Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak, 135 milyar dolara yakın ihracat yapmayı hedefleyen bir ülke olarak Türkiye'nin de 2008'deki küresel krizi biraz hissettiğini söyledi.

Türkiye'deki siyasi istikrara dikkat çeken Çağlayan, Avrupa'nın ekonomik istikrarsızlığının en büyük belasının borçlu hale gelmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''AB Maastricht kriterleri, bana göre bu AB'nin ekonomik anayasasıdır, çok kalın çizgiler çekmiştir. Orada, 'Bir ülkenin kamu borçları, dış ve iç dış borçları toplamı gayri safi milli hasılasının yüzde 60'ını geçmeyecek. Bir ülkenin toplam bütçe açıkları, gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 3'ünden fazla olmayacak' denilmektedir. Biz de geçmişte ekonomik standartlarımız buna uygun olmadığımız için AB kapısında bekletildik. Bugün geldiğimiz noktada AB'deki sıkıntı içindeki ülkelerin başının belası yüksek kamu borçlarıdır. Yüzde 150'lere, yüzde 800'e gidenler... AB ortalamasında kamu borçluluk oranı yüzde 80'nin üzerindedir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin iç ve dış borçlarının tamamı, milli gelirinin yüzde 39'udur. Neye rağmen? Bu kadar yapılan yatırımlara ve hizmetlere rağmen borcu, bu noktadadır.''

-Türkiye'nin AB ülkeleri arasındaki konumu-

Türkiye'nin bu konumunun AB'de önemli yer tuttuğunu vurgulayan Çağlayan, ''AB'nin 27 ülkesi var. Türkiye, kamu borçluluğunda AB'nin 19 ülkesinden iyi konumdadır. AB'nin bütçe açıkları nedir? Maastricht kriterlerinin 2-3 katını geçen ülkeler var. Çift haneli rakamları görenler var'' dedi.

Çağlayan, bütçe açıkları açısından Türkiye'nin AB üyesi 20 ülkeden daha iyi konumda olduğunu ifade ederek, bunların, mali disiplin ve bütçe disiplinine verilmiş önemin göstergesi olduğunu anlattı.

Yaklaşık 5-6 ay önce yapılan seçim dönemini anımsatan Çağlayan, ''Türkiye, popülist davranışlara girse, hükümet, aslı astarı olmayan tavizlere sarılsa, Merkez Bankasına 'para bas' deseydi bugün bu başarıyı konuşamazdık. Zamanında birileri, çıkıp bir pazar günü seçimi kurtarmak adına, sanki babasının cebinden veriyormuş gibi, 'kim veriyorsa ben 5 fazlasını veririm' demişti'' diye konuştu.

Bugün yaşanan birçok sorunun temelinde pazar günleri yapılan bu hareketlerin bulunduğunu belirten Çağlayan, şunları söyledi:

''Dünyanın hiçbir ülkesinde 38 yaşında emekli yapıp, 78-88 yaşına kadar bakan sigorta sistemi yoktur. ABD Merkez Bankası bile bunu karşılayamaz. Gelişmiş ülkelerde sigorta ve emeklilik süresi hesap kitapla tayin edilir... Türk insanı, popülizme kulak asmayacak artık, son seçim de bunu gösterdi. Net programlarla ortaya çıkmalısınız. Bugün ülkelerin kredibilitesi, faizleri, dünya ekonomisindeki yeri de bu değerler üzerinden hesaplanıyor. Yüzde 9,2 işsizlik rakamıyla bugün Türkiye, Avrupa'nın 12 ülkesinden daha iyi konumdadır. Türkiye, her yıl 700 bin insanı iş gücü piyasasına katılan ülkedir.''

-''Avrupa yaşlanmıştır''-

Avrupa açısından Türkiye'nin önemli rolünün bulunduğunu belirten Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Avrupa yaşlanmıştır. Avrupa Komisyonu'nun raporuna göre önümüzdeki 10 yılda bir milyon 600 bin şirket kapanacaktır. Niye? İşini bırakacağı ikinci nesli olmadığı için kapanacak. Bu Türkiye'nin rekabet avantajı anlamına geliyor. Avrupa çalıştıracak insan bulamıyor. En yakın liman neresi? Türkiye. 2003'e kadar gelen doğrudan sermaye 14,5 milyar dolardı, son 8 yılda gelen ise 105 milyar dolara ulaştı. Gelen sermayenin yüzde 92'isi Avrupa'dan geliyor. Avrupa'dan kara kaşımıza kara gözümüze gelmiyor. Türkiye'nin siyasi, ekonomik istikrarına, serbest piyasa ekonomisine, bankacılık sistemine, 28 yaş ortalamasına ve güçlü pazar olmasına geliyorlar. Gidecek başka yer yok. Avrupa'nın akciğerinin nefes alacağı temiz hava ortamı artık Türkiye'dir.''

Çağlayan, katıldığı bir toplantıda Avrupalı bir bürokratın kendisine 3 kağıt uzattığını anlatarak, ''Bana 'siz Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği'ne kızıyorsunuz ama siz sermayenin, yüzde 92'sini Avrupa'dan alıyorsunuz' dedi. Gümrük Birliği'nin faydası var, sanayide rekabeti öğrendik. Gelen sermayenin yüzde 92'si Avrupa'dan geliyorsa Suriye'ye mi İran'a mı Irak'a mı gidecektiniz? Nereye gidecektiniz? Türkiye'den daha iyi ülke mi var. Sizin için güvenli liman Türkiye'dir. Tabii ki, bize geleceksiniz. Rekabet ciddi şekilde kızışıyor. Bugün rekabet yapmanın şartları değişmiştir. AB, toplam ticaretinin yüzde 65'ini kendi içinde yapıyor. Bugün AB ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntı, Avrupa'daki şirketleri, bizlerin pazarlarına, ülkelerine daha fazla yönlendirecek, rekabet kızışacak. Pasta küçülmüş, pay almak isteyen sayısı artıyor'' ifadelerini kullandı.