Dolar, TL karşısında üçüncü ayda da düştü
İki aydır Türk lirası karşısında değer kaybeden ABD doları, temmuz ayını da yüzde 3,5 düşüşle tamamladı
Küresel piyasalarda artan belirsizlikler ve ticaret savaşlarının neden olduğu deflasyonist ortam, özellikle ABD Merkez Bankasını (Fed) güvercin bir tutuma yönlendirirken, dolar/TL'deki değer kaybının üçüncü aya taşınmasında da önemli bir rol oynadı.
Analistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) başkanının görevden alınmasına rağmen, İstanbul seçimleri sonrası hakim olan sakin havanın ve piyasalardaki güvercin tutumun, dolar/TL'de olası yukarı yönlü bir hareketi önlediğini ifade etti.
Temmuzda gerçekleşen S-400 teslimatının ardından ABD ile yaşanması beklenen olası gerginliğin ortadan kalkması ve yaptırım kararının ertelenmesi TL'de yaşanabilecek değer kaybının önüne geçti. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdiği doğal gaz arama faaliyetleri sebebiyle Avrupa Birliği (AB) tarafından alınan yaptırım kararlarının TL üzerinde etkisi de sınırlı oldu.
Takip eden günlerde Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasına rağmen, açıklamada kullanılan yumuşak dil, TL'de yaşanan kayıpları minimize etti. ABD'de tutuklu bulunan Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın serbest bırakılması da siyasi riskleri yumuşatan bir başka unsur oldu.
TCMB'nin 25 temmuzda politika faizini 425 baz puan indirmesine rağmen Avrupa Merkez Bankasının (ECB) aynı gün verdiği aşırı güvercin mesajlar ile piyasalar sakin bir geçiş sürecine sahne oldu.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Yenilenen İstanbul seçimleri ve ortaya çıkan siyasi sonuçların merkezi hükümet tarafından olgunlukla karşılanması, Türkiye’nin iç siyasi riskini ortadan kaldırdı." değerlendirmesinde bulundu. S-400 alımından kaynaklanan yaptırım ihtimalinin Osaka'daki G-20 zirvesinde yapılan karşılıklı görüşme neticesinde ortadan kalktığına değinen Arzova, "Türkiye’nin CDS primi hızla geri gelince, TL 31 Mart seçimi öncesi seviyelere geri döndü." ifadelerini kullandı.
Arzova, Fed Başkanı Jerome Powell'ın faiz kararını açıkladığı metnin piyasaların beklentilerine paralel olduğunu ancak soru cevap kısmının kafa karıştırdığını söyledi. ABD verilerinin aslında kötü olmadığını kaydeden Arzova, ilk çeyrekteki yüzde 3,1 ile 2. çeyrekteki yüzde 2,1'lik büyümenin oldukça kuvvetli veriler olduğunu belirtti.
"Fed faizi, Trump ve piyasanın baskısıyla indirdi"
Yapılan faiz indiriminin verilerle uyumlu olmadığını belirten Arzova, "Dolayısıyla ABD’de yapılan bu faiz indirimi hiç şüphesiz Başkan Trump’ın faiz indirim isteği (hatta Fed üzerindeki baskısı) ve piyasaların istemesi neticesinde yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.
Ağustosta dolar/TL'yi olumsuz etkileyecek unsurun az sayıda olduğunu vurgulayan Arzova, TL'nin dış piyasalarla uyumlu seyretmesini beklediğini ifade etti. Arzova, ABD ile İran arasındaki gelişmelerin oluşturduğu jeopolitik risklerin yatırımcılar tarafından halihazırda dikkatle izlendiğini, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşlarının ise risk algısını artırabilecek unsurlardan olduğunu kaydetti.
Faiz indirimi sonrası mevduat sahiplerinin kararlarının önemli olacağını kaydeden Arzova, "Dövize yönelme hala ekonomik beklentilerin olumsuz olduğunu gösterirken, kredili satın alımların artması ve yabancı para mevduatın çözülmesi ekonomide gelecek döneme duyulan güvenin artmaya başladığının göstergesi olabilir. " ifadelerini kullandı.
AA Finans Analisti Cüneyt Paksoy da seçim sürecinin sona ermesinin, görece pozitif makro verilerin ve düşen iç talebe rağmen ihracat-turizm tarafında korunan pozitif ivmenin, TL'nin dolar karşısındaki performansını etkileyen önemli unsurlardan olduğunu söyledi.
TL'nin olumlu seyrinde, düşen enflasyon ve bu yönde süren eğilim ile oluşan manevra alanının etkili olduğunu kaydeden Paksoy, Fed ve ECB gibi merkez bankalarının parasal genişlemeye yönelmesinin de piyasalarda oluşan pozitif manevra alanını desteklediğini söyledi. Ağustosta dolar/TL için Türkiye-ABD ilişkilerinin izlenecek en hassas kriter olmaya devam edeceğini söyleyen Paksoy, dolar endeksinin seyrinde beklenen gevşeme olmadığı takdirde azami temkinli olmak gerekeceğini belirtti.
Paksoy, teknik olarak belirli bir bant içinde hareketliliğin mümkün göründüğünü, 21 haftalık ve 55 günlük üssel ortalamaları içine alan 5,70-5,75 üzerine kalıcı çıkma durumu oluşması halinde sırası ile 5,85-6,00 ve 6,15-630 aralıklarının potansiyel direnç hedefleri olacağını kaydetti. 5,70-5,75 bölgesinin altında kapanışların önemli olduğunu belirten Paksoy, 200 günlük ortalama olarak takip ettikleri 5,58’in kırılması durumunda sırasıyla 5,50 ve 5,25-5,45 bandının gündeme gelebileceğini söyledi.