Erdoğan: Ülkemize dönük bühtandan geri dönüldü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında 10 büyükelçinin geri adım atmasına değinen Erdoğan, "Ülkemizin yargısını ve egemenlik haklarını hedef almıştır. Ülkem ve milletim adına ortaya koyduğumuz tavır bu sorumlu duruşun tezahürüdür. Niyetimiz asla kriz çıkarmak değil. Yapılan yeni bir açıklamayla ülkemize yönelik bühtandan geri dönülmüştür" dedi.
Kabine toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Oldukça verimli bir Afrika seyahati gerçekleştirdik. Angola, Togo ve Nijerya'da samimi bir misafirperverlikle karşılandık. Bölgedeki büyük potansiyeli bir kez daha müşahede ettik. Hükümete geldikten sonra en çok önem verdiğimiz ve en çok emek harcadığımız konulardan biri Afrika kıtası ile ilişkilerimizi geliştirmekti.
“Sömürgecilerin, kıtayı elde tutma gayretleri bitmedi”
Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla 30 Afrika ülkesine 50 seyahat gerçekleştirdik. Ticari ve ekonomik işbirliğimizi güçlendirmeye çalıştık. Sağlık ve iklim krizleriyle sarsılan dengeleri bozulan, yeni arayışlara yönelen dünya için Afrika'nın mümbit toprakları hala en değerli kaynaktır. Sömürgecilerin sürekli yöntem değiştirerek kıtayı elde tutma gayretleri bitmedi, bitmeyecektir.
Afrika toplumları artık sömürülmek, ezilmek, öldürülmek değil, adil bir paylaşımla gelişmek, kalkınmak, büyümek ve insanlığa bu şekilde katkıda bulunmak istiyorlar. Türkiye'nin Afrika'ya bakışı Batı ülkelerinden çok farklıdır. Tarihinde sömürgecilik lekesi ve katliam ayıbı bulunmayan bir ülke olarak kıtaya insan merkezli yaklaşımımızı muhataplarımız da görüyor. Bizi farklı bir yere koyuyorlar.
Sömürgecilerin izlerini, kıtanın dört bir yanında siyaset, ekonomi, sosyal ve kültürel hayata kadar her alanda görmek mümkündür. Türkiye'nin karşılıklı saygı, muhabbet, dayanışma, birlikte kazanmaya, paylaşmaya dayalı politikaları yavaş yavaş kök salmaya, taban tutmaya, karşılık bulmaya başlamıştır.
Kıtadaki pek çok ülkeyle 500 yıllık geçmişe sahip kültürel ve beşeri ilişkilere sahip bulunmamız işlerimizi oldukça kolaylaştırıyor. Bu altyapı üzerinde Afrika'yı pazar değil ortak olarak gören bir yaklaşımla kıtanın tamamıyla güçlü dostluk ve işbirliği köprüleri kuruyoruz.
“Afrika ile ortak gelecek inşa etmeyi sürdüreceğiz”
İstanbul'da yapılan Türkiye-Afrika Ekonomi ve İşbirliği Forumu ile 17-18 Aralık'ta gerçekleştirilecek olan Türkiye-Afrika Zirvesi bu konuda kat ettiğimiz mesafenin somut örnekleridir. İnşallah en kısa sürede yeni bir Afrika programıyla bu güzel iklimi daha ileriye taşıyacak adımlar atacağız. Eğitim, sağlık, ticaret gibi amaçlarla ülkemize gelen Afrikalının sayısının artması ilişkilerimizin geleceği bakımından ümit vericidir.
Son seyahatimizde de her üç ülkede toplam 18 ekonomik ve kültürel anlaşma veya mutabakat imzalandı. Türkiye'nin Afrika'da attığı her adım elbette kıtayı kendi arka bahçeleri olarak gören eski sömürgecileri rahatsız ediyor. Ülkemiz aleyhinde Batı'da yürütülen kampanyaların gerisindeki sebeplerinden birisi de budur.
Biz Afrika ile ortak gelecek inşa etmeyi ve sömürgecilere rahatsızlık vermeyi sürdüreceğiz. Kıtada ülkemiz adına çok hayırlı ve faydalı işler yapmaya devam edeceğiz. Bin yıllık vatanımız Anadolu'da neredeyse her günümüz mücadele ile geçmiştir. Bugün ülke ve millet olarak siyasi, ekonomik, sınırlarımız güvenliğine kadar her cephede mücadeleyi veriyoruz.
