Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Çağlayan: Yatırımlar cari açığın ilacı olacak

Çağlayan: Yatırımlar cari açığın ilacı olacak

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, cari açık problemini kökten çözecek yatırımlara odaklanacağını söyledi

Giriş: 24 Kasım 2011, Perşembe 13:20
Güncelleme: 25 Kasım 2011, Cuma 07:18

Conrad Otel'de düzenlenen 2. Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nin ikinci gününde ''Dış Ticaretin önemi ve Sınai İşbirliği: 2023'e bölgesel katkı, Yatırım ve Ticarette Değişim dinamikleri ve bölgesel Fırsatlar'' konulu oturumda konuma yapan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, dünyada küresel güç birliğinin en anlamlı hale geldiği bir ortamda bu toplantının yapılmasının önemli olduğunu söyledi.

Zafer Çağlayan, çalışmalarında son aşamaya geldikleri yeni teşvik sisteminin, Türkiye'nin cari açık problemini kökten çözecek yatırımlara odaklanacağını ve cari açığın ilacı olacağını söyledi. Ekonomi Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Bakan Çağlayan, yatırım teşviklerindeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ekonomi Bakanlığınca Ekim ayında 263 adet yatırım teşvik belgesinin düzenlendiğini belirten Çağlayan, düzenlenen bu belgelerde 3,1 milyar lira tutarında sabit yatırımın öngörüldüğünü ifade etti.

Söz konusu yatırımlar tamamlandığında 9 bin 101 kişilik istihdam sağlanmasının beklendiğini aktaran Çağlayan, teşvik belgeli projelerin 2 milyar 64 milyon lira tutarındaki 244 adedinin yerli yatırımcılar, 455 milyon lira tutarındaki 19 adedinin ise uluslararası sermayeli yatırımcılar tarafından gerçekleştirileceğini dile getirdi.

Toplam sabit yatırım tutarı 3,1 milyar lira olan belgelerin sabit yatırım tutarının yüzde 44'ünün (1 milyar 37 milyon lira) imalat sektörüne düzenlendiğini, enerji sektörünün payının yüzde 29 (892 milyon lira), hizmetler sektörünün payının yüzde 25 (760 milyon lira), madencilik sektörünün payının ise yüzde 2 (74 milyon lira) seviyesinde olduğunu belirten Çağlayan, şunları kaydetti:

''2011 yılının 10 ayında toplam sabit yatırım tutarı 46,2 milyar lira olan 3 bin 788 adet yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Düzenlenen yatırım teşvik belgesi adedi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 arttı. Düzenlenen belgelerin öngördüğü istihdam sayısı ise 107 bin 907 kişi. Bu dönemdeki yatırım projelerinin toplam 38,4 milyar lira tutarındaki 3 bin 595 adedi yerli, 7,8 milyar lira tutarındaki 193 adedi ise uluslararası sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilecektir.

2011 yılı Ocak-Ekim döneminde verilen yatırım teşvik belgelerinde öngörülen 46,21 milyar liralık toplam sabit yatırım tutarının 21,77 milyar lirası ise imalat sektöründe, 11,84 milyar lirası enerji sektöründe, 11,26 milyar lirası hizmetler sektöründe ve 1,34 milyar lirası madencilik sektöründedir. On aylık dönemde başlatılan yatırım projelerinde yüzde 47'lik payla yine imalat sektörü ağırlıklı konuma sahiptir. İmalat sektörünün yatırım teşvik belgelerinde ağırlıklı olması Türkiye'nin mal ve hizmet üretim ve ihracat üssü olma hedefine doğru ilerlediğini göstermektedir.''

''Türkiye'ye yatırımcıların ilgisi arttı''

Yılın ilk on aylık döneminde, özellikle komple yeni ve tevsi niteliğindeki yatırımların öngörülen toplam sabit yatırım tutarının yüzde 92'sini oluşturmasının, Türkiye'de üretim kapasitesinin hızla büyüdüğünün kanıtı olduğunu vurgulayan Çağlayan, gerek iç pazarımızın büyüklüğü, gerekse Türkiye'nin stratejik konumunun, Türkiye'ye yatırımcıların ilgisini artırdığını ifade etti.

