Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Gül, milletvekili maaşlarını onaylayacak mı?

Gül, milletvekili maaşlarını onaylayacak mı?

Cumhurbaşkanı Gül, Kanunun çok tartışıldığını belirterek yasanın sadece milletvekilleriyle ilgili olmadığına, genel bir kanun olduğuna dikkati çekti

Giriş: 28 Aralık 2011, Çarşamba 06:09
Güncelleme: 28 Aralık 2011, Çarşamba 09:08

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, emekli milletvekillerinin maaşlarında artışı da içeren yasayla ilgili olarak TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten bilgi alabileceğini söyledi.

Gül, canlı yayında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Milletvekillerinin emekli maaşlarına yapılan zammı ve düzenlemeye ilişkin tepkileri nasıl değerlendirdiği sorulan Gül, TBMM'den kanunlar çıkınca Cumhurbaşkanlığına geldiğini ve kendilerinin de yayınladığını, yani onayladığını söyledi. Kanunun çok tartışıldığını belirten Gül, yasanın sadece milletvekilleriyle ilgili olmadığına, genel bir kanun olduğuna dikkati çekti. Gül, yasanın Cumhurbaşkanlığına yeni geldiğini ifade ederek, Cumhurbaşkanlığındaki hukukçuların yasaları incelediğini, değerlendirdiğini ve kendisinin de ona göre karar verdiğini kaydetti. Gül, ''Bu konuyla ilgili belki Meclis Başkanı, Maliye Bakanı'ndan o maddelerle ilgili bilgi alabiliriz. Ama bize yeni geldi'' dedi.

Gül, sosyal paylaşım sitesi twitter'ı siyasi ya da devlet işleriyle ilgili konularda değil, daha çok insani, sosyal konularda kullandığını söyledi. Sosyal medyayı, milyonlarca insanın kendisine ulaşması açısından önemsediğini ifade eden Gül, sosyal paylaşım sitesindeki mesajları kendisinin yazdığını belirtti.

-Fransa'da kabul edilen yasa

Fransa parlamentosunda kabul edilen Ermeni teklifini ve Türkiye-Fransa ilişkilerine etkisini değerlendiren Gül, iki ülkenin köklü ve kadim ilişkilere sahip olduğunu söyledi. İki ülkenin karşılıklı çıkarları olduğunu dile getiren Gül, ''Bu konu iki ülkenin milli menfaatleriyle ilgili bir konu değil'' dedi.

Konunun Fransa'da iç politika malzemesi olarak kullanıldığına işaret eden Gül, ''Fransa gibi büyük ülke... Bazen büyük ülkelerin tarihinde böyle küçük hareketler de oluyor. Çok acı gerçekten'' diye konuştu.

Türkiye'de bir dönem devletin resmi görüşünün dışında söz söylemenin, yazı yazmanın ya da tersi görüşleri içeren kitaplar basmanın yasak olduğunu anımsatan Gül, Türkiye'nin bu tip yasaklardan kurtulduğunu kaydetti. Gül, ''Duruma bakın ki Fransa gibi özgürlüklerin yurdu diye tanıtılan ülkede, devletin resmi görüşünün dışındaki görüş cezalandırılıyor. Akıl almaz bir şey ve bütün bunlar çok küçük hesaplar için yapılıyor'' ifadelerini kullandı.

Yasanın Fransa'nın demokrasisini gölgelediğinin altını çizen Gül, yasaya karşı ''asıl Fransız entelektüelleri, aydınları ve yazarlarının feryat etmesi gerektiğini'' ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül, parlamenterler asamblelerinde milletvekillerinin bunu konuşacağını, Türk aydınların, yazarların, sivil toplum örgütlerinin de Fransa'nın demokrasi anlayışına karşı şüphesiz çalışma yapacağını söyledi.

Yanlışlığın devam etmemesini umduğunu kaydeden Gül, yasa sürecinin Senato'ya varmadan durdurulmasını temenni etti.

Gül, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin telefonuna çıkmadığının anımsatılarak, ''Mesela bir devlet ve hükümet başkanları zirvesinde Sarkozy yanınıza geliyor, tepkiniz, yaklaşımınız nasıl olur'' sorusunu, ''Beni görmezlikten geldi, ben de onu görmem'' diye yanıtladı.

Ermeni iddialarının 100. yılı olan 2015'e az zaman kaldığını anlatan Gül, bu konuda geçmişte bir ihmalin söz konusu olduğunu belirtti. Dünya kamuoyunun Ermeniler tarafından adeta ikna edilir hale getirildiğini ifade eden Gül, şöyle konuştu:

''Eski yıllardaki ihmalimizin faturasını bugün görüyoruz. Bazıları bir şeye inanınca onu değiştirmek kolay olmuyor. Öz eleştirimizi yapmak gerekir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni nesillere düşmanlık aşılamamak, düşmanca yetiştirmemek için yeni nesillere anlatılmadı. Halbuki tarihimize baktığımızda Balkanlar'da çektiklerimiz.... 500-600 sene Türk şehri olarak tarihe geçmiş kaç tane Avrupa başkenti, şehri var. 400-500 yılda oralarda ne eserler vardı. Peki oradaki Müslüman Türk nüfus ne oldu? Bütün bunlar o savaşlarda ya yerlerinde, ya yollarda yok oldular. Türkiye'ye ulaşanlar ancak ulaşabildi. milyonlarca insanı biz kaybettik. Şimdi şüphesiz ki devletin resmi çalışmaları değil, üniversitelerin, tarihçilerin, sanatçıların, herkesin bu konu üzerinde çalışması gerekir ve inandırıcı eserler ortaya koymalı.