“Türkiye, kendi duruşunu sergilemeye başladığında paniğe kapıldılar”
Gazi Mustafa Kemal'in Sakarya meydan muhaberesinde söylediği 'hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır' ilkesi hala geçerlidir. Bu tecrübenin ışığında diplomasi, güvenlik, ekonomi, teknolojide ülkemizi güçlü tutmak, milletimizin haysiyetini korumak için canla, başla mücadele ediyoruz. Cumhuriyetimizin bir asırlık birikimi, Osmanlı ve Selçuklu'nun 10 asırlık mirası, medeniyetimizin 15 asırlık zenginliği, devletimizin 20 asırlık geleneği en büyük güç kaynağımızdır.
Kendi güvenlikleri, refahları söz konusu olduğunda dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyenlerin ülkemizin aynı hassasiyetlerine saygı göstermelerini elbette ki beklemiyoruz. Küresel yönetim sisteminin vanasını elinde tutanlar kendi sınırları içindeki tek bir sorun karşısında hak ve hukuku askıya almayı meşru sayarken, milyonlarca insanın ölümünü duyarsızlıkla seyrediyor.
Konu mazlum ve mağdurlar, konu Türkiye gibi hakkı ve adaleti savunanlar olduğunda ağız birliği yapıp, bambaşka istikametlere yönelebiliyor. Geçmişte ülkemizi uzun süre uzun süre yönlendirebilenler, Türkiye kendi duruşunu sergilemeye başladığında paniğe kapıldılar.
10 büyükelçiyle ilgili açıklama
Siyasi, ekonomik, toplumsal, diplomatik saldırıların geresinde işte bu paniğin yol açtığı saygısızlık vardır. Eski alışkanlıklarına yönelenler yaptıkları yanlışı kabul etmedikleri sürece hak ettikleri cevabı alacaklardır.
Bazı ülkelerin büyükelçilikleri tarafından yapılan hadsiz ve talihsiz açıklamayı aynı çerçevede değerlendiriyoruz. Bu açıklama doğrudan ülkemizin yargısını ve egemenlik haklarını hedef almıştır. Bu tavır yargı teşkilatımız, hakim, savcı, avukatlarımızla birlikte bir büyük hakarettir.
Anayasamızın 138.maddesinde Türk yargısında kimseden talimat almaz, kimsenin emrine girmez. Yasama, yürütme organlarımızın bile anayasa gereği işine karışmadığı yargımızın bir grup büyükelçinin sigaya çekmesine tahammül edemeyiz.
Dünyada zulümler, adaletsizlikler sergilenirken Türkiye'yi diline dolayanların amaçlarının hak, hukuk takibi olduğuna kimse bize diyemez. Cumhurbaşkanı olarak malum açıklamayı yapan büyükelçiler hususunda ülkem ve milletim adına ortaya koyduğumuz tavır bu sorumlu anlayışın tezahürüdür.
“Niyetimiz kriz çıkarmak değil”
Niyetimiz asla kriz çıkarmak değil; ülkemizin onurunu, çıkarlarını, egemenlik haklarını korumaktır. Bugün aynı büyükelçiler tarafından yapılan yeni bir açıklamayla yargımıza ve ülkemize yönelik bühtandan geri dönülmüştür. Viyana Anlaşması 11. maddesine göre ülkemizin içişlerine karışmayacağı taahhüt edilmiştir. Bu büyükelçilerin daha dikkatli olacaklarına inanıyoruz. Bu süreçte kimin ülkenin ve milletin yanında durduğunu, kimin de ellerin kılıcını çaldığını hep birlikte gördük.
Türkiye'nin en büyük sancılarından biri bu tür meselelerde yerli ve milli meselelerde milli duruş sergileyemeyen eski diplomat ve bazı basından oluşan güruhtur. Milletimiz yakından takip etmektedir. Önümüzdeki dönemde güvenlik, ekonomi pek çok sorunumuzla birlikte inşallah bu hastalıklı zihniyetten kurtulacağız.
Gezi olaylarında 1 ay boyunca ülkemizden yapılan canlı oyunları hatırlayın. Benzer hadiseler çok daha vahim boyutlarda başkentlerde yaşandığında aynı çevreler tek bir karenin dışarı sızdırılmasına izin vermiyor. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi ardından koparılan fırtınaları da hatırlayın.
“Büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmeye çalışıyoruz”
Çukur eylemleri ve kanlı sokak eylemlerinde yaşananları da hatırlayın. PKK ve DEAŞ'ın gerçekleştirdikleri kanlı eylemleri hatırlayın. 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. Bunların hangisinde ülkemizde demokrasi ve hukuk diskuru çekenlerin haktan, adaletten, meşruiyetten hepsini bir yana bıraktım insanlıktan yana tavır aldığını gördünüz mü? Bu hadiselerde terör örgütleri ve darbecilerin sırtları sıvazlanmıştır.
