MB: Tütüne zammın enflasyona katkısı 0,2 puan
-
MB PPK toplantı özetine göre tütün ürünlerinden gelen etki Kasım ayında da enflasyona yaklaşık 0,2 puan katkı yapacak
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, ÖTV artışlarından enflasyona en belirgin katkının, 0,8 puan ile tütün ürünlerinden geldiğini, bu etkinin Kasım ayında da enflasyona yaklaşık 0,2 puan katkı yapacağını bildirdi.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 23 Kasım 2011 tarihli toplantısının özeti yayımlandı.
Ekim ayında tüketici fiyatlarının yüzde 3,27 oranında arttığı ve yıllık enflasyonun 1,5 puanlık artışla yüzde 7,66'ya yükseldiği hatırlatılan özette, Ekim ayı gelişmelerinde öne çıkan en temel noktanın yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar olduğu ifade edildi.
Söz konusu artışların aylık enflasyona etkisinin yaklaşık 1,35 puan olduğu, bu dönemde temel mal enflasyonu döviz kuru hareketlerine bağlı olarak artışını sürdürürken hizmet fiyatlarının ılımlı seyrini koruduğu kaydedildi.
Ekim ayında yönetilen/yönlendirilen fiyatların, vergi artışları ve enerji fiyat ayarlamaları sonucunda yükseldiği, bu dönemde bazı motorlu taşıt, cep telefonu, alkollü içecek ve tütün mamüllerinde ÖTV oranlarının artırıldığı hatırlatılarak, öngörüler çerçevesinde ÖTV artışlarından enflasyona en belirgin katkının, 0,8 puan ile tütün ürünlerinden geldiği bildirildi.
Elektrik ve doğalgaz tarifelerindeki artışla da enerji fiyat ayarlamalarının enflasyona yaklaşık 0,5 puanlık bir katkı yaptığı belirtilen özette, tütün ürünlerinden gelen etkinin Kasım ayında da enflasyona yaklaşık 0,2 puan katkı yapacağı ifade edildi.
Gıda ve alkolsüz içecek fiyatları Ekim ayında yüzde 4,04 oranında yükselse de bu grupta yıllık enflasyonun, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisiyle gerilemeye devam ettiği, bu dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarının, olumsuz hava koşulları neticesinde artan taze sebze ve meyve fiyatları sonucunda yüzde 7,56 oranında arttığı vurgulandı.
İşlenmiş gıda grubunda ise uzun süredir artmakta olan yıllık enflasyonun Ekim ayında durakladığı, gıda grubunda, işlenmemiş gıda fiyatlarında mevcut dönemde gözlenen yüksek artışlar ve düşük bazın ortadan kalkacak olmasıyla yıllık enflasyonun yılın son iki ayında önemli ölçüde yükseleceğinin öngörüldüğüne dikkat çekildi.
Hizmet fiyatları Ekim ayında yüzde 0,56 oranında artarken grup yıllık enflasyonunun yüzde 6,63'e yükseldiği belirtilerek, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin, hizmet grubu genelinde fiyat artış hızının yavaşladığına işaret ettiği vurgulandı.
Temel mal grubu yıllık enflasyonunun, Türk lirasındaki değer kaybının süregelen etkilerine bağlı olarak yükselişini bu dönem de sürdürdüğü ve Ekim ayında yüzde 8,77 olduğu ifade edilerek, bu artışta özellikle dayanıklı malların belirleyici olduğu, giyim grubunda da yıllık enflasyonun yükseldiği kaydedildi.
Bu kapsamda temel fiyat göstergelerinde de yıllık enflasyonun arttığı, mevsimsellikten arındırılmış verilerin ise görece daha ılımlı bir eğilime işaret ettiği bildirildi.
Özette, enflasyonu etkileyen unsurlara ilişkin bilgi verilirken de son dönemde açıklanan verilerin, yılın ikinci yarısında iktisadi faaliyetin büyüme hızında kayda değer bir yavaşlamaya işaret ettiği belirtildi.
Sanayi üretiminin, üçüncü çeyrekte yavaşlayan iç talep ve bozulan küresel görünüme paralel olarak sınırlı bir artış gösterdiği hatırlatıldı.