Bu topraklarda çok acılar çekildi. Acılar herkesin acıları. Acıların olmasını kimse istemez ama bu topraklarda en büyük acıyı çekenler de Müslümanlar oldu, Türkler oldu. Dolayısıyla acıları tekrar ortaya koyup düşmanlık yaratmak yerine, nasıl dostluklar, yeni işbirlikleri kurulabilir, ilişkiler nasıl canlanır buna bakmak gerekir.''

Ermenistan ile ilişkilerde açılım başlatıldığı anımsatıldıktan sonra, ''Nerede hata yapıldı?'' sorusu yöneltilen Gül, Fransa Senatosu'ndaki oylamayla ilgili Türkiye'nin kesinlikle bir hatası olmadığını vurguladı. ''Hatayı, affedilmez hatayı yapan Fransa tarafıdır ve Fransız Cumhurbaşkanıdır'' diyen Gül, Fransız Meclisi'nde daha önce oy birliğiyle konunun tarihçilere bırakılması gerektiğine ilişkin karar alındığını anımsattı.

Türkiye'nin 3 yıl önce Ermenistan'ı da içine alan Kafkas açılımının kapsamı ve Türkiye'nin bu alandaki hedefini anlatan Gül, bölgedeki durumun hiçbir ülkenin lehine olmadığını söyledi. Açılım politikasında ileri adımların atıldığını dile getiren Gül, ''Ama maalesef bunlar baltalandı diyebilirim. Daha fazla detayına girmek istemem. Türkiye'nin bu tür ayak bağlarından kurtulması gerekir'' dedi.

Türkiye'nin Fransız menfaatlerini baltalama politikası gütmediğini ve dış politikada Fransa ile yarış içinde olmadığını vurgulayan Gül, ''Bölgedeki gücümüzü yapıcı bir şekilde değerlendiriyorsak, bundan herkesin memnun olması gerekir'' değerlendirmesinde bulundu. Gül, Türkiye'nin ilkeli politikalarının bazılarını kıskandırabileceğini, rahatsız olanların olabileceğini ifade ederek, ''Üzülebilirler ama alınmamaları gerekir'' diye konuştu.

-Arap Baharı sürecindeki gelişmeler

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki ''Arap Baharı'' sürecine ilişkin görüşlerini de açıklayan Gül, Türkiye'nin kendisine dost ve kardeş Arap ülkelerindeki halkların mutlu olmasını istediğini, pozisyonunun da ''gayet net'' olduğunu kaydetti.

Dönüşüm sürecinin maliyetinin az olması gerektiğinin altını çizen Gül, ''Riskler çok tabii, kolay değil. Eğer yönetimlerin inisiyatifinde reformlar gerçekleşseydi maliyet az olurdu. Bu olmadı. Bazı yerlerde halk ayaklandı, bazı yerlerde dış müdahale oldu. Bu, çok maliyetli bir dönüşüm'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin kendisini Arap ülkelerine örnek göstermesinin kaynağı olan siyasi ve ekonomik reformların hayata geçirilmesinde AB'nin çok katkısı olduğunu anlatan Gül, bunu kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, AB'nin gelinen noktada çok olumsuz tavırları olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:

''Şaka yapar gibi, bir taraftan müzakere süreci devam ediyor, bir taraftan açılan hiçbir fasıl yok. Bir araya geldiğinizde konuşuyorsunuz ve gidiliyor. Buna takılmamak gerekir. Bizim ne yapacağımız belli. Ülkemizi nasıl geliştireceğimiz, nasıl herhangi bir Avrupa ülkesi seviyesine çıkaracağımız belli. Formülü elimizde. Bunları kendimiz fiilen yapmamız lazım.''

-İnsan hakları ve basın özgürlüğü

Gül, Türkiye'deki insan hakları ve basın özgürlüğü bağlamında eleştirilen KCK operasyonlarıyla ilgili görüşünün sorulması üzerine, Türkiye'nin genel olarak insan hakları konusunda çok iyi duruma geldiğini ve bunun gölgelenmemesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin demokrasisini, insan haklarını, ifade özgürlüğünü, hukuk sistemini ''soft power'' olarak niteleyen Gül, bunun önemli bir güç olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin bölgesinde ve uzak çevresinde bu gücü sayesinde itibarının son yıllarda arttığına işaret eden Gül, ''Bunu hiç gölgeletmememiz gerekir. Bununla ilgili şikayetlerin arttığını görüyorum ben de. Birleşmiş Milletler'de, insan haklarıyla ilgili konularda iyi olmayan bazı gelişmeleri de görüyorum. Bununla ilgili paylaşmam gerekenleri paylaştım. Türkiye'yi hiç beraber olmaması gereken ülkelerle beraber gösterecek gelişmeler söz konusu olabilir, bunları önlememiz lazım'' dedi.