Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan RTÜK ile ilgili bütçe eleştirilerine yanıt verdi

Babacan RTÜK ile ilgili bütçe eleştirilerine yanıt verdi

  • TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Babacan, RTÜK ve diğer basın müdürlükleri ile kültür kuruluşlarıyla ilgili bütçe eleştirilerini yanıtladı

Giriş: 10 Aralık 2011, Cumartesi 10:28
Güncelleme: 12 Aralık 2011, Pazartesi 06:22

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hedeflerinin, tespit, tescil ve projesi yapılmamış hiçbir vakıf eserinin kalmaması, kötü durumda bir tek vakıf eserinin dahi bırakılmaması olduğunu belirterek, ''Bunun için 2003'ten bu yana tam 3 bin 600 eserin proje ve onarımı tamamlanmıştır. Önümüzdeki dönemde de eski eserlerimizin proje ve onarımlarının yapılmasına devam edilecektir'' dedi.

Babacan, TBMM Genel Kurulunda, RTÜK, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun 2012 yılı bütçeleri üzerinde eleştirilere Hükümet adına yanıt verdi.

Ali Babacan, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getiren RTÜK için 2011'in bir milat olduğunu söyledi. Babacan, 3 Mart 2011'de yürürlüğe giren kanunla yayıncılık sektörü için yeni tanımlara yer verildiğini, yayıncı kuruluşlar tarafından gönüllü olarak yürütülen uygulamalara yasal altyapı oluşturulduğunu anımsattı.

Babacan, ''Yeni yasayla birlikte hazırlanan takvim çerçevesinde dünyanın pek çok ülkesinde kullanılan, görüntü ve ses kalitesi açısından yüksek standartlara sahip sayısal yayıncılık teknolojisine 2015 yılında geçmeyi planlıyoruz'' dedi.

Bu yasayla birlikte yayın kuruluşlarının kullandıkları kanal ve frekanslar için ilk kez yıllık kullanım bedeli tahsil etmeye başladıklarını kaydeden Babacan, bu kapsamda 2011 için 3 Marttan itibaren geçerli olmak üzere 28 milyon liranın tahsil edildiğini bildirdi.

Yayıncılık alanında rekabet koşullarının bozulmaması ve yoğunlaşmanın önüne geçmek için de oldukça önemli bir adım attıklarına işaret eden Babacan, yeni yasayla, ürün yerleştirme uygulamasına geçildiğini, siyasi reklamların serbest bırakıldığını anımsattı.

Kamuoyunda Akıllı İşaretler olarak bilinen Koruyucu Sembol Sisteminin, yeni yasayla yayıncı kuruluşlar için zorunlu bir uygulama haline getirildiğini belirten Babacan, ''2006 yılında başlatılan bu uygulama yayıncılar tarafından gönüllülük esasına dayalı şekilde yürütülmekteydi. Ancak zaman zaman bazı yayınlarda uygun işaretlerin kullanılmadığı görülmekteydi. Yeni yasa ve yönetmelikle birlikte Akıllı İşaretlerin kendi sistematiği içerisinde doğru şekilde uygulanması sağlanacaktır'' dedi.

Babacan, RTÜK'ün, her zaman olduğu gibi yayınları dikkatli şekilde izlemeye ve denetlenmeye devam ettiğini vurguladı. Babacan, RTÜK'ün Ankara'daki merkezinde kurulan izleme sistemiyle 110 ulusal ve uydu, 145 yerel televizyon yayını ile 80 radyo yayınının kayıt edildiğini bildirdi.

Son günlerde toplumu üzen gelişmelerin yaşandığına işaret eden Babacan, önce hain bir saldırıda askerlerin, bir hafta sonra Van'da meydana gelen depremde çok sayıda vatandaşın yaşamını yitirdiğini söyledi. Babacan, böyle olağanüstü dönemlerde medyaya da önemli bir sorumluluk düştüğünü dile getirerek,yapılan toplantılar sonucunda ''Terör ve Olağanüstü Durumlarda Habercilik Yaparken Uyulacak İlkeler''in belirlendiğini anımsattı.