Kapasite kullanım oranının ise kriz öncesi seviyelerin altında seyretmeye devam ettiği belirtilerek, ''Kurul, küresel sorunların bundan sonraki dönemde de sanayi sektörü faaliyetini sınırlamayı sürdüreceğini belirtmiştir'' denildi.
Yurt içi nihai talepteki yavaşlama eğiliminin sürdüğü, Türk lirasındaki değer kaybının, vergi ayarlamalarının ve küresel ekonomiye dair belirsizliklerin etkisiyle başta araç satışları olmak üzere dayanıklı mal grubuna yönelik talebin önümüzdeki dönemde de zayıflama eğilimini korumasının beklendiği bildirildi.
Tüketici ve yatırımcı güveninin düşmesinin söz konusu eğilime katkıda bulunduğu, son dönemde tüketici kredilerinde gözlenen dikkate değer yavaşlamanın da bu görünümü desteklediğine işaret edildi.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle kısa vadede enflasyonda hızlı bir yükseliş gözleneceğine dikkat çekerek, söz konusu etkinin özellikle Kasım ayında daha fazla hissedileceğinin ve yıl sonunda enflasyonun hedefin belirgin olarak üzerinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 23 Kasım 2011 tarihli toplantısının özeti yayımlandı.
Özette, Kurul'un, iç ve dış talep arasındaki dengelenmeyi sağlamak amacıyla 2010 yılının Kasım ayından bu yana alınan politika tedbirlerinin gecikmeli etkilerinin yılın son çeyreğinde belirginleşeceğine işaret ettiği, bunun yanı sıra küresel sorunların yurt dışı finansman imkanlarını olumsuz etkilemesinin de önümüzdeki dönemde yurt içi kredi koşullarındaki sıkılaşmayı destekleyebileceği kaydedildi.
Kredi gelişmelerine ek olarak kapasite kullanım oranlarındaki düşük düzeyler ve artan talep belirsizliğinin, yatırımlar üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğuna dikkat çekildi. Bütün bu gelişmelerin, yurt içi talepteki yavaşlamanın devam edeceği yönünde sinyal verdiği vurgulandı.
Dış talebin zayıf seyrini koruduğu, yakın dönemde ABD ve Avro Bölgesi büyümesine yönelik orta vadeli tahminlerin aşağı yönlü güncellenmesinin küresel ekonomiye dair giderek olumsuzlaşan bir görünüme işaret ettiği belirtildi.
-''Resim kötüleşti''
Kurul'un, dış dünya büyümesine ilişkin resmin yılın ilk yarısına kıyasla belirgin biçimde kötüleştiğinin altını çizerek, döviz kuru hareketlerinin sağladığı rekabet avantajına rağmen küresel sorunların dış talebi sınırlamaya devam edeceğini ifade ettiği bildirildi.
İktisadi faaliyete paralel olarak, mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı istihdamdaki yavaşlama eğiliminin Ağustos döneminde de devam ettiği, öte yandan işgücüne katılımdaki düşüşün etkisiyle işsizlik oranlarının aşağı yönlü eğilimini sürdürdüğü kaydedildi.
Bu dönemde, inşaat sektörü istihdamındaki güçlü seyre karşılık ticaret, lokanta ve otel ile ulaştırma ve haberleşme sektörleri kaynaklı olmak üzere hizmetler istihdamının azaldığı, aynı dönemde sanayi sektöründe de istihdam gerilerken, öncü göstergelerin küresel sorunların sektör istihdamını sınırlamaya devam edeceğine işaret ettiği belirtildi.
-''Dengelenme ithalat kanalıyla gerçekleşiyor''-
Kurul'un bu gelişmeler sonucunda, iç ve dış talep arasındaki dengelenmenin öngörüldüğü şekilde sürdüğü değerlendirmesinde bulunduğu, küresel ekonomideki sorunlara bağlı olarak dış talebin zayıf seyrini koruması nedeniyle dengelenmenin daha çok ithalat kanalıyla gerçekleştiği kaydedildi.