Son 27 ayda sabit yatırım tutarı 133 milyar lirayı aşkın 9 bin 616 yatırım teşvik belgesinin düzenlenmesinin de bunun kanıtı olduğununa dikkati çeken Bakan Çağlayan, yatırım teşvik belgelerinin 9 bin 112 adedinin yerli sermayeli, 504 adedinin de uluslararası sermayeli olduğunu bildirdi.

Yerli sermayeli yatırımcıların öngördüğü sabit yatırım tutarının 110 milyar 42 milyon lira, uluslararası sermayeli şirketlerin öngördüğü sabit yatırım tutarının da 22 milyar 64 milyon lira olduğunu ifade eden Çağlayan, sözlerini şöyle tamamladı:

''27 ayda düzenlenen teşvik belgelerinde gerçekleştirilecek olan projelerle 322 bin 406 kişilik istihdam öngörülmüştür. 2009 Ağustos-2011 Ekim döneminde verilen yatırım teşvik belgelerinde öngörülen 133,05 milyar liralık toplam sabit yatırım tutarının 68,6 milyar lirası imalat, 29,1 milyar lirası hizmetler, 26,4 milyar lirası enerji, 4,9 milyar lirası tarım ve 4 milyar lirası madencilik sektörlerindedir. İmalat sektörü yüzde 52'lik pay ile yine ilk sırada yer almaktadır. İmalat sektörü içerisindeki yatırımların 25 milyar lirası kimya, 10 milyar lirası otomotiv sektöründe iken, hizmetler içerisindeki yatırımların 9,7 milyar lirası turizm, 6,9 milyar lirası ulaştırma sektöründedir.

Dünyanın birçok ülkesinde kriz varken, Türkiye'deki yatırım teşvik belgelerinin yüzde 52'sinin imalat sektöründe olması, yatırım ve kapasite artırımının işaretidir. İleri teknoloji gerektiren sektörler olan otomotiv ve kimya sektöründe yatırım teşvik belgelerinin yoğunlaşması, Türkiye sanayinin emek yoğundan teknoloji yoğun bir yapıya doğru dönüştüğünün göstergesidir. Çalışmalarında son aşamaya geldiğimiz yeni teşvik sistemi, Türkiye'nin cari açık problemini kökten çözecek yatırımlara odaklanacak, cari açığının ilacı olacaktır.''

Zafer Çağlayan, önümüzdeki 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinin milli gelirinin yüzde 50'sini oluşturacağını belirterek, ''Bu ülkelerde 700 milyon nüfus düşük gelir grubundan orta gelir grubuna çıkacak. Gelin bunları birlikte planlayalım. O nüfusun ekonomik gelişme ile beraber alacağı refah payını birlikte düzenleyelim. Bu konuda en yakın, en doğru adresiniz Türkiye'dir'' dedi.

Çağlayan, 41 ülkenin toplam milli gelirinin 6 trilyon dolar, toplam dış yatırım rakamının 81 milyar dolar, dış ticaret hacminin de 3,2 trilyon dolar olduğunu ve dünya toplam ticaretinden yüzde 10,5 pay aldığını belirterek, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarı, refahın gelişmesi, insanların insanca yaşam hakkının elde edilmesi noktasında önemli konumda olduğunu söyledi.

Bu toplantının Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada işbirliği arayışlarının önemini ortaya koyduğunu ifade eden Çağlayan, Türkiye'de eylül ayı itibariyle 28 bin 833 uluslararası kuruluşun bulunduğunu, Cumhuriyet tarihinden 2002 yılına kadar gelen toplam yabancı sermaye yatırımı 14,5 milyar dolar iken son 8 yılda gelen doğrudan yabancı yatırım toplamının 105 milyar dolara ulaştığını ve bunun alkışlanması gereken bir başarı olduğunu söyledi.