''Geniş coğrafyadan haberdar olmak''

Babacan, Meclis ile yaşıt bir kuruluş olan Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün, yurt içi ve yurt dışında devlet enformasyonu alanında Türkiye'nin en köklü kurumlarından birisi olduğunu vurguladı.

Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün, ülke dışında yaşanan bütün gelişmelerin kamuoyuna zamanında, doğru şekilde yansıtılması, Türkiye'nin dünyaya daha iyi tanıtılması, yerli ve yabancı basın mensuplarının ülke içerisindeki gelişmeleri daha etkin bir şekilde takip edebilmesi bakımından son derece önemli görevler yerine getirdiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Diğer yandan yürüttüğü hizmetlerle Türkiye'de basın sektörünün sağlıklı bir yapıya sahip olmasında önemli bir katkısı bulunmaktadır. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü haber hizmetleri kapsamında her gün 18 dilde haber taraması yapılmakta ve günde yaklaşık 4 bin haber toplanmakta ve işlenmektedir.

Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü mevcut donanım ve sistemlerini çağın gerekleri ile uyumlu hale getirmiştir. Devlet Enformasyon Sistemi projesi kapsamında her gün dünyanın önde gelen yayın kuruluşlarından; Türkçe yayın yapan 4 önemli radyo ile 40 yabancı televizyon kanalının yayınları kaydedilip deşifre edilmektedir. Ayrıca 3 yerli 25 yabancı haber ajansı sürekli izlenmekte, 250 internet haber sitesi ile 92 ülkeden 1700'ü aşkın gazetenin ilk baskılarının yer aldığı bir internet sitesi günlük olarak takip edilmektedir. Böylece daha geniş bir coğrafyadan sürekli haberdar olma imkanına sahip olmuş bulunuyoruz.

Türkiye'nin gerek ekonomi, gerek dış politika, gerekse de enerji alanında artan rolü ve önemine paralel olarak yerleşik ve geçici olarak görevlendirilen yabancı basın mensubu sayısında bir artış kaydedilmiştir. Ülkemizde faaliyet gösteren mevcut yerleşik yabancı basın mensubu 2000'li yıllarda sadece 30-40 kişiydi. 2011'de bu rakam 287'yi bulmuştur. Öte yandan kendi imkanları ile gelen ve ağırlanan basın mensubu sayısı ise 2011 yılının ilk dokuz ayında 878 rakamına ulaşmıştır.

Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü iç ve dış kamuoyuna yönelik çeşitli yayınlar da çıkarmaktadır. Bunlardan en önemlisi, her yıl güncelleştirilen ve Türkçe'nin yanı sıra İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça, Rusça, Japonca, İspanyolca, Çince ve Portekizce olmak üzere 11 ayrı dilde yayımlanan Türkiye adlı tanıtım kitabıdır.''

''10 milyon belge, sayısal ortama aktarıldı''

Başbakan Yardımcısı Babacan, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 41 bin 800 adet mazbut, 284 adet mülhak 4 bin 594 adet yeni ve 162 cemaat vakfın iş ve işlemleri ile denetimi, ecdat yadigarı Vakıf Kültür Varlıklarının bakımı, onarımı ve yaşatılması gibi görevleri yerine getirdiğini bildirdi.

Babacan, ''Hedefimiz; ülkemizde tespit, tescil ve projesi yapılmamış hiçbir vakıf eserinin kalmaması, kötü durumda bir tek vakıf eserinin dahi bırakılmamasıdır. Bunun için 2003'ten bu yana tam 3 bin 600 eserin proje ve onarımı tamamlanmıştır. Önümüzdeki dönemde de eski eserlerimizin proje ve onarımlarının yapılmasına devam edilecektir'' diye konuştu.

