Advertisement
HABERLER ABONE OL

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Alman Hükümetinin entegrasyon kampanyası sloganı olan 'Biz birlikteyiz'i takdir ettiklerini, ancak İşgücü Anlaşmasının 50. yılında entegrasyon politikasının bir adım ötesine geçilerek artık "eşit katılım konusunu tartışmanın" vaktinin geldiğini belirtti.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Alman Migazin Dergisi'nde yayımlanan "İş gücü anlaşmasının 50. yılında paradigma değişimi: Eşit katılım" başlıklı makalesinde Türk-Alman ilişkilerinin geldiği noktayı değerlendirdi.

Makalede, tarihsel, siyasi, ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı, Türkiye ve Almanya'nın her zaman birbirleri için önemli ortaklar olduğunu ve olmaya da devam edeceğini kaydeden Bağış, "Türkiye ve Almanya tarih boyunca dostane ilişkilere sahip iki ülke olmuştur. I. Dünya Harbine, Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu birlikte girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Nazi rejiminden kaçıp Türkiye'ye sığınan Alman bilim adamları, mimarlar ve doktorlar, Cumhuriyet'in büyük projeleri için önemli katkılar yapmıştır" ifadelerini kullandı.

Almanya ve Türkiye arasında 1961 yılında İşgücü Anlaşması imzalandıktan sonra, Türkiye'nin, işgücünün büyük bir kısmını Almanya'ya gönderdiğini hatırlatan Bağış, Türk göçmen işçilerin ilk işinin, savaşın yakıp yıktığı ülkeyi yeniden inşa etmek olduğunu, İşgücü Anlaşmasından bu yana geçen yarım yüzyıl zarfında Türklerin, Almanya'da önemli başarılara imza attıklarını belirtti.

Bağış şunları kaydetti:

"Almanya'daki Türk toplumu üç milyondan fazla kişi ile güçlü bir varlık göstermektedir. Son 50 yıl içerisinde, 1960'ların Türk göçmenleri ve misafir işçileri temelli Almanya'da ikamet eden vatandaşlara dönüşmüşler ve kuşkusuz Almanya için önemli bir katma değer yaratmışlardır. 2005 yılında Alman Göç ve İltica Kurumu tarafından yayınlanan 'Türk Göçünün Almanya'ya Etkisi' isimli rapora göre, Alman ekonomisinin bugünkü iyi sicilinin oluşmasında Türklerin etkisi yadsınamaz. Almanya'da yaşayan Türkler, 70.000 küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ) ile Almanya'da ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadırlar. Bugün bu KOBİ'ler yılda toplam 30 milyar Avro ciro oluşturmakta ve en az 350.000 kişiye istihdam sağlamaktadırlar.

Özellikle üçüncü ve dördüncü kuşakların ortaya çıkmasıyla, Türk kökenli genç Almanların başarı öyküleri duyulur oldu. Artık Almanya'yı uluslararası arenada temsil eden Türk-Alman yönetmenlerimiz ve Alman-Türk futbolcularımızın olduğu zamanlardayız. Son zamanlarda, Türk kökenli Alman siyasetçiler, hem federal hem de eyalet düzeyinde siyasette oldukça aktif olmuştur. Büyük bir Alman siyasi partisinin eşbaşkanlığını ikinci nesil Türk kökenli bir Alman yürütmektedir.

Alman Federal Parlamentosunda beş Türk asıllı milletvekili hizmet vermektedir. Sadece Berlin Eyalet Parlamentosu'nda göçmen kökenli on Türk politikacı vardır. İki Alman eyaletinin Entegrasyon Bakanlığını ve bir eyaletin Entegrasyon Müsteşarlığını Türk asıllı kadın politikacılar yürütmektedir. 2010 yılında göçmen kökenli Almanlar tarafından ilk siyasi parti Türk-Alman liderliğiyle kurulmuştur."

Türklerin Almanya'da artık misafir işçi veya yabancı değil, ana dili gibi Türkçe ve Almanca konuşan, Türkiye ve Almanya'nın vatandaşları olduğunu ifade eden Bağış, çoğunlukla aşırı gruplar tarafından dillendirilen argümanların aksine, Almanya'da yaşayan Türklerin bir "yükümlülük" değil, aksine Alman toplumunda, ekonomisinde, kültür ve siyasetinde olumlu varlık gösteren bir topluluk halinde olduğunu belirtti.

50 yıllık göç sürecinde, Türkiye ve Almanya arasında güçlü bir köprü inşa edildiğini ifade eden Bağış, şunları vurguladı:

"İlk olarak, Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı haline gelmiştir. Türkiye'de Alman yatırımlarının sayısı sürekli artmaktadır. İkinci olarak, binlerce emekli Alman Türkiye'ye taşınmıştır. 2002 ve 2010 yılları arasında, Alman vatandaşları Türkiye'de 17.270 gayrimenkul satın almıştır. Almanya'dan Türkiye'ye göç eden Almanların sayısının giderek artmasına rağmen, Türkiye'den Almanya'ya göç durma noktasına gelmiş, hatta eksiye düşmüştür. 2010 yılında Türkiye'den Almanya'ya göç edenlerin sayısı 30.000 olmuş, Almanya'dan Türkiye'ye kesin göç yapanların sayısı 40.000'i bulmuştur.

Almanya, Avrupa entegrasyon sürecinin kesinlikle lokomotifi olmuştur. Sayılar ve rakamlar, Türkiye'nin, Avrupa'nın geleceğinin şekillenmesinde, ekonomik, demografik, sosyo-kültürel ve politik açıdan, Almanya'nın yanında yer alacağını göstermektedir.

Başbakanım, hükümetim ve ben, Almanya'daki Türk toplumu için daha yetkin ve kapsayıcı politikalar formüle edilmesi de dahil olmak üzere, bizim ortak menfaatimize olacak herhangi bir konuda Alman meslektaşlarımızla işbirliği yapmaya hazırız.

Biz Alman Hükümetinin entegrasyon kampanyası sloganı olan 'Biz birlikteyiz'i takdir ediyor ancak İşgücü Anlaşmasının 50. yılında entegrasyon politikasının bir adım ötesine geçilmesi gerektiğine inanıyoruz. Artık eşit katılım konusunu tartışmanın vakti gelmiştir."