Mevsimsellikten arındırılmış ithalat miktar endeksi verilerinin de yılın ikinci çeyreğinden itibaren yavaşlamaya işaret ettiği belirtildi.
Para Politikası Kurulu'nun, iç ve dış talebin dengelenmesi konusunda asıl belirleyici unsurun krediler olduğunu vurguladığı ifade edilerek şöyle denildi:
''Yakın dönemde kredilerin artış hızında gözlenen yavaşlama, borçlanmayla finanse edilen harcamaların sınırlanmasına katkıda bulunmaktadır. Tüketici kredilerindeki büyümenin daha makul seviyelere inmesi sonucunda özel kesim tasarruflarında arzulanan artış gerçekleşmeye başlamıştır. Bu doğrultuda, yılın son aylarında cari işlemler dengesindeki iyileşmenin daha belirgin hale gelmesi beklenmektedir.''
-''Para politikasının çerçevesi esnek olmalı''-
Kurul'un, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle kısa vadede enflasyonda hızlı bir yükseliş gözleneceğine dikkat çektiği belirtilerek, söz konusu etkinin özellikle Kasım ayında daha fazla hissedileceği ve yıl sonunda enflasyonun hedefin belirgin olarak üzerinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiği bildirildi.
Merkez Bankası'nın, bu durumun yol açabileceği ikincil etkilere karşı gereken adımı Ekim ayında atarak para politikasında güçlü bir sıkılaştırmaya gittiği hatırlatılarak, söz konusu sıkılaştırmanın yılın son çeyreği itibarıyla krediler ve iç talep üzerinde etkisini gösterdiği kaydedildi.
Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde yurt içi talebin ılımlı bir seyir izlemesinin ve geçici fiyat hareketlerinin ikincil etkilerinin sınırlı kalmasının beklendiği ifade edildi.
Özette, Kurul üyelerinin, küresel piyasalardaki belirsizliğin olağanüstü seviyelerde seyrettiği bir dönemde para politikasının esnek bir çerçeveye sahip olmasının önemine dikkat çektikleri vurgulandı.
Hali hazırda etkin likidite yönetimiyle faiz koridorunun aktif olarak kullanılmasının ihtiyaç duyulan esnekliği sağladığı, bu kapsamda piyasaya yapılan fonlamanın miktarı ayarlanarak para politikasının duruşunun günlük frekansta değiştirilebildiğine vurgu yapıldı.
Önümüzdeki dönemde, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerinin dikkatle takip edileceği, bir hafta vadeli repo ihalesi ile yapılan Türk Lirası fonlamasının miktarının gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacağı bildirildi.
-Mali disiplin-
Küresel ekonomiye dair belirsizliklerin önemini koruması nedeniyle finansal piyasalardaki gelişmelerin dikkatle takip edildiği, özellikle Avro Bölgesi'nde kamu borcu dinamiklerine dair yaşanan endişelerin devam etmesi ve bu durumun finansal sektöre yayılarak küresel sorunları daha da derinleştirme olasılığının sürmesinin önemli bir risk unsuru olarak ortaya çıktığı vurgulandı.
Kurul'un, küresel ekonomideki gelişmeleri yakından izleyerek 4 Ağustos 2011 tarihli ara toplantıda belirlenen strateji çerçevesinde, yurt içi piyasalardaki istikrarı sağlamak için gerekli politika tedbirlerini gecikmeksizin almaya devam edeceği kaydedildi.
Önümüzdeki dönemde para politikasının fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya ve finansal istikrarı gözetmeye devam edeceği, bu süreçte Merkez Bankası ve diğer kurumlarca finansal istikrara yönelik alınan önlemlerin enflasyon görünümü üzerindeki etkilerinin de dikkatle değerlendirileceği bildirildi.
Özette, orta vadede mali disiplinin sürdürülmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin, ülkenin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyeceği belirtildi.
Mali disiplinin devamının aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişleteceği ve uzun vadeli faizlerin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refahı destekleyeceğine dikkat çekildi.
Bu çerçevede, yeni açıklanan Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımların büyük önem taşıdığı ifade edildi.