Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Yunanistan'da toplam 9 Amerikan üssünün bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Bizim, Amerika'dan beklentimiz, Yunanistan'ı yanlış hesaplara sokmaması ve uluslararası kamuoyunun manipüle edilmesine müsaade etmemesidir. Şu anda biz, bütün bu olup bitenleri adım adım takip ediyoruz." dedi.

Bugünkü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı'ndan sonra yapılan basın açıklamasının bunları içerdiğini dile getiren Erdoğan şunları kaydetti:

"Amerika'nın Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu kaldırmasının da ne içerik bakımından ne de zamanlama bakımından izahı yoktur. Rum-Yunan ikilisinin Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarı tehdit eden adımlarını görmezden gelen, hatta teşvik eden Amerika, bu adımıyla adada bir de silahlanma yarışına yol açacaktır. Biz duracak mıyız? Duramayız. Biz de ne yapıyoruz? Tabii ki Kuzey Kıbrıs'ta ne gerekiyorsa bu konuda bu adımları attık, atıyoruz ve atacağız."

"Asker ve silah sevkiyatı mı yapılıyor?" sorusunu Erdoğan, "Hayır, asker en kolayı. Şu anda 40 bine yakın bizim orada askerimiz var. Ama bunun dışında da şu anda orada bizim silah, mühimmat, araç, gereç vesaire, bu konularda da hem kara hem hava hem deniz bütün bunlarla ilgili adımlarımızı atıyoruz. Bu son adımın da cevapsız kalmayacağını, Kıbrıs Türk halkının güvenliği için her türlü tedbirin alınacağını herkesin bilmesi gerekir." diye yanıtladı.

"ABD'nin Kıbrıs'la ilgili ambargoyu kaldırmasına karşı mı söylüyorsunuz bunu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Tabii, o var ama anlaşılan şu ki Amerika ambargoyu kaldırsa da kaldırmasa da maalesef attığı adımlarla 'Türkiye sen ne yaparsan yap'. Bunu diyor." ifadesini kullandı.

"Limana askeri savaş gemilerinin girecek olmasını nasıl değerlendirdiniz? Türkiye'ye tehdit mi bu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Lozan'a baktığımız zaman buralar silahtan ari olan adalardır. Ama silahtan ari olması gereken bu adalara Amerika maalesef ne Lozan'ı dinliyor ne bu noktada Paris'i dinliyor, bunların hiçbirisini dinlemeden bu adımları attı, atıyor." dedi.

"Sayın Putin ile bu konuları etraflıca ele almayı düşünüyorum"

Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu temasları ile Türkevi'ndeki yabancı devlet başkanları ve başbakanları ile görüşmelerinin sorulması üzerine Erdoğan, "Yani istisnasız söylüyorum, görüştüğüm devlet başkanları olsun başbakanları olsun senatör ve milletvekilleri olsun hepsi de istisnasız şu ifadeyi kullandılar; 'Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuğunuz her türlü takdirin üstündedir, bir taraftan, tahıl koridorunun çalışması bir diğer taraftan gübre olayı ama en önemlisi de 200 esirin takası'." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna arasındaki esir takasına çok önem verildiğini, özellikle Rusya'nın, Rusya yanlısı ana muhalefet partisi Yaşam İçin Muhalefet Platformu'nun lideri Viktor Medvedçuk'a çok önem verdiğini söyledi.

Erdoğan, "Belki siz de izlemişsinizdir, Medvedçuk'un hanımı televizyon ekranlarından bize çağrıda bulunmuştu, 'ne olur Erdoğan kocamı kurtar'. Şimdi yaptığım tüm görüşmelerde Sayın Putin bana bunu hep hatırlattı. Biz de elimizden gelen gayreti göstererek, Sayın Zelenskiy ile de bu konuları görüşerek gerek Medvedçuk gerekse bu diğer esirlerin takası olayı hamdolsun başarılı bir şekilde sona erdi. Şu anda bundan sonraki süreç de var, bundan sonraki süreci de bizim gayet iyi yönetmemiz lazım." değerlendirmesini yaptı.