Vakfiyelerde yer alan hayır şartlarının yerine getirilmesi amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğünün her ay, 15 kalemden oluşan kuru gıda paketlerini 81 il merkezinde 19 bin 998 ihtiyaç sahibi ailenin adresine teslim ettiğini vurgulayan Babacan, Van ve çevresinde meydan gelen depremden etkilenen vatandaşların acılarını bir nebze olsun azaltabilmek için 6 ton kavurma ile 10 bin adet kuru gıda paketi ve giyim malzemelerinin, Afet Kriz Merkezi yetkililerine teslim edildiğini anlattı.

Babacan, vakıflara ait, vakfiye, berat, hüccet, ferman gibi tüm belgelerin, vakıf medeniyetinin arşivini oluşturan çok önemli unsurlar olduğunu belirterek, bütün bu verileri içeren belgelerin taranması, çevirilerinin yapılması, dijital kopyalarının oluşturulmasını ve bu belgelerin korunmasını kapsayan Vakıf Arşiv Yönetim Sistemi projesinin, bu yıl itibariyle tamamlandığını kaydetti. Babacan, proje kapsamında 10 milyon belgenin sayısal ortama aktarıldığını bildirdi.

''Zengin bilgi bankası''

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK'nın yürürlüğe girmesiyle mevcut kanundaki boşlukların giderilebileceğini belirten Babacan, yüksek kurum burs projesi ile bağlantılı olarak Araştırma Gruplarının Derledikleri Verilerin Toplanacağı İlişkili Veri Tabanlarının Hazırlanması Projesi ile bilgi santrallerini kurma çalışmalarının sürdürüldüğünü anlattı.

Babacan, bu sistemle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden oluşturulacak araştırma gruplarının bilimsel araştırmalarını internet üzerinden yürütmelerine imkan sağlanacağını vurgulayarak, ''Ayrıca Atatürk Yüksek Kurumu tarafından tasarlanan ilişkili veri tabanlarına veri yüklemeleri ve tezlerini bu veri tabanlarını sorgulayarak yazmaları sağlanacaktır. Bu suretle hem belli sürelerde ve belli konularda birçok bilimsel eser ortaya çıkacak, hem de belli konularda sürekli zenginleştirilmeye, sorgulanmaya ve çıktılar alınmaya müsait, veri tabanları oluşturulacaktır. Yıldan yıla geliştirilecek bu sistem ile Kurum, 6-7 sene içinde yüzlerce bilimsel özgün kitap neşredebileceği gibi web sayfasından kesintisiz olarak sunabileceği zengin bir bilgi bankasına da sahip olacaktır'' diye konuştu.

Ali Babacan, bu yılın, Atatürk Yüksek Kurumu bünyesinde yer alan kurumlar için, her açıdan bir yeniden yapılanma ve bilimsel araştırmalar için sağlam bir altyapı oluşturma yılı olduğunu ifade etti.

Yapılacak etkinlikler

Atatürk Araştırma Merkezinin, 2011'de 9 araştırma projesi yürüttüğünü, birinin tamamlandığını, 8'inin devam ettiğini anlatan Babacan, ''Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve eserlerinin tüm dünyaya tanıtılması için merkezin yayınlarından seçilen 16 eserin farklı dillere tercümesi projesine başlanacaktır. Atatürk Ansiklopedisi çalışmaları tamamlanmak üzere olup, 2012 yılı içerisinde basımı gerçekleştirilecektir'' dedi.

Babacan, milli mücadele ve Atatürk hakkında yurt dışından sağlanan belgelerin tercüme ve tasnif işlemlerinin yapılacağını, üniversitelerde okutulan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersi için hazırlanan ders kitabının yayınlanmasının gerçekleştirileceğini bildirdi. Babacan, ders için hazırlanan ortak paylaşım alanı projesinin tamamlandığını, İnkılap Tarihi öğrencileri, okutmanları ve diğer ilgililerin yararına sunulacağını anlattı. Babacan, Milli Mücadele Tarihi Belgeseli çalışmasının ilk etabı olarak kitabının yayınlanacağını, belgesel haline getirmek üzere TRT ile görüşmeler yapılacağını kaydetti.