Çağlayan, geçen yılın 9 ayında Türkiye'ye gelen toplam yabancı sermaye oranı 5,1 milyar dolar iken bu yılın aynı döneminde 10,9 milyar dolara çıktığını ve bunun yüzde 92'sinin (9,5 milyar dolar) Avrupa kaynaklı olduğunu söyledi.

Dünya ticaretinin yüzde 25'i birbirine komşu ülkelerde yapılıyor

Doğrudan yatırımlarda 40 ülkenin payının bu dönem itibariyle yüzde 33,9 olduğunu ifade eden Çağlayan, bu konu üzerinde durmaları ve çalışmaları, tecrübelerini, birlikte katettikleri mesafeleri tartışmaları gerektiğini kaydetti.

Çağlayan, bugün uluslararası sermayenin Türkiye'den istediği zaman istediği ülkeye sermaye transferini çok rahat yapabildiğini vurguladı.

Bölgenin önemli bir değişimden geçtiğini, küresel kriz nedeniyle Avrupa'nın birçok ülkesinin ''yoğun bakım çadırında oksijen tüpüne bağlı olduğunu'' dile getiren Çağlayan, hükümetlerin değiştiğini, siyasi dengelerin bozulduğunu, Arap baharı diye başlayan değişim talebine iyi bakılması gerektiğine işaret etti. Çağlayan, halk hareketlerini hep tsunamiye benzettiğini, halk böyle istiyorsa ona uygun altyapı ve zemini hazırlamak gerektiğini söyledi.

Zafer Çağlayan, bunun dünya ticaretinde de önemli etkiler ortaya çıkardığını, geçen yıl 90 dolar olan petrolün varil fiyatının bu yıl mayıs ayında 130 dolara çıktığını dile getirdi.

''Böyle bir ortam bizi daha fazla küresel güç birliğine ve birlikte hareket etmeye zorluyor'' diyen Çağlayan, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle olan ticaret hacminin geçen aylarda biraz düşse de tekrar yeniden gelişme noktasına geldiğini söyledi.

Çağlayan, dünya ticaretinin yüzde 25'inin birbirine komşu ülkeler arasında yapıldığını, hükümetin de komşu ve çevre ülkeler stratejisini ortaya koyarak yoğun çalışmalar gerçekleştirdiklerini ve 2002'de komşu ve çevre ülkelere yapılan ihracatın 9 milyar dolardan bugün yaklaşık 50 milyar dolara çıktığını belirtti.

Türkiye komşu ve çevre ülkelerle 100 milyar dolar ticaret hacmine sahip

Komşu ve çevre ülkelerle 100 milyar dolar seviyesinde ticaret hacmine sahip olduklarını, bu yıl sonu itibariyle de Cumhuriyet tarihinin yeni bir ihracat rekorunu kıracaklarını dile getiren Çağlayan, 2023 yılı konulan hedefe Türkiye'nin daha önce ulaşacağını vurguladı.

Çağlayan, 239 gümrük bölgesine 20 binden fazla ürün ihracatı yaptıklarını, geçen yıl 114 milyar dolar ihracata karşılık 185,5 milyar dolar ithalat yaptıklarını, 300 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmine sahip olduklarını, bu yıl da toplam dış ticaretin 370-375 milyar dolar seviyesine erişeceğini bildirdi.

Dünyanın en fazla iş yapan 225 müteahhitlik firması içinde Türk müteahhitlik sektörünün Çin'den sonra ikinci sırada yer aldığını, 31 Türk firmanın 225 firma arasında yer aldığını söyledi.

Çağlayan Türk müteahhitlerinin 93 ülkede tam 207 milyar dolarlık taahhüt üstlendiklerini ve Türk firmalarının 6 bin 365 proje gerçekleştirdiklerini belirtti.

