X
HABERLER

Erdoğan: Tarihin karanlık dönemlerini aydınlatacağız

Başbakan Erdoğan, "28 Şubat'ı da, 12 Eylül'ü de, 27 Mayıs'ı da sorgulayacak, tarihin bu karanlık dönemlerini inşallah hep birlikte aydınlatacağız'' dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat'ın, MÜSİAD'a, MÜSİAD'ın üyelerine karşı, o üyeler gibi nice başarılı iş adamının kolunu kanadını kırmak için yapılmış bir müdahale olduğunu belirterek, ''Gençler bunları tekrar yaşamasın diye, çocuklar böyle bir Türkiye'de yaşamasın diye, bizim bu süreçleri çok güçlü şekilde, cesaretle, kararlılıkla sorgulamamız, hakkımızı aramamız, o günlerin de hesabını, hukuk yoluyla sormamız gerekiyor 'İntikam' ve 'Cadı avı' söylemleriyle konuyu saptıranlara aldırmadan biz 28 Şubat'ı da, 12 Eylül'ü de, 27 Mayıs'ı da sorgulayacak, tarihin bu karanlık dönemlerini inşallah hep birlikte aydınlatacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 21. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 2011 yılında, Türkiye ekonomisinin yüzde 8,5 gibi çok yüksek bir büyüme oranı kaydettiğini, Türkiye'nin Çin'den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu dile getirerek, bu başarının kazanılmasına, Türkiye'yi bu seviyelere ulaştırmasına, bu yüksek büyüme oranına katkı sağladıkları için MÜSİAD'a ve üyelerine şahsı, ülkesi ve milleti adına teşekkür ettiğini söyledi.

MÜSİAD'ın, kurulduğu günden itibaren Türkiye'nin demokratikleşmesinde, sivilleşmesinde, hak ve özgürlüklerin, demokratik standartların ilerletilmesinde her zaman dik, onurlu, ilkeli bir duruş sergilediğini vurgulayan Erdoğan, MÜSİAD ve üyelerine, özgürlüğün, hakkın ve hukukun yanında sarsılmadan durdukları için yine şükranlarını sunduğunu kaydetti.

Erdoğan, yine MÜSİAD, 30 Mart'ta çıkarmış oldukları kademeli eğitim sistemine, yaptıkları eğitim reformuna da en başından itibaren çok güçlü bir şekilde destek verdiğini aktararak, kesintisiz eğitimin acısını yaşamış, zararını görmüş; bundan dolayı da kademeli eğitim reformunu var gücüyle destekleyen, bu reforma sahip çıkan tüm MÜSİAD camiasına da yine bu vesileyle teşekkür ettiğini belirtti.

-''Biz 75 milyonun hükümetiyiz'-

''Biz, 75 milyonun hükümetiyiz. Bu hükümet, sadece kendisine oy verenlerin değil, 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hükümetidir'' diyen Erdoğan, bu ülkenin fertleri arasında ayrım yapmadıkları gibi bu ülkenin kurumları, sivil toplum örgütleri, dernekleri ve vakıfları arasında da asla ve asla bir ayrıma gitmediklerini vurguladı.

Erdoğan, hiçbir sivil toplum örgütünü, hiçbir dernek ve vakfı, diğerlerinden ayrı tutmadıklarını ve aralarında asla bir ayrımcılık yapmadıklarını ifade ederek, ancak sivil toplum örgütlerinin, dernek ve vakıfların, demokratikleşme noktasında, milletin talepleri ve tercihleri noktasında ortaya koydukları tavrı milletin ve milletle birlikte kendilerinin de çok yakından izlediklerine dikkati çekti.

MÜSİAD'ın her zaman milletin yanında olduğunu, milli iradenin ve demokratikleşmenin tarafında yer aldığını, MÜSİAD'ın statükonun değil, sırtını devlete dayamış sermayenin değil, her zaman milletin tarafında olduğunu dile getiren Erdoğan, MÜSİAD'ın 34 şubesi, 8 temsilciliğiyle, 6 bine yakın üyesiyle milletin örgütü olduğu kadar, 46 farklı ülkedeki 119 irtibat noktasıyla, 17 milyar dolarlık ihracatıyla, Türkiye'nin aynı zamanda dünyaya açılan penceresi olduğunu belirtti.

