Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu, Türkiye'de yurt içi talep arttıkça ithalatın arttığını, cari açığın gelirlerin artmasıyla değil ekonominin yavaşlamasıyla kontrol altına alındığını belirterek, ''Bu yapısal sorun. Türkiye hızlı büyüdükçe bu tablo karşımıza çıkıyor. Bu yapısal sorunun Türk sanayisi üstesinden gelmek zorunda. Aksi halde toplumumuzun gelişmesi için gerekli sürdürülebilir yüzde 7'lik bir büyüme hızını sağlamak çok zor olacak'' dedi.

(TÜSİAD) 42. Olağan Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada Yücaoğlu, 2011 yılının sevinçler ve üzüntülerle karışık birtakım olaylara sahne olduğunu kaydetti.

Yücaoğlu, geçen yıl kendilerinde 3 olayın derin iz bıraktığını ifade ederek, bu olayları, Van Depremi, Uludere Faciası ve Fransa Meclisi'nin birkaç yüz bin oy için Ermenilerin 1915 tehciri ile ilgili facialı bir soykırım olarak tanımayanları cezalandırmaya yönelik kararı olarak sıraladı.

Asırlarca demokrasi ve özgürlükler ülkesi olduğunu beyan eden Fransa'nın ifade özgürlüğünü sınırlayan bir karara imza atmış bulunduğuna işaret eden Yücaoğlu, ''İnşallah bu karar pazartesi günü Fransız senatosundan da geçip yasalaşmaz. Çünkü aksi halde Fransa ile ilişkilerimizde tamir edilmesi zor bir zarar ortaya çıkabilir'' dedi.

Yücaoğlu, TÜSİAD'ın 40. yılını, geçen yılı dolu dolu geçirdiğini dile getirerek, 40. yıl münasebetiyle bölgemizde enerji ve dış politika simülasyonlarını, Avrupa birliği'nin demokratikleşme tecrübelerini, 2050 vizyonunu dinleyerek ufuklarını geliştirdiklerini anlattı.

TÜSİAD'ın bütün çalışmalarını kapsayan üç ana unsurun olduğunu ifade eden Yücaoğlu, ''Bunların birincisi ekonomik reformlarımız. İkincisi siyasi reformlar. Üçüncüsü de Türkiye'nin sosyal öncelikleri. Bu çerçeve giderek olgunlaştı ve hiç bozulmadı. Biz ekonomimizi incelerken, artık dünya ekonomisini de inceliyoruz. çünkü Türk ekonomisi dünya ile entegre olmuş durumda. Siyasi reformlarda ise AB'yi referans alıyoruz. Buradaki ifade özgürlüğünü, insan haklarını, kültürel hakları öne çıkaran bir anayasa ve yasalar dizisi görmek arzusundayız. Sosyal önceliklerimizde ise eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, kadın erkek fırsat eşitliği bizim için vazgeçilmez maddeler'' diye konuştu.

Yücaoğlu, Türkiye'nin dış politikada kendisini yeni bir platforma yerleştirdiğini ifade ederek, bunun da bütün dünyanın ilgisini çektiğini kaydetti.

Türkiye'nin artan fizibilitesinin ekonomik büyümenin tetiklediği destek ile dünya ölçeğinde olumlu bir görüntü verdiğini anlatan Yücaoğlu, bir yandan baktıklarında Türkiye'nin klasik Türk politika sorunlarına çözüm getiren bir ortamın oluşmadığını ifade etti.

Yücaoğlu, bu yüzden Kıbrıs meselesi, Ermeni diasporasının talepleri, komşularla olan gerilimlerin 2012 yılında da gündemi meşgul edeceğini söyledi.



-''Dış politikada ofansif bir politikaya yönelmemiz lazım''

Dış politikada uzun soluklu ve kapsamlı çalışmaların ortaya çıkması gerektiğine işaret eden Yücaoğlu, ''Adete Türkiye'nin yepyeni derin araştırmalar yapması ve bunu dünya kamuoyuna en baştan sunması gerekiyor. Adeta defansif pozisyondan ofansif bir politikaya yönelmemiz lazım'' dedi.

Yücaoğlu, son iki ayda yabancı basında Türkiye hakkında artan dozajda eleştiriler ve Türkiye ile ilgili olumsuz algıların olduğuna değinerek, bu eleştirilerin büyük kısmının haksız olduğunu belirtti.

Türkiye'nin demokratikleşme ve hukuk adına attığı her adımın bu eleştirileri temelden yıkabildiğini dile getiren Yücaoğlu, dış siyasetin 2012'de de önemli bir konu olacağını ifade etti.

Yücaoğlu, Avrupa'da devam eden ekonomik krizde heyecanın zaman zaman doruğa çıktığını dile getirerek, şunları kaydetti:

''Son AB zirvesinde borç krizinin ertelenip zamana yayılması taktiği benimsendi. Ne oldu? Avrupa Merkez Bankası yüzde 1 faizle Avrupa bankalarına 3 yıllık kredi açtı. Bankalar 500 milyar avro borçlandı. Döndü dolaştı bu parayı tekrar Avrupa Merkez Bankasına mevduat olarak koydu bekliyor. Likidite sorunu 3-4 ay için ertelenmiş oldu. Mart ayında da Yunanistan'ın kontrollü bir iflası için görüşmeler masada devam ediyor.

Avrupa böyleyken, dünya ekonomisinden de iyi sesler gelmiyor. Dünya ekonomisinde yavaşlama izleri var. Küresel fonların en az riskli gördükleri ABD'ye yönelmiş olması gelişmekte olan ülkeler üzerine bir baskı yaratıyor. Özellikle finansman konusunda. Gelişmekte olan ülkelerin finansman sıkıntıları başlıyor ufak ufak. Böyle bir ortamda acaba 2012,2013'ün sonrasında da hızlı bir büyüme beklememiz doğal mı? Hiç zannetmiyorum. Sanıyorum bu uzun yıllar bizimle beraber olacak yepyeni bir olgu...''



-''Türkiye'nin büyüme hızının önemli ölçüde yavaşlaması bekleniyor''-

Türkiye ekonomisinin 2011 yılında rekorlar kırdığını, büyümenin 2010 gibi yüksek bazlı bir yılın üzerine yüzde 7-8 gibi olacağını, istihdam artışının sağlandığını, ihracatın da arttığını anlatan Yücaoğlu, birçok ülkede kamu açıkları varken, Türkiye'nin rekor sayılabilecek çok ufak bir açıkla yılı bitirdiğini, bunların çok olumlu olduğunu söyledi.

Öte yandan Türk Lirasının yüzde 25 oranında değer kaybettiğine işaret eden Yücaoğlu, enflasyonun çift haneli rakamlara çıktığını, faizlerin tırmandığını, vadelerin kısaldığını, rezervlerde düşme olduğunu ve Borsa'nın gerilediğini anlattı.

Yücaoğlu, Borsa'nın bir öncü gösterge olduğunu, borsadaki düşüşü sağlıklı olarak algılamanın mümkün olmadığını vurguladı.

Avrupa ülkelerindeki büyüme oranları sıfıra yaklaşırken, Kuzey Afrika'daki siyasi ortamdan dolayı ticaretimiz düşerken, bu yıl ihracat gelirinin nereden geleceğinin planlanması gerektiğine işaret eden Yücaoğlu, şimdiden bunun peşine düşülmesi gerektiğini kaydetti.

Yücaoğlu, bu tablo nedeniyle Türkiye'nin büyüme hızının önemli ölçüde yavaşlamasının beklendiğini dile getirdi.

Bütün bu gelişmeler karşısında Merkez Bankası'nın ve hükümetin bir dizi konjonktürel tedbirler aldığını ve almaya devam ettiğini anlatan Yücaoğlu, ''Türkiye'de yurt içi talep arttıkça ithalat artıyor. İhracata rağmen cari açık daha hızlı artıyor. Cari açık gelirlerimiz artmasıyla değil, ekonominin yavaşlamasıyla kontrol altına alınıyor. Bu yapısal sorun. Türkiye hızlı büyüdükçe bu tablo karşımıza çıkıyor. Bu yapısal sorunun Türk sanayisi üstesinden gelmek zorunda. Aksi halde toplumumuzun gelişmesi için gerekli sürdürülebilir yüzde 7'lik bir büyüme hızını sağlamak çok zor olacak'' diye konuştu.

Yücaoğlu, eğitim reformu ile nüfusun eğitim seviyesinin yükseltilmesi, ARGE ve inovasyona odaklanılması, belli sektörlerde üretimi artıracak sanayi politikalarını uygulamaya geçirilmesi, enerji ithalat faturasını azaltılmaya çalışılması, esnek istihdam modelleri ile özellikle kadınların istihdama katılımının artırılması ve evrensel hukuk reformlarına kavuşmak için yargıda reform yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.