Türk müteahhitlik sektörünün 2002'de yılda aldığı 2 milyar dolar taahhütlük işinin şu anda yılda 20 milyar dolar olduğunu vurgulayan Çağlaşan, bugün dünyadaki Türk nüfusunun 6 milyon kişiye çıktığını, 50 yıl önce Avrupa'ya gönderilen Türk işçilerinin çocuklarının bugün oralarda çok büyük iş adamları olduklarını anlattı.

Ticareti geliştirelim

Bu konuda son derece dinamizme sahip ve zorluklara karşı adeta ''şerbetlenmiş'' bir iş gücüne sahip olduklarını ifade eden Çağlayan, şunları kaydetti:

''Aramızdaki ticareti geliştirelim. Karşılıklı yatırımlar yapalım. Memnuniyetle. Ama bu yetmez. Bana göre bizim 3. ülkelerde birlikte işbirliğini nasıl gerçekleştiririz, bunun üzerine oturtmamız gerekiyor. Gelin tecrübelerimizi beraber paylaşalım. Avantajlarımızı birlikte kullanalım. Birinin dezavantajı öbürünün avantajıyla kapanmış olsun. Gelin bunları birlikte yapalım. Bugün yapılması gereken asıl fırsat bu. Dünyanın birçok ülkesinde çok önemli yatırımlar yapılıyor. Dünya ekonomisinin şekli, yapısı değişti. Bu küresel kriz her şeyi değiştirdi. Artık bundan sonra dünyada gelişmiş ülkeler, rolünü gelişmekte olan ülkelere bırakıyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve bunların içinde G-20'nin son derece kuvvetli bir ülkesi olan Türkiye'yi de saymak gerekiyor. Şimdi gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisine yön veriyor. Dünyanın ekonomik ekseni değişmiştir. Dünyanın ekonomik ekseni gelişmekte olan ülkelerde oluşacaktır.''

Çağlayan, gelişmekte olan ülkelerin geçtiğimiz yıllarda dünya ekonomisindeki paylarının yüzde 60-65'ler seviyesinde olduğunu, önümüzdeki 10 yılda gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisinin milli gelirinin yüzde 50'sini oluşturacağını belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

''Bu ülkelerde 700 milyon nüfus düşük gelir grubundan orta gelir grubuna çıkacak. Gelin bunları birlikte planlayalım. O nüfusun ekonomik gelişme ile beraber alacağı refah payını birlikte düzenleyelim. Bu konuda en yakın, en doğru adresiniz Türkiye'dir. Sadece enerji geçiş koridoru değiliz, Türkiye önümüzdeki 10 yılda 100 milyar dolar üzerinde enerji yatırımı yapılacak olan ülke. doğudaki enerji kaynaklarının batıya getirilmesinde Türkiye çok stratejik öneme sahip, emniyetli geçiş koridoru. Binlerce kilometre altyapı yatırımları yapılacak. Bunları sizlerin firmaları bir araya gelsin birlikte yapsın. Üçüncü ülkelerde el birliği, güç birliği, teknolojik bilgi birikimimizi beraber birleştirelim. Türk özel sektörü buna hazır.''

Türkiye bu yıl 770 milyar dolar GSMH'ya sahip olacak

Bakan Çağlayan, Türk iş adamlarının dışarıya sermaye transferi yapar hale geldiğini ve Türk iş adamlarının 22 milyar dolardan fazla yatırım yaptıklarını, daha da fazla yatırım yapmalarını destekleyeceklerini söyledi.

Bugün Avrupa'da birçok ülkenin kamu borçları ve bütçe açıklarının çok yüksek olduğuna işaret eden Çağlayan, AB üyesi ülkelerde kamu borçları ortalama yüzde 80'lerin üzerinde olduğunu, şu anda Türkiye'nin toplam kamu borcunun milli gelirin sadece yüzde 39'u olduğunu ve bu yıl sonu itibariyle yaklaşık 770 milyar dolarlık GSMH'ya sahip olacaklarını ifade etti.