Balkan Savaşlarının 100. yıldönümü nedeniyle çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde yurt içinde ve ilgili Balkan ülkeleri bilim kurumlarıyla işbirliğinde bilimsel toplantılar düzenleneceğini ifade eden Babacan, ''İzmir'in düşman işgalinden kurtarılışının 90. yıldönümü dolayısıyla Ege Üniversitesi ile işbirliği halinde uluslararası toplantı yapılacaktır'' dedi.

Evliya Çelebi belgeseli

Atatürk Kültür Merkezinin, kuruluşundan 2010 yılı sonuna kadar 542 yayın gerçekleştirdiğine dikkati çeken Babacan, Cumhuriyet Dönemi Türk Kültürü adlı projenin, Atatürk dönemini içeren ilk kısmının 2010'da tamamlandığını, 3 cilt olarak yayımlandığını, İngilizce baskısının ise 2012'de yapılacağını kaydetti.

Babacan, Türk Dil Kurumunun, bu yıl 11 aylık sürede 32 kitap, 16 dergi yayımladığını, basım aşamasında olan eser sayısının 72 olduğunu ifade etti.

Evliya Çelebi'nin, Türk Dil Kurumu ve TRT'nin ortak yapımı bir belgeselle tanıtılacağını belirten Babacan, belgeselin bu ay sonunda gösterime girmesinin hedeflendiğini, belgeselin İngilizce olarak da seslendirileceğini anlattı.Babacan, ''Türk Dil Kurumu; önümüzdeki dönemde Türkiye Türkçesinin Köken Bilgisi (Etimolojik) Sözlüğü, Türk İşaret Dili Sisteminin Oluşturulması, Sözlüğünün ve Dil Bilgisinin Hazırlanması, Uzaktan Öğretim Yöntemiyle Yabancılara Türkçe Öğretimi Yazılımı, Farklı Kültürlerin Temel Düşünce ve Bilim Eserlerinin Türkçeye Çevrilmesi projelerini 2012 bütçesine almıştır. Ses bilimi araştırmalarının yanı sıra Türk işaret dili ile ilgili projede görüntü kayıtları için de kullanılacak olan ses bilgisi (fonetik) laboratuvarının yapımı önümüzdeki yıl tamamlanacaktır'' diye konuştu.

Babacan, Türk Tarih Kurumundan, 2011 yılında, 48 adet yüzey araştırması ve arkeolojik kazıya maddi destek kararı çıktığını ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu halde sadece gayrimüslim oldukları için dönem dönem bazı yanlış, haksız uygulamaların yapıldığını ifade ederek, ''Ancak güçlü bir devlet, büyük bir ülke bir haksızlık varsa, bunun gereğini er ya da geç yerine getirmelidir'' dedi.

BDP'lilerin, TRT 6 ile ilgili eleştirilerini yanıtlayan Babacan, TRT kanununda bulunan ''Kurum tarafından Türkçe dışında dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir'' hükmüne dayalı olarak TRT 6'nın Kürtçe dilinde yayın yaptığını söyledi. Babacan, ''Bu yasadan aldığı yetkiyle bu kanal şu anda Türkiye'de izlenmektedir. Böyle bir kanalın RTÜK'ten izin almasına da gerek yoktur. Dolayısıyla TRT 6, bir yasa çerçevesinde, meşru çerçevede kurulmuş ve yayın yapmakta olan kanaldır'' dedi.

RTÜK'e 2011 yılının 9 ayında toplam 56 bin 322 bildirim yapıldığını, geçen yılın aynı dönemine göre bildirimlerde yüzde 13 oranında bir azalma olduğunu dile getiren Babacan, ''Dizilerle ilgili bildirimlerin toplam bildirimlere oranı ise 2010 yılında yüzde 51 iken, 2011 yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 35'e düşmüştür. Dolayısıyla kuruma olan bildirimlerde ve bu bildirimler içinde dizilerin payında anlamlı düşüşler olmuştur'' dedi.

