkılıç ile çok sayıda işadamı ve Kimse Yok Mu Derneği gönüllüleri katıldı.
Programda konuşan DİGİAD Başkanı Alaattin Korkutata, gönüllülerin inşa ettiği köprüleri dünya tarihinde hiçbir milletin inşa edemediğini belirterek, "çünkü sizler gönüllere gönül köprüleri inşa ettiniz. Bugün bazı medya organlarının kötü imaj adına Diyarbakır hakkında yaptığı yayınlara rağmen, aynı değerler etrafında bir araya geldiğimizi müşahede ediyoruz" dedi.
VALİ YARDIMCISI BAYRAK: DAĞITTIĞINIZ 3-5 KİLO ET DEĞİL SEVGİ VE HOŞGÖRÜYDÜ
Konuşmasına Diyarbakırlı ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'Memleket İsterim' şiiriyle başlayan Diyarbakır Vali Yardımcısı Yemen Bayrak, batı illerinden gelen işadamlarının dağıttığı 3 -5 kilo et olmadığını, sevgi ve hoşgörü olduğunu söyledi.
Bayrak, "Diyarbakır'da kolilerde dağıttığınız et değildi, sevgi, şefkat, muhabbet ve hoşgörüydü. Bu sevgi ve hoşgörü ilerde bütün ülkeyi ve daha sonra bütün dünyayı saracaktır. Bu sayede dünyanın sevgi ve huzur içinde kalmasını sağlayacaktır. Sizleri şehrimize geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu ise salondakilere 'gönül dostları' olarak hitap etti ve "çok değerli bir iş yaptınız. Dağıtılan etin bir değeri yok, manevi bir değeri var. Bugüne kadar birbirimize uzak kaldığımız için birbirimizi maalesef anlamadık. Yıllarca ayrı kaldık. Bugün ülkemizde birçok tabular kırıldı. Gidip gelmelerin kıymeti şüphesiz kurban etinden daha değerlidir. Birbirimizi anlamamız için karşılıklı gidip gelmeler sürekli olmalıdır" dedi.
"İKİ GÖNÜL BİR OLMUŞ; ARADA KÖPRÜ MÜ OLUR"
MÜSİAD Diyarbakır Başkanı Vahdettin Bahadır ise bu topraklarda binlerce yıl kardeşlik içinde yaşadıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Birlikte medeniyetler inşa ettik. Bugün bizim duygusallığa değil, akla ihtiyacımız var. Bu ümmetin birliği ancak akılla sağlanır, temeli de akılla atılabilir. Varlık çoğulculuk üzerine inşa edilmiş. Tabiata baktığımızda bunu görürüz. Resul'ün bizden istediği de budur. Herkes kendi dili ve diniyle yaşamalı ki bu çoğulculuk olsun. Birbirimizi sevmek için anlamaya çalışmalıyız."
Trabzon'dan Diyarbakır'a gelen Dr. Uğur Özgür ise burada olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek, gelen kafilelerden ve şahit olduğunu söylediği Türk-Kürt kardeşliğinden çok etkilendiğini belirtti.
Uğur Özgür, "hacılık" benzetmesiyle dikkat çekerek, "İstanbul, Bursa, Samsun İnsanları buraya inançları getirdi. Dünyanın her tarafında gönüllüler var. Diyarbakır'da bir nineye konuk oldum. Beni öptü, sarıldı. Duasını aldım. Şunu gördüm. İki gönül bir olmuş arada köprü mü olur Allah aşkına" dedi.
Ziyarete, İstanbul'dan gelen Bahçelievler Camii imam hatibi İbrahim Erdal da katıldı.
MANEVİYAT VURGUSU DİKKAT ÇEKTİ
Diyarbakır'daki gönüllülerden İlahiyatçı Yazar Muammer Eryılmaz ise işadamlarına Diyarbakır'ın manevi yönü ile Kurban Bayramı'nın önemini anlattı. Diyarbakır'ın peygamber kabri, makamı ve sahabe mezarına sahip olmasının şehre manevi bir hava kattığını anlatan Eryılmaz, gönüllülerin bu ziyaretinin hac ziyareti gibi değerli olduğuna inandığını dile getirdi. Yılmaz, peygamberlerden Hz. Elyesa, Hz. Zülkifl, Hz.Yunus, Hz. Süleyman`ın katibi Nebi Harun türbesi ve sahabelerin mezarının bulunduğu Eğil ilçesi ile ilgi bir anısını şöyle anlattı:
"Geçen yıl Diyarbakır'a gelen hayırsever bir ablamız yoksullardan sonra Eğil'i ziyaret ediyor. Oradan manevi değeri nedeniyle iki taş alıp İstanbul'a dönüyor. Taşları evinde bıraktığı yerin ıslandığını fark ediyor. Yerlerini değiştiriyor, durum değişmiyor. Nihayetinde rüyasında Nebi Harun giriyor ve ona 'O taşlar bizden ayrıldığı için ağlıyor' diyor. Bunun üzerine ablamız o taşları alıp Eğil'e getirip bırakıyor. Evet Diyarbakır böyle bir şehirdir, taşı toprağı maneviyattır."