"Barış için hala umut var mı?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Yani ben umutsuz değilim ama böyle de hemen bir anda bir netice alırız dersek o da hayal olur. Örneğin şu anda 4 tane şehirde yapılan referandum olayı. Şimdi bu referandum olayı neyi getiriyor, sıkıntıyı getiriyor. Yani keşke böyle bir referanduma gidilmeseydi de bütün bunları bir diplomasi yoluyla çözebilseydik veya çözebilseydiler ama maalesef bu olmadı. 2014'te de biliyorsunuz benzer bir durum Kırım ile ilgili olmuştu. Mesela Kırım ile ilgili konuda da başarılı olamadık yani ben o zaman yine Sayın Putin'e 'Burada bizim soydaşlarımız var, yani Kırım'la ilgili olarak bu attığınız adım doğru değil.' demiştim ama netice alamadık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bugün yaptığı telefon görüşmesinin sorulması üzerine, "Zelenskiy de bu 4 tane bölge ile ilgili desteklerimizi istiyor. Yani bu konuda Sayın Putin'le görüşerek Sayın Putin'i ikna etmemizi istiyor. Şimdi yarın bakalım arkadaşlar bağlantıları kuracaklar, inşallah Sayın Putin ile yarın bu konuları şöyle etraflıca bir ele almayı düşünüyorum." dedi.

Tahıl koridoru anlaşmasının hatırlatılması ve Rusya'dan gübre tedarikine ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bunlar da gündemimizde. Şimdi biliyorsunuz şu ana kadar daha çok Ukrayna tarafından gelen tahıl vardı. Bu tahılda da şu an 5 milyon tonu aşmış vaziyetteyiz ama gübre olayında daha çok ağırlıklı olarak Rusya tarafı önem arz ediyor. Onlarla da bu konuları görüşüp oradan da eğer gübre konusunu çözebilirsek, özellikle yani tarımda gübreye ihtiyacı olan ülkeleri bu konuyla ilgili doyurmuş oluruz ve gübre ile beraber de oralara da bir bereket getirmiş oluruz diye düşünüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tahıl konusundaki sözlerinin sorulması üzerine, şöyle devam etti:

"Şimdi bütün mesele zaten orası, yani biz şu anda özellikle bu tahılı az gelişmiş garip gureba ülkelere nasıl aktarırız, hep bunun gayreti içinde olduk. Ne yazık ki mevcudun diyebilirim ki yüzde 80'i daha çok zengin ülkelere gitti. Şimdi zengin ülkelere gidince bu da ciddi manada Sayın Putin'i rahatsız etti ve bu son görüşmelerimizde gerek Özbekistan'da gerekse ondan önceki Tahran görüşmemizde de bunlar gündeme geldi. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte hedefimiz olan o, fakir fukara, garip gureba ve az gelişmiş ülkelere bunu göndermek, bunların ihracında başarılı olalım, neticeye varalım. Çünkü burada iki şey önem arz ediyor, tahıl ve gübre. Şimdi henüz Rusya'dan biz bu ürünleri çekmiş değiliz. Bugüne kadar daha çok Ukrayna tahılını aldık. Fakat şimdi öyle zannediyorum ki tahıl ve gübrede inşallah Rusya kanalı devreye girecektir."

"Rusya'nın kısmi seferberlik kararı bile endişe vericidir"

Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta nükleer bir tehdidin olup olmadığına ve bu konuyla ilgili Putin ile görüşmesinde telkinde bulunup bulunmadığına dair bir soru üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ben bunları düşünmek istemiyorum. Yani bir nükleer savaşa gitmenin bedeli, faturası bir felaket. Bunu hiç bırak konuşmayı, düşünmemek gerekir. Bunları zaten inşallah gündeme getirmeden diplomasi yoluyla bu işi çözmek, işin en isabetli bana göre adımı olacaktır. Biz de daha çok zaten buradan adım atalım diyoruz. Çünkü Ukrayna'nın işgal altındaki bazı bölgelerinde Rusya'ya katılım için referandum düzenlenmesi ve Rusya'nın kısmi seferberlik kararı bile endişe vericidir. Yani birileri demek ki işin hep bu yanından girdiler. Bu türden gelişmeler diplomatik sürecin canlandırılması çabalarını zora sokuyor ve istikrarsızlığın derinleşmesine de yol açıyor. Ukrayna'nın özellikle bu işgal edilen bölgelerinde yapılan bu referandum olayı eğer buradan ilhak kararı çıkarsa ki buradan endişeliyim, çıkabilir, çünkü tanıdığım Sayın Putin bir şeyi kafasına koyduysa bunu o şekilde yapar, böyle de bir durum var. Onun için yarınki görüşmemizi inşallah randevu verilirse çok çok önemsiyorum. Temennim o ki bu işi inşallah şu geldiği noktada bırakıp diplomasiyi devreye sokmuş olalım."

Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satılması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satılması konusundaki son duruma ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti:

"Bize verdikleri söz başta Sayın Biden bu konuda Demokratlar olarak kendi düşüncesinin F-16'ları ve diğer bütün parçalar, aksam, bunları vermekten yana olduğunu bize söyledi. Bu arada da yine özellikle savunma bakanım, muhatabı ile yaptığı görüşmelerde bu istikamette cevaplar alıyor, 'Yani biz vermekten yanayız, işte Cumhuriyetçilerden destek alamıyoruz, onlar bu işe işte ters bakıyorlar' filan. Bu seyahatte Cumhuriyetçilerden Lindsey Graham ve yine bir başka senatör de vardı, onlarla ayrı ayrı görüşmelerim oldu. O görüşmelerimde de bana olumlu cevaplar verdiler. Dediler, 'Yani biz NATO'daki en önemli ortağımız olan Türkiye'yi bu noktada yalnız bırakamayız, elimizden gelen gayreti göstereceğiz'. Farklı birkaç kişiyle daha yine görüşmelerim oldu. Onlar da Türkiye'ye karşı tavır içerisinde olan ismi burada vermeyeyim, kişi ve kişilerden bahsetti, 'Onlarla da görüşmeler yapacağız ve bu görüşmelerle birlikte Türkiye'ye karşı bir hasmane tutum içerisinde olmanın doğru olmayacağını çünkü Türkiye NATO'da bizim çok çok önemli bir ortağımız dolayısıyla bu sorunu çözmemiz gerekir diyeceğiz' dediler. Biz de şu anda Sayın Biden'ın bize vermiş olduğu bu sözden hareketle hakikaten bunun neticesini bekliyoruz."

"İyimser bir bekleyiş içerisinde misiniz" sorusuna Erdoğan, "Evet." yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti heyetinin, Türkiye'ye F-16 satılması konusunda ABD Kongresindeki temaslarının sorulması üzerine, "Beraberdik, onlar kaldılar ve şu anda dönmüş olmaları lazım. Onlar da orada yine Senato ve Kongredeki bazı üyelerle, Cumhuriyetçi ve Demokrat onlarla bazı görüşmeleri yaptılar. Temennim odur ki inşallah NATO'nun da menfaatine olan böyle bir girişimde NATO da bizi yalnız bırakmayacaktır ve o da gerekli adımları atacaktır diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"Kimse bizim sessiz kalmamızı bekleyemez"