Türkiye'nin kamu borcu 27 AB üyesi ülkeden 19'undan iyi

Türkiye'nin bu kamu borcu ile AB'nin 27 üyesinin 19'undan daha iyi durumda olduğunu, bütçe açığının bu yıl itibariyle yüzde 1,7'ye düşeceğini, şu anda 27 ülkenin 20'sindeki bütçe açıklarının Türkiye'den fazla olduğunu anlatan Çağlayan, Türkiye'nin işsizlik rakamlarında 27 Avrupa ülkesinin 13'ünden daha iyi durumda bulunduğunu söyledi.

Zafer Çağlayan, Türkiye'nin bunları kolay elde etmediğini, bunların siyasi, ekonomik istikrar ve dünyaya açılma ve dış ticarete verdikleri önemle sağlandığını ve bugün Türkiye'de büyümenin motorunun ihracat olduğunu kaydetti.

Küresel krizin aşılmasının küresel işbirliğinden geçtiğini, ancak anlama kapasitesi düşük birinin bunu yanlış anlayarak, ''Zafer Çağlayan Hindistan'a, Kore'ye gitmiş küresel güçlerden bahsediyor'' dediğini ifade eden Çağlayan, ''Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az. Ben 'küresel bir kriz var küresel krizden çıkış yolu da küresel işbirliği, güç birliğiyle olur. Ancak bu şekilde dünya ekonomisi bu işten çıkar' diyorum'' şeklinde konuştu.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a konuşmasının ardından UİP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ali Coşkun ile eş Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından plaket verdi.

Çağlayan, Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'ndeki konuşmasının ardından basın mensuplarının Fitch'in Türkiye'nin notunu pozitiften durağana çevirmesiyle ilgili sorularını yanıtladı.

Şu anda Fitch'in yaptığı uygulamanın Türkiye'nin herhangi bir şekilde not eksiltmesi, notunun düşürülmesi anlamına gelmediğini, yapılan uygulamanın görünümün pozitiften durağana çevrilmesi olduğunu ifade eden Çağlayan, ''Bu durum ileride not artırılmayacağına dair bir ipucu vermiyor'' dedi.

Çağlayan, krizin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini, bunun finansmanın kalitesinde bazı güçlükleri de beraberinde getireceğine işaret ederek, şunları söyledi:

''Fitch'in ortaya koyduğu gerekçelerde bir tarafta enflasyon konusu, diğer taraftan da faiz konusuna vurgu yapmak istiyor. Aylardır Merkez Bankası'na çeşitli şekilde çeşitli kuruluşlardan faizlerin artırılması noktasında baskılar geliyor. Aslında bu Türkiye'de geçmişte yüksek faizlerden beslenmiş, faiz lobisinin de bu konudaki çabasına örnek görülebilir. Bugün kredi derecelendirme kuruluşları yapmış olduğu değerlendirmelerde ne kadar objektifler ne kadar samimiler, bunun iyi bir şekilde sorgulanması lazım. Ben şunu iyi biliyorum ki 2008 küresel kriz ile beraber finans kesiminde yaşanan bu sıkıntılar, finans kesimindeki çöküşler kredi derecelendirme kuruluşlarını da ciddi şekilde sorgular ve bununla ilgili de görüşleri bir yerde negatife çevirir duruma getirmiştir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da kredibilitesi düşmüştür. Bugün İrlanda dünyanın en borçlu ülkesi. Gerek kamu borçları ve ekonomik parametreleri neredeyse iflas etmiş durumdadır. Soruyorum geçmişte kimler İrlanda'nin kredi notlarını yükselttiler? Türkiye küresel kriz döneminde kredi notu artırılan 14 ülkeden biri olmuştur. Ve kredi notu 2 kez arka arkaya artan tek ülke Türkiye olmuştur. Ancak bu durum kesinlikle bir moral bozukluğuna yol açmamalı. Dünyada şu anda finansman kalitesindeki ve dünya ekonomisindeki fotoğrafı iyi okumak lazım.''