Hamdolsun, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle tüm bu oyunları bozduk. Tuzakları boşa çıkardık. Hevesleri kursaklarda bıraktık. Ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırma azmimizden zerre kadar geri adım atmadık. Terörle ve darbeyle yapamadıklarını ekonomiyle yapmak için başlattıklarını sinsi saldırıları da çok ciddi bedeller ödeme pahasına engelledik ve engelliyoruz.
Türkiye gibi misyon sahibi bir ülkede hiçbir hadise rastgele yapılmaz. Hiçbir karar tesadüfen alınmaz. Hiçbir eylem bilinçsiz yapılmaz. Biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı bunun sonucunda nelerin ortaya çıkacağını gayet iyi biliyoruz. Avrupa'nın ve dünyanın en kıdemli lideri olarak tüm bu tecrübeler ışığında, kurduğumuz güçlü altyapı üzerinde başlattığımız demokrasi ve kalkınma hamlesini sonuçlandırarak büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmeye çalışıyoruz.
“Enerji gücümüzü üç kat artırdık”
Bu hedefe çok yaklaştık. Gürültülerin sebebi bu gerçeğin herkes tarafından bilinmesi. Dünyanın en güçlü sağlık altyapısını biz kurduk. Şehir hastaneleri gibi eşi benzeri olmayan bir örneği hayata geçirdik ve koronavirüs salgınında bunun meyvelerini toplamaya başladık.
Ülkemizin her şehrini sanayi bölgeleri ve fabrikalarla donattık. Bu hafta Eskişehir'de 52 fabrikanın açılışını yaptık. 106 tane fabrika açılışını yaptık. Bunlar kendiliğinden olmuyor. Hani bir şey yapılmıyordu. Eskişehir'e git Bay Kemal, bunların hepsini gör. Çin'den Türkiye'nin en önemli markası geldi orada bir tesisi modern bir şekilde kurdu.
Hidroelektrik, termik, doğalgazı arttırarak kurulu enerji gücümüzü üç katı arttırdık. Karayolu, havayolu, demiryolu, deniz yoluyla ulaşım altyapımıza tarihimizde görülmedik yatırımları yaptık. Lojistik avantajımızın meyvelerini toplamaya başladık. Üniversitelerimizle yeniden ayağa kaldırmaya başladığımız mesleki ve teknik eğitimle yetişmiş insan kaynağımızı güçlendirdik.
Adam utanmadan, sıkılmadan 81 vilayete niçin üniversite kuruyorsunuz diyor. Söyleyeyim sana niçin kurduğumuzu; 81 vilayetteki evlatlarımızın ülkemizin bir ucundan diğer ucuna gitmemesi için bunları kurduk. Ne çileler çekti bu ülkenin evlatları. 76 vilayette üniversite varken şimdi 207 üniversitemiz var. Bundan niye rahatsız oluyorsun Bay Kemal?
“2053 vizyonu için gereken temeli attık”
207 üniversiteyle şu anda ilim, irfan dağıtıyoruz. Sizin yapamadıklarınızı işte biz yaptık, yapıyoruz. Bu örnekleri her konuya, alana, başlığa yaymak mümkündür. Biz bu güne kadar eser ve hizmet siyaseti yaptık. İstisnasız her karış toprağı, milletimizin her ferdini kucaklayan eserlerimiz ve hizmetlerimizle 2053 vizyonu için gereken temeli attık.
Ülkemizi 2023'de yeniden eski düzene döndürmek isteyenler var. Kim bunlar? CHP. Dışarıda ve içeride tek bir koro halinde yürütülen koronun amacı demokrasi ve kalkınma kazanımlarını yok etmektir, dertleri bu. Bayraklar farklı, insanlar farklı, çehreler farklı, ifadeler farklı olabilir. Ama amaç aynıdır, o da büyük ve güçlü Türkiye, özellikle Türkiye hedefinin önünü kesmektir.
Milletimizle birlikte diplomasi, siyasetin, ekonominin dilini çözeli çok oldu. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum, başaramayacaksınız. Ya bu devletin bağımsızlığını, büyüklüğünü kabul edeceksiniz ya da nefesinin tükenene kadar içinizdeki kibir duygularıyla nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz.
Ülkemizin güvenliği ve hedefleri için yedi düvelle mücadele ederken insanımızın ekmeği, aşı, elektrik, doğalgazın, suyunun, aracının, yakıtının, kazancının, kendisi ve ailesinin kurduğu hayalleriyle, derdiyle dertleniyoruz. Utanmadan sıkılmadan aşı yok, evine götürecek ekmeği yok diyor. Böyle bir yalan olabilir mi? Kim bunu diyen CHP'lisi İP'lisi. Bu da korkulması gereken yüceler yücesinden korkmuyor ki. Bunlar da edep haya yok.