RTÜK'ün tarafsızlığını yitirdiğine dair eleştirileri de yanıtlayan Babacan, şunları kaydetti:

''(Ulusal 1 kanalına 25, Halk TV'ye 36 kez müeyyide uygulanmıştır) deniliyor. Seçim dönemlerinde bu müeyyideler ve kararlar RTÜK tarafından değil, YSK tarafından verilmektedir. Halk TV yayın kuruluşu için seçim dönemi yayınlarına ilişkin 7 adet uzman raporu düzenlenmiştir. Bu raporlar, Üst Kurul tarafından YSK'ya gönderilmiştir. YSK ise söz konusu kuruluşa bir kez uyarı, 36 kez de program durdurma cezası vermiştir. Ulusal 1 televizyon yayın kuruluşu için seçim dönemi yayınlarına yönelik 7 adet uzman raporu düzenlenmiş, bu raporlar Üst Kurul tarafından YSK'ya gönderilmiş, YSK ise sözkonusu kuruluşa 1 kez uyarma, 25 kez de program durdurma cezası vermiştir. YSK kararlarında program durdurma kararları katlamalı olduğu için kapatma sayılarında da ani artışlar meydana gelmektedir. Örneğin aynı dönemde TGRT ile ilgili de 6 kez uzman raporu düzenlenmiş, YSK tarafından 25 kez program durdurulmuştur. Beyaz TV ve Bugün TV için 5 kez rapor düzenlenmiş ve YSK tarafından 16 kez program durdurma cezası verilmiştir. Seçim döneminde karar RTÜK tarafından değil, YSK tarafından verilmektedir. RTÜK'ün tarafsızlığı ile bu konunun hiçbir alakası yoktur.''

TRT'nin haber ağırlıklı iki kanalının da sürekli denetlendiğini ifade eden Babacan, TRT'nin diğer kanallarının ise tematik olduğunu ve şikayet üzerine denetlendiğini bildirdi. Babacan, ''TRT yayınlarıyla ilgili 243 şikayet yapıldığı halde sadece 6 rapor hazırlandığı'' yönündeki eleştirilere de değinerek, şikayet sayısı ile rapor sayısı arasında orantı kurup ''bu şikayetlerin dikkate alınmadığı'' gibi bir ifadenin doğru olmadığını söyledi.

Vakıf üniversitelerine tahsis edilen araziler

Babacan, özel ve vakıf üniversitelerine tahsis edilen arazilere de değinerek, gençlere hizmet eden devlet ve vakıf üniversitelerine hazine arazilerinin tahsis edildiğini vurguladı. Türkiye'deki üniversite sayısını 150'nin üzerine çıkardıklarını, vakıf üniversitelerinin hızla geliştiğini ve yüksek öğretime zenginlik kazandırdığını dile getiren Babacan, bu durumun aynı zamanda bir rekabet unsuru getirdiğini söyledi.

Artık üniversiteler arasında ''daha iyi eğitimi kim verecek'' yarışı bulunduğunu ifade eden Babacan, üniversite sayısının artmasının, daha çok gencin hayata üniversite mezunu olarak atılmasının, vakıf üniversiteleri sayesinde olacağını vurguladı. Babacan, ''Artık Türkiye'nin 81 ilinin 81'inde de üniversite var. Bu üniversitelerin hem fakülte binalarının yapımı hem de yurt binalarının yapımı için yoğun çalışmalarımız var. Hem bu yılın hem de gelecek yılın bütçesine çok ciddi ödenekler bu konu için ayrılmıştır'' diye konuştu.

Gayrimüslim vakıfların taşınmazları

Ali Babacan, gayrimüslim vakıfların taşınmazların iadesine ilişkin eleştirilere yönelik de şunları söyledi:

''Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu halde sadece gayrimüslim oldukları için dönem dönem bazı yanlış, haksız uygulamalar maalesef yapılmıştır. Ancak güçlü bir devlet, büyük bir ülke, bir haksızlık varsa, bunun gereğini er ya da geç yerine getirmelidir. Bu, Türkiye'nin büyüklüğüne yakışır, Türkiye'nin kendine özgüvenidir. Türkiye, ne kadar güçlenirse, ne kadar özgüveni yükselirse, bu konularda o kadar rahat hareket edecektir. Büyük ülke, devlet olmanın gereği de budur.''