Türkiye'nin Suriye'ye yönelik harekatının gündemde olup olmadığı ve Şam reijimi ile MİT'in görüşmelerinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Suriye'de terör örgütü varlık gösterdiği ve milli güvenliğimizi tehdit etmeye devam ettiği müddetçe bizim oradaki kararlı mücadelemiz devam edecektir. Biz ondan taviz veremeyiz, sahada bu doğrultuda gerekli çalışmaları yapıyor her türlü tedbiri alıyoruz. Burada bizim için esas unsuru oluşturacak olan milli güvenliğimizdir. Yani milli güvenliğimizi tehdit eden ne varsa nerede olursa olsun bu 4 nokta olabilir, 5 nokta olabilir veya daha fazla olabilir, oralara karşı hani o 'bir gece ansızın' dediğimiz konu odur. Gerekli adımı atarız ve yapmamız gereken de neyse onu da yaparız. Çünkü bu mücadele ve çalışmalarımızı gerekli ve uygun gördüğümüz anda kapsamlı bir terörle mücadele harekatına dönüştürmekten asla kaçınmayız. Nitekim bugünkü Milli Güvenlik Kurulu basın metninde de bunlara özellikle yer verdik. Biz bunların başarılı sonuçlarını gördük görüyoruz, biz esasında bölgedeki terörle mücadele gayretimizle sadece milli güvenliğimize yönelik tehditleri bertaraf etmiyoruz, bölgenin huzurunu da burada temin ediyoruz ve terörle mücadele arkadaşlar biliyorsunuz tek taraflı olmaz onun için karşı taraf da buna aynı şekilde olumlu yaklaşımda bulunması lazım ki netice alalım. Amerika ve Rusya'nın 2019 Ekim ayında vardığımız mutabakatları uygulaması gerekiyor. Sınırdan 30 kilometre güneye... Burada bir de PKK/YPG terör örgütü sınırımıza yakın bölgelerde bu mutabakatlara aykırı şekilde halen konuşlu, tatbikatlar yapıyor. Hatta hatta Kamışlı ve çevresinde bunlar eğitim alıyorlar. Şimdi bu gerçekler ortadayken, Amerika koalisyon güçleri ile beraber bu adımları atarken, biz nasıl NATO'da beraber olacağız. Bu duruma da kimse bizim sessiz kalmamızı bekleyemez."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şam ile görüşmelere ilişkin, "Şam ile ilgili olarak bizim istihbarat örgütümüz oralarla ilgili görüşmeleri yürütüyor ve bizler de istihbarat örgütümüzün aldığı neticeler üzerinden yol haritamızı belirliyoruz." ifadelerini kullandı.

"Suriyeli sığınmacıları oradaki güvenli bölgelere yerleştirme çalışmalarınız devam ediyor mu?" sorusuna, Erdoğan, "Suriye'nin kuzeyinde hedefimiz ilk etapta 100 bin, ikinci etapta bunları 250 bine çıkarmak. Buralarda briket evler yapıyoruz. Bu briket evlere Türkiye'deki mülteciler yavaş yavaş taşınmaya başladı. Bu briket evlerin altyapısı var. Artık çadırlar, yağmur, çamur yok. Altyapısıyla, her şeyiyle gayet güzel briket evler yaptık." yanıtını verdi.

Briket evlerin 2+1 ve 1+1 şeklinde olduğunu, içerisinde banyo ve tuvalet bulunduğunu anlatan Erdoğan, evlerin güneş enerjisiyle ısındığını söyledi.

Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve güvenli, bunun yanında onurlu dönüşünü hazırlamak gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz CHP'nin veya diğerlerinin söylediği gibi 'Biz gelir gelmez bunları Suriye'ye süreceğiz' böyle bir şey diyemeyiz. Bizim ne medeniyetimizde ne kültürümüzde böyle bir durum söz konusu değil. Onun için de insani muamelemizi sürdüreceğiz. Biz Yunan'ın baktığı gibi de bakamayız, onların botları şişlemek suretiyle bunları Ege'de, Akdeniz'de nasıl gömdüklerini, nasıl onların boğulmasına zemin hazırladıklarını gördünüz, görüyoruz. Biz bu şekilde de bakamayız ve CHP'nin sayın başkanının yaklaşımıyla da yaklaşamayız. Onurlu bir şekilde kendileri 'Yerler hazır, artık gidebiliriz, kendi topraklarımıza dönmek istiyoruz.' dedikleri anda da kendilerini zorla burada tutmayız."

"Uluslararası alanda Türkiye vicdanın sesi oluyor"

Erdoğan, "Briket evlerin yapımına sadece Türkiye mi para harcıyor? Uluslararası kanallardan bu evlerin yapımına yeterli miktarda finans sağlanıyor mu?" sorusu üzerine, briket evlerin finansörünün sadece Türkiye olduğunu, evleri sivil toplum kuruluşlarının gayretleriyle yaptıklarını söyledi.