Şu anda her evde araba var, kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor. Bunları nasıl görmemezlikten geliyorsun. Bunu televizyon ekranlarından vatandaşa anlatır, vatandaşı kandırabilirsiniz ama bizi kandıramazsınız. Hepsinin istatistiklerini tutuyoruz. Nerede ne oluyor, ne satılıyor bunların hepsini gayet iyi biliyoruz.
“Fiyat artışlarına karşı gereken tedbirleri alıyoruz”
Nice küresel krizin etkileriyle uğraşırken, kadınlarımızın, gençlerimizin, yaşlılarımızın, işçilerimizin, işverenimizin, garip gurebanın sesi ve nefesine sırtımızı dönmüyoruz. Terörle mücadele ile işsizlikle mücadele bizim için aynı mesabededir. Pahalılık, yoksulluğun, adaletsizliğin önüne geçmek bizim için aynı derecede mühimdir.
Hepsini birden hal yoluna koymazsak yolumuza devam edemeyiz. Bu dönemdeki talihsizliğimizi küresel kriz ile ülkemize yönelik saldırıların aynı dönemde zirve yapmış olmasıdır. Türkiye bu fiyat artışlarını halkına nispeten en az yansıtan ülkelerin başında geliyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda durum çok daha vahimdir.
Türkiye olarak artan üretim, lojistik gücümüzle yaşanan sıkıntıları bir fırsata dönüştürme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Yaşanan fiyat artışları, diğer sıkıntıların insanlarımızı bunaltmaması için gereken tedbirleri alıyoruz. Kamu işçi ve memurlarının ücretlerinde yaptığımız artışlarda da bu durumu dikkate alarak çıtayı yüksek tuttuk. Elektrik ve doğalgaz maliyet ve satış oranlarında devlet olarak ciddi seviyede sübvansiyon yapıyoruz.
“Fırsatçılık yapanlara göz açtırmayacağız”
Sosyal yardım sistemimizi etkin şekilde işletiyoruz. Önümüzdeki dönemde bu doğrultuda atacağımız ilave adımlarımız olacak. Salgın döneminde fedakarlık yapan vatandaşlarımızın üzerine daha fazla yük binmemesi için gereken adımları atacağız. Fırsatçılık yapanlara göz açtırmayacağız. Denetim ve müeyyideleri sıkılaştırıyoruz. 2022 bütçemizi bu anlayışla hazırladık.
Ülkemizin bu küresel türbülansın üstesinden geleceğine inanıyoruz. Üzerimize düşenleri yapmayı sürdüreceğiz. Bu hafta sonu Roma'da yapılacak G-20 liderler zirvesi ve ardından BM İklim zirvesinde ülkemizin görüşlerini dile getirecek hem de ülkemizin önündeki fırsatları değerlendirmeye yönelik girişimlerde bulunacağız.
Ülke içindeki sıkıntıları çözmek, her kesimden insanımıza rahat nefes aldırmak için daha çok çalışacak, daha çok kaynak üreteceğiz. Talimatımızla ülkemizin 58 ilindeki 1585 cemevi ziyaret edilerek hazırlanan kapsamlı çalışmayı görüştük. İnsan hakları eylem planında yer alan azınlık vakıfların seçim usulüyle yönelik hususu değerlendirdik. Hangi inanca, hangi mezhebe sahip olursa olsun Türkiye'nin 84 milyon vatandaşımızın her birinin meselesi bizim meselemizdir.
Salgın tehdidi tamamen ortadan kalkana kadar tedbirlere riayet etmemiz gerektiğin ibir kez daha ifade etmek istiyorum. Herkese gönüllülük esasına göre ikinci ve üçüncü doz aşılarını bir an önce olmalarını tekrar hatırlatıyoruz. Ankara'daki AKM'nin olduğu yeri millet bahçesi, millet parkı haline getirdik ve buranın açılışını inşallah şu anda yapıyoruz ve bunun için de başta Ankaralılar olmak üzere bu açılışta beraberce bulunmayı arzu ediyoruz.
29 Ekim'de İstanbulumuzda AKM'nin açılışını yapacağız. Tüm İstanbullular bu açılışa davetlidir. Muhteşem bir eseri Taksim'de meydana getirdik, inşası bitti.
O akşamı da İstanbullularla birlikte yaşamak istiyoruz. Sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun, kalın sağlıcakla."