''Türkiye ekonomisini etkileyecek bir durum değil''

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin borçlanma kredi faiz ve maliyetlerinin Avrupa'nın birçok ülkesinden daha iyi konumda olduğunu, ancak kredi derecelendirme kuruluşlarının ortaya koydukları değerlendirmenin bu noktada olduğunu ifade ederek, ''Ben bunun Türkiye ekonomisini etkileyici, sıkıntıya sokacak hiçbir olumsuz unsur olmadığını ifade etmek istiyorum. Biz yaşadığımız şartlar ve ekonomik parametreleri net şekilde biliyoruz. İhracatımız Türkiye Cumhuriyeti rekorunu kıracaktır. Türkiye'nin şu anda görünen tek sıkıntısı cari açık konusudur'' dedi.

Türkiye'nin cari açıkla yıllardır karşı karşıya olduğuna işaret eden Çağlayan, şunları söyledi:

''Cari açığın azaltılması noktasında çok önemli kararlar alma aşamasındayız. Başbakan'ın bu konuda yapılandırmış olduğu ihracata dönük üretim stratejisi ve girdi tedarik stratejisi çalışmalarıyla cari açığın temel sorunlarını tek tek tespit etmiş durumdayız. Bu noktadan hareketle cari açıkla mücadele edecek, dışardan ithal ettiğimiz ürünlerin Türkiye'de üretilmesini sağlayacak, hatta ihracatını sağlayacak yeni bir teşvik sistemi çalışmaları içindeyiz. Fazla bir şey kalmadı. Yıl sonuna kadar teşvikle ilgili çalışmaları bitireceğiz. Cari açığı ciddi oranda azaltıcı etki ile donatılmış bir teşvik sistemi olacaktır. Bizim en fazla dış açık verdiğimiz sektörlerin Türkiye'de yatırım yapmasını sağlayacak olan önemli özellikleri taşıyacak bir teşvik sistemi olacak. Türk sanayisini de teknoloji ve inovasyon konusunda yeniden yapılanmasını sağlayacak bir anlayış içinde olacaktır. Şu anda gerek almış olduğumuz tedbirler, gerek bundan sonra alacağımız mikro reformlar, teşvik sistemiyle beraber Türkiye'nin ithalatta dışa bağımlılığını en ciddi şekilde azaltacak bir çalışmanın içindeyiz.

Fitch ister pozitiften durağana çevirsin ister değiştirmesin Türkiye ve Hükümetimiz zaten bu konuda kararlıdır. Cari açıkta somut ve yapısal bir şekilde mücadele etme noktasında çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bunu orta ve uzun vadede sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Keşke bu derecelendirme kuruluşları objektif olabilseler, yaptıkları bu değerlendirmeler tüm dünya tarafından objektif olarak değerlendirebilse. Ama şu anda objektif olmadığını ifade etmek istiyorum. Fitch'in sermaye yapısına göz atmanızı rica ediyorum. Sermaye yapısında hangi ülke ağırlıklıdır. Bunu da değerlendirmekte fayda var.''

Bakan Çağlayan, başka bir soru üzerine de, bedelli askerlikle birlikte bankaların talep edenlere kredi vereceğini, bankacılık sisteminin sermaye yeterlilik rasyosunun son derece gelişmiş olduğunu, bugün bankacılık sisteminin topladığı mevduatın büyük oranını kredi olarak kullandırdığını söyledi.

Bankacılık sisteminin kredi verme kapasitesinin gelişerek devam edeceğini ifade eden Çağlayan, ''Türkiye ekonomisi büyümek zorundadır. 2023 hedeflerinde 2 trilyon dolarlık milli gelirden bahsediyoruz. Enflasyonla mücadele bizim vazgeçilmezimizdir. Hükümetimiz dönemde tek haneli ve sürdürülebilir rakamlara gelmiştir fiyat istikrarıyla beraber finansal istikrar da bizim özellikle at başı düşünmemiz gereken uygulamalardır. Merkez Bankası da gerekli çalışmaları yapıyor. Ancak umuyorum ki şu anda dile getirilen husus, yapılan çalışma Türkiye'nin faizlerinin artırılmasına yönelik bir çaba olmasın'' dedi.