Başbakan Erdoğan, ''MÜSİAD'a, Türk Bayrağının asaletini tüm dünyada onurla ve şerefle dalgalandırdığı için de ayrıca teşekkür ediyor, ayrıca şükranlarımı iletiyorum. Ben, MÜSİAD'ın bu seviyelere nasıl geldiğini, nasıl ulaştığını çok iyi biliyorum'' şeklinde konuştu.

MÜSİAD'ın, bugünlere gelene kadar, hangi çileleri çektiğini, hangi badireleri atlattığını, hangi engelleri aştığını, yıldırmalara, baskılara nasıl göğüs gerdiğini çok ama çok iyi bildiğini vurgulayan Erdoğan, statükocuların ve sırtını devlete dayayan sermaye çevrelerinin, Anadolu'nun genç, dinamik, cevval iş adamlarını, sadece ve sadece bayi olarak görmek istediklerini kaydetti.

Erdoğan, onların buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, otomobil satan, tüp gaz bayiliği yapan iş adamlarından, esnaftan asla rahatsızlık duymadıklarına işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ama ne zamanki, Anadolu sermayesi gücünü birleştirdi, Anadolu sermayesi heyecanını, coşkusunu, ideallerini hayata geçirdi, işte o zaman Anadolu'nun aslanlarından, Anadolu'nun kaplanlarından korkmaya başladılar. 'Ben artık fırın satmayacağım, ben fırın üreteceğim' diyen, 'Ben fırın ihraç edeceğim' diyen iş adamı, hesapları altüst etti. 'Ben Kayseri'ye, Çorum'a, Konya'ya, Denizli'ye, Gaziantep'e hapsolmayacağım, ben New York'a, Sidney'e, Pekin'e, Bişkek'e, Paris'e, Londra'ya açılacağım' diyen Anadolulu iş adamı, bütün pazarları bozdu. Hiç kimse kusura bakmasın: 28 Şubat, aynı zamanda Anadolu'nun işte bu başarılı iş adamlarına karşı yapılmış bir müdahaledir. 28 Şubat, MÜSİAD'a, MÜSİAD'ın üyelerine karşı, o üyeler gibi nice başarılı iş adamının kolunu kanadını kırmak için yapılmış bir müdahaledir. 'Şu markayı almayacaksınız', 'şu markayı şuraya sokmayacaksınız'... bunlar yaşandı''

Siyasetçiler olarak kendilerinin müdahalelerin siyasi yönüyle, sosyal yönüyle daha fazla ilgili olduklarını kaydeden Erdoğan, müdahalelerin ekonomik gerekçeleri ve ekonomik sonuçlarının, en az siyasi sonuçlar kadar, en az sosyal sonuçlar kadar önemli olduğunu ve bunların artık tartışılmak zorunda olduğunu bildirdi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bugüne kadar, müdahalelerden, kimler, hangi rantı sağlamıştır? Müdahaleler kimlerin ekmeğine yağ sürmüştür? Müdahaleler, kimlerin önünü kesmiş, kimlerin ocağını söndürmüş, kimlerin kepengini kapatmış, kimleri de palazlandırmıştır? Bütün bunların artık Türkiye'de sorgulanması gerekiyor. MÜSİAD, 28 Şubat'ın hedeflerinden biri olurken, başka birileri neden 28 Şubat'a aleni destek verdi? O malum 5'li çete, 28 Şubat sürecinde nasıl oldu da, hangi gerekçeyle askeri müdahaleye çanak tuttu, askeri müdahalenin parçası haline geldi? Her konuda söz söyleyenler, her konuda siyaseti baskı altına almak isteyenler, nasıl oldu da, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da çıtlarını dahi çıkarmadılar?''