Bir ara Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) "Destek vereceğiz" dediğini aktaran Erdoğan, "Hatta Sayın Merkel ile bu konuları görüşmüştüm, o da cüzi bir şeyden bahsetmişti. Hiçbir şey gelmedi. Görüyorsunuz şu anda bunlar bizim yaptıklarımız ve Suriyeliler buralara artık yavaş yavaş yerleşmeye de başladı. Şimdi bunların altyapısı da bir taraftan bitiyor. Oyun grupları, çocukların oynayacakları alanlar, onlar da buralarda yapılıyor ve bizim bildiğiniz bütün STK'larımız sağ olsun buralarda büyük bir gayretle, coşkuyla, inançla bu yatırımları gerçekleştirdiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmada da bu konuya değindim. Biz evrensel adalet çağrımızı yinelemeye devam edeceğiz. Böylelikle uluslararası alanda Türkiye vicdanın sesi oluyor." diye konuştu.

"BM Genel Kurulu'ndan da netice alacağımıza inanıyorum"

Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığınız konuşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması çağrısı yaptınız. Buna dair yakın dönemde bir beklenti var mı?" sorusunu, "Biz diyoruz ki Kıbrıs Türk halkının 1959-60 anlaşmalarıyla teyit edilen müktesep haklarını, yani egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsü tescil etsin. Bu adadaki iki devletin eşit statüde müzakere masasına oturması demektir ve bunu başaracağız. Tabii bu eşitliği sağlama görevi de önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne düşer. Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gerçekten adil davranırsa, bu süreci hızlandırırız. Çünkü ben Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan da netice alacağımıza inanıyorum." diye yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 yıldır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden bu konuda hiçbir hareket görmediklerini, konseyin Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini, eşit uluslararası statüsünü teyit etmek için hiçbir adım atmadığını dile getirdi.

"Bunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapamıyorsa o zaman Birleşmiş Milletler üyeleri Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyarak Kıbrıs Türklerinin müktesep haklarını teyit edebilirler." diyen Erdoğan, bunun için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki hitabında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması için uluslararası topluma çağrıda bulunduğunu hatırlattı.

Erdoğan, "Bu bir ön hazırlık. Çağrımızın arkasında duracak tüm kurum ve kuruluşlarımızla uluslararası toplumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıması için çalışacağız. Uluslararası toplum bundan sonra çözümün yolunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyarak açmalıdır diye düşünüyorum." dedi.

New York'ta da görüştükleri muhataplarına bu politikayı gerekçeleriyle anlattıklarını dile getiren Erdoğan, çabalarının sonuç vereceğine inandığını ifade etti.

"Biz şu anda bu attığımız adımla bir defa yeniden bir tarih yazıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TOKİ'nin 250 bin konut projesinde son durum nedir? Bu projelerde temeller ve kuralar ne zaman çekilecek? Taksitlerin sabit olmaması konusunda eleştiri var. Bununla ilgili düzenleme yapılabilir mi? Bu konut hamlesiyle alakalı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'Para toplamak için yapıyorlar' dedi ve ardından da 'Garanti versinler, destekleyeceğiz' açıklamasını yaptı. Bu açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun daireye ihtiyacı mı var? Garanti istediğine göre demek ki böyle bir ihtiyacı var herhalde. Şu anda böyle bir ihtiyaç varsa TOKİ'ye müracaat eder, bitmiş olan konutlardan da böyle bir imkan ona tanınabilir. Buyursun. Biz 1 milyon 250 bin TOKİ olarak konut yaptık. Biz ilk defa bu alana girmiyoruz ki. Biz bu adımı atmış, kendimizi ispatlamışız. Burada nice garip gureba, fakir fukara, asker, engelli buralardan konut aldılar. Hepsi de bu konutlarda ne kadar mutlu olduğunu bize ifade ediyor. 1-1,5 ay önce Esenler'de konut dağıtımı yaptık ve orada yine bir eve gittim, çaylarını içtik, mutluluklarını gördük. 3+1 konut. Kemal Bey, bak dürüst ol. Siyaset dürüstlüktür. Böyle enine boyuna aklına ne geliyorsa atmak değil. Biz şu anda bu attığımız adımla bir defa yeniden bir tarih yazıyoruz.

Gençlerimizin başvuru sayısı 1 milyon 715 bin. Bak gençler bile bu işi senden iyi kavramış vaziyette. 5 milyona dayanan bir müracaat var ve projelerimizde ilk kazmayı inşallah 25 Ekim'de vuruyoruz. Bununla neyi anlatmak istiyorum? Derdimiz Türkiye'nin dört bir yanında, nerelerde TOKİ olarak konut yapımına başlayacaksak, hepsine aynı anda bir defa temelleri atalım, bu işi başlatalım istiyoruz. En kısa zamanda kura tarihlerimizi de açıklayarak bu adımları atacağız. Tabii bir şey daha şimdi yapma durumumuz var. O da şu, biliyorsunuz konut, arsa bir de gençlere yönelik olan adım. Şimdi ben 'arsamı alır, evimi kendim yaparım' diyenlere yönelik de mevcut rakamı artırmak suretiyle belki bunu 1 milyona, belki daha fazlaya çıkarmak suretiyle, yine kuraya tabi tutmak suretiyle, istiyoruz ki biz vatandaşlarımıza bu sayıyı artırarak, böyle bir imkan tanıyalım. Rakam 5'i yakalayınca şimdi bize yeni bir adım atmak, bu noktada yeni bir zemin hazırlamak için böyle bir adımı bakanımla da konuştuk, 'bunu yapalım' dedik."

Erdoğan, "Mevcut arsa için açtığınız bir imkan var. Bu imkana talep var mı?" sorusunu, "Olmaz olur mu? Ondan dolayı bunları yapıyoruz zaten." şeklinde cevapladı.

"Arsayı alan kendi evini mi yapacak?" sorusu üzerine Erdoğan, "Biz altyapıyı yapacağız, o da evini yapacak." dedi.

Vatandaşın, yatay mimariye uygun olmak kaydıyla evini yapabileceğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda Çevre Şehircilik Bakanlığımız ekibiyle bütün buralarda araştırmaları yapıp, planlamayı yapacaklar. Bu planlamayı yaptıktan sonra da 'hangi ilde ne kadar arsa' biz takdim edeceğiz. Bunun adımını inşallah bu kura çekiminden önceye yetiştireceğiz. Şu anda çalışmayı, dün akşam Murat Bey'e talimatı verdim, dedim 'Süratle bu çalışmaları başlat ve en kısa zamanda da inşallah bunun duyurusunu yapalım', arsa alacak vatandaşlarımız hemen buraya yönelsinler ve onlarda da kura çekeceğiz malum, bu kuraya onları da tabi tutalım ve bu kurayla neresi kime çıkarsa o da orada yerini alsın."

Erdoğan, proje kapsamındaki arsa sayısına ilişkin, "1 milyon arsa. Fazla olabilir ama az olmayacak." bilgisini verdi.

Büyüme hedefi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2022 yılında büyümenin yüzde 5 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyorum. Tabii bu bir ortalama rakamdır, daha iyisi olacak ama daha kötüsü olmayacak. Karadeniz doğalgazı devreye girerse işimiz çok daha kolay olacak. Rusya ile de bu noktada bir sıkıntımız yok." dedi.

Faizde bundan sonra yukarı çıkmak yok, daha aşağı inecek. Temennim odur ki bundan sonraki toplantıda (Merkez Bankası) bunu biraz daha indirmek suretiyle yıl sonuna kadar faizi tek haneli rakama indirmeliyiz. Merkez Bankasının gücünü kaybetmesini bekleyenler, kusura bakmasınlar onlar avucunu yalamaya devam edecek." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Konu en ince ayrıntısına kadar incelenecek, en kısa sürede bunu kamuoyuyla paylaşacağız." dedi.