Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa'da 2009 yılında krizin en derin döneminde krizden çıkmak için ağırlıklı olarak devlet harcamalarının artırıldığını, Türkiye'nin ise tam tersi bir politika izleyerek bütçesine çeki düzen verdiğini, kamu borç stokunu aşağı çekecek politikalar uyguladığını kaydetti.

Avrupa'da lider eksikliği olup olmadığının sorulması üzerine Babacan, Avrupa ülkelerinde ekonomi politikaları konusunda ciddi bir tecrübe sıkıntısı gördüğünü ifade etti. Babacan, ''Avrupa'da kriz kavramı 2. Dünya Savaşından beri unutulan bir kavram. Kriz yönetimi nedir bilmiyorlar. Bir borç konusu... Uzun süre (Biz Avrupa ülkesiyiz, bizim için borç nedir ki, nasıl olsa öderiz) gibi umursamaz bir tavır oldu'' dedi.

"FİNANS MERKEZİ PROJEMİZ İKNA EDİCİ"

Davos'ta çok sayıda yatırımcıyla görüşme imkanı bulduğunu ve ikili görüşmeler yaptığını, dün de ayrıca yuvarlak masa etrafından dünyanın büyük şirketlerinin CEO'larıyla sohbet ettiğini anlatan Ali Babacan, kendisinin Türkiye'deki gelişmeleri anlattığını, şirket temsilcilerinin ise Türkiye ile ilgili iş planlarını açıkladığını bildirdi.

Türkiye'nin genç nüfus yapısına sahip, yatırım yapılabilir, dinamik bir ülke olduğunu kaydeden Babacan, dünyanın pek çok ülkesinde gelir dağıtımı bozulurken, Türkiye'de orta gelir grubunun hızla yükseldiğini dile getirdi. Babacan, ''Pek çok ülkede zengin-fakir arasındaki uçurum artıyor. Türkiye'de ise hızla yükselen bir orta gelir grubu var ve bu nüfusun büyük bir kesimi teşkil ediyor'' diye konuştu.

CEO'ların özellikle İstanbul finans merkezi çalışmaları hakkında bilgi aldığını belirten Başbakan Yardımcısı Babacan, birçok şirketin İstanbul'u bölgesel merkez olarak seçmeye başladığını kaydetti. Babacan, ''Yanıma Güneydoğu Asya'nın yatırım fonlarından bir tanesinin sahibi geldi (zaten planlıyorduk ama, biz bölge ofisimizi İstanbul'da açıyoruz) dedi. İstanbul finans merkeziyle ilgili ortaya attığımız projeler insanları ikna ediyor, bu maya tutuyor'' dedi.

"AVRUPA ÜRETTİĞİNDEN ÇOK TÜKETTİ"

Ürettiğinden çok tüketen ülkelerin düştüğü durumlara ilişkin Yunanistan'ın bugünkü durumunu örnek veren Babacan, ''Bu sadece Yunanistan için geçerli değil. İspanya için de böyle, İtalya için de böyle. Böyle bir durumda refah seviyelerinin düşmesi gerekir. Bu ülkelerin refah kaybına hazırlıklı olması lazım'' değerlendirmesinde bulundu.

Euro Bölgesi'ndeki borç krizine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, söz konusu ülkelerin Maastricht kriterlerini uygulamalarının önemini belirterek, ''Euro Bölgesi'ndeki ülkeler Maastricht kriterlerini uygulasaydı, bugün borç sorunu olmazdı'' dedi.

Euro Bölgesi'ndeki bazı ülkelerde borç krizinin ardından bazı teknokrat hükümetlerin iş başına geldiğinin hatırlatılması üzerine Babacan, İtalya'da olduğu gibi söz konusu hükümetlerin güven oyu alarak göreve geldiklerini belirterek, ''Asıl, acı reçeteyi uygulamaya başladıklarında güven oyu alacaklar mı? Mesele bu. İtalya'nın bundan sonra atacağı adımlar karşısında geniş halk kitleleri ne yapacak? Bunu görmemiz lazım. Bizim bu durumdaki önerimiz erken seçim. İngiltere bunu yaptı, geçti. İngiltere, şuanda tüm Avrupa'da risk birimi en düşük ülkelerden birisi'' diye konuştu.

IMF'nin Türkiye'nin 2012 yılına ilişkin büyüme tahminlerinin düşük olduğunun belirtilmesi üzerine Babacan, 2012 yılında özellikle Euro Bölgesi'ndeki krize ilişkin belirsizliğin fazla olduğunu kaydetti.

IMF'nin Avrupa'nın geleceği konusunda kötümser olduğunu ifade eden Babacan, ''Biz kendi ülkemizi iyi tanıyoruz. Herkesin analistlerine saygı duyuyoruz'' dedi.

-''FITCH'IN ANALİZİ GÜNCEL DEĞİL''-

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in bu yıl Türk şirketlerinin likiditesinin kötüleşeceğine ilişkin raporuna ilişkin bir soru üzerine de Babacan, Fitch'in analiz tarihinin güncel olduğunu düşünmediğini söyledi.

Dünyada likiditenin bol olmaya devam edeceği bir dönemde olduklarını anlatan Babacan, ''Türkiye'de güven ortamı olduktan sonra Türkiye'ye kaynak akışında sıkıntı olmayacağını tahmin ediyorum'' ifadesini kullandı. Babacan, Merkez Bankası'nın son dönemdeki Döviz satımlarına rağmen Türkiye'ye giren döviz miktarının çıkandan fazla olduğunu dile getirdi.

-''CARİ AÇIK 1-2 SENEDE SIFIRLANMAZ''-

Cari açığa ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Babacan, ''Cari açıkla ilgili en olumsuz rakamlar geride kaldı. Bu, cari açığın 1-2 senede sıfırlanacağı anlamına gelmez'' dedi.

Cari açığın azaltılması için kısa vadede kamu maliyesinin son derece önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, orta ve uzun vadede ise çözümün yapısal reformlardan geçtiğini belirtti.

Türkiye'de cari açığa neden olan en önemli unsurlardan bir tanesinin enerji ithalatı olduğunu belirten Babacan, ''Nükleer enerji ve yenilenebilir enerjiyi bu kadar vurgulamamızın nedeni bu'' değerlendirmesinde bulundu.