1997 yılında, MÜSİAD'ın üye sayısı 2 bin 825 iken 2002 yılına gelindiğinde, üye sayısının 1800'e gerilediğini anlatan Erdoğan, ''Neden? Çünkü cadı avı yaşanıyor. 'Ben MÜSİAD üyesi olursam yandım' diyor ve o nedenle kendileri istifa etti. Cadı avı mağdurları görmek isteyenler, 28 Şubat sürecine baksınlar, MÜSİAD'a baksınlar, MÜSİAD gibi Anadolu'nun, Trakya'nın, kendi yağıyla kavrulan iş adamlarına baksınlar'' şeklinde konuştu.

Bu iş adamlarının ''Yeşil sermaye'', ''İrticacı sermaye'' denilerek etiketlendiğini ve yaftalandığını dile getiren Başbakan Erdoğan, o dönemde bu şirketleri, kamu ihalelerine, özelleştirme ihalelerine almadıklarını, kamu ve özel sektör bankalarından kredi kullanmalarını engellediklerini söyledi.

Erdoğan, belli şirketlere, belli firmalara, keyfice vergi cezası, keyfice sigorta cezası kesildiğini, teşviklerin, keyfi bir şekilde iptal edildiğini kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''O kadar ki, şirketler, firmalar, ürünleri özellikle kara listeye alındı. Gazetelerde çarşaf çarşaf firma listeleri yayınlandı. Belli ürünlerin belli marketlere girmesi, belli yerlerde satılması yasaklandı. İzmir'de, bir kebapçıyı, köfte satan masum bir vatandaşı listeye aldılar, firmanın ismini gazetede yayımladılar ve bu vatandaşın ekmeğiyle oynadılar. Anadolu'da bunlar yaşanırken, her ne hikmetse, İstanbul'da büyük firmaların yönetimlerinde ekonominin e'sini bilmeyen enteresan isimler, enteresan emekli vatandaşlar görev aldılar. İşte bütün bunlar olurken, bütün bunlar yaşanırken, Anadolu'nun her karışında cadı avı yapılırken, siyasetin merkezi Ankara sustuğu kadar, iş dünyasının merkezi İstanbul da maalesef susmuştur. Bugün eğitim meselesinde statükoyu savunanlar, eğitim meselesinde kaplan kesilenler, bugün demokrasiyi hatırlayanlar, 28 Şubat'ta maalesef suspus olmuş, ellerini ovuşturmuştur. Türkiye'nin bu acı manzarayı, bu acı tabloyu tekrar yaşamaması için, işte bizim cesaretle bunları sorgulamamız gerekiyor. Gençler bunları tekrar yaşamasın diye, çocuklar böyle bir Türkiye'de yaşamasın diye, bizim bu süreçleri çok güçlü şekilde, cesaretle, kararlılıkla sorgulamamız, hakkımızı aramamız, o günlerin de hesabını, hukuk yoluyla sormamız gerekiyor. 'İntikam' ve 'Cadı avı' söylemleriyle konuyu saptıranlara aldırmadan biz 28 Şubat'ı da, 12 Eylül'ü de, 27 Mayıs'ı da sorgulayacak, tarihin bu karanlık dönemlerini inşallah hep birlikte aydınlatacağız. İşte onun için parlamentoda Darbeleri Araştırma Komisyonu'nu hamdolsun kurduk.''

HABERİN DEVAMI

İlginizi Çekebilir

Hazine 2024 için piyasa yapıcı bankaları açıkladı 29 Aralık 2023 Cuma, 16:28:35 TL dönüşümlü yeni KKM hesabı açılmayacak 29 Aralık 2023 Cuma, 15:26:50 “Türkiye girişimcisine verisini açmıyor” 29 Aralık 2023 Cuma, 15:01:37 Bankaların toplam net kârı Kasım'da yıllık yüzde 37,6 arttı 29 Aralık 2023 Cuma, 15:07:04 Boeing'den "737 Max" için inceleme çağrısı 29 Aralık 2023 Cuma, 14:02:07 Emekli Memur-Sen'den aylıkların artırılması talebi 29 Aralık 2023 Cuma